17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin üzerinden 24 yıl geçti. Ülkenin depreme dayanıklılığı ve megakent İstanbul’un durumu bir kez daha gündeme geldi. Maraş merkezli depremlerin öncesinde tüm uyarılara rağmen önlem almayan iktidar, olası bir Marmara depremi uyarılarına karşı da tedbirsizliği sürdürüyor.
17 Ağustos 1999’da yaşanan 7,4 büyüklüğündeki Marmara Depremi’nin bugün 24’üncü yılı. Gölcük Depremi’nde olduğu gibi İstanbul başta olmak üzere birçok kent için uzmanlar yıllardır uyarı yapıyor ancak o günden bu yana değişen bir şey yok. Beklenen Marmara depremine karşı kentte özellikle hastaneler, okullar, kamu kurumlarının durumu tartışmalı. Uzmanlar, AKP’nin 21 yıldır süren iktidarlığı boyunca yaşanan depremlerden tek bir ders çıkarmadığını vurgulayarak “Yeni depremler kapıda ancak önlem alan yok” diyor.
Maraş merkezli depremlerin öncesinde uzmanların bölgeye yönelik uyarılarına rağmen iktidarın tedbirsizliği bir kez daha gözleri olası Marmara depremine çeviriyor. Uzmanların Marmara Bölgesi’nde birkaç yıl içinde 7 ve üzeri deprem beklemesine karşın, iktidar hâlâ kentlerin akıbeti açısından yeterli çalışma yapmıyor. Deprem korkusu yaşayan birçok yurttaş bölgeyi terk ederken, kalanlar ise risk tespit çalışmalarına ilişkin başvurularını gün geçtikçe azaltıyor.
ACİL ÖNLEM ŞART
jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Zafer Akçığ, BirGün’e yaptığı açıklamada, 1999’da yaşanan depremin ardından önlem alınması konusunda eksiklikler olduğunu söyleyerek, binaların akıbetine dikkat çekti. Akçığ, “Fay, Gölcük’e doğru kırıldığı için fayın bundan sonra kırılması gereken yer batıya doğru. Ama bu batıya doğru demek illa İstanbul demek değil. Gelibolu tarafında da Bursa’da da deprem yaşanabilir. Öte yandan Kumburgaz Fayı da işaret ediliyor ama başka bir fay da aktifleşebilir. Kesin konuşmak zor” dedi.
KUMBURGAZ’A DİKKAT
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü (DAUM) Prof. Dr. Hasan Sözbilir de konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı: “Türkiye, jeolojik konumu itibarıyla deprem tehlikesi en yüksek ülkelerden biri… Tarihsel dönemde ve son 100 yıldaki aletsel dönemde çok sayıda yıkıcı deprem yaşamış. Bu depremleri üreten farklı illere dağılmış 485 adet diri fayın yanı sıra denizlerimizde de çok sayıda diri fay mevcut. Yıkıcı depremlerin önemli bölümü Kuzey Anadolu Fay Zonu ve Doğu Anadolu Fay Zonu içindeki fay segmentleri tarafından üretilmiş. Kuzey Anadolu Fayı 1939 Erzincan Depremi’nden beri batıya doğru kırılacak şekilde stresini transfer etmekte. 1999 Kocaeli ve Düzce depremleri bu fayın ürettiği son deprem niteliğinde. Bilim insanlarının önemli bir bölümü, bundan sonraki kırılmanın Kumburgaz segmenti üzerinde olacağını düşünüyor. Tabii ki bu deprem yakın zamanda gerçekleşirse sadece İstanbul değil, Marmara denizine kıyısı olan tüm iller etkilenir. Fakat Türkiye’nin değişik illerinde 1999 depreminden sonra çok sayıda deprem oldu. 2011 Van, 2020 Elazığ ve Sisam-İzmir depremleri ile 6 Şubat Maraş depremleri İstanbul dışında da depreme hazırlıklı olmamız gerektiğini gösteriyor. Özellikle İzmir, Balıkesir, Manisa, Aydın, Muğla, Çanakkale, Afyon, Denizli, Kayseri, Adana gibi çok sayıda diri fay içeren iller ile Maraş depremlerinde kırılan fayların uçlarındaki Savrun Fayı, Malatya Fayı, Palu Fayı, Ölüdeniz Fayı, Adıyaman Fayı, Güneydoğu Anadolu bindirmesi, Orta Anadolu Fayı-Ecemis Fayı gibi faylar üzerinde de stres birikimi devam etmektedir. Kuzey Anadolu Fayı üzerinde uzun zamandır deprem üretmeyen Yedisu segmenti de önemli bir sismik boşluk niteliğinde. Bu kapsamda Türkiye ölçeğinde bir deprem seferberliğine ihtiyaç vardır.”
Alman Yer Bilimleri Araştırma Merkezi’nden sismoloji uzmanları da, İstanbul’un güneyindeki Marmara fay hattını “sismik boşluk” olarak tanımlayarak, bu bölgede 7’nin üzerinde büyüklükte bir deprem beklendiklerini söyledi.
MARMARA’DA 7 ÜZERİ DEPREM OLACAK
Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, depremin yıldönümünde olası Marmara depremini değerlendirdi. 17 Ağustos depreminin ardından yapılan araştırmaya dikkat çeken ve zamanın daraldığını anımsatan Görür, minimum 7 üzerinde bir depremin olacağını ve afet yönetiminin İstanbul’daki ekip ile mümkün olamayacağını söyledi. Görür, acilen depreme karşı hazırlıklı olunması konusunda uyarılarda bulunarak özetle şunları kaydetti: “Parsons diye bir Amerikalı bilim insanı, bizden Türkler de var, bir grup yaptığı çalışmada 99 depremlerinden sonra her an olmak kaydıyla Marmara’da 7 ve üzerinde bir depremin olma olasılığının yüzde 64 olduğunu buldular. 2004 yılında da yayınladılar bunu ciddi bir şekilde. Yani 30 yıl dediğin zaman işte sonu 2029 gelir. Depremin olma periyodunun sonlarına doğru geliyoruz. Her yıl da Anadolu, batıya doğru yılda 2 buçuk santim ilerliyor. 24 yılda da en az 50 cm daha stres birikti demektir. Bir de bu olan depremler öyle veya böyle belli oranda stres yükleyebilir, yüklemiştir. O halde yani biz sona yaklaşıyoruz demektir. Öte yandan olası bir depremde İstanbul kendi kendine yetemez çünkü hastanelerin, itfaiyenin ne kadar çalışacağı meçhul. Bir de bu gecekondu mantığıyla gelişmiş, plansız bir kent. Dolayısıyla yıkım nedeniyle ulaşım da olmayabilir.”
AFETZEDELER DERNEK KURDU
Hatay’daki depremzedeler; seslerini duyurmak, sorunlarına çözüm bulmak amacıyla Hatay Depremzede Derneği’ni kurmak için girişim başlattı. Derneğin kurucularından Rime Çiçekli, “Her mahallenin kendi sorununu dile getirmesi için böyle bir depremzede derneği kurma kararımız var. Yardımlar kesildi. Bizim şu anda en temel ihtiyacımız ve en çok eksikliğini duyduğumuz şey su” dedi. Dernek kurucularından eğitimci Özgür Tıraş ise şu ifadeleri kullandı: “11 Eylül’de okullar açılacak. Okullar çocuklarımız açısından çok önemli. Ama birçok okul Defne ilçesinde resmi kurumlar tarafından kullanılıyor. Bu ve bunun gibi birçok sorun. Bu sıcakta birçok kişi hijyen olmaması ve böcek ısırığından dolayı hasta oluyor. Tamamen kent kendi kaderine bırakılmış. 6 ay olmasına rağmen sorunlarımızın azalması gerekirken, maalesef günden güne de sorunlarımız artıyor.”
KANAL İSTANBUL ISRARI
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisler Odası İstanbul Şubesi üyeleri, depremin yıldönümü dolayısıyla dün şube binasındaki Harun Karadeniz Konferans Salonu’nda toplantı yaptı. Toplantıda deprem toplanma alanlarındaki rantsal dönüşüme tepki gösterilerek, Kanal İstanbul’a dikkat çekildi. Burada konuşan mühendisler, AKP iktidarında Türkiye’nin deprem konusunda sınıfta kaldığını söyleyerek Kanal İstanbul’a ilişkin şunları söyledi: “Son yıllarda gündeme getirilen, çevre düzeni planına aykırı olan; üçüncü boğaz köprüsü, yeni havalimanı, bir türlü gündemden düşürülmeyen Kanal İstanbul gibi mega proje olarak halka lanse edilen projeler, kentsel yoğunluğu artıracak, kentsel riskleri arttıracak adımlardır. Fakat görüyoruz ki yetkililer tarafından tam aksine, bu konular İstanbul’da ikinci köprü ile üçüncü köprü arasında kalan yeni arazilerin imara açılması sanki rezerv alanlar yapılaşmaya açılıyor. Bunlar sanki depreme karşı tedbirmiş, yeni önlemlermiş gibi sunuluyor.” TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı Yunus Yener de mühendislerin önerilerini şöyle sıraladı:
•Depremlere karşı önlemler bütünlüğünü, güvenli yapılaşmayı, halkın sağlıklı yaşam ve doğal çevre hakkı ile kamusal denetimi yok sayan piyasacı rantçı yaklaşımın reddedilmesi gereklidir.
•Depremle ilgili bütün kurum ve kuruluşlar liyakat-uzmanlık temelinde yeniden yapılandırılmalıdır.
•Bir daha asla imar affı/barışı yapılmamalıdır.
•Doğalgaz, elektrik, ısıtma kazanları, jeneratörler ve gaz tesisatları için erken uyarıcı ve gaz/akım kesici sistemler uygulanmalı, denetimleri meslek odalarınca yapılmalıdır.
YAKLAŞIK 18 BİN KİŞİ ÖLMÜŞTÜ
Gölcük merkezli Büyük Marmara Depremi, gece saat 03.02’de meydana gelmişti. Depremde resmi rakamlara göre 17 bin 480 kişi yaşamını yitirmiş, 23 bin 781 kişi yaralanmış, 285 bin 211 konut ve 42 bin 902 işyeri hasar görmüştü.
KANAL İSTANBUL ISRARI
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisler Odası İstanbul Şubesi üyeleri, depremin yıldönümü dolayısıyla dün şube binasındaki Harun Karadeniz Konferans Salonu’nda toplantı yaptı. Toplantıda deprem toplanma alanlarındaki rantsal dönüşüme tepki gösterilerek, Kanal İstanbul’a dikkat çekildi. Burada konuşan mühendisler, AKP iktidarında Türkiye’nin deprem konusunda sınıfta kaldığını söyleyerek Kanal İstanbul’a ilişkin şunları söyledi: “Son yıllarda gündeme getirilen, çevre düzeni planına aykırı olan; üçüncü boğaz köprüsü, yeni havalimanı, bir türlü gündemden düşürülmeyen Kanal İstanbul gibi mega proje olarak halka lanse edilen projeler, kentsel yoğunluğu artıracak, kentsel riskleri arttıracak adımlardır. Fakat görüyoruz ki yetkililer tarafından tam aksine, bu konular İstanbul’da ikinci köprü ile üçüncü köprü arasında kalan yeni arazilerin imara açılması sanki rezerv alanlar yapılaşmaya açılıyor. Bunlar sanki depreme karşı tedbirmiş, yeni önlemlermiş gibi sunuluyor.” TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı Yunus Yener de mühendislerin önerilerini şöyle sıraladı:
•Depremlere karşı önlemler bütünlüğünü, güvenli yapılaşmayı, halkın sağlıklı yaşam ve doğal çevre hakkı ile kamusal denetimi yok sayan piyasacı rantçı yaklaşımın reddedilmesi gereklidir.
•Depremle ilgili bütün kurum ve kuruluşlar liyakat-uzmanlık temelinde yeniden yapılandırılmalıdır.
•Bir daha asla imar affı/barışı yapılmamalıdır.
•Doğalgaz, elektrik, ısıtma kazanları, jeneratörler ve gaz tesisatları için erken uyarıcı ve gaz/akım kesici sistemler uygulanmalı, denetimleri meslek odalarınca yapılmalıdır.
BİR KİLOMETRELİK KUYRUK
CHP heyeti, Maraş merkezli depremlerin 6. ayında büyük yıkımın yaşandığı Hatay’a giderek inceleme yaptı. Antakya’da ziyaret edilen konteynerkentte yaşayan depremzedeler, devletin kendilerine gıda yardımı yapmamasından şikâyet etti. Konteynerkentin çıkışında ise NATO’nun yaklaşık 1,5 ay önce kurduğu yemek çadırının önünde, depremzedelerin yaklaşık 1 kilometrelik kuyruk oluşturduğu görüldü. Bir yaşındaki kızı Talya ile yemek kuyruğunu giren Mehtap Mutlu, belinde kırık olmasına rağmen kuyrukta beklediğini söyleyerek “Çaresiz şekilde, yardım dağıtılmadığı için, çalışamadığımız için beklemek zorunda kalıyoruz. Devletimiz bize biraz yardımcı olsun, biz isteyerek kendi evimizi yıkmadık” dedi. Mutlu, bebeği için mama aldığını ve bunun masrafının da kendilerini zorladığını vurguladı. Hatay’ın sıcağında kuyrukta beklemenin zorluğundan bahseden bir başka depremzede ise şunları söyledi: “Dün (önceki gün) burası 50 dereceydi. 50 derecenin altında bir tabak yemek için bekliyoruz. Bizi devlet görsün artık, dilenci değiliz. Biz vatandaşız.” Sorunları anlatan bir depremzede, gıda yardımının kesildiğini belirterek, “Biz açız. Aç ne demek biliyor musun? Çocuklarıma ne getireceğim, akşam düşünüp duruyorum” dedi. Başka bir depremzede ise, “Sosyal devlet sosyal medyada” diye tepki gösterdi. Öte yandan CHP’liler deprem bölgesine ziyaretleri sırasında, konteynerde duş alırken elektrik çapması sonucu hayatını kaybeden 13 yaşındaki bir çocuğun cenaze törenine de katıldı.
Kaynak: Birgün