Adana’nın eski kent merkezi, Küçük Saat Meydanı, insan ve araç trafiğinin çok yoğun olduğu alanlar ve hemen oralarda, Eski Adana’nın özellikle ticareti açısından kalbinin attığı yer: Nuri Has Pasajı
Adana 1970 li yılların ortalarına kadar nerdeyse bütün güney ve güneydoğunun ticaretinde merkez gibiydi. O tarihlerde özellikle manifatura, itriyat, giyim kuşamın her türü için Adana tam bir merkezdi. Nuri Has Pasajı işte bu ağırlıkla toptan alışverişin Adana’daki güçlü örneği idi.
İstanbul’da hanlar bölgesinde Anadolu’dan gelen tüccarın aradığını bulması ve misal olarak Kürkçü Han İstanbul’da ne ise güney illerdeki tüccarların da merkezi Nuri Has Pasajıydı.
Pasajın şu an içinde bulunduğu sakin, yer yer ıssız durumu tarihte aldığı rolün tezatı sanki. Ama yine de koridorlarda, uzun iç yollarında geçmişin ayak izleri, o tantanalı günlerin kendine has kıpırtılarından yankılar asılı duruyor.
“İstanbul’ a gitmek yerine bölgenin kasaba ve köylerinden gelenler Nuri Has Pasajı’ndan alış veriş yaparlardı. Nuri Has Pasajı’ndan sandık sandık , çuval çuval mallar ambarlar vasıtasıyla dükkan ve mağazalara sevk edilirdi. Kısacası Nuri Has Pasajı büyük bir alışveriş merkeziydi o yıllarda” (1)
Bitişiğinde yer alan ve 1960 larda yapılmış Türk Ticaret Bankası’nın üzeri Defterdarlık idi. Hemen yanındaki Nuri Has Pasajı’nın kuzey yönünde arzuhalciler yolda dizilirdi. Bir tabure ve küçük bir masa ve sandalyeden oluşan arzuhalcilik mekanı yola dizilirdi. Şimdi böyle bir iş ve buna ait bir uğraşının olmadığını biliyoruz.
Pasajda marangoz dan manifaturaya, toptan itriyata her türlü dükkan bulunurdu. Geçmişin alışveriş mantığı ve toptan ticareti bu hana şekil ve anlamvermişti.
PASAjIN YAPISI
Nuri Has Pasajı iki katlı iç avlusu bulunan, alt katta hem yol tarafına açık dükkanlar ve hem de iç avluya bakan dükkanlardan oluşuyordu. Üst kata köşelerden yapılan merdiven evleriyle çıkılır, burada saçaklı hanın dört tarafını dolaşan geniş yürüme koridoruna bağlı ve dışa bakan dükkanlardan oluşmuştu.
Yapı alt katı kargir üst katı ahşap-çatma olarak imal edilmiştir. Yapının üstünü ahşap ve üzeri alaturka kiremit kaplı çatı örtmektedir.
İlk zamanlarında muhtemelen boş ve geniş bir düzlük yaratan orta avlu, günün ticaret anlayışına uygun olarak geçici depolamaya, mal sevkiyatına, toptan alışverişin gereklerinden olan yükleme ve boşaltmalar imkan verecek biçimdeydi. Fakat daha sonra bu avlunun içine betonarme uzunlamasına iki katlı bir blok yapıldığını, pasajın üst kat koridorlarına köprü geçişler teşkil edildiği, dükkanların çoğaltıldığı anlaşılmaktadır.
Nuri Has Pasajı aslında birçok Anadolu kentinde bulunan “hanlara” benzemekte, plan şeması ve işleviyle ortadaki boşluğu ile han gibidir. Dışındaki ana yollara yüz vermesi ve cadde üstü dükkanları olması pasajın artı avantajlarıdır.
BUGÜN PASAjIN DURUMU
Adana tarihi kent merkezinde kendine has başkalaşım ve kentin geçirdiği evrelerden dolayı stresler hissedilmektedir. Planlama ve koruma açısından yeterli düşünceye, yeterli kamu desteği ve kaynağına sahip olamamış önemli kentlerimizdeki bütün bozulmalar Adana için de geçerlidir. Nuri Has Pasajı bu hüzünlü gelişmeden etkilenmiş görünmektedir.
Tarihi kent merkezi için uzun vadeli bir strateji ile koruma tedbirleri alınamamış olması eski ile yeninin iç içiçeliğinde bugün daha da ortaya çıkan bazı sorunlar yaratmıştır. Korumanın gerekliliği üzerine sade vatandaştan en yüksek dereceli kamu görevlisinin görüş bildirmesine rağmen gerçekçi bir sosyal politikayla desteklenmemesi ve modernleşen yaşama ayak uyduran bir çizgide algılanmaması alarm zillerinin çalmasına neden olmuştur.
Nuri Has Pasajı bugün eskinin sönen bir yıldızı gibi durmaktadır. Işıltılı günlerinden izler durmakta fakat o yapının, ticaret anlayışının, bugünkü kullanım ve ticaret fikriyle bağlantısı giderek zayıflamaktadır.
Bu açıdan zaten Pasaj neredeyse %30 dolulukta, bir çok dükkanıyla kapalıdır. Özellikle iç taraf ve üst katlarda depo olarak tutulan bir mekan haline gelmiştir.
Geçmişte “Nuri Has Pasajı’nın üst katındaki İmren Lokantası’nda çekilen ziyafetlere katılmak bir ayrıcalıktı.” (2) demek biraz bugünlerin uzağında kalmıştır. Yine üst katta “ustanın yeri” isminde bazı ucuz yemek yerleri vardır ama hiçbiri İmren Lokantası ayarında değildir.
Yol cephesinde dükkanlar doğal olarak ticaret aksında durdukları için belirli bir öneme sahip olmayı sürdürmektedirler. Fakat iç avlu kenarında tek tük açık işyeri vardır artık. Üst kat daha da terkedilmiş gibidir. Eskiden alışverişin merkezi olan bu binada tam bir tur attığınızda üstelik tatil günü olmayan bir günde en fazla bir iki kişiye rastlamak Pasajın mekansal anlamının dışına nasıl sürüklendiğini göstermektedir.
Yapıdaki eskime alametlerini, uğramaya başladığı deformasyonu, uzun sürdir bakım ve tamirat geçirmediğini bu gözlemimize uzun uzun yazmıyoruz, fotoğraflarda izliyorsunuz. Yapının dış cephesinde yaratılan başkalaşımlar, dükkan cephelerini hoyratça ve belirli bir disiplinden uzak davranışları, tabela anarşisi,… yine fotoğraflardan görünsün istedik.
BUGÜNÜN PASAjINDAKİ ESKİME ve SÜRDÜRÜLEMEME OLGUSU
Biraz daha detayda incelersek yapının fiziksel olarak başkalaşması ile terk edilişi sürecindeki paralellikleri fark ederiz. Üstelik tarihi kent merkezinde ve belirli bir tarihi dönemi ifade eden bu sivil yapı kendisine yüklenen işlevlerin artık eskisi gibi yapılmaması nedeniyle büyük oranda terk edilmiştir. Bu yapı asıl maksadı dışında yer yer kullanılmaya başlanırken bir bölümü de boş tutulmakta, kentin bu değerli bölgesinde hiçbir işlevi olmayan fiziksel bir büyüklük haline dönüşmektedir.
Seçtiğimiz bu örnek ile yaptığımız gözlemin sonucunda, tarihi bölgede, tarihi özellikleri de bulunan yapıların nasıl yaşatılacağı, nasıl yenileneceği, nasıl işlev kazanacağı, … gibi temel soruları gündeme taşımaya çalışıyoruz.
Kent içlerinde daha konforlu, daha nitelikli yeni alışveriş mantığı artık olanakları kısıtlı, teknik açıdan istenenlere yanıt veremeyecek bu binaları tercih etmemektedir. Bir defa bu realiteyi bir kenara yazmamız gerekiyor. İşin bu yöndeki kendiliğinden ve doğal gidişini duygusal, hamasi, yönlendirici bilgileri topluma anlatmakla durdurmak söz konusu değildir. Ya bu yapılar yenilenerek günümüz ihtiyaçlarını da içerecek şekilde toplum hayatında, kent sürecinde kalmaya devam edecek ya da bu örneğimizde olduğu gibi maalesef yavaş yavaş kenara çekilecek, zamanla tümüyle terk edilecektir. Sonra da üzerinde hiçbir onarım yapılmayan fiziki yapı kendiliğinden veyahut çeşitli etkilerle yıkılıp ortadan yok olacaktır.
Bu süreç aslında bizim fazla aykırı bulmadığımız, içinde yer aldığımız, çokça tanık olduğumuz “korumacılık” sürecidir.
SÖNEN YILDIZLAR GALAKSİSİ
Bir şey ya korunur ve yaşar ya da kendini yenileyemez ve yıkılıp yok olur gider. Korunanlar da büyük oranda yine yenilemeye uğramadığı, kendisini güncelleyemediği için prestij olması gibi nedenler dışında kullanılmaktan çok “korunur” Bir anlamda “müze” gibi korumak, yaşatılarak koruma fikrine nazaran daha “etik” daha “temiz” daha “bilimsel” ve daha “sorunsuz” olarak çoğunlukla kabul görür.
Koruma ve tarihi kent kavramları için üzerinde konuştuğumuz korunacak fiziksel yapı ve yapılar; yani tartışılan konunun nesnesinin ne olacağı tartışanlardan bağımsızlaşmaktadır. Gözlemimizde ele aldığımız Nuri Has Pasajı tam bir gereklilik olarak geçmiş yüzyılıln ilk çeyreğinde yapılmış, kendi misyonunu yerine getirmiştir. Bu gün bu işlev bu fiziki yapıda görülemez duruma gelmiş, can alıcı fonksiyon orayı terk edip başka mekansal kurgulamalarıyla yer değiştirmiş, mevcut fiziksel yapı ticaretin alt türevlerine, ucuz depolamalara terk edilmiştir. Bu yapı adeta ruhu çıkmış bir bedene dönmüştür.
Yapının içinde bulunduğu kentsel alan tarihi doku, eski kent bütünüdür. Kent alanı ve lokasyon manasında önemli bir değere sahiptir. Fakat yapı kullanım değerinden yoksunlaşmıştır. Bulunduğu yerin önem ve değeriyle yapının sıfırlanan kullanım değeri çok ciddi bir tezat oluşturmaktadır.
Bu tezat uzun süreli elbette kalmaz ve ekonomik-sosyal yapı bu tezatı kendi işleyişi içinde süreç içinde mas eder, kendi akışkan reel çözümlerine kavuşturur. Özellikle piyasa ekonomisi içinde yapının bulunduğu arsa değeri şu andaki yapının kullanım değerini aştıktan sonra yasal-yönetsel zorlamalar geçersizleşir. Pratik gelişmeler sözel itirazlara galebe çalar.
Sürdürülebilirliği belki de bu bağlamda ele almayı denemek doğru olacaktır. Tarihi, kültürü ve ama ona can katan işlevin sürdürülebilirliği… Temel sorunu bu noktada aramak, tasarım ve kentsel yenilemeyi, sürdürülebilirliği sağlamak üzeride düşünmek gereklidir.
Koruma fikrinin uzun aşılamaz duvarların ardındaki “özel bir tartışmaya” dönüşmesi, uzmanlarının anlayıp uzmanlarının savunduğu ‘üst’ bir dile çeviren koruma pratiği ve onun açmazlarının içindeyiz. Bu tutum daha tutarlı bir koruma düzenini, imrenilecek kentsel koruma ve yaşatmayı değil daraltılan bu alandan kaçışı çoğaltmaktadır.
Dar alanda ise sadece yönetmeliklerle önü kesilen ve kurul disiplinleriyle ‘korunması’ emredilenler, o söylenen şekilleriyle yeni kente ve faliyet alanına doğamadıkları, giderek hiç birşeye adapte olamadıkları için bir süreliğine kalakalmaktadırlar. Bu duruma düşen yapılar için zaman bir süreliğine donmakta, niteliklerini yitirerek umutsuz sona doğru ilerlemektedir.
BİRKAÇ SORUYU KENDİMİZE SORMALIYIZ
Nuri Has Pasajı ve benzeri yapıların ortak sayılabilecek bir kaderi olduğunu söyleyebiliriz. Dönüşemeyen, var olan kullanım değerini yitiren ama çeşitli nedenlerle tarihi özellikler taşıyan yapıların gelecekte ne olacakları, nasıl varlıklarını sürdürebilecekleri sorusu önemle üzerinde durulması gereken bir sorudur.
Onların kullanılmadan, yıkılmalarını bekleyerek ama halen ‘var olduklarını’ zannedip, tarihi çevrenin korunduğu izlenimine kapılanlar aslında tümüyle ve geri dönüşsüz olarak bu yapıların kent ve toplum hayatından çekip gitmelerine yol açmaktadırlar.
Zamanın yıpratıcılığıyla gözlemimizdeki Nuri Has Pasajı gibi yapılar birbir yok olurken, korunması gerekenlerin nasıl kullanılmaları problematiğinin hep bir sorun olarak karşımızda duracağı unutulmamalıdır.
Mimarlık ve tasarım gücünün devreye girdiği bir süreç hepimiz için önümüze alınması gerekir. Bu gözlemimizde sizinle tanıştırdığımız Nuri Has Pasajı belki bu sürecin başlatılmasında mütevazi bir adım olur.
Notlar
1. Adana Life Dergisi, sayı:7, s:62
2. Adana Life Dergisi, sayı:7, s:63
mimdap
Nuri has pasajı geçmişlere baktığımızda 1960 senesinde esnaflar çok iyi iş yapıyorlardı ve dükkanları çok temiz kullanıyorlardı fakat büğünkü duruma baktığımızda maalesef çok üzücü bir çirkin tablo görümüne gelmiştir pasajın dükkanlarını hiç bir kira ödemeden kaçak olarak kullanılmaktadır buna göz yuman nuri has pasajında bekçi tarafından peskes çekilmekte ve boş olan dükkanların kilidini kırarak peskes çekmekte ve kaçak sigara satanlara depo olarak kullanmasına göz yummaktadır nuri has pasajını kiralamaya yetkili merziler kontrol dahi yapmamakta dükkanları kaçak olarak kullanılmaktadır hiç bir yetkili merziler denetim yapmamakta nuri has kendi adını pasaja yazdırarak tarihi pasaj yok olmaya davetiye çıkarmakta ve biran önce restorasyon yapılarak nuri has kapalı çarşı pasajı haline getirilerek nuri has,ın isminin yaşatılması lazımdır
Pasaj ile hiçbir bağım olmamasına rağmen senede bir kaç kere uğruyor zamanda yolculuk yaparcasına pasaj içerisinde dolaşıyorum. Gelecek ile ilgili gerçekleştirmesi mümkün hayaller kuruyorum. Maddi imkanlarımın iyileşmesi durumunda pasaj içerisinden küçük bir dükkanı satın almak dahi istiyorum. Umarım Nuri Has Pasajında Kıraç Yüksel imzalı bir dükkan olur ve o gün bu yorumuma dönüp güzel düşüncelerime ekleme yapabilirim.
Nuri Has pasajında 1953 ve 1970 yılları arasında dedem Salih Sertkaleci ve onun ölümünden sonra anneannem Türkan Sertkaleci otel ve lokanta işletmişlerdir pasajın tarihine not düşmek istedim.
arkadaşlar bu pasaj 1926_1940 yılları arasında asker hastanesi olarak hizmet vermiş.
tadilat kelimesini pek doğru bulmuyorum. öncelikle yukarıda gördüğüm bu “tabir”den haz etmedim. restorasyon yapılacak, bu pasajın tarihçesine ve doğasına uygun bir şekilde yapılacak. buna seyhan belediyesi ön ayak oldu, iki aileyi bir araya getirdi. 5-6 milyon kadar bir masrafla halledilecek. bunu iki aile, belediye ve oradaki esnaf bölüşecek. herkese hayırlı olsun, çok geç kalındı. çok !
bu sene tadilata baslanacagi hakkinda duyum aldik.ama bir gelisme yok bu gune kadar..nuri has in ticarethane olma ozelligini yitirmesinin en buyuk sebebi ön caddeye bakan dukkanlarin pasajin icine bakan dukkanlarinin devami niteligindeki dukkanlarida kiralayip pasaj ici darabalarini acmamasindan kaynaklaniyor bence..bir yonetim in olmamasida her turlu at kosturmaya canak tutuyor.pasaj icindeki darabalari kapali gören diger esnaflarda orada isyeri kiralamaya cesaret edemiyor…ben daha cok nuri has pasajinin tarihini merak ediyorum..dunya savasi sirasinda hastahane olarak kullanilmis..kac kac faciasinda burada turklere kiyim yapilmis.hastahanenin penceresinden atilan turkler le ilgili soylentiler uzerinw arastirirken bu sayfayla karsilastim..nereden ulasabilirim bu arsivllere bilgisi olan?
Anadolu’da bu pasaj gibi bir çok terk edilmiş mekan var. Bunlardan bazıları yenilendi, restore edildi ve hizmete alındı. Aynısı Adana için de geçerli. Belediye sahip çıkmalı önce.
Şimdilerde nuri has pasajı balicilerin mekanı olmaya musait bir druma geldi yönetim nasıl bir yönetimse herşeye göz yumulmaması lazım birilerinin buralara gelip teftiş etmesi lazım nuri has pasajı ticarethane dışına çıktı yönetimin cebine 3-5 kuruş para koyan kafasına göre iş yapıyor.Bina yıkıldı yıkılacak yönetim kira zamanını biliyor yani alacağı parayı dşnmekle meşgul elinizi vicdanınıza koyun gelin bu tarihi pasaja el atalım….
pasajın tekrar ticarete açılması mümkün. nostaljik bir ticaret merkezi halkın dikkatini de kolaylıkla çekebilir.
Nuri Has Pasajı Adana açısından önemli bir eski han ve ticaret yeri. Onun yaşatılması için düzgün bir restorasyon ve işlev verilmesi şart.
Nuri Has pasajı çok iyi bir şekilde korunabilir ve güzel bir ticari işlev yeniden verilebilir. İçindeki eklentiler ortadan kaldırılabilir. Örnek olacak bir yenileme yapılabilir.
hey gidi günler bir zamanlar napolinin pantolon ve gömlek atölyeleri vardı üst katında oralarda yetiştik harabeye dönmüş yazık üzülmemek elde değil adanaya her geldiğimde yanından geçip eski günleri yadederdim pilavcı duruyomu merak ediyorum
fiziksel olarak bakıldığında bu pasajın sahbi olmadığı belirlenmiştir sahibi varsa neden bakım ve onarım yapmıyor buranın sahibi kim
Bu çalışma tarihi değer taşıyan fiziki yapılarımız ve kültür değerlerimiz için apaçık bir açmazımızı çok güzel bir biçimde bize göstermiş. Sorunun etrafında dolanmaya gerek yok, kavramlarda başlayan tıkanıklık yıllardır koruma politikaları ve söylemlerini yürütenlerin tutarsız, yaşam dışı pozisyonları ve onların takipçisi meslek odalarının malesef içinde bulundukları hazin durumu ortaya koyuyor. Bu tutucu ve mimarlığa, yeni tasarımlara kapalı duran istikamet devam ettiği sürece tarihi kentlerde çok Nuri Has Pasajı kaybedilecek ve gelecek nesillere anlatılamayacaktır.
Saygılarımla
SAyın Nermin Efe çok haklı. Şu cümlesini tüm üniversitelerimizin kapısına asmak lazım: “gelişmelerin inkar edildiği yerde değişime imkan kalmaz”. Bozuk düzen sürer gider.
Benim nacizane ilavem değişimin, dolaysıyla da gelişimin öz olarak her devrimcinin hedefi olması gerektiği. Bizimkiler ise gelişimden korktukları için değişime de karşılar kendilerini yobaz durumuna düşürdüklerini bile görecek durumda değiller.
Gelişme söz korusu olduğu zaman daima söylenecek sözler de vardır. Sözgelimi Nuri Has çarşısını da, Sulukule’yi de sefaletten özünü yitirtmeden kurtaracak bir şeyler vardır yapılabilir. Bu birşeyler projelendirilmediği zaman onları yıkıp yoketmek isteyenlerin de ekmeğine yağ sürülür. Bu kadar basit.
Bakın bu konudaki tartışmaların bir bölümü bugün tarihi yenileme bölgelerinde tartışılıyor. Süleymaniye ile başladı Sulukule ile devam etti. Tarlabaşı söyleniyor şimdilerde. Sulukule için “değişim -kentsel dönüşüm” denecekse o bambaşka bir alan ve sosyal bir tarafı eksikse sonuna kadar bu tarafın sağlanması için konuşmak gerekir. Eğer Romanlık bir kültür ve bilinç altı ya da cebren bu kültürü yok etmek fark ediliyorsa bunun da üstüne gidilmeli ve taraf olunmalı.
Anacak bir sürü yetkili oraya gidiyor ve “tarihi evler” yıkıldı diyor. Bu kadar bilgi yoksunu olunmaz, o yıkılanı, kendi halinde bile yıkılmış olanı hepimiz görüyoruz. Onun içindeki yaşamı kutsayacağınıza o çaresizliğe çare bulun. Sonra tarihi dediğiniz şey eski dönem konut ve doku özelliği var sadece, fiziken ayakta duramazsa ona anıt muamelesi yapılmaz. Şimdi üniversitelerde bunun kurallarını öğretenler cümbüş sesini duyunca popülizme başlıyorlar, “tarihi binalar yıkıldı” diye. Kurul diye birşey var, ne yıkılabilir, ne yıkılmaz, ne olduğu gibi korunur ne cephesiyle, planıyla korunur, bunun ayırd edici özellikleri var. Bu alan ayağa düştü ve kürsüler seyrediyor. Popülizm almış gidiyor. Siz daha hakça düzenler, fakirlerin olanaklara kavuşacağı ortamlar için birşey söyleyin ve oradaki insanlara yanlış yönler gösterip onların hayallerini gereksiz yere agrandize etmeyin.
Burada görülen Nuri Has çarşısı, alın bakalım ne olacak, koruyun. Nasıl biliyorsunuz öyle koruyun. İçine giren kalmamış, ticaret bitmiş depo olmuş artık. Hayalleriniz tabi gelişmeleri bu kadar inkar ederse o zaman değişimin imkanı kalmaz. Hem korumayı hem değişmeyi anlayamaz bunu suçlar durursunuz. Bu kavga ortamı içinde bildiğiniz hikaye, ne tarih kalır ne ne eski kent kimliği. Anladığım kadarıyla bu inatçı kesim bütün kentlerde tarihi bölgeler doğal veyahut insan eliyle yaşanacak darbelerle yok oluncaya kadar misyonlarını devam ettirecekler.
Sürdürülemez olan bu davranış biçimidir esasında ama bir dem daha sürüyor her nasılsa.
Saygılar
Nermin Efe
Ne olmalı sorusunun kısa yanıtı “bugünkü gibi olmamalı” dır. Öncelikle bugünkü köhne, içi boş koruma anlayışı olmamlıdır. Bu yöntemin sınıfta kaldığını anlamak için kentlerimizi dolaşmak yeterli. Ama koruma baronları hala kürsülerinden yüksek sesle aynı bildiklerini tekrarlamaya devam ediyorlar. Bizim ülkemiz çok güzel ama sapla saman karıştığında çıkıp birisi bu “sap” diyemiyor. Söyleyen çıksa adı haine, rantçılığa, tarih düşmanlığına yazdırılıyor.
İşte Nuri Has Pasajı, “olduğu gibi” al koru, tabi gerekli ödeneği bulursan. Mal sahibi ikna olursa. Mümkün değil, göreceksiniz. Sosyal devlet devreye girsin bastırsın parayı, “eski Adana’da ticaret böyle yapılırdı müzesi” kuralım. Her yeri müze yapalım, tek çare bu korumak için, devlet de ödesin.
Fakat ne devlet öder(hem gücü yok hem isteği) ne de bu yol gerçekçi.
Saygılarımla
Bugünkü sözde koruma mantığı ve kurul disiplinleriyle sanki acayip titizleniyor ve tarihi mekanları, tarihin kendisini vatandaştan da koruyor görünümündeki işleyiş ile herşey çökmeye mahkumdur. Bütün dünyada olduğu gibi tarihi özelliği olan kentsel mekan korunarak yaşatılmalı, modern çağdaş mimari örneklerle birlikte yaşatılmalıdır. Titizlik burada yapılmalı, daha iyi proje elde etmeye yönelmelidir.
Koruma dünyasına saygılarımla.
Düğüm noktası ve çözümsüzlüğün adresi ortada gerçekten. Kullanmayı başaramayan bir korumacılık dayatması son altmış senededir ve elde ettiği başarıyı hep beraber ayakta alkışlayabiliriz. Tarihi eserlerine düşman bir halk, ilk fırsatta kendi yapısından tescil düşürmeye çalışan mülk sahipleri. Diğer tarafta anlı şanlı hocaların ortodoks fetvaları.
Bu düğüm çözülmez ise fetvalar arasında bunalıma girerken tarihi kentler birer birer tükenip gidecektir.
Saygılarımla
Adana’yı bilirim ve yavaş yavaş merkez olma özelliğini köhneyerek terk eden eski merkezin durumunu içim acıyarak izlerim. Bizde bu yapıların ve o dönemlerin devri bitiyor. Pasajın dibinde dev gibi defterdarlık binası yapılmış, burası yıkılasa ve yansa (bence bu bekleniyordur) yerine öyle birşey yaparlar kesin. Ama işi bu noktalara taşıyan, zamanında önlem geliştirmeyen zihniyet yapıları yok olma eşiğine taşıyor. Niteliksizlik yaygın hale geldikçe kentin o bökgesi kimliğini (eski niteliğini) yitiriyor. Bu yazıda söylendiği gibi ruh çıktıktan sonra suni tenefüs hayatı yerine getirmiyor ya da bu iş Adana’da olduğu gibi çok zorlaşıyor.
Niye eski kent merkezleri boşalıyor, niye tarihi çevreler terk ediliyor? İşte cevap, işte pasaj. Bu durum ortaya çıktıktan sonra istediğinizi söyleyin, yeniden yaşanabilir, kendini sürdürebilir bir cçevre kurmak zor.
Saygılar
Sürdürülebilirlik ve bugün yaşatma, korumada sahiden anahtar kelime. Bu noktada bir tasa taşınmadığı vakit ortaya çıkan koruma fiziki yapıyı bir süreliğine daha ileriye götürmeyi hedefliyor. Ama içindeki kullanım tamamen ortadan kalkmış oluyor. Bir cami, anıt düzeyinde bir eser söz konusu ise şüphesiz bugün kullanılmasa bile ileriki çağlara eserin aktarılması için yapıyı korumak tutarlı bulunabilir. Özellikle sivil mimariye ait örneklerde yapının bgün kullanılması, bugünün işlevlerine yanıt verecek şekilde yenilenmesi gerçekten mühim. Belkide yapının hayatını devam ettirmesinin bile en önemli sebebi.
Gözleminizdeki pasaj yukarıda sözğünü ettiğim transformasyonu gerçekleştirememiş ve adım adım yok oluyor. Tarihin dışına doğru bir yolculuğa çıkmış. Ardından ağlayıp üzülenler olacaktır mutlka ama esas kurtarıcısı bugünün çağdaş tasarım anlayışı ile yapının ele alınabilmesi. Hem Adana yaşantısına hem de yeni-gerçek fonksiyonuna bu şekilde kavuşabilir.
Bunun için gerçekçi bir vizyon ile nereden bakarsanız bakın ciddi bir kaynak lazım. Başka da kurtulmanın şansı yok gerçekten.
Saygılarımla