Mimdap: Sebebi ziyaretimiz başta Kadıköy ve Bağdat Caddesi’nde sizin olduğunu bildiğimiz yapılarınızla ilgili olarak sizin görüşlerinizi almak, bu vesileyle kenti, son gelişmeleri ve mimarlık ortamını değerlendirmek.

Önce sizi tanıyalım ve sonra söyleşimize devam edelim.
Melih KORAY : 1951 yılında Güzel Sanatlar Akademisinden mezun oldum. Genellikle geçecek kadar notlarım oldu. Hatırladığım, kırık notlar alsam da hocam Seyfi Arkan’dan tam not alıyor olmamdır.  Ama daha önce çalışmalarım var tabi. Benim talebe olduğum yıllarda Belediye Başkanı Lütfi Kırdar idi. Harbiye’de aşağıya doğru inerken Lütfi Kırdar Kongre Merkezi civarında yapılan düzenlemelerde benim çok emeğim geçti. Çok iyi para kazandım o zamanlar. Mimar olarak diplomam yoktu henüz ama ben orada birçok işler yaptım.

Mimdap: Kaç senedir Kadıköy’desiniz?

Melih KORAY: 1951 senesinde şantiye şefliği yaptım. Oradan Kadıköy’e geçtim. O zamanlar bazı malzemeleri icat ederek bilmeden yaptık. Şartlar bugünkü gibi değildi.
Mimdap: Bir çok yapınız ve bunların size ait olduğunu anladığımız bir tarzınız var. Bu yapılarınızdan bazıları şu anda “riskli alanların dönüşümü” kanunu çerçevesinde, deprem riski taşımasından dolayı yenilenecek gibi görünüyor. Bunlardan bir bölümü modern mimarlık dönemi örnekleri olarak korunamaz mı diye düşünüyoruz. Çünkü onlar hem mimari nitelikleri bakımından hem de Bağdat Caddesi’nin kimliğini, kişiliğini vermesi bakımından önemli. Sizden öğrenmek istediğimiz hangi yapılar size ait? Mesela Bağdat Caddesi’nde Galip Paşa Camii’nin bitişiğinde ki yapı size mi ait? Çünkü öğrencilere İstanbul’da ki en güzel bina olarak anlatıyoruz.


Bahariye Caddesi Kadıköy Sinemasının bulunduğu bina

Kadıköy Altıyol Efes Çarşısı

Bağdat Caddesi Göztepe Selamiçeşme’de bir Melih Koray Apartmanı

 

Melih KORAY: Evet Galip Paşa Cami yanındaki binayı ben yaptım. Benim bir özelliğim var o binada. Müteahhit değilim ben, mimarım. Bir gün bir müşteri geldi. ‘’Ben burayı beğendim’’ dedi. Sonra birden bire ‘’Ben görmedim, camii var burada, bizim için çok mühim, istemem’’ dedi. Ben de ‘’Nasıl bir yer istiyorsunuz, burası değişecek, bu açık olacak, önü şöyle müsait olacak… ’’ dedim.
Mimdap: Melih Bey Bağdat Caddesi’nde Galip Paşa Camii’nin yanında ki binayı yaparken, ön cephesini tasarlarken neler düşündünüz? O tarz binaları tasarlarken mesela büyük balkonlar, şaşırtmalı cephe elemanları, çiçeklikler, büyük iki parçalı pencereler gibi. Modernist bir çizginiz var.
Melih KORAY: Size daha iyi bir şekilde sunmam lazım bilgileri. İlk binam o zamana göre çok değişiktir. Fahrettin Soysal Villası 1953. Yaptığım binalar İdealtepe’de, Feneryolu’nda, Moda’da, Tuzla’da. Bahariye’de ki Kadıköy Sinemasının üstü. Bağdat Caddesi Caddebostan Kültür Merkezine inerken karşıdaki Çam Apartmanı gibi. Geniş bir liste çıkarmam lazım, şu anda onları hazırlıyorum, bir çok yapıtım var. Cidde de bile iş yaptım.
Şimdi yıkılıyor bu binaları. İşte buna mani olmak isterim.

Hasan Paşa Katibim Kola Fabrikası

Bağdat Caddesi Galip Paşa mevkinde başka bir apartman

 

Mimdap: Bunu nasıl yapmak uygun olur? Mesela belediye bu konuda binalarınızın bir değerlendirmesini yapıp, Kadıköy dokusu ve kimliğine katkı verenleri tescillese…
Melih KORAY: Sizler olmasanız ben yalnız başıma yapamam. Bu zorlu bir iş. Daha önce örnek vermem gerekirse birisi Bağdat Caddesi’nde diğeri Sirkeci Garı’nın karşısında iki binam vardı. Tadilat yapıldı, çok değişti sonradan. Benim çok sevdiğim harika bir binadır. En son en güzellerinin biridir benim için, içini kafe yaptılar, söküp olduğu gibi değiştirdiler. Bunu nasıl yapabiliyorlar? Onun için ben de bu konuları dile getirmek istiyordum zaten. Benim en çok üzüldüğüm şey çok güzel binaların yıkılacak olmasıdır.


Moda’da apartman


1952 ve 1953 yıllarından ilk projeler ve uygulamalar

Mimdap: Neredeyse 1950 li yıllardan 90 lara kadar yapılmış bütün bir yapı stoğunun yenilenmesini nasıl yorumluyorsunuz?
Melih KORAY: Pek çok müteahhit grup ve mühendis -mimar var. Onların en büyük avantajları Bağdat Caddesi’nde iş kapmaktır. Amaçları ise orayı yıktırmak. Zaten öyle şeyler var ki binayı yıkacaklar dedikleri zaman evvela bu bina sağlam değil, artık tehlikeli iddialarını ortaya çıkıyor. Halbuki ben garantili diyorum, onlarda hiç bir şey yok. Bağdat Caddesi’nden geçip de denize uzanan vaktiyle yapılmış caddenin alt tarafında yürünen bir tünel vardı kapattık, kapattırdılar. Feneryolu’ndan geçip Kızıltoprak’a uzanırdı.


Melih Koray ofisinde  ekibinle bir proje üzerinde çalışırken

Küçükbakkalköy Koray Sitesi projesi

Koray Sitesi projesi ve yapım aşamaları

Mimdap: Genelde binalarınızın cephelerinde tarzınız gereği çok çeşitli malzeme kullanıyorsunuz. Şaşırtmalarınız, çiçeklikler, pencereler, camın hareketi, korkuluklarda kullanılan malzeme, doğal taş kaplamalar bir dağ manzarası gibi çok net görünüyorlar.
Melih KORAY: Evet, doğru. Projelerimde hep farklı farklı çalıştım. Kimse karışmıyordu.
Değişik düşünüyordum. O zaman tabi malzememiz de yoktu. Her proje için nasıl yapacağımızı eldeki olanaklar çerçevesinde kendimizi düşünür, proje için biz tarif ederdik. Ancak genelde taş kullanırdım.
Mimdap: Taş ama güzel doğal malzemeler. Küçük küçük renk değiştirmiyorlar mesela. Şimdi bir çok binada kullanılan granitler bile bir süre sonra renk değiştiriyorlar. Diğer taraftan şimdiki binalar çok büyük, çok yüksek ve boğucu. Değerlendirmeniz nedir?

Melih Koray basında yapıtlarıyla yer alıyor. Daha sonra yanan Caddebostan Klüp 33


Kadıköy Altıyol Feza Sinemaları. Melih beyin bu binası sonra yine kendisi tarafından Efes Çarşısı olmuştur.

Melih Koray’ın Bağdat Caddesi Erenköy bölümündeki apartmanı

Melih KORAY: Şimdi bir de ne yapmak istiyorlar biliyor musunuz? Para kazanmak için binaları değiştirmek. Çünkü öyle büyük rakamlar ki. O dükkanlar, üst katlar, falan… Bana kalırsa yanlış işler bunlar. Mesela Suadiye, Kadıköy’ün birçok yeri i için gerekli değil.
Eskiden Kadıköy de hep iki katlı binalar vardı. Daha sonra üç, dört katlılar sırasıyla yapılmaya başlandı. Ben o zamanlar onun için çok uğraştım. Bağdat Caddesi beş kattan fazla olmamalı diye çok çalıştım. Benim iddiam oydu ve buna sahip oldum, idareyi de etkiledim.

Mimdap: Yabancı mimarlardan biri ‘’Siz 5 kata kadar kurtarıyorsunuz ama 3 kattan fazla çıkmayın. Yükseldikçe bozuluyor mimariniz.” Bu görüşe katılır mısınız?
Melih KORAY: Her tarz için değil ama duruma göre değerlendirmek gerekir. Kötü yapılar da vardı. Bağdar Caddesi artık cephe yapmış muazzam bir yer. Bu dizi içine hiç başka bir inşaat yapılmamalı. Sürekli bir tane daha bir tane daha yapılmaz. Biz zamanında bununla mücadele ediyorduk.
Mimdap: Peki bundan 30 sene önceki yapılarınızda nasıl bir imar emsali kullanıyordunuz?
Melih KORAY: Bağdat Caddesi’ndekiler 4 katlı bir kısmı yukarıdan aşağıya eğimli olduğu için bunlar aynı yükseklikte olur fakat girişleri aynıdır. Aralarında bir denge vardır. Caddenin bir tarafıyla diğer tarafı eğimden dolayı kat kullanımında biraz farklıdır.
Mimdap: Siz akademi mezunusunuz. O sıralarda İTÜ, Yıldız Akademi ve ODTÜ dışında mimar çıkaran okul yoktu sanırım. Size göre Akademi ile bu Üniversiteler arasında mimarlık eğitimindeki fark nedir?
Melih KORAY: Bence büyük bir fark yok.
Mimdap: Akademi de daha sanatsal eğitim görülür, üniversiteler de daha çok mühendislik ağır basar.
Melih KORAY: Mühendislik daha farklıdır tabi


Farklı villa tiplerinden Armadillo planı


Aynı projeden görünüm

Mimdap: Mimarlık hayatınız boyunca bu binaları yaptınız, Biliyorsunuz mimarlık aslında büroda proje hazırlamak tasarım demektir. Bir de mimarlığı uygulamalı yapmalı diye düşünceler var. Anladığımız kadarıyla siz uygulamanın da içerisindesiniz. Mimarlık nasıl yapılmalı size göre?
Melih KORAY: Mimarlık sadece tasarımla olmamalı, uygulama da içinde olmalıdır. Mimar tasarladığını yapabilmeli. Başka türlü olmaz. Ben mal sahibiyle konuşuyorum, proje için anlaşıyorum, ne kadar bir ücret alacağımı söylüyorum. Sonra bir bakıyorum ki bazen fikir farklılıkları oluyor. Ancak yine de inşaatı bırakmıyorum, o bir sorumluluk çünkü. Sürekli gidip geliyorum bu yüzden. Daha iyisini yapalım diye hep uğraşmışımdır.
Mimdap: Örneğin 1960 yılında projesini yaptığınız bir binanın denetlemesine siz nasıl katılabiliyordunuz? Projeyi yaptınız, müteahhit aynısını yapıyor mu? Detaylara uyuluyor mu? Nasıl denetliyor dunuz? Hala sorular soruyorlar mı size? İzin alıyorlar mı? Nasıl oluyordu o zamanlarda ilişkileriniz?
Melih KORAY: Çok zaman geçti tabi. Kadıköy’de Kuşdili Caddesi köşedeki bir binanın üçüncü katında ofisim vardı. Benimle proje anlaşması yapan için “iş tamamdı”. Gerçekten müşterim için her şey tamam demekti ama benim için iş o zaman başlayıp inşaat sonuna kadar devam ederdi. Projeler açısından ise tarakla proje çizen bile görmüşümdür. Hiçbir şeyi yoktu, cetveli gönyesi… O zamanlar projeler böyleydi.


Bir Bağdat Caddesi Yapısı


Önemli yapılarından bir, daha sonra içi isteği dışında değiştirilmiş…

Mimdap: Bahsedilen sıklıkla sözü edilen Aksaray Piyasası mıdır? İstanbul da tek bir Belediye var, bütün projeler tek yere gidiyor. En çokta Aksaray çevresindeki bürolar gidiyor. Bu yüzden Aksaray Piyasası deniyor. Böyle bir şey var mıdır?
Melih KORAY: Vardı tabi. Fakat benim söylediğim daha İstanbul belediyesinin Saraçhane’deki binası yapılmadan önceki durumudur. Ayasofya’ya yakın bir ofisti projeleri götürdüğümüz. Toplam 10 tane oda yeri kadar bir büyüklükte binaydı. Her şey orada onaylanırdı.
Mimdap: Sizin için proje hazırlığınız ve ruhsattan sonraki yapı üretim süreci nasıl oluyordu? Bize biraz anlatır mısınız?
Melih KORAY: Ben ilgili projeyi işi almışsam eğer ne pahasına olursa olsun takip etmeyle başlarım. Ben zaten başka türlü ‘’ben’’ olamazdım. Mesela Tuzla’dan alığım işe Çatalca’dan da devam ediyorum. Şehrin bir ucundan bir ucuna bazen projeler ama mutlaka takip ediyorum. İsteğim gibi olmadığı da oldu bazen. Yapılan imalatı söktürdüm. Bir keresinde alakamı kestim. Gittim tabelamı söktüm inşaattan. Orada çavuş gibi birisi mani olmaya çalıştı, resmen kavga ettik. Karakola bile gittik.


Bağdat Caddesi Boyner mağazası

Mimdap: Bağdat Caddesi’ni Bağdat Caddesi yapan Melih KORAY diye söylenir. Binalarınız farklıdır ve zengin gösterir. İnsan binaya girdiği zaman kendini başka türlü hisseder. İşverenler genellikle bina girişlerini minimum ölçülerde ister ama sizin girişleriniz hep ferahtır.
Örneğin size bir mimar olarak işveren geliyor. Sizden bir ev veya villa projesi hazırlamanızı istiyor. Biliyorsunuz işverenin istekleri olur. Odası şöyle, salonu böyle, koridorları şu biçimde gibi. Kararınızı verirken bunun dengesini nasıl kuruyordunuz?
Melih KORAY: İşveren genel olarak istediğini söyler ama o kadar. Her şeye karışmak diye bir şey yoktur, olamaz. Karışırsa o iş olmaz.
Kimisinin parası, imkanı yoktur. Orada fazla bir şey aramıyoruz. 3 kat başlanmış zaten. Mesela Bağdat Caddesi dediğin zaman Eşkioğulları var. Senelerdir ben yapardım işlerini, neredeyse hiç konuşmazdık. Ne istediğini bilirdim, o da benim yapacağımı bilirdi. Ben binanın cephesini yapardım. İçinde muftakta banyoda kullanılan seramik beni fazla ilgilendirmez. Zaten benim müteahhitlerim de benim istediğim gibi çalışırlardı. İşveren istediğini söyler ama proje benim istediğim gibi olur. Sonra Ekşioğlu çok zengin oldu benimle ilerleyen zamanlarda alakasını kesti.
Mimdap: Binaların tasarımını yaparken özellikle öne çıkarmak istediğiniz tarafları oluyor mu? Yoksa bütünü mü düşünüyorsunuz?


Bağdat Caddesi İş merkezi

Melih KORAY: Hiçbir zaman bu söylediğiniz mülakat mevzusu olmadı. Ben tasarımı bütün olarak yapıyordum. Başka türlü olamaz ki zaten.
Mimdap: Şantiye binalarınız ve farklı formda konut projeleriniz var. Ayrıca Van depremi sonrasında yaptığınız projelerinizi görüyoruz. Bu projeleri siz sosyal sorumluluk nedeniyle mi yaptınız yoksa bir kurum sizden talep mi etti?
Melih KORAY: Evet bazı şantiye yapılarımız ve konutlarımız başka türlüdür. Van’da da deprem sonrası konutları projelerim oldu. Bunlar bir sipariş değil, benim kendi düşüncem. Çok hafif bir çelik strüktür, yalıtım ve kolay üretilebilen bir yapı şeklidir bunlar.


Van depremi sonrası önerdiği afet evleri


Bir konut kompleksi projesi

Bu tarz binalara benzer olarak yıllar önce bir sığınak da tasarlamıştım. Düşman ne taraftan gelirse gelsin korunaklıdır.
Mimdap: Mimarlık eğitimi nasıl olmalı sizce? Sadece teorik mi olmalı, aynı zamanda uygulamalı mı olmalı? Öğrenciler inşaatın içine sokulmalı mı? Okulda teorik bilgilerle mi öğrenmeliler?
Melih KORAY: Uygulama önemli. Mühendislik için gerekli değil tabi mimarlık bambaşkadır. Geniş bir konu elbette.
Mimdap: Yeni yapılan yüksek binalarla ilgili düşünceniz nedir?

Melih KORAY: Yüksek binalar dediğiniz zaman dayanıklılığı nedir, nasıl sağlam olabilir, zemine ne kadar girilmeli diye düşünülmelidir. Van da mesela apartman yapılsa kimse satın alıp oturmaz. Orada yaşam şekillerini düşünmeniz gerekir. Bahçesi var, hayvanları var. Bunları hesap etmeden yüksek bina sunulamaz.
Mimdap: Biz teşekkür ederiz bizi kabul ettiğiniz için.
Melih KORAY: İnanın çok mutlu oldum.
NOT: Bu söyleşi, Arif Atılgan’ın organizasyonunda Sayın Melih Koray’ın evine Arif Atılgan, Yılmaz Kuyumcu ve Hasan Kıvırcık ziyareti sırasında gerçekleşmiştir.

19 Comments

  1. Melih beyin daha birçok değerli görüşleri var fakat bunları hayata geçirmek için aslında başka bir mimari büronun yardımcı olması lazım. Bir konu ve iş halinde sunumunun yapılması gerekir.

  2. Mimarliğın şovalyesi , dünya tatlısı bir insan onunla tanışmaktan
    ve ondan inşaatı öğrenmekten gurur duyduğum bir insan , hayatını parasını sadece iyi yaşamak için harcayan insan , Allah uzun ömürler versin , bu ülkede iyiler değil maalesef showmenler
    para kazanır .

  3. Bizim binamızın da mimarı Melih Koray ve kentsel dönüşüme kurban gitmek üzere ne yazık ki.

  4. Hasan Ali Uzun bey, bu söyledikleriniz odada konuşuluyorsa herşey bitmiş demektir. Onlar için koruma önemliydi, İstanbul’u koruyorlardı hani. Böyle saçmalık böyle tutarsızlık olmaz. Kimlik için binaların yüzyıldan fazla eski olmaları gerekmez.

  5. Mimarlar Odasında “her mimar kendi binasını eser sayıp tescilletmek isterse ne yaparız?” diyorlarmış. Anlaşılan Mimarlar Odası Mimarların Odası olmaktan çıkmış, müteahitleri savunmaya başlamış. Ayrıca Melih Koray için “her mimar” terimini kullanıyorlarsa mimarlıktan hiçbir şey anlamamışlar, güzel sanatlardan nasiplenmemişler demektir.

  6. söyleşinizle bir tarihi yaprağı aralandırmış, yakın geçmişle bağ kuramayan mimarlığımıza ışık yakmışsınız. Melih Koray bey daha çok şey söylemeli, biz ondan daha çok şey dinlemeliyiz.

  7. 1976 yılında Efes iş merkezindeki bürosunda çalıştım.Dalyan ve Caddebostandaki apartmanların projelerini çizdik,ben öğrenciydim,cephe konusunda tecrübe sahibi olmuştum.
    Kendisine sağlıklı günler dilerim

  8. Bağdat Caddesi başta olmak üzere Kadıköy yapı stoğunda 60-80 yılları arasındaki modernizmi ortaya çıkarmak, bu dönemde öne çıkan ve kimlik veren yapılara nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda bir rehber oluşturmak gerekir. Melih Koray bu rehberin içinde önem taşıyor. Başka mimar ustaların yapıtlarına da bir yaklaşım oluşturmak sözü edilen büyük değişim döneminde mühim bir görev sayılmalıdır.

  9. Mesele şimdi bu yapıları tescillettirmek değil sadece. Bu toplumda bir yapı ve çevre kültürü oluşmamışsa ve üstelik hani her bakımdan gelişmiş saydığımız bir Kadıköy’de bile evimi yıktırayım yerine şunu yaptırayım diye bir savrulma varsa Melih beyin apartmanlarını ve onun özelliklerini anlamamışlar demektir.

  10. Melih Koray büyüğümüzü açıkçası ben şahsen yeni tanıdım. Heyecanını hala yitirmemiş, Kuyumcu’nun dediği gibi 85 lik delikanlı bence de. Onun Bağdat Caddesi ve çevresinde birçok yapısı var. Bir anlamda bu bölgeye 50 lili yıllardan sonraki yapılaşmaya kimlik kazandırıyor. Şimdilerde ise “riskli yapı” sebebiyle esasında çok hızlı ve çok kapsamlı bir dönüşüm yaşanıyor. Bu dönüşüm, daha öncekilere rahmet okutur nitelikte, tsunami gibi ama nasılsa ucu sivri gelen işler bize batıyor, binlerce apartmanın yıkılıp kendi içinde malsahipleri-müteahhit “uzlaşısı” kurulan bu dönüşüm fazla ilgilendirmiyor.
    Oysa müthiş bir başkalaşım vardır ve bu başkalaşımın kent estetiği ya Teknik yapıların yaptığı cam-renkli kompakt lamninat-alüminyum kaplamalar ya da on on beş katlı silmeler, söveler, ferforjeler,abartılı alınlar, oranları bozulmuş saray kopyaları…
    Şimdi bu durumda Melih beyin binaları hakikaten naif kalıyor. Tescili bile yok, nasıl korunacak. Nasıl tescillenecek mesela. Tescilli olması yıkılmasını engeller mi, belediyenin tavrı, müteahhitini aramakta olan halkımızın tavrı… gibi bir çok soru ortada durmakta.
    Sanki Melih Koray üzerinden bir tartışma yapmakta yarar var.
    Başka mimarlar da vardır esasında yaygın üretimde bulunan. Onların da çıkarılması, kayda değer yapılarla ilgili bir düşünce geliştirmek yerinde olabilir.

  11. Melih Koray’ın Kadıköy için çok önemli bir Mimar olduğunu düşünüyorum. Çünkü, Bağdat Caddesinde yaptığı çok sayıda yapı ile sadece bir tarz oluşturmadığını, aynı zamanda Kadıköy’e geniş balkonları, çiçeklikleri, bir doğa manzarasını andıran cepheleri ile bir yaşam sevinci getirdiğini düşünüyorum. Bu yaşam sevinci sadece Bağdat Caddesi ile de sınırlı değil. İstanbul’un değişik yerlerinde çok sayıda eseri bulunmakta. İstanbul eğer bir geleceği olsun istiyorsa, sadece mimarlara gereken değeri vermekle kalmamalı, aynı zamanda Melih Koray gibi 85’lik delikanlılara da onların estetik için verdikleri mücadeleyi anladıklarını göstermeli. Kesinlikle Bağdat Caddesinde bir büstü olmalı ve caddeyi cadde yapan yapıları da o kadar kolay yıkılmamalı.

  12. Melih Koray Kadıköy için çok önemli bir değerdir.
    Bağdat Caddesinde bir büstü olmalı bence.

  13. deneyim arttıkça olgunluk da artıyor. değerli büyüğümüz bu deneylerini sözlü tarih gibi anlatsa ve bu söyleşiden daha çok şey duymuş olsak.

  14. mimarlığın yapılış biçimleri ne kadar değişmiş günümüzde. herşey iyiye gitmemiş bence. müşteri ilişkileri ve mimarın kariyeri eskiden çok daha sağlammış.

  15. Bu yaşta ve hala eserlerine sahip çıkma enerjisiyle hepimize örnek olması gereken büyüğümüz değerli Melih Koray’ın ellerinden öperim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir