Yann Kersalé’nin geceyi hareketlendiren ışıklandırmaları, Avrupa’nın çeşitli yerlerinde kentleri, parkları, kamusal alanları ve binaları yeniden canlandırmaya yardımcı oldu.

Bir çok sanatçı, eserlerinin “olağanüstü” kelimesiyle tanımlanmasına bayılır. Ancak Yann Kersalé bu sanatçılardan biri değil. Her ne kadar kamusal alanlardaki gece ışıklandırmaları oldukça etkileyici olsa da, ona göre bu ışıklandırmaların amacı boş boş bakmak değil, insanları gezinti yapmaya davet etmek. Ona göre karanlık, gün ışığından saklanmış yeni bir dünyayı keşfetmekle eşdeğer. Çalışmaları, diğer türlü görünmez bir muallak olarak kalacak yerlere yapılacak yürüyüşler anlamına gelmeli. Stratejik olarak yerleştirilmiş birkaç ışık kaynağıyla (genellikle bilgisayar destekli LED ışıkları), en sıradan gözüken sokağı, binaları, sanayi alanlarını, parkları ve mağazaları birer “hayal mekana” dönüştürüyor; dümdüz cepheleri akışkan yüzeylere çeviriyor ve çok ağır bir yapının içerisindeki çalışmayı ortaya çıkarabiliyor.

Ancak Kersalé, Olafur Eliasson ya da james Turrell’in aksine, çağdaş sanat alanının bir parçası değil. Çalışmaları daha çok kentsel yenilemeye benziyor: çünkü o, iş dönüşü insanların evlerinden çıkmaları ve yeni çevrelere açılıp gece güvenle dolaşabilmeleri için geceyi yeniden ele geçirmeyi hedefliyor. Müşterilerinin 3’te 1’ini belediyeler ve yerel kuruluşlar oluşturuyor. “Ben elektrikçi, sahne tasarımcısı ya da peyzaj mimarı değilim, sadece yaratıcı bir varlığım. Benim yeteneğim, güneş battıktan sonda da nesnelerin aydınlanmasını sağlamak”

Kersalé’nin ilk büyük ölçekli kentsel projesi, 1991 yılında Fransa’nın liman kenti Saint-Nazaire’deki bir liman tasarımı oldu. Bir balıkçı çocuğu olarak Kersalé, zift gibi bir denizin üzerindeki yıldızlarla bezeli gökyüzünün güzelliğine oldukça alışıktı ve vinçler ile sandıklar arasında deniz kenarında, evinde gibiydi. Burada, işlek ticari limanın yükleme ekipmanlarını aydınlatmayı önerdi. Belediye başkanına “burayı aydınlattığım zaman, burası sizin Eyfel’iniz olacak” dedi. Aslında geçici olarak yerleştirilmesi planlanan liman ışıklandırmaları, şimdi kentin kültürel ve ekonomik olarak canlandırılmasında temel olarak görülüyor. O zamandan beri de, içlerinde Paris, Le Havre, Nantes, Cherbourg, Montpellier, Bordeaux, Lizbon, ve Brüksel’in de yer aldığı bir çok Avrupalı belediye Kersalé’den kendi hantal yapılarını aydınlatmasını istiyor.

En Rives Docks De Paris, Paris, Fransa

Kersalé’nin en göze çarpan projeleri, mimarlarla işbirliği yaptıkları ki özellikle jean Nouvel ile çalıştığı projeler çok önemli. “jean’i kızdırmak için, onun gündüz mimarı olduğunu, benimse gece mimarı olduğumu söylüyorum” diyor. Birlikte çalıştıkları projelerin başında Nouvel’in İspanya, Barselona’da 2005 ylında tamamlanan Agbar Kulesi, ve Paris’teki Quai Branly Müzes’nin gece peyzajı geliyor. İkili aynı zamanda Louvre’un gelecekteki Abu Dhabi uydu sunun aydınlatma şemasında ve Paris Filarmoni Konser Salonu’nda da birlikte çalıştı. Kendi anıtsal yapılarının planlama aşamasında Kersalé’ye güvenen bir diğer mimar da Helmut jahn. Kersalé, “Bazen ışıklandırmayı, bina yüzeylerinin tam boy modelinde deniyorum. Artık mimarlar ve yatırımcılar, yüksek yapıların gece manzarasının feneri gibi olduğunu fark ettiler” diyor.

Nuit Blanche, Saint Martin Kanalı, Paris, Fransa, 2003

Kersalé’nin çalışmaları ister bir park ister kent ölçeğinde olsun, ister sürekli, ister geçici olsun, ziyaretçilere her zaman yol gösteren işaretler oluyorlar. Bazen bir parıldama, bazen bir titreşim, kimi zaman da fark edilmeyecek kadar hızlı bir renk değişimi, sis kullanımı, rüzgar esintisi ya da gölgelerin dalgalandırılmasıyla hareket kazanıyorlar. Gözler karanlığa alıştığı zaman, ışık yoğunluk kazanıyor, bu nedenle de Kersalé, bir buzdolabına gerekenden daha az bir enerjiyle dahi geceye sahip olabiliyor…
DIFFRACTION
Agbar Kulesi, Barcelona, İspanya, 2005

RE-FLEXION-S
Hermés Galerisi, Singapur, 2006

CONVERGENCE
Büyük Saray, Brüksel, Belçika, 2008

METAMORPHOSIS OF TRANSPARENCIES
Sparkasse Kulesi, Pforzheim, Almanya, 2005

L’Ô
Quai Branly Müzesi, Paris, 2006

Kaynak: Metropolis Magazin

One Comment

  1. Yapıları dördüncü bir boyutta, zaman boyutunda, geceleri de hayatiyete kavuşturma edimi heyecan verici.

    Meslek Odamız azıcık “yenilikçi olabilmeyi” başarabilse idi, krizden önce 12 trilyon YTL yatırarak yeni edindiği kadıköy binasının üzerinde “solun müşterek adayi” sayin Oktay Ekinci’nin holografik ışıklı görüntüsünü salındırmak sureti ile ışıklandırma tekniğine yeni ve kendine özgü inovatif bir katkı sağlardı düşüncesindeyim.

    bu “kitch” davranışa,

    “solun mimar ortak adayinin”

    GÜNDÜZ FENERİ efekti adini koyardık hep birlikte.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir