Kazdağları’nda Ayı Çıkabilü…’ başlığını taşıyordu hâlâ rahmetli demeye dilimin varmadığı gezi notlarında sevgili Şakir Süter… Ah Şakir ağabeycim ah! Şimdi Balıkesir sınırları içinde kalan az bir bölümü ‘milli park’ ilan edilmiş olan, Çanakkale sınırları içindeki bölümü ise altın avcıları tarafından delik deşik edilmiş olan Kazdağları’nda şimdi ne çıkacak bilmek mümkün değil…

Geçen ay Midillideydik… Her zamanki rehberimiz Efi ile sohbet ederken ‘Kazdağı’nın üzerinden gelen poyraz olmasa Midilli’de yazın yaşanmaz’ diyordu. Nereden bilecek Yunanlı kız Türkiye’de oynanan oyunları… Evet, ne yazık ki Türkiye’nin oksijen deposu Kazdağları’nda bazısı yabancı ortaklı 11 firma 37 noktada bir süredir altın arıyor. Dilerim bulamazlar. Sadece bir firmaya 38 bin dönüm arazide sondaj izni verilmiş. Daha ön kazı aşamasında asırlık kayın ve çam ağaçları dozerlerle yıkılmış. Çanakkale’nin Ayvacık İlçesi Küçükkuyu Beldesi Ahmet Kayası mevkiinde aranan ve çıkarılması planlanan altın madeninin ayrıştırılmasında kullanılacak siyanürün doğayı katledeceği ve Kazdağlarını bitireceği ileri sürülüyor.

Aklı başında herkes bu altın arama işine karşı çıkar. Küçükkuyu sokaklarına “Başka Kazdağı yok, Kazdağları’nda hayat altından değerlidir” şeklinde yazılar asanlar da aklı başında insanlar… Küçükkuyu Belediye Başkanı ve aynı zamanda hekim olan Yusuf Aksoy, yasal çerçevede maden aramayı engellemek için her türlü olanağı değerlendireceklerini söylüyor ama gücü yetecek mi bilmiyorum.

Halis Orhan ya da bizim tanıdığımız adıyla Vatandaş Mustafa’yı ve Kazdağları’nı yazmıştı bu Pazar Dergi’de Esra Açıkgöz… Vatandaş Mustafa, Fırtına Vadisi’nde hidroelektrik santral yapımını durdurmak için çok mücadele etmiş ve kazanmıştı da, ama biliyordu ki mücadele bitmedi, her an yeniden gelebilir, vadisini elinden alabilirler. O da bu yüzden tedbiri bırakmıyordu… Kazdağları’na da ‘Vatandaş Mustafalar’ gerekiyordu…

Kazdağları’nda hayat altından değerlidir

Kazdağları’ndan şimdilerde sesler yükseliyor… “Kazdağı’nın altını zeytindir, altını oyma”, “Kazdağı’nda hayat altından değerlidir”, “Çekin elinizi Kazdağı’ndan”… Örgütlenmenin başında ‘Kazdağı Koruma Girişimi’

Bu girişim sesini, 27 Ekim’de yani yarın Çanakkale’de Sanayi ve Ticaret Odası’nın düzenleyeceği ve Enerji Bakanı’nın da katılması beklenen toplantıya, yörelerini temsilen avukat ve turizmci Mehmet Öngen’i gönderecek. Girişim “yöre halkının davasına ne denli sahip çıktığını kanıtlamak” için geniş katılımlı bir protesto gerçekleştirecek.

Girişimden Haluk Yurtkuran’ın çizdiği gelecek tablosu çok kötü: Kesilecek ağaçlar, toprağın tozuna karışmış siyanürün zeytin ağaçlarına vereceği zarar, yeraltı sularına karışacak çamur ve ne kadar güvenlikli kullanılırsa kullanılsın, siyanür karışma ihtimali göz önüne alındığında tam bir çevre felaketi yaratılacaktır. Altıncılar 10-15 yılda en fazla 250-300 ton altın çıkarıp bunun sadece yüzde 2’sini ve vergisini devlete bırakıp gidince, verilen zararın telafisi bırakılan payla mümkün olmayacaktır. En basit örnek Güney Afrika’nın johannesburg kentidir; köstebek yuvası gibi çukurlar, kuru, ağaç ve bitki bitmeyen arazi…

“Bunu durdurmak için ne yapacaksınız?” sorusuna ise Yurtkuran şu cevabı veriyor: Bergama trajedisini göz önünde bulundurarak mücadelemizin uzun soluklu olması ve dinamiği köylülerin oluşturması gerektiğine inanıyoruz. Başarıyı ancak bereketli Kazdağları’nın oksijenini solumuş, toprağını işlemiş, zeytinini gözü gibi koruyarak toplamış, işlemiş, pınarlarından içmiş yerli halkın önderliğinde; üretici, turizmci, esnaf, yerel yöneticiler, sivil toplum kuruluşları, aydın, işçi, memur ve emeklilerin dayanışmasına bağlıdır. Türkiye’nin en büyük kitle direniş mücadelesi yaratılmalı. Konferanslarla, uzmanlarından siyanürlü altın çıkarmanın çevreye, insana, zeytine, yeraltı sularımıza, turizme vereceği hasarı anlatacağız. Enerji Bakanlığı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı’na dilekçeler yollayacağız. Yılmadan, provokasyona gelmeden, şiddete başvurmadan başarıya ulaşmayı amaçlıyoruz. Dağımızın altından gelecek varsıllık, yüzlerce yıldır üzerinde ve havasında yaratılmış ve yüzlerce yıl da devam edecek zenginliklerle karşılaştırılamayacak kadar sinsi ve geçicidir. Uyanık olalım!

Şakir Abim hayatta olsaydı ona derdim ki: ‘Kazdağı’ndan ayı çıkabilür mü bilemem ama siyanürlü altıncıların çıkacağı kesin abicim’

Tek çözüm var: Kazdağları’nın tamamının milli park ilan edilmesi…

Nedim Atilla
Kaynak: Akşam

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir