Çanakkale Çevre Platformu sözcüsü Hicri Nalbant, Kaz Dağlan’ndaki altın madeni arama ve sondaj çalışmalarıyla ilgili düzenlediği basın açıklamasında, Kaz Dağları’nın çevresinde yaşayan 1.5 milyon insan için temiz, güvenilir bir su kaynağı, dünyanın ikinci önemli oksijen merkezi, bünyesinde barındırdığı önemli sayıda endemik bitki ve hayvan varlığıyla da önemli bir gen merkezi olduğunu söyledi.
Hicri Nalbant, Türkiye’nin en önemli orman alanlarından biri olan Kaz Dağları’nın eteklerinde yetişen zeytin ve üretilen yağın, sarı altın olduğunu ifade etti. Nalbant, bu değerlerin tamamının Kaz Dağları’nın üzerinde bulunduğunu, yer altındaki maden rezervlerinin, yer üstü zenginliğinin yanında bir hiç olduğunu savundu.
‘SİYANÜR KİRLETECEK’
Kaz Dağları’nın “yeryüzü cenneti” olduğunu ifade eden Hicri Nalbant, bu cennette dağların içinin oyularak, siyanürlü yöntemle altın elde edilmesinin başta suları, havayı, tarım topraklarını kirleteceğini iddia etti. Çalışmaların, ayrıca ormanları yok edeceğini, tarihi değerleri ve kültürel yapıyı bozarak tüm tarımsal üretimi hem nicel hem de nitel olarak düşüreceğini öne süren Nalbant, yörede yetişen ürünlerin pazar payının da azalacağını savundu.
Et ve süt üretiminde, siyanür ve onun çözdüğü arsenik, molibden, civa gibi ağır metallerin varlığının önemli beslenme sorunları yaratacağını, başta bölge insanı olmak üzere geniş bir kesimin gıda güvenliğinin tehlikeye düşeceğini ileri süren Nalbant, “Maden ocaklarının işletildiği alanlarda, atıklar bırakılıp terk edildiğinde, yörede oluşacak ölümcül hastalıklar yüzlerce yıl etkisini sürdürecek. Zaten kıt olan su kaynakları, kirlenmenin ötesinde tükenecek” dedi.
BÖL-YÖNET MANTIĞI
Nalbant, ayrıca son günlerde Kaz Dağları’nın güneyindeki Bahçe köyünde, “yerli olduğunu iddia eden göstermelik bir maden şirketi” üzerinde koparılan fırtınayla aslında, Kaz Dağları’nın doruklarında sondaj çalışmalarını sürdüren çok sayıda şirketin kamufle edilmesinin amaçlandığını iddia etti.
Kaz Dağları’nı kuzey ve güney diye ikiye bölüp, güneyini madencilikten arındırıp, kuzeyinde maden çıkarma gayretlerinin çevrecilerin dikkatinden kaçmadığını belirten Nalbant, bu amaçla bölgede oluşan olumlu havanın “böl yönet” mantığıyla bozulmaya çalışıldığını öne sürdü.
MADEN YASASI
Maden Yasası’nın Türkiye için yeni kapitülasyon anlamına geldiğini ileri süren Nalbant, bu yasayla 10 bin hektarı Kaz Dağları’nda olmak üzere, 159 bin kilometrekarelik alanın ipotek altına alındığını savundu. Nalbant, söz konusu yasayla ilgili, 3 yılı aşkın süredir Anayasa Mahkemesinde bekleyen davanın, bir an önce sonuçlandırılması gerektiğini belirtti. Hicri Nalbant, bu düzenlemenin yerine ulusal çıkarları gözeten yeni bir yasanın hazırlanmasının şart olduğunu ifade etti.
* * *
Madencilerden ‘pes’ dedirtecek ilan
Madencilik Sektörü Başkanlar Konseyi Birliği, Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Madencilik Meclisi tarafından bugün gazetelere verilen ilanda, madencilik yapılan yerlerin Kaz Dağları’nın dışında olduğu iddia edildi. Altın için yapılan sondaj faaliyetlerinin diğer maden aramaları için yapılanlardan farkının olmadığının savunulduğu ilanda, sondajın analiz için yer altından numune almaktan ibaret olduğu yazılı. İlanda ayrıca dünyanın hiçbir yerinde ve Türkiye’de sondaj arama faaliyetlerinde kesinlikle siyanür dahil sağlığa olumsuz etkisi olan hiçbir kimyasal maddenin kullanılmadığı da iddia edildi.
Kaz Dağları panelde tartışılacak
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yetkilileri, Çanakkale’de 27 Ekim cumartesi günü düzenlenecek olan ve Kaz Dağları’nı ilgilendiren “Madencilik, Turizm ve Çevre” konulu panele, tüm ilgili kurum, kuruş temsilcilerini görüşlerini iletmek üzere davet etti. Çanakkale Valiliği’nden yapılan açıklamada, panele, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in de katılacağı bildirildi. Açıklamada, Kaz Dağları’na çevre olan tüm il, ilçe ve belde belediye başkanları ili ilçe kaymakamları, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, muhalif görüşlere sahip dernekler ile diğer ilgililerin de panele davet edildiği belirtildi.
Kaynak: Birgün