GİZEM AKSÜMER / Birgün
Son yıllarda, Türkiye’de uygulanmakta olan kentsel dönüşüm projeleri üzerinde şu ana kadar pek çok yorum, haber ve gündem yazısı yayımladık. Bu yazıların hepsinin odağında, kentsel dönüşümden mağdur olanlar, kamu otoritesi, meslek insanları ve mağdur olan kesime destek olan çeşitli gönüllüler yer alıyordu. Herkesin kendine göre yorumlayışıyla, özellikle, mimarlık-şehir planlama meslek alanlarında büyük tartışmalara sahne olan gecekonduları etkileyen projelerde, mahallelerin yanında olmaya çaba gösteriyordu.
Mağdurlara destek olmaya çalışan çeşitli gruplar, birbirleriyle taban tabana örtüşecek şekilde çalışmıyor olsalar da, bir şekilde birbirlerine destek olmaya da çalışıyorlardı. Bu gruplarda akademisyenler, meslek uzmanları, öğrenciler ve çeşitli gönüllüler kentsel dönüşüm hakkında söz ve eylem üretiyorlardı. Ancak, bugüne kadar akademisyenlerin, kentsel dönüşüm projelerine ve bu projelerin Türkiye’deki uygulamalarına dair toplu olarak çok güçlü bir söz söylememiş olması dikkatlerden kaçmamıştı.
Bunun üzerine yola çıkan bir grup akademisyen, kendi camialarından kentsel dönüşüm üzerine bilgi ve birikime sahip kişileri toplamak suretiyle ortak bir akıl üretmeye çalıştı. Hazırlanan metin bir basın açıklamasına çevrildi ve son günlerde kentsel dönüşüm adına yaşanan şiddet olaylarını da hatırlatmak açısından anlamlı bir mekân olan Başıbüyük Mahallesi’nde açıklanması kararlaştırıldı. Basın açıklamasını hazırlayan ve onlara destek olanlar arasından 50 kişilik bir grup geçtiğimiz cumartesi günü (19 Nisan) mahalleyi ziyaret etti ve açıklamayı Doç. Dr. Asuman Türkün yaptı.
Açıklanan metin incelendiğinde, doğru planlama ve dönüşüme yönelik kavramsal açılımların altının çizildiğini görüyoruz. Plan bütünlüğü, katılım, şeffaflık, uzun dönemlilik, özgünlük, uygulamanın takibi, planlama sürecinin etaplanması, uzmanlık ve çok boyutluluk doğru planlama/dönüşüm ilkeleri olarak öne çıkıyor.
Akademisyenlerin hazırladığı metin, bu anlamıyla, ilgili tüm yetkililere ve özellikle uzmanlara planlamanın nasıl yapılacağını, kentsel dönüşüm denen ‘şeyin’ de bildiğimiz planlama sürecinden farklı ele alınmaması gerektiğini hatırlatıyor ve ‘meslek etiğini’ tartışmaya açıyor.
Umuyoruz ki bu çaba ve birliktelik planlama ve dönüşüm için tarifledikleri gibi uzun erimli olsun. Umuyoruz ki, bu metne imzasını koyan tüm akademisyenler ve destekçiler, Türkiye’de planlama ve kentsel dönüşüm adına yapılan uygulamaların rant yaratma aracı olmaktan çıkıp, insanların daha insanca yaşadığı kentler yaratmaya doğru evrildiği noktaya kadar aklını ve emeğini bu işten alıkoymasın. Umuyoruz ki, bu metne imzasını koyanlar, insanların hayatını darmadağın eden plan kararlarına imza atmasın.