Thom Mayne kimdir?
“Mimarlık sabır ve zaman gerektiren bir disiplin. Eğer ki biri kompleks romanlar üzerine yeteri kadar yıl harcasa, bir gün bu kişi de saygıdeğer bir haiku yazabilir. “
Thom Mayne, 19 Ocak 1942 tarihinde ABD’nın Connecticut eyaletindeki Waterburry şehirinde doğdu. 1969 yılında Güney Kaliforniya Üniversitesi’nde eğitim gören Mayne, burada eğitimini tamamladıktan sonra 1978 yılında Harvard Üniversitesi’nde eğitimini sürdürdü. Thom Mayne bu süre içinde 1972 yılında Güney Kaliforniya Mimarlık Enstitüsü’nün (SCI-ARC) kurulmasına da yardım etti ve kurulduktan sonra bu kurumda konuk öğretim görevlisi olarak ders verdi. Ayrıca Mayne, Los Angeles’da (UCLA) ve Kaliforniya Üniversitesi’nde de ders veriyor.
Thom Mayne 2005 yılında , mimarlık alanında en prestijli ödüllerden biri olan Pritzker Mimarlık Ödülü’ne layık görüldü.
Thom Mayne başta olmak üzere james Stafford, Livio Santini ve Michael Brickler 1972’de Morphosis adında bir mimarlık şirketi kurdular. 1975 yılında ise başka bir mimar olan Michael Rotondi de Morphosis firmasına ortak olarak dahil oldu. İlk projeleri Kaliforniya eyaletinde yer alan Pasadena şehirindeki bir devlet okulu olan bu firma zamanla Thom Mayne’nin öncülüğünde ABD’de federal projelerde aranan bir mimarlık firması oldu.
Thom Mayne projeleri
Kate Mantilini
6th Street Müstakil Ev
Crawford Evi
Salick Sağlık Yönetim Binası
Blades Evi
Sun Kulesi
Diamond Ranch Lisesi
Toronto Üniversitesi, Yüksek Lisans Bölümü
Hypo Alpe-Adria Merkezi
Caltrans District 7 Genel Merkezi
Fen Lisesi Binası
Cincinnati Üniversitesi, Öğrenci Eğitim Merkezi
Toplu konut projesi
Wayne L. Morse Mahkeme Salonu
San Francisco Federal Yönetim Binası
Kaliforniya Teknik Enstitüsü, Cahill Astronomi ve Astrofizik Merkezi
Ek Akademik Binalar, Cooper Union Bilim ve Sanat Akademisi
Thom Mayne’ın aldığı ödüller
1987: Roma Ödülü, Roma Amerikan Akademisi
1992: Brunner Ödülü (Mimarlık alanında)
2000: Los Angeles Altın Madalyası
2001: Chrysler Mükemmel Tasarım Ödülü
2005: Pritzker Mimarlık Ödülü
2007: Top Ten Green Project Award
2008: Edward MacDowell Madalyası
Kaynak: Wikipedia
Perot Doğa ve Bilim Müzesi
Mimar: Morphosis
Yer: Dallas, Teksas, Amerika Birleşik Devletleri
Yapım yılı: 2012
Perot Doğa ve Bilim Müzesi (Perot Museum of Nature and Science), Dallas Victory Park’ta bulunuyor. Thom Mayne (Pritzker 2005) önderliğindeki Morphosis mimarlık grubu tarafından tasarlanan müze, 2012 yılında tamamlanmış. Müzelerin sosyal ve eğitsel olarak değişimin en önemli parçası olduğu düşüncesiyle tasarıma başlayan Morphosis ekibi, müzenin doğayı ve bilimi irdeleyen, aktaran bir yapı olmasını amaçlamış.
© Iwan Baan
Tipik müze yapısına yeni, farklı bir kimlik kazandıran Perot Doğa ve Bilim Müzesi, Dallas’ın gelişen kültürel dokusuna katkı sağlıyor. Yapının tasarımında hedef geniş bir kitleye yönelen, genç beyinlere bir alan sağlayan, ziyaretçilerine doğa ve bilimi merak ettirecek bir mekan yaratman. Müze, kullanıcılarına özgün bir deneyim sunarken bu deneyim içinde iki konu hakkındaki bilgilerin de aktarılmasını istiyor. İnteraktif mekanları ile kullanıcılarla ilişkiyi arttıran yapı, müzelerin yalnızca sergilere arka plan olma eğilimine karşı çıkıyor; öğretici bir araç haline geliyor.
Aksonometrik
Bir doğa müzesi olarak bulunduğu alanda ziyaretçininn deneyimi dışarıda düzenlenen peyzaj ile başlıyor kullanıcı yapıya yaklaşırken. Ziyaretçi iki farklı Teksas ekolojisinden geçip Perot Doğa ve Bilim Müzesi’ne ulaşıyor: geniş yapraklı yerel ağaçlar ve kurakçıl peyzaj. Teksas’ın doğal peyzajının bir parçası olan kurakçıl alan bir teras üstünde düzenlenmiş ve hafif bir eğimle müzenin taş çatısıyla birleştirilmiş.
Müzenin asıl kütlesi, peyzaj alanı olarak düzenlenmiş kaidenin üstünde yükselen bir küp. Bu küpün üstündeki çatı projede dikkat çeken ögelerden. Çatıda taş ve kuraklığa dayanıklı çim ile bir peyzaj düzenlemesi yapılmış. Dallas’ın yerel jeolojik yapısını ve zamanla gelişecek olan doğal bir sistemi barındırıyor.
© Iwan Baan
Girişte görülen iki peyzajın kesişimi, Perot Doğa ve Bilim Müzesi’nin ana giriş meydanını oluşturuyor. Burası müzeye giriş, bir toplanma ve etklinlik alanı ve Dallas’a açık bir kamusal alan yaratıyor. Plazadan sonra peyzajlı teras alanıyla ziyaretçiler giriş lobisine yönlendiriliyor. İçeride yükselen çatıda oluşturumuş yapay topoğrafyayı görüyoruz. Bu da dışarıdaki dinamik yüzeyi vurgulayarak yapay iç mekan ile doğal çatı peyzajını harmanlıyor.
© Iwan Baan
Meydana göre dar giriş alanından sonra Perot Doğa ve Bilim Müzesi ziyaretçileri, tavandan aydınlatılmış geniş bir atrium alanına ulaşıyor. Burada binanın tüm sirküasyon alanlarının gözlemlenebildiği bir alan yaratılmış. Tavandan aydınlatmatyla da ışık ve yapının soğuk taş cephesine görsel iletişim ile dramatik bir mekan etkisi yakalanmış. Zemin kattan müzenin en üst katına kadar bu atrium alanından geçiyor sirkülasyon.
Tamamı cam cephesiyle atriumu devamı niteliğinde üst kotta kütleden fırlayan bir seyir alanı düzenlenmiş, Dallas’a kuşbakışı bir görünüş imkanı veriyor. Buradan ziyaretçiler spiral merdivenlerle galeri alanlarına yönlendiriliyor. Farklı farklı formda ve özellikte dinamik sirkülasyon alanları çözülen doğal alan ve müzenin mimarisi ile yakın bir ilişki kuruyor.
© Roland Halbe
Birbirinin içinden geçiyormuş hissi veren, en üstten en alta çeşitli yerlerde atriumda kesişen sirkülasyon alanları, ziyaretçilerin müzenin tüm iç alanından ve diğer kullanıcılardan kopmaması amacıyla kurgulanmış. Ziyaretçi, ofisin deyimiyle burada mimarinin bir parçası haline geliyor. Aynı zamanda doğu cephesinde içeriyi gözlemlemeye yarayan geniş açıklıklarıyla dışarının da bir parçası oluyor. Müze, her bağlamda kamusal bir alan yaratıyor; şehre açılan, şehre ait ve şehri canlandıran bir alan.
© The Dallas Art District
Mimarlık, doğa ve teknolojiyi birleştiren tasarımıyla Perot Doğa ve Bilim Müzesi, sürdürebilir sistemlerin kullanımı açısından da oldukça dikkat çekici. Bir müze binası için maksimum seviyede sürdürebilir olmayı hedefleyen yapı, ofisin diğer tasarımları gibi son teknoloji sistemleri kullanan tasarım süreci ve yapısı ile çevreye olan etkisini minimuma indiriyor.
Emerson College Los Angeles
Mimar: Morphosis Architects
Yer: Los Angeles, California, ABD
Yapım yılı: 2011
Emerson College, 2005 Pritzker ödüllü Thom Mayne imzalı, Los Angeles’ta bir şehir üniversitesi. Şehir hayatının göbeğinde öğrenci yurtlarını, eğitim hacimlerini ve yönetim ofislerini tek bir kütlede toplayan Emerson College Los Angeles, ELA, Los Angeles’ta doğu sahil şeridinde bir noktaya konumlandırılmış. Yer itibariyle öğrencinin şehirle olan diyaloğunu arttırmayı ve öğrencilerin mesleki geleceklerini sürdürebilecekleri bir alanda bulunmalarını amaçlamış olan projenin bunu başardığı söylenebilir. Yapı, Pritzker ödüllü Thom Mayne imzalı bir yapı.
217 öğrenciye yurt olanağı sağlayan dikdörtgen yapı, ELA’nın asıl eğitim hacimlerini taşıyan bir strüktür aynı zamanda. İçerideki bu dinamik kütle de yaratıcılık, öğrenme ve sosyalleşme hacimlerine ayrılmış durumda. Bir çerçeve içine alınmış olan bu kütle hem şehir silüetine hayat katıyor hem de kendini diğer yapılardan ayırıyor.
©Iwan Baan
Yurtları barındıran iki ince kuleyi ise köprü görevi gören bir platform bağlıyor, burası çok amaçlı kullanım için düşünülmüş. 10 katlı kuleler ile sınırlanmış bu platform alanı, açıkhava çok amaçlı salon olarak tasarlanmış.
Heykeli forma sahip üniversitenin asıl kütlesi, dalgalı şekliyle farklı kotlarda teras alanları ve ana mekanlar oluşturuyor. Bu alanlar, öğrencilere sosyalleşebilecekleri mekanlar sunuyor. İçe bakan odalar da kulelerin iç cephelerinde görebileceğiniz güneş kontrol elemanlarıyla gizlenmiş.
©Iwan Baan
LEED Gold Sertifikasını hedefleyen yapı, Emerson’ın sürdürebilir tasarıma olan bağlılığını destekliyor. Sertifika için binadaki birtakım özellikler; hava durumuna göre otomatik çalışan gölge elemanları ve yüksek performanslı cam perde duvar. Bu cam duvar, içeriye ısı alınımını minimuma indirerek maksimum güneş ışığı ile aydınlık sağlıyor.
©Iwan Baan
Bunun dışında yapıda geri dönüştürülmüş ve yenilenebilir yapı elemanları kullanımı, %40 oranında tasarrufu sağlayan armatür seçimleri, ısıtma ve soğutma sistemlerinde enerji tasarrufu sağlama, pasif sistemler kullanma ve tüm sistemleri gözlemleyip en uygun verimi sağlayacak bina yönetimi ve işletim sistemi kullanımı mevcut.
©The Los Angeles Chapter of the American Institute of Architects
Yapının öenmli özelliklerinden bir tanesi, dikey bir kampüs fikrini oluşturabilecek bir yapı kurguluyor olmasıdır. Bir benzerini Roy ve Diana Vagelos Eğitim Merkezi‘nde de görebileceğiniz yaklaşım, geleneksel kampüs fikrine özellikle az alana sahip şehir içindeki eğitim alanlarında yeni bir bakış açısı getiriyor.
Kaynak: https://www.arkitektuel.com/tag/thom-mayne/
Thom Mayne Doğa ve Bilim Müzesi’ni tasarlıyor
Los Angeles’ın simgesi haline gelen mimar Thom Mayne, yeni “Doğa ve Bilim Müzesi”ni tasarlamak üzere, Pei, Piano, Foster ve Koolhaas ile birlikte katıldığı yarışmada, yerel Pritzker Ödülü’nü almaya hak kazandı. Dünya’nın en önemli mimarlık ödüllerini kazanan bu 4 mimarın, kent merkezindeki Sanat Bölgesi’nde binaları bulunuyor.
Seçici komitenin başkanı Frank Paul King, “Biz, kent merkezinde bulunan sanat bölgesindeki binalar gibi dünya çapında bir iş çıkarabilecek mimar aradık. Bunla beraber, bizim en önemli misyonumuz da “eğitim” idi. Thom da, hayatının büyük bölümünde öğretmenlik yapmış olduğu için, bu binayı yapmak için en uygun kişiydi.” şeklinde konuştu.Lons Angeles Sunday’e konuşan Mayne, bu 15000 metrekarelik alana sahip bina ile ilgili olarak herhangi bir önyargının bulunmaması gerektiğini, hem öğretici, hem de katılımcı bir bina yapmak istediğini belirtmiş.
Ayrıca, Mayne, “Tarihçiler, 20. yüzyıla baktıklarında, özellikle bilim alanında ikinci rönesansı görecekler. Her geçen gün, dünyamıza yönelik anlama kapasitemiz artıyor. Ben de, müzeyi bu gelişimi gösteren bir tasarımla oluşturmak istiyorum. Herkesi kendine çeken, tam bir sivil mekân oluşturmak niyetindeyim.” diye ekliyor.
Diamond Ranch Lisesi de, geleneksel lise tasarımını aşan, doğal ışığı çok iyi kullanan ve eğitimin özgürleşmesini simgeleyen bir tasarıma sahip.
San Fransisco Federal binası, 18 katı ve metal cephesiyle, bir tür kentsel heykele dönüşmüş vaziyette.
Paris’teki Phare Kulesi, hala tasarımı sürüyor olsa da, binanın kendi enerjisini üretmeye imkân tanıyan rüzgâr tribünleri ve, yaz aylarında serin kalmasını sağlayan dış cephe kaplaması, günümüz teknolojisinin geldiği son noktayı mimarîde gösterir nitelikte.
“Binanın bulunacağı alan, sanatsal bir bina için özel bir alan değil. Ancak yapılacak olan bina, bir çeşit kentsel yapıştırıcı gibi davranıp, çevredeki tüm işlevleri birleştirici özelliğe sahip olacak.” diye konuşuyor Mayne.
Kaynak: Mimdap , 9 Ocak 2008
BİR MİMARLIK OFİSİ: Morphosis
1972 yılında kurulan Morphosis, yenilikçi tasarım, ikonik binalar ve kentsel ortamlar sağlayan titiz tasarım ve araştırmalara dahil olan disiplinlerarası bir mimari firmasıdır. Tasarım direktörü olarak hizmet veren kurucusu Thom Mayne ile birlikte, bugün şirket, işbirliğine dayalı bir işletme olarak mimarlık pratiğine bağlı kalan 60’tan fazla profesyonelden oluşan bir gruptan oluşuyor. Dünyanın dört bir yanındaki projelerle, firmanın çalışmaları konut, kurumsal ve sivil binalardan büyük kentsel planlama projelerine kadar uzanmaktadır. Adını, Yunanca ‘oluşma ya da oluşum halinde olmak’ teriminden alan Morphosis, modern yaşamın değişen, gelişen sosyal, kültürel, politik ve teknolojik koşullarına cevap veren dinamik ve gelişen bir uygulamadır. Şirket, dünya çapında tamamlanmış projelerle öne çıkan tasarım uygulamalarına dönüşmüştür. ABD hükümeti Genel Hizmet İdaresinin Tasarım Mükemmelliği programı kapsamında, Thom Mayne federal projeler için ana mimar oldu. Firmanın önemli çalışmaları arasında Toronto Üniversitesi’ndeki lisansüstü konut; San Francisco Federal Binası; Cincinnati Üniversitesi Öğrenci Dinlenme Merkezi; Los Angeles’taki Bilim Merkezi Okulu, Pomona, California’daki Diamond Ranch Lisesi; ve Eugene, Oregon’daki Wayne L. Morse Amerika Birleşik Devletleri Adliye Sarayı yer almaktadır. Morphosis’in çalışmaları katmanlı bir kaliteye sahiptir. Görsel olarak, firmanın mimarisi heykel formları içerir. Son yıllarda, bu tür görsel efektler, karmaşık formların oluşturulmasını kolaylaştıran bilgisayar tasarım teknikleriyle giderek daha da mümkün hale geldi.
Fotoğraf : Kenneth C. Zirkel / CC BY-SA 4.0
Bill & Melinda Gates Salonu
Cornell Üniversitesi’nde, tarihi Barton Salonu ve Hoy Field ile komşu olan Gates Hall, daha önce kullanılmayan bir kampüs köşesine yeniden enerji vererek yeni bir kampüs ağ geçidi ve cephesi oluşturuyor. Canlı paslanmaz çelik panellerle kaplanmış olan binanın konsollu giriş kanopisi, doğal peyzaj ve heykel formlarıyla da tanımlanmış bir dış mekan plazasını ve öğrenci sosyal alanını kapsar. Performanslı çelik yüzey dış cepheyi köşeli bir örgüyle sarar, iç sınıfları gölgelendirir ve sürekli dinamik ve dönüştürücü bir yüzey oluşturur. Kabuğun desen, geometri ve detaylarının tasarımında kullanılan gelişmiş dijital modelleme araçları, bilişimin sanat ve bilimler üzerindeki derin etkisi ile ilgilidir.
Gates Hall’ın entegre sürdürülebilirlik sistemleri, Cornell Üniversitesi’nin daha sağlıklı ortamlar oluşturmak, enerji tüketimini azaltmak ve doğal kaynakları korumak amacıyla oluşturduğu stratejilerle bağlılığını ifade eder. Bol gün ışığı penetrasyonu için tasarlanan Gates Hall, öğrenciler için hem fiziksel hem de zihinsel olarak daha sağlıklı çalışma ortamları oluşturmak amacıyla açıklık ve şeffaflık kullanır. Yüksek performanslı cam cephesi, delikli metal gölgeleme perdeleri ve kampüs göl kaynaklı soğutma kullanan mekanik sistemi, Gates Hall’ın tipik bir akademik binadan %30 daha düşük enerji tüketmesine yardımcı olmaktadır. İnşaatın çevresel etkilerini azaltmak için, bina genelinde yerel / bölgesel, geri dönüştürülmüş ve yenilenebilir yapı malzemeleri kullanılmıştır.
Wayne Lyman Morse United States Adliye Sarayı
Günümüzde adaletin mimarisinin, sembolik ikonografiden uzaklaştığı, mahkeme salonlarının adli sürecinğırlığını yansıtmayan genel ofis kulelerinde bulunduğu gözlemlenmektedir. Wayne Lyman Morse Amerika Birleşik Devletleri Adliye Sarayı, bu yaklaşıma karşı çıkar ve mahkeme salonlarını, dinamik bir güç alanına karşı kararlı, ayrı nesneler olarak ifade eder. Mahkemelerin varoluş nedenini, geleneksel tek odalı mahkeme salonlarını anımsatarak, mimari vasıtasıyla vurgulamaktadır. Çelik şeritler, üç mahkeme salonu arasındaki hareket sırasını açıklayan köşeleri örter. Mahkeme salonu pavyonlarını birbirine bağlayan bekleme alanları ve genel koridorlar, çevredeki dağların manzarasının izlenmesine, ışık algısına ve zamanın geçişine imkan tanır. Giriş, iki sistemin büyük bir açık atriyumda çarpıştığı, tabanın katı ızgarası tarafından çerçevelenmiş ve yukarıdaki sıvı formlar tarafından yontulmuş olduğu yerde meydana gelir. Pavyonların şekilleri özerk mahkeme salonlarının kendilerinden kaynaklanmaktadır. Bu yumuşak formlar, odağı, tanık sandalyesine ve yargıç kürsüsüne yönlendirir. jüri kabinleri, jüri üyelerinin hem gözlemci hem de katılımcı rolünü ifade eden mafsallı bir alanda izole edilmiştir. Mahkeme salonlarında doğal ışık, yargıç kürsüsünün üstündeki iki kalın duvarlı, geniş açıklıktan geçmektedir. Etkisi, bağlantısız bir bina, eşsiz ve onurlu bir mekan, yani mahkemenin varoluş sebebinin, mimari açıdan tasdik edilmesidir.
San Francisco Federal Binası
Mimarlık, geniş toplumsal akımların kıyısında gerçekleşen kültürel, politik ve etik kararların bir birleşimidir; Böylece sürekli değişen, estetik, tektonik ve işlevsel, kentsel ve küresel – ve artık günümüzde de sürdürülebilirliği kapsar. San Francisco Federal Binası, işlevine ve içeriğine açık ve çağdaş bir cevap veriyor, ancak daha önemlisi, doğal enerji kaynaklarını kullanımında sürdürülebilir tasarım için de bir kriter oluşturuyor.Genel olarak, proje üç ana hedef etrafında gelişti: doğal enerji kaynaklarının verimli kullanılmasıyla sürdürülebilir bina tasarımı; çalışanların sağlığını, üretkenliğini ve yaratıcılığını artıran ofis ortamları aracılığıyla işyeri kültürünün yeniden tanımlanması ve toplulukla iç içe geçmiş bir kentsel dönüm noktası oluşturmak. Katlanmış, delikli metal bir güneşlik, tam boy cam pencere duvar sistemini ve bilgisayar kontrollü panellerin değişken kaplamasını gölgelendirmekte, günlük ve mevsimsel iklim dalgalanmalarına uyum sağlamaktadır. GSA (General Services Administration – Genel Hizmetler Yönetimi) kriterlerini %50’den daha fazla aşan bir enerji performansıyla, proje pasif iklim kontrolü uygulamaları için yeni standartlar belirlerken, işyerini fiziksel olarak demokratikleştiriyor, çalışanların sağlık, rahatlıklarını ve çevreleri üzerindeki kontrol duygusunu artırıyor.
Kaynak: www.turkchem.net
Mimar Thom Mayne’nin Ustalıkla Tasarlanmış Evi
Spencer LowellÖdüllü mimar Thom Mayne – dünyanın dört bir yanındaki cesurca karmaşık binalarıyla tanınan – sonunda kendisi için bir tane tasarlıyor.
Batı Los Angeles’taki Cheviot Hills, şehirdeki birçok eski mahalleye benziyor: mükemmel bakımlı çimenler, geniş kaldırımlar ve Tudor Revival, Mediterranean Revival ve modern dahil olmak üzere çok çeşitli mimari tarzlarda rahat üst-orta sınıf evler Zanaatkar. Ama sonra Thom Mayne’nin evi var – yeşilliklerle çevrili ve bir havuzla çevrelenmiş, sokaktan büyük ölçüde görünmez olan modernist bir metal ve cam kutu. Kendini ve 37 yaşındaki eşi Blythe Alison-Mayne için evi inşa eden ikonoklastik mimardan bugüne kadarki en kişisel ifade.
74 yaşındaki uzun boylu ve çeteci Mayne neredeyse savurgan bir iş yapamaz. 2005 yılında mimarinin en büyük onur ödülü olan Pritzker Ödülü’nü kazandı ve LA merkezli firması Morphosis, Cooper Birliği’nin beşeri ve mühendislik okullarını barındıran ve eğimli, metal içeren Manhattan’ın 41 Cooper Meydanı gibi düşünceli kaslı binalar tasarlamasıyla tanınıyor. cephesi ve New York’un Roosevelt Adası’ndaki Cornell Tech’teki Bloomberg Merkezi, güneş panelleri ile dolu dramatik bir gölgelik ile tepesinde. Yaklaşan projeleri Seul’deki bir araştırma binasından ABD’nin Beyrut büyükelçiliğine kadar dünyayı kapsıyor.
Oturma odasında, Mayne son yedi yılda tamamladığı karma medya sanatını sergiliyor. Zemin lambası Artemide’den; Tesis, Royal Botania’dan şezlonglu 55 metre uzunluğunda bir havuza sahiptir. Spencer Lowell
“İşimizi gören insanların çoğu iç mimari düşünmüyor” diyor Mayne. “Bir ev inşa etmek sizi tamamen farklı bir zihniyete sokar: makro seviyesinden samimi detaylara.” Vurgulama noktası: Oturma odası havuzun üzerinde dirsekli ve aşağıdaki suyu gösteren kısmen görülebilen bir zemine sahip. Havuzun önündeki cam duvarlar tamamen açılır, böylece konuklar oturma odasından doğrudan dalış yapabilirler. Yıllar boyunca kocasının firmasında finans yöneticisi olan Alison-Mayne, “İnsanlar da öyle,” diyor. Ev, Mayne’nin çeyrek asırdaki ilk yerli projesi ve geçen yıl bilimkurgu yazarı Ray Bradbury’nin evini elinde tutan bir sitede tamamlandı. Mayne, evin, Kaliforniya yedek hat vibe ve kapalı-açık yaşam ile modern ikonları olan Case Study Houses’tan (1945-66) açıkça etkilendiğini, ancak bunun akademik bir egzersiz olmayacağını söyledi. “Başladığımızda,“ Bu Thom Mayne değil. Bu Morfoz değil. Burası bizim evimiz ”diyor mimar.
Kısmen büyük, yarı delikli daire şekilleri olan metalle kaplanmış – delikli asılı zincirleri hayal edin – ev karmaşık bir bulmaca. Ana ev sınıfın sadece 1,400 metre karedir, ancak bitişik bir konuk 800 metre daha ekler. Belki de evlerin parçaları üst üste biniyor ve birbirinden kanıyor çünkü bir riff üzerindeki caz müzisyeninin mimari eşdeğeri. Tasarım gizliliği bazı şekillerde vurgulasa da, geleneksel olmayan birçok açık öğe var. Mayne de bir şey kanıtlamak istedi. “Karşılaştığım grubu düşünerek, Coop Himmelb (l) aus, Frank Gehrys, Zaha Hadidleri” —Büyük Mimari İfade türleri anlamına geliyor — “Bunun yerine mimariyi manzaraya ikincil yapmak istedim. Sadece ortadan kaybolmak gerekiyor. ”Diye ekliyor:“ En mutlu olduğum şey bu. Daha yumuşak bir şey yapabileceğimi kanıtlıyor. ”
Daha yumuşak, belki ama güvenli değil. “Her şey bir buçuk derece kapalı,” diyor Mayne, ana kat koridorunda durup beyaz duvarların hafifçe kapalı açısını işaret ederek. “Sana bir dinamizm veriyor.”
Neyse ki Morfoz’un tüm özel parçaları üretmek için bir dükkanı vardı. Oturma odasının bir duvardan kesilmiş, girişe bakan sıska bir dikey bölümü var, kimin kapıya geldiğini görmek daha iyi, diyor Alison-Mayne gülümseyerek. Ana merdivenin küçük çocuklar hariç herkese geçilemez görünen bir kısmı vardır, çünkü başka bir hacim kendi alanına girer; bu ciltte dolaşmanız gerekiyor, ancak yaptığınız gibi iki yeni manzara keşfediyorsunuz: sola, bir ofise ve sağa, çatı katı ana yatak odası.
Belki de en çarpıcı özellik, yarım duvarları birinci kata bakan ana yatak odasında başlığın arkasını oluşturmak için eğrilen, karmaşık bir şekilde döşenmiş panellerden yapılmış yemek alanının yönlü tavanıdır. Eski modern mimari atasözü, “Form işlevi takip ediyor”.
Mayne inşa etmek yerine kazdı — inşaat ekipleri 450 kamyon dolusu kir kazdı. Ancak izin verilen hacmin sadece beşte birini oluşturdu. Alçakta başlayarak, seviyelerle oynayabilir (evin sekiz yükseklik puanı vardır) ve meraklı gözlerden izole edebilirdi. Çevre hedge Mayne’nin “007 moment” dediği şeyi içerir: Araba yolu kapısı yeşil duvarın bir parçasıdır, bu nedenle bir kısmı açıldığında kenara hareket eder. Tasarım sayesinde normalde özel çift dışarıda çok zaman harcayabilir. Mayne, açık hava eğlence alanının evin bir parçası olduğunu vurgulamak istedi, bu yüzden yapıdan bir kiriş uzattı ve daha sonra havuzun uzak tarafına doğru uzantı, ancak yere devam etmeden önce ortada bir boşluk var. “Bu, tüm kariyerimle birlikte çalıştığım bir dil” diyor Mayne. “Bitmemiş parçalar devam ediyor.”
Kaynak: https://www.departures.com
Çılgın fikirleri de olan, aykırılıkları yeniden yorumlayan usta.
Süper bir zeka esasında bence. Her mevzuya olmayacak biryerden bakmayı biliyor. Böylece tasarımı çok değişik çıkıyor.