YİĞİT BULUT / Referans

Bir haber okuyorum gazetede; “Emlak sektöründe işler çok kötü, fiyatlar düşecek.” Bu haberi yazan ya fiyatları hiç bilmiyor, ya da gerçekten bildiği ama bizim hala öğrenemediğimiz bir şeyler var. Fiyatlar zaten düştü. Bedavaya mı alacağız! Onu mu yazmak istiyor. Bu haberler kaşısında birçok emlak sahibinden de sorular geliyor, hep aynı endişeyi taşıyorlar, neler oluyor? Değerli dostlar, emlakta, borsalarda, iş yaptığınız reel sektörde, her alanda asla moralinizi bozmalarına izin vermeyin. Ama “yazılanları okuyunca bozmamak elde değil” diyeceksiniz. Haklısınız, köşe yazarlarını okuyorum, bazıları o kadar karamsarlar ki. Kimilerine göre herşey bitti.

Durum ümitsiz değil
Yapmayın arkadaşlar, nerede yaşıyorsunuz, 1994’ü, 2001’i ne çabuk unuttunuz! O dönemde oturduğunuz evi veya elinizdeki emlak değerlerini bedavaya mı verdiniz. Sonrasında fiyatlar nerelere gitti. Bu noktada emlak değerlerinden başlayarak herşeyi birlikte sorgulayalım. Değerli dostlarım, 2007 Kasım ayından itibaren “dünya krize girecek” diyen biri olarak, özellikle son dönemde piyasalarda yayılan karamsar havayı gördükçe içimden şunu söylemek geliyor. Durum bazılarının iddia ettiği kadar ümitsiz değil. Evet, kesinlikle tünel ışıksız değil. Değerli dostlar, lütfen dikkat edin “kötü” değil demedim, “ümitsiz değil” dedim. Peki bunu söylerken amacım sadece moral vermek mi? Başka gerekçelerim var mı? Var. “Kriz çıkacak, dünya çok hızlı bir büzüşme dönemine girecek” derken nelere bakıyorsam, bugün bu cümleyi ederken de baktığım bazı kriterler ve en önemlisi genel kurallar var.

Her şeyin bir sonu var
O günlerde “aşırı genleşmeye sevinmek ve kendinden menkul sayıp” havalarda uçmak ne kadar abes ise, bugün genleşmenin doğal sonucu olan büzüşmeye aynı şekilde aşırı şekilde kendini kaptırmak o kadar abes! Bu doğal bir çevrim ve “hiçbir durum” kalıcı değil. Bırakın ekonomiyi evrende tepede kalabilen bir dinamik yok! Başlangıcı olan her şeyin bir zirvesi ve bir sonu var. Bu olumlu ve olumsuz bütün yapılar için geçerli. Bu kuralları ekonomiye uygularsak, yaratılan ve anlatılan felaket senaryoları gerçekçi mi? Soruya dünya geneli için cevap ararsak ben büzüşmenin yataylaşarak devam edebileceğini ama daha da derine doğru fazla yol alamayacağını düşünüyorum. Kesintisiz genleşme nasıl olmadıysa, kesintisiz büzüşme de olmayacak! İyi ile kötü daha doğrusu olumlu ile olumsuz çok sık yer değiştirecek ve kısa süreli olumlu tepkiler göreceğiz.

Alıcılar cesaretlenecek
Bu iddiaları emlak değerlere uygularsak, neler olabilir? Çok açık ve net; yükselen dolar kuru ile talep düşmüş olabilir fakat dolar 1.50 YTL seviyelerinde taban yapma dönemine girdikçe alıcıların cesareti artacaktır. Burada aynı cesareti bankaların da göstermesi gerekli. Değerli dostlarım, bütün iş alemine, yatırım yapıp panik halinde “bittim” diyenlere, işini kaybedenlere, şok yaşayan herkese sesleniyorum ve samimi olarak söylüyorum moralinizi bozmayın! Algılamanızın kötümser dinamikler tarafından esir alınmasına izin vermeyin! Bunu “2007 yılında herşey en pembe iken”, ortaya çıkıp “genleşme bitti, dünya krize gidiyor” diyen ve o dönemde “hadi oradan” damgası yiyen biri olarak söylüyorum. Bir örnek vereyim 2001-2002 döneminde bazıları o kadar karamsar bir ruh hali içine girdiler ki ellerindeki hisseleri endeks 0.42 cent seviyesini test ederken, daha da dibe gidecek “0” olacak diyerek sattılar. Sonra ne oldu? 1 birime sattıkları hisseleri, büzüşme doğal bir süreç içinde genleşmeye dönüşünce dolar bazında 20 katına hatta dolar bazında bazıları 60 katına çıktı.

Bu kriz de bitecek
Aynı dönemde ellerindeki emlak stoklarını paraya ihtiyaçları olmamasına rağmen birçok tanıdığım bedavaya verdiler neredeyse, ne oldu sonra! Bugün inanılmaz zarardalar. O günlerde “yanıyoruz, daha da yanacağız” algılamasına kendileri kaptıranlar, çok kısa bir süre sonra “ne yaptık” demeye başladılar. Bu örnek sadece hisseler için geçerli değil. Aynı algılama, aynı ruh hali içinde 1 milyon 700 bin üstünde dolar alıp 5 sene aynı seviyeyi görmesini bekleyenleri düşünün!

Sonuç 1: Emlak değerlerine yatırım yaptıysanız asla ama asla umudunuzu kaybetmeyin. Bu kriz de bitecek. Türkiye’nin içinde bulunduğu daha doğrusu “merkez” olduğu bölge dünyanın merkezi olmaya devam edecek ve özellikle İstanbul’da kalıcı fiyat çöküşleri asla beklemeyin.
Sonuç 2: Evet, dalganın “suyun içinde kalan” bölümündeyiz. Evet, nefes almakta zorlanıyoruz ama şunu bilin ki “bugünlere dalga altına girip, su üstüne çıka çıka” ve en önemlisi 1946’dan bugüne özellikle 1994’ten itibaren her 6 yılda bir krizlerle boğuşarak geldik!

DOW kalkma formatında
Son söz: “Kriz geliyor” iddiasında bir not düşmüştüm “bu yazıyı” saklayın demiştim. Şimdi de bir not düşüyorum bu yazıyı da saklayın ve işler tersine döndüğünde “ne kadar da karamsarmışız” demek için bir kez daha okuyun. Ve asla ama asla ümidinizi kaybetmeyin. Gecenin en karanlık anı, sabaha en yakın andır.

Not: Dow jones Endeksi (DOW) biz tatildeyken yeniden 8.500 üstünde taban oluşturmayı deniyor. Burada tutunabilirse ve özellikle 8.500-9.700 bandında atak yapabilirse içeride daha rahat olacağız. Aşağıda 20 Kasım tarihinden itibaren yukarı deneme yapan DOW’un grafiğini görebilirsiniz. Dikkat ederseniz; düştüğü yerden kalkma formasyonu oluşmaya başlamış.

One Comment

  1. vaziyet yazılan söylenenler kadar kötü değil anlaşılan yiğit bey. siz daha iyisini bilirsiniz. bu günlerde büzüşen ekonomi sonradan genleşip üstümüzü bir güneş gibi kaplayacak dediğiniz gibi.
    haydi hayırlı işler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir