2005 yılında açılan San Francisco’daki yeni de Young Müzesi, 1949’da hissiz bir biçimde modernize edilen, 1989 Loma Prieta depreminde ağır bir biçimde zarar gören ve en nihayetinde 2003 yılında da yıkılan İspanyol tarzı binanın yerini aldı. Kendisini “21. yüzyılın müzesi” olarak ilan etmesine karşın yeni bina, tepe camları, farklı koleksiyonlar için ayrı kanatlar, peyzaj düzenlemesi yapılmış avlular ve büyük merdivenlerle 19. yy sanat galerisinin pek çok işaretine sahiptir. Dışa dönük kültürel kurumlarının çağında kesinlikle geleneksel olmayan şeyse, belirli bir mesafeden hafifçe yasak, iletişime geçmeyen ve neredeyse merhametsiz görünen dış görünüşüdür.

Alışılmadık dış cephe kaplaması, daha öncede kıvrılan, akrilik baskı, bakır şeritler kullanan İsviçreli tasarım mimarları Herzog & de Meuron’un imzasıdır. De Young’un duvarları kağıt inceliğine sahip çentikli ve delikli bakır panellerden oluşuyor. Hem konkav hem de konveks olan çentikler değişen dokular yaratırken, büyüklük ve yoğunluk açısından çeşitlilik gösteren delikler inceliği vurgulayarak ince dokunmuş bir kumaş etkisini yaratıyor. Pek çok güncel binanın dış cephesi gibi duvarlar (Zaha Hadid’in Rosenthal Çağdaş Sanat Merkezi, Libeskind’ın Denver Sanat Müzesi, Herzog de Meuron’un Walker Sanat Galerisi Ek Yapısında olduğu gibi) ne yapıyı ortaya çıkarmakta ne de iç organizasyonu ifade etmekte. Klasik binaların dış cephesindeki dekorasyon ve süslemelerin fonksiyonuyla garip bir şekilde benzemesine neden olarak, örüntü tamamen süsleyicidir. Bu eğilim; günümüz mimarlarının Modernist kökenlerinden ne kadar uzaklaştıklarını da ortaya çıkarıyor.

De Young’un bakır duvarları şu anda kızıl kahvedir. Okside oldukça yeşil rengine dönecek ve Golden Gate Parkı’nın içine karışacaksa da etkinin yakın planda daha fazla cana yakın olup olmayacağını merak ediyorum. Giriş avlusu dar geometrisi ve koyu renkli camlar sizi güçlükle içeri davet etmekte ve duvarlar titrekçe parıldayan bir kaliteye sahipse de bir süre sonra kasvetli bir biçimde tekdüze olacak.

Aslında de Young, peyzaj mimarı Walter Hood tarafından tasarlanmış ve bazıları oldukça yoğun bir şekilde ağaçlandırılmış iç avluların delip geçtiği iki katlı bir kutudur. Alışılmadık olansa avlu biçimleridir: üçgenler, yamuklar, dik açılı yamuklar. Eğri geometri, mekânsal olarak dinamik ve hafifçe kafa karıştırıcı ama nahoş olmayan iç mekanlar yaratmış. Ziyaretçileri esas galeri katına ulaştıran geniş merdiveni içeren iki katlı hol, binanın Gerhard Richter’ın devasa duvar resmine bakan merkezinde yer almakta.

Müzenin ön tasarımı bütçeyi aştığı için binanın boyutlarının yeniden yapılandırılması ve basitleştirilmesi gerektirmiştir. Binanın bazı kısımlarındaki detay çözümlerinin yetersizliğine (Süpürgeliklerin, koruyucu korkuluk başlıklarının, kapı pervazlarının olmayışı ve sadece metrelerce alçı duvar olması gibi) belki de bütçe kesintisi yol açmıştır. Örneğin ana merdivenin tırabzanları siyaha boyanmış basit çelik bir borudur. 135 milyon $’lık bir bina için oldukça ucuz görünmektedir. Ya da belki de mimarlar pek çok yeni müzeyi karakterize eden oldukça parlak detaylandırmaları istemeyerek bunun yerine kaba ve hazır çözümleri seçmiştir.

Sergi galerileri oldukça hoş bir biçimde tasarlanmmış. Galeriler de Young’un farklı koleksiyonlarını yansıtarak üç ayrı kanatta organize edilmiştir. Okyanus ve Afrika Sanatları için olan galerinin etkileyici vitrinleri varken; Çağdaş sanat basit beyaz mekanlarda sergilenmekte ve Pre-Modern Amerikan sanatıysa daha geleneksel odalarda gösteriliyor. Kesme ahşap elmasları çağrıştıran çeşitli geometrik biçimlerde mimarlar tarafından tasarlanan rahat ahşap banklar müze boyunca yayılmıştır. Bu; galerilerin ciddi atmosferini zayıflatan zekice ve özellikle de hoş bir dokunuştur.

jacques Herzog ve Pierre de Meuron minimalizmin üstadıdır. Genelde siyah renge sahip olan kafe ve cam baklava biçimli sarkan pandantif ışıklar lise kafeteryasının çekiciliğine sahip. Işıklarla, duman detektörleriyle ve havalandırma boşluklarıyla delinmiş tavan, sanki sonradan akla gelmiş gibi durmaktadır. Neden son zamanlarda yapılan pek çok müzenin kafesi normalden daha az tasarlanmaktadır? Çıplaklık derecesinde puristlikle bu Bauhaus yeme mekanları, bizi bir an önce galerilere geri döndürmek için planlanmış.

Etkileyici çelik kubbenin altındaki dış teras kafenin dışında yer alıyor. 16,76 metrelik çıkma; kalvanist katılığı, bir şapkanın düşüşündeki operavari gösterişe dönüştürebilen Herzog & de Meuron’un tipik bir işidir. Yerleştiriliş bilimkurgu filmlerini hatırlattığından, bu örnekteki sinematik gösterim Palmiye ağaçlarıyla Blade Runner’dır. Hayal gibi beliren biçimin yanında kendinizi minicik hissedebilirsiniz ve huzurlu olması gereken deneyim hafifçe uğursuzdur.

Eğer etrafta yürümekten ve resimlere bakmaktan yorulursanız oturmak için rahatlatıcı bir mekan, bir bahçe, avlu, atrium istersiniz. De Young’daysa sanattan uzaklaşmak istenildiğinde yukarıya kuleye çıkılmaktadır. Dokuzuncu kattaki gözlem terasında, kentin, parkın ve körfezin 360 derecelik manzarasını izlemekten hiçbir şey sizi alıkoymadığından detayların azlığı özellikle efektiftir. Golden Gate Köprüsünün tepesi bile görülebilmektedir. Hemen altında müzenin bakır çatısı mimarların beşinci cephe olarak adlandırdıkları etkiyi yaratmak için oldukça dikkatli bir biçimde tasarlanmış.

43,89 metrelik kule harikulade manzaralar sunmaktadır ama belirli bir fiyat karşılığında. Eski binanın bir kulesi olduğu doğrudur ama endüstriyel bir görünüşe sahip yeni versiyon Golden Gate Parkında davetsiz bir varlıktır. Bu; moda minimalizm ve pratikliği genellikle başarılı bir şekilde birleştirebilen bir binada görülebilecek nadir yanlış itibardır. Yasaklayıcı dış cephe Herzog & de Meuron’un “benim müzem senin müzenden daha ilgi çekicidir modasına atlamadaki isteksizliklerini ve açık, gevşek ve hiyerarşik olmayan iç mekanlarla ilginç bir tezatlık oluşturmakta. Özellikle de sonraki, sadece müzenin eklektik koleksiyonu için değil aynı zamanda da San Francisco’nun kendisine de uygun görünmekte.

Kaynak: Witold Rybczynski/Slate
Çeviri: mimdap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir