Antalya’da bir süredir yapılmakta olan imar uygulamaları, kentsel düzenlemeler, okullar bölgesindeki gibi bazı yapıların yıkılması, Doğu Garajı bölgesindeki kazılarda nekrople ulaşılması, TKB nin ödül vermesi… gibi bir çok konu hem Antalya kamuoyu hem de ülke kamuoyu tarafından çeşitli yönleriyle tartışıldı. Mimdap, sayfalarında bu haberlere, haberlerden kaynaklı yorumlara yer verdi.
Mimarlar Odası Antalya Şubesince; kamuoyu ve çeşitli yazarlar tarafından ortaya konan değerlendirme ve yorumlara karşı bilgilendirme niteliğinde olan bu metni; öncelikle Antalya’da yapılagelenlerin bir belgesi olarak izleyicilerimizle paylaşmayı bir görev olarak görüyoruz. Diğer yandan bu değerlendirmeler içinde konunun bir “tarafı” olarak görülen Antalya Şubesinin kendince yaptıklarını ve buna verdiği anlamı tıpkı diğer eleştiri ve değerlendirmeleri yayınladığımız gibi izleyenlerimize ulaştırmayı yayıncılık anlayışımızın bir gereği olarak kabul ediyoruz. Antalya için bir kısmı gerçekleşmiş bir kısmı gerçekleşecek olan kapsamlı kent içi değişimler ve projeleri “dosya” olarak sizlere sunuyoruz. Sağlıklı bir tartışmanın önünü bilgilenerek açabileceğimizin bilincinde olarak, bilgilerin ortamda yaygınlaşmasının yararlı olacağını düşünüyoruz.
Mimdap
Yürümek
Yürümek;
yürümeyenleri arkanda boş sokaklar gibi bırakarak,
havaları boydan boya yarıp ikiye
bir mavzer gözü gibi karanlığın gözüne bakarak
yürümek!..
Yürümek;
dost omuzbaşlarını omuzlarının yanında duyup,
kelleni orta yere
yüreğini yumruklarının içine koyup
yürümek!..
Yürümek; yolunda pusuya yattıklarını, arkadan çelme attıklarını bilerek yürümek…
Yürümek; yürekten gülerekten yürümek…
Nazım Hikmet RAN
ÖDÜLÜN ANLAMI?
Geçen dönem Antalya Büyükşehir Belediyesi’nce, Antalya geleneksel kent merkezinin tarihi kültürel merkeze dönüştürülme projesine Mimarlar Odası Antalya Şubesi destek vermiştir. Antalya Şubesi Antalya halkının geleneksel kent merkezini yeniden anımsamasına, yaşamasına ve kentlilerin ve turistlerin bu merkezi yaya kullanabilmesinin sağlanmasına dönük bu projeyi desteklemektedir. Bölgede bulunan tarihi, kültürel değerlerin korunması, geliştirilmesi, cephe düzenlemeleri, birçok bölgede çarpık yapılaşma sonucu, algılanması ve izlenmesi mümkün olmayan tarihi yapıların ortaya çıkarılması çalışmalarının yanı sıra, kent merkezinin yayalaştırılması da düşünülen bu proje ile Antalya kent merkezinin Cumhuriyet Meydanından başlayarak Doğu Garajı olarak adlandın lan bölgeye kadar yine Cumhuriyet Meydanından başlayarak Üçkapılar olarak adlandırılan Hadrianus Kapısına kadar yayalaştırılması düşünülmüştür. Kaleici’ne girecek sınırlı sayıda özel araç ve mevcut raylı sistemin dışında bu alanın özel araç trafiğine kapatılması yani yayalaştırılması zorunluluk olarak görülmüştür. Antalya’da batıdan gelen özel araçların bugün Güllük Caddesi’nde bulunan Büyükşehir Belediyesi katlı otoparkında, yıkılan ve meydanla bütünleştirilecek eski Vilayet binasının bulunduğu alanın altında yapılacak 76 otomobil otoparkında depolanması planlanmıştır. Doğudan gelecek araçların Doğu Garajı alanı altında yapılacak 500 araçlık otopark ve Okullar alanı diye adlandırılan alanın altında yapılacak 1000 araçlık otoparkta depolanması düşünülmüştür. Kente gelecek turistlerin ise Doğu Garajında yapılacak otobüs durak alanında indirilmeleri ve bütün kent merkezini yaya olarak geçerek yıkılan Vilayet Binasının altında yapılacak 17 araçlık otobüs otoparkında bekleyerek otobüslerinin turistleri alması planlanmıştır. Geleneksel kent merkezinin yayalaştırılmasıyla birlikte gerek Antalya esnafının turizmden yeterli payı alması gerekse Antalya kentlilerinin düzenlenecek tarihi kültürel merkezi yaya olarak kullanmalarına, turistlerin de Antalya kent merkezine gelmelerine, burada kentlilerle birlikte yaşamalarına, kültür alış-verişinde bulunmalarına olanak sağlanması amacıyla bir dizi proje geliştirilmiştir.
Mimarlar Odası Antalya Şubesi, Turizm Teşvik Yasası’na göre Antalya İl Sınırlarında ilan edilen Kültür Turizm Gelişim Bölgelerine dava açmaktadır. Bu çalışmaların sürdüğü sırada Kaleiçi, Balbey, Haşimişcan Mahallesi, Kalekapısını içine alan alan da, Bakanlar Kurulu tarafından Kültür Turizm Gelişim Bölgesi ilan edilmiştir. Şubemiz, bu güne kadar gelen belediyelerin bu bölgede gerek çok ciddi çalışmalar yapmamış olması, gerekse daha önceki yerel yönetim yasalarında Büyükşehir Belediyelerine bugünkü kadar kültürel alanlarla ilgili yetki tanımaması nedenleriyle, bu bölgelerde gerekli çalışmalar yapılmadığı görüşündedir.Bu nedenlerle, bölgenin Kültür Turizm Gelişim Bölgesi ilan edilmesi sırasında, Büyükşehir Belediyesi ile kamuoyuna yansıdığı şekliyle, Sivil Toplum Örgütleri ve Odamızla ciddi çalışmalar yapılması durumunda, yasal yollara başvurmayacağımız konusunda görüşmeler yapılmış, Büyükşehir Belediyesi’nin, isteklerimize sıcak bakması nedeniyle bu bölge ile ilgili yasal yollara başvurulmamıştır. Büyükşehir Belediyesi ile o tarihten bu güne birlikte bölgede, ciddi çalışmalar yapılmıştır, yapılmaktadır.
Büyükşehir Belediyesince Kaleiçi, Yat Limanı, Kalekapısı, Balbey, Haşim İşcan Mahallelerinin bir bütün olarak ele alınarak Tarihi Kültürel Merkeze dönüştürülmesi için yapılacak çalışmalarla ilgili, Büyükşehir Belediyesi ile Mimarlar Odası Antalya Şubesi arasında bir de protokol imzalanmıştır. Çalışmalar bu protokol doğrultusunda sürdürülmüş, sürdürülmektedir.
Bilindiği gibi Mimarlar Odası Antalya Şubesi’nin bu protokol doğrultusunda Büyükşehir Belediyesi’nin Tarihi Kültürel Merkez çalışmalarına destek vermesi çeşitli çevrelerce eleştirilmiş; kent merkezinde belediyece rant yaratıldığı ve Mimarlar Odası Antalya Şubesi’nin ve başkanının ortak olduğuna varan yorumlar, suçlamalar yapılmıştır.
Mimarlar Odası Antalya Şubesi’nin hazırladığı, kamuoyuna sunduğu TOKİ ve TORBA Yasa gibi raporların da Kentsel Dönüşüm projeleriyle ilgili görüşleri açıktır. «Kentsel dönüşüm; uygulama örneklerine bakıldığı zaman, kentlerin hızla büyümesi sonucu kent merkezlerinde kalan gecekondu alanlarında yaşayan halkın, kentin dışında rantı daha düşük, kentle ilişkisi daha az olan alanlara doğrudan ya da dolaylı olarak gitmelerini sağlayarak kentsel rantı kendisine maletmesi gerektiği fikri ile hareket eden sermaye ile ekonominin iyileştirilmesini neden gösteren Hükümetin bulduğu bir yöntemin adı olmuştur. Bu yöntemle artık sermayeye göre kent içerisinde kalan çok değerli bu gecekondu alanlarına, kentsel dönüşüm projesi adı altında yeni ve lüks binalar yapılacak, çevresinde de yine sermaye için yeni rant amaçlı projeler üretilecektir. Hükümete ve sermaye çevrelerine göre bu uygulama ile hem durgun olan inşaat sektörüne ve emlak piyasasına hareket getirilerek yeni bir rant yaratılacak hem de yapılan lüks konutların çevresinde oluşturulacak diğer rant tesisleri ile ekonomik hareketlilik sağlanarak diğer bir çok sektör için de canlılık ve hareketlilik getirilmiş olacaktır. Diğer yandan kentin çok yakınında, merkezinde kalmış dar gelirli halkın gecekondu arsaları ya da kamu arazileri yine kentsel rantı kendisine maletmek isteyen ulusal ya da uluslararası sermaye verilerek çok katlı rezidanslar yapılmasının adı da kentsel dönüşüm olmuştur.
TOKİ, bu uygulamanın kolay gerçekleşmesi için yasalar ve yönetmelikler de getirilmiş olan zorunlu yaptırımlardan kaçarak ve uygulamaya yönelik engelleri ortadan kaldıracak şekilde yetkilendirerek bir araç olarak kullanılmış ve kullanılmaktadır. Kentsel dönüşüm; değerlenen kent topraklarının ve gecekondu arazilerinin ulusal ve uluslararası sermayeye rant yaratmak uğruna devredilmesinin yöntemi olmuştur.
Bu projenin Hükümetin, TOKİ’nin uyguladığı dönüşüm projeleriyle uzaktan yakından ilgisi olup olmadığını, bu rapor bütünüyle incelendiğinde Tarihi Kültürel Merkez projesinde kentin sosyal, kültürel, psikolojik ve çok yönlü ilişkilerinin görmezden gelinip gelinmediğini ve fiziksel mekana sadece estetik ve sermaye mantığıyla bakılıp bakılmadığını kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Yine tarafsız, art niyetsiz, yıllardır gazetecilik ve bilim adamlığında hiçbir gelişme kaydedememe nedeniyle kişilik olarak kendisini ön plana çıkarma içgüdüsü dışında bir bakış açısıyla Tarihi Kültürel Merkez projesinin rant yaratma projesi olup olmadığının, Tarihi Kültürel
Merkez projesi ve açıklama raporları bir bütün olarak göz önüne alındığında bu alanda tarihi, kültürel değerlerin daha iyi algılanabilmesi, tanıtılması, takdim edilmesi, gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için kent mekanının sağlıklaştırmasına yönelik yılların getirdiği ilgisizliğin ortadan kaldırılmasının ilk adımı olduğu, tarihi alanın hak ettiği mekan kalitesini artıracak bir tarihi kültürel değerlerin korunması projesi, bir sağlıklaştırma ve temizleme projesi olup olmadığının iyi incelenmesi gerektiğinin de altını çiziyoruz.
Yukarıda özetlediğimiz görüşler doğrultusunda kendinize ve kurumunuza güvendiğinizde Kentsel Dönüşüm Projesinin hakim felsefesine ve ranta karşı çıkarak kamu yararına politika ve proje üretilebileceğinin altını çiziyoruz.
Son dönem, Tarihi Kültürel Merkez projesi Antalya Büyükşehir Belediyesi’nce uygulama dalında 2008 TARİHİ KENTLER BİRLİĞİ ÖZENDİRME VE KORUMA ÖDÜLLERİNE ADAY GÖSTERİLMİŞ, TARİHİ KENTLER BİRLİĞİ YARIŞMA jÜRİSİ UYGULAMA DALINDA BU PROjEYİ ÖDÜLE LAYIK GÖRMÜŞTÜR. Bu ödül Mimarlar Odası Antalya Şubesi’ne insafsızca yapılan eleştirilere ve suçlamalara YANITTIR.
Bu bağlamda, ödül gerekçesi bu projeyi hatırlatmayı, son gelinen durumunu, en çok Şubemizin suçlandığı okullar alanı projesini bilgilerinize sunmakta yarar görüyoruz.
ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNİN ALDIĞI ÖDÜLÜN GEREKÇESİ
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin “Tarihi Kültürel Merkez” projesi; Kent Meydanı ve Valilik Binası, Kale Kapısı Kent Merkezi Yenileme ve Sokak Sağlıklaştırma Uygulama Projesi, Vakıf İşhanı, Sobacılar Çarşısı Mimari ve Mühendislik Uygulama Projeleri, Okullar Bölgesi Mimarlık ve Mühendislik Uygulama Projeleri, Doğu Garajı ve Halk Pazarı Alanı Düzenlemesi, Kaleiçi Düzenlemeleri, Yat Limanı, Kent Surları, Balbey Mahallesi, Haşim İşcan mahallesini içeren geniş kapsamlı bir çalışma olarak dikkat çekmektedir. Antalya Mimarlar Odası ve Belediye tarafından imzalanan protokolle hayata geçirilen uygulama, kentteki uzman oda ve kişilerden ve ülke çapında uzmanlardan oluşan komisyon ve komitelerin çalışmalarıyla, Koruma Amaçlı İmar Planı ve projelerin hazırlanması sürecinde denetim, danışmanlık ve koordinasyonu sağlamayı öngörmekte, katılımcı bir yaklaşımı yansıtmaktadır. Bölgedeki tarihi ve kültürel değerleri koruma projeleri ve uygulamalarında uzman ve deneyimli bir ekiple çalışılmış olması, tarihi kent merkezinin çevresiyle birlikte düşünülerek bütüncül bir yaklaşımın sergilenmesi projenin olumlu yönleri olarak gösterilmelidir.
SUÇLAMALAR:
•Rant yaratmak ve birilerine vermek üzere Cumhuriyet Meydanında proje üretiliyor.
•Cumhuriyet Meydanında yaratılan ranta Mimarlar Odası Antalya Şubesi destek oluyor.
•Büyükşehir Belediyesi rant yaratmak için Tarihi Kültürel Merkez projesi hazırlıyor, Mimarlar Odası Antalya Şubesi destek oluyor.
•Okullar Bölgesindeki yapılar; döneminin mimari özelliklerini koruyor, Mimarlar Odası Antalya Şubesi bu durumu göz ardı ediyor.
•Davalar kazanılacakken okullar ve doğum evi yıkıldı, Mimarlar Odası Antalya Şubesi alet oldu.
•Kent mekanlarını uluslararası sermaye için “cazip” kılmada bir araç olan “kentsel dönüşüm”ün hakim felsefesine karşı çıkmadan “kamu yararı”na politika üretmek mümkün müdür? Kentsel dönüşüm projelerinde kentin sosyal, kültürel ve psikolojik çok yönlü ilişkilerinin görmezden gelindiği ve fiziksel mekana sadece estetik ve sermaye mantığıyla bakıldığını “uzman oda” yöneticileri bilmiyor mu?
•Mimarlar Odası ve Kurulca Doğum evi ve okullar için de “Mimari değeri yok, anı değeri var” denildi. Büyükşehir, Kurul incelemesinden üç gün önce İnönü İlköğretimi boşaltmak istedi, veliler (21.06.2007’de de yargı) “dur” dedi. Kurul da kararını verdi:” Mimari değeri yok, anı değeri var” Kurul, “anı değerinin” de sürdürülmesini istedi ama bunu da Büyükşehir’in insafına bıraktı.
•Bu tartışmada öncelikle sorulması gereken soru, kentin rantını dağıtan belediyeler ile “kamu yararı”nı gözetmesi beklenen(!) “uzman oda”ların “temas” ve “mesafesi”nin ölçüsünün ne olacağı ve bu ölçünün hangi toplumsal sınıflardan yana belirleneceğidir. Mimarlar Odası ve Başkanı, bu rant yaratma operasyonlarında hangi sınıfı temsil ediyor?
•Tarihi Kentler Birliği’ne yarışma için gönderilen proje açıklama raporunda Doğu Garajı kazılarında Nekropol çıktığı yarışmadan ödül alabilmek için belirtilmemiştir.
TARİHİ KÜLTÜREL MERKEZLE İLGİLİ GELİŞMELER
Geçen dönem Antalya Büyükşehir Belediyesi’nce, Antalya geleneksel kent merkezinin tarihi kültürel merkeze dönüştürülme projesine Mimarlar Odası Antalya Şubesi destek vermiştir. Antalya Şubesi Antalya halkının geleneksel kent merkezini yeniden anımsamasına, yaşamasına ve kentlilerin ve turistlerin bu merkezi yaya kullanabilmesinin sağlanmasına dönük bu projeyi desteklemektedir. Bölgede bulunan tarihi, kültürel değerlerin korunması, geliştirilmesi, cephe düzenlemeleri, birçok bölgede çarpık yapılaşma sonucu, algılanması ve izlenmesi mümkün olmayan tarihi yapıların ortaya çıkarılması çalışmalarının yanı sıra, kent merkezinin yayalaştırılması da düşünülen bu proje ile Antalya kent merkezinin Cumhuriyet Meydanından başlayarak Doğu Garajı olarak adlandırılan bölgeye kadar yine Cumhuriyet Meydanından başlayarak Üçkapılar olarak adlandırılan Hadrianus Kapısına kadar yayalaştırılması düşünülmüştür. Kaleiçi’ne girecek sınırlı sayıda özel araç ve mevcut raylı sistemin dışında bu alanın özel araç trafiğine kapatılması yani yayalaştırılması zorunluluk olarak görülmüştür. Antalya’da batıdan gelen özel araçların bugün Güllük Caddesi’nde bulunan Büyükşehir Belediyesi katlı otoparkında, yıkılan ve meydanla bütünleştirilecek eski Vilayet binasının bulunduğu alanın altında yapılacak 76 otomobil otoparkında depolanması planlanmıştır. Doğudan gelecek araçların Doğu Garajı alanı altında yapılacak 500 araçlık otopark ve Okullar alanı diye adlandırılan alanın altında yapılacak 1000 araçlık otoparkta depolanması düşünülmüştür. Kente gelecek turistlerin ise Doğu Garajında yapılacak otobüs durak alanında indirilmeleri ve bütün kent merkezini yaya olarak geçerek yıkılan Vilayet Binasının altında yapılacak 17 araçlık otobüs otoparkında bekleyerek, otobüslerinin turistleri alması planlanmıştır. Geleneksel kent merkezinin yayalaştırılmasıyla birlikte gerek Antalya esnafının turizmden yeterli payı alması gerekse Antalya kentlilerinin düzenlenecek tarihi kültürel merkezi yaya olarak kullanmalarına, yaşamalarına turistlerin de Antalya kent merkezine gelmelerine, burada kentlilerle birlikte yaşamalarına, kültür alış-verişinde bulunmalarına olanak sağlanması amacıyla bir dizi proje geliştirilmiştir.
Antalya Valisi Sayın Alaaddin YÜKSEL’ce mevcut Vilayet Binasını yıkılması, bu alanın Cumhuriyet Meydanı ile bütünleştirilmesi, Antalya Valilik binasının da hemen arkasındaki tarihi Gazi Mustafa Kemal İlkokuluna taşınması gündeme getirilmiş, bu okulun Valilik Binası için kullanılıp kullanılamayacağı, kullanılacaksa rölövelerin hazırlanması, Valilik ile ilgili birimlerin bu okulun Valilik olarak kullanılmasına yetip yetmeyeceği konusunda Mimarlar Odası Antalya Şubesi’nden görüş istenmiştir. Antalya Şubesi Antalya kenti gibi tarihi bir kentin Valilik Binasının tarihi bir binaya taşınmasını oldukça önemli bulmuş, Sayın Valimizin belirlediği birimlerin bu yapıda yeterince yer alabileceğini belirlemiş Üyemiz Nejat ÜREĞEN’e rölöve projelerini yaptırarak Valiliğe teslim etmiştir. Daha sonra bu okulun restorasyon projeleri Belediye tarafından hazırlattırılmış, restorasyon uygulamaları yaptırılarak Okul Valilik Binası olarak kullanılmaya başlanmıştır. Mevcut Valilik Binası yıkılmış, alanın altına 20 otobüse yetebilecek otobüs otoparkı ve 100’e yakın aracın kullanabileceği otomobil otoparkı yapılmıştır. Vilayet binasının yıkılması ile birlikte alanın etrafındaki yapıların cephelerinin de düzenlenmesi gündeme gelmiş, Belediyenin isteği ile müelliflerle toplantılar yapılmıştır. Müellifler cephe düzenlemelerinin kendilerinin denetiminde üç mimara yaptırılabileceğini belirtmişlerdir. Cephe düzenleme projeleri belediyeyle yapılan görüşmeler sonucu belirlenen mimarlarca hazırlanmaktadır.
Mevcut Vilayet Binası alanına yapılan proje gerek Mimarlar Odası’nda gerekse Kent Konseyi’nde tartışılmış, hazırlanan proje bu görüşler doğrultusunda önemli ölçüde değiştirilmiş, son olarak elde edilen proje büyük oranda uygulanarak bu alan Cumhuriyet Meydanı ile bütünleştirilmiştir. Bu çalışmalarla birlikte bu alandan Dönerciler Çarşısına kadar olan yol ilk etap olarak düzenlenmiş ve Kaleiçi’ni kullanacak belirli sayıda araç dışında trafiğe kapatılmış ve yayalaştırılmıştır.
Bu alandan doğuya doğru gittiğimizde Saat Kulesi’ni de içine alan Kalekapısı’nda mevcut dükkanların yapıldıkları tarihteki cephelerine dönüştürülmesi için cephe düzenlemeleri yapılması düşünülmüş, bu alandaki Vakıf Işhanı’nın yıkılması, yerine halkın kullanımına açık bir meydancık oluşturulması, bu alanda bulunan Tek Kapılı Han, İki Kapılı Han ve Pazar Hamamı’nın ve diğer sivil mimarlık örneklerinin açığa çıkarılması düşünülmüş, bu alanla ilgili proje çalışmaları tamamlanmış, uygulama bitirilmiştir.
Mimarlar Odası Antalya Şubesi, Turizm Teşvik Yasası’na göre Antalya İl Sınırlarında ilan edilen Kültür Turizm Gelişim Bölgelerine dava açmaktadır. Bu çalışmaların sürdüğü sırada Kaleiçi, Balbey, Haşimişcan Mahallesi, Kalekapısı’nı içine alan alan da, Bakanlar Kurulu tarafından Kültür Turizm Gelişim Bölgesi ilan edilmiştir. Şubemiz, bu güne kadar gelen belediyelerin bu bölgede gerek çok ciddi çalışmalar yapmamış olması, gerekse daha önceki yerel yönetim yasalarında Büyükşehir Belediyelerine bugünkü kadar kültürel alanlarla ilgili yetki tanımaması nedenleriyle, bu bölgelerde gerekli çalışmalar yapılmadığı görüşündedir.
Bu nedenlerle, bölgenin Kültür Turizm Gelişim Bölgesi ilan edilmesi sırasında, Büyükşehir Belediyesi ile kamuoyuna yansıdığı şekliyle, Sivil Toplum Örgütleri ve Odamızla ciddi çalışmalar yapılması durumunda, yasal yollara başvurmayacağımız konusunda görüşmeler yapılmış, Büyükşehir Belediyesi’nin, isteklerimize sıcak bakması nedeniyle bu bölge ile ilgili yasal yollara başvurulmamıştır. Büyükşehir Belediyesi ile birlikte o tarihten bu güne bölgede, ciddi çalışmalar yapılmıştır, yapılmaktadır.
Büyükşehir Belediyesince Kaieiçi, Yat Limanı, Kalekapısı, Balbey, Haşim İşcan Mahallelerinin bir bütün olarak ele alınarak Tarihi Kültürel Merkeze dönüştürülmesi için yapılacak çalışmalarla ilgili, Büyükşehir Belediyesi ile Mimarlar Odası Antalya Şubesi arasında bir de protokol imzalanmıştır. Çalışmalar bu protokol doğrultusunda sürdürülmüş, sürdürülmektedir.
Bu protokol kapsamında Mimarlar Odası Antalya Şubesi ve Büyükşehir Belediyesi’nce yerel ve ulusal iki kurul oluşturulmuştur. Ulusal Kurul Prof. Dr. Metin SÖZEN, Mimar Oktay EKİNCİ, Mimar Turgut CANSEVER, Mimar Mehmet ALPER, Prof. Dr. Zekai GÖRGÜLÜ, Prof. Dr. Nevzat ÇELİK, Prof. Dr. Görün ARUN, Y. Mimar Serhat AKÇAN, Şehir Plancısı Feral EKE, Erdoğan YAŞLICA, Ulvi GÜRPINAR, Mimar M. Osman AYDIN, Y. Mimar Ferudun UYAR ve Mimar H.Bülent BAYKAL’dan oluşmuştur. Yerel Kurul’a; Antalya Vali Yardımcısı, İl Kültür Müdürlüğü Temsilcisi, Vakıflar Bölge Müdürlüğü Temsilcisi, Müze Müdürü, İl Genel Meclisi Temsilcisi, Büyükşehir Belediyesi Meclis Parti Grup Temsilcisi, İlgili Belediye İmar Müdürü, Yerel Gündem 21 Temsilcisi, Şehir Plancıları Odası, Meslek Odaları Eşgüdüm Kurulu, ATSO Temsilcisi, ESOB Temsilcisi, Peyzaj Mimarları Odası, Kaleiçi Vakfı, İlgili Mahalle Muhtarları, İlgili Dernekler (bölgedeki), ANTAV, Şehir Plancısı Burhan KIZILÖZ, Arkeolog Orhan ATVUR, Hüseyin CİMRİN, Kayhan DÖRTLÜK ve Tuncay NEYİŞCİ davet edilmiştir. Daha sonra kurullarla toplantılar düzenlenmiştir. Yerel Kuruldaki önerileri de dikkate alarak, Ulusal kurul kentsel sit alanlarının bütünleşmesini ve bu doğrultuda bu alanlarda yapılacak çalışmaları belirlemiştir.
Ulusal Kurulun raporuna uygun olarak ilk etapta Şubemiz ve Büyükşehir Belediyesi işbirliğinde halk toplantıları düzenlenerek Yat Limanı Koruma Amaçlı İmar Planı hazırlanarak Kuruldan ve Belediye Meclisinden onay alınmıştır. Diğer alanlarla ilgili planlama çalışmaları sürdürülmektedir.
Yine Ulusal Kurulun görüşleri de göz önüne alınarak Kaleiçi’nde trafik düzenlemeleri yapılmaya başlanmış, alt yapı çalışmalarını da kapsayacak şekilde Kaleiçi’nde sokak düzenlemelerine başlanmış, her ne kadar ihale sistemindeki olumsuzluklar nedeniyle eleştirilebilir olsa da zemin kaplamaları ve aydınlatmaları tamamıyla değiştirilmiştir. Kaleiçi ve Balbey başta olmak üzere kentsel sitlerle ilgili çalışmalar Büyükşehir Belediyesi ve Odamızca gerçekleştirilen halk toplantılarıyla başlatılmıştır.
Bu alanların bütünleştirilmesi amacıyla Balbey’in Kaleiçi’ne bağlanması düşünülmüş Kalekapısı’nın doğusunda bulunan iki okul ve bir sağlık tesisinin yıkılması Belediyenin kaynak sağladıkça okulların yanında bulunan özel mülkiyetteki yapıların kamulaştırılarak yıkılması amaçlanmış, Belediyenin okulları başka bir bölgede yeniden yapması, buradaki okulların yeni yapılacak okullara taşınması gündeme gelmiştir. Bu aşamada kentteki bazı kişi ve kuruluşlarca bu okulların tarihi özelliği olduğu, döneminin mimari özelliklerini taşıdığı ve anı değeri olduğu gerekçeleriyle yıkılmalarına karşı çıkılmış, davalar açılmıştır. Bu konudaki gelişmeleri ve Mimarlar Odası Antalya Şubesi görüşlerini yorumsuz olarak şöyle özetleyebiliriz;
1990 yılında Şubemizin katkılarıyla düzenlenen (yarışma yoluyla elde edilen) Kalekapısı Proje Yarışması sırasında ve sonra hazırlanan planlarda yapılan incelemeler sonucunda, korunmasının düşünülmemesi, daha önce açıkladığımız tarihi bölgenin Kültürel Merkez olarak hayata geçirilebilmesi, kesintisiz yaya ulaşımının sağlanması, bölgenin daha iyi algılanması, düzenlenmesi ve sağlıklaştırması için, Balbey Mahallesinin, Kalekapısı ve Kaleiçi ile hatta Haşimişcan Mahallesiyle Atatürk Caddesi üzerinden bütünleşmesi ancak bu yapıların yıkılması, kamulaştırmalar kolaylaştığında da, bu yapıların (Kalekapısı’na doğru) yakınında bulunan diğer binaların da, (Vakıf İşhanı, Tekel, İş Bankası, Belediye İşhanı, vb.) yıkılabileceğinin gerektiğinin düşünülmesi Koruma Kurulu kararları nedeniyle ve Koruma Kurulu’nun son kararında da belirlendiği gibi hastane ve okul yapıları, inşa edildikleri tarihteki mimari özelliklerini kaybetmiş olmaları bu yapıların anı değerlerinin bulunmasına karşın Şubemizce, destek verdiği Kent Müzesi çalışmalarında ve alanda yapılacak çalışmalarla anı değerlerinin yaşatılabileceğini, ancak merkezin bütünleştirilmesinin çok çok önemli olduğu vurgulanarak bu okulların yıkılabileceği görüşü belirtilmiştir.
Konu, yıkımlara karşı olanların başvuruları nedeniyle Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nca yerinde inceleme yapılarak ele alınmış ve 09.03.2007 tarih 1497 sayılı karar alınmıştır. Kurulca,”Uluslararası alanda da kabul edilen bu tanımlar ve koruma kurumsal yaklaşımları çerçevesinde İnönü İlköğretim Okulu, İsmet İnönü Kız Meslek Lisesi ve eski Doğumevi yapıları incelendiğinde, bu yapıların yapıldıkları dönemin mimari yaklaşımları bağlamında çok özel nitelikler göstermediği ve geçirdikleri köklü değişimlerle, günümüze gelmiş olduklarından, içerdikleri işlevlerin günümüz tanımlarına uygun mekansal kaliteyi de taşımadıkları, dolayısıyla 2863 sayılı yasada getirilen kültür varlığı tanımı kapsamında aranan nitelikleri bünyesinde barındırmadıkları görüldüğünden, “korunması gerekli kültür varlığı” olarak tescillerinin uygun bulunmadığına (Olumsuz) yapıların kentsel belleğin bir öğesi olarak taşıdıkları anı değerlerinin ise, farklı tasarımlarla sürdürülebileceğinin tavsiyesine karar verilmiştir. Bu karara da yine aynı kişilerce dava açılmıştır.
Açılan davalarla ilgili bilirkişi raporunda:
“Dava konusu İnönü İlköğretim Okulu Binası, plan, dış kütle tertibi veya iç mekan taksimatı bakımından, inşa dönemini yansıtan mimari karakteristikleri temsil edici özellikler taşımadığı gibi, yakın çevresindeki binalarla ortak hususiyetleri de yoktur. Nitekim hemen yanı başında, kuzeydoğudaki komşu parsele ait “İsmet İnönü Meslek Lisesi” veya bundan sonraki komşu parselde mevcut eski “Doğumevi”, halen “Akdeniz Sağlık Vakfı Hastanesi” binaları ile karşılaştırıldığında, eşdeğer sayılabilecek ölçülerde yan yana parsellere inşa edilmelerinden başka benzerlik bulunmadığı açıkça görülebilmektedir.
Sonuç olarak, dava konusu Antalya ili Merkez, İnönü İlköğretim Okulu Binası, yukarıdaki paragraflarla açıklandığı üzere plan, dış kütle ve cephe biçimlenişi ile iç mekan taksimatı bakımından, yapıldığı devir yahut herhangi bir dönemin mimari karakteristiklerini temsil edici vasıflardan yoksundur ve 2863 sayılı Kanun veya ilgili diğer mevzuat hükümlerine göre değerlendirildiği takdirde, “korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı” nitelikleri taşımadığından dolayı, bu kapsama uygun tescil işlemi beklentisinin gerçekçi olmadığı ve gelecek kuşaklara aktarılmasının kamu yararı sağlayabilecek sonuçlar doğurmayacağı anlaşılmaktadır” denilmektedir. Yine bilirkişi raporunda bu okulda öğrenim yapılmasının bile sakıncalı olduğu belirtilmiştir.
Açılan davalar sonucunda İdare Mahkemesi’nce binaların yıkılabileceği kararı verilmiştir. Belediye okul binalarını ve sağlık tesisini yıkmıştır. (Dava açılacakken ve kazanılacakken okullar ve Doğum Evi yıkıldı, Mimarlar Odası Antalya Şubesi alet oldu iddialarının mesnetsizliği mahkeme kararıyla belirlenmiştir.)
Okulların ve hastanenin yıkılarak bu alanın açık alan olarak düzenlenmesi, yeşillendirilmesi, bu alanın yaşamasına yönelik çok az yapı yoğunluğuna sahip kafeteryalarla desteklenmesi, Antalya Kent Merkezinin canlanmasında büyük katkısı olan, turistlerin her saat ziyaret ettiği, salaş yapılarda barınan Doğu Garajı’ndaki Altın Portakal esnafının, turistlerle kent merkezinde canlı yaşamın kaybolmaması için, bölgenin 24 saat yaşamasına katkı açısından, bu alanın altında yapılacak 2 katlı çarşıya taşınması (ülkemizin diğer kentlerinde yaşanan dönüşümlerin aksine amaç bu yapıların yerine rant tesisleri yapmak değil, meydan yeşil alan kazanımları ve yaşamın sürdürülmesine olanak sağlamaktır) düşünülmüştür.
Doğu Garajının da, bütün bölgenin (Tarihi Kültürel Merkez) 24 saat yaşamasına olanak sağlayacak tedbirlerin alınmasına yönelik yarışmaya çıkarılması sağlanmıştır. Kalekapısı Esnafları Güçlendirme ve Kalkındırma Derneği’nin, kamuoyuna yansıyan ve Şubemize iletilen görüşleriyle: Derneğin Kalekapısı’ndaki esnafları ciddi olarak örgütledikleri görülmüş, bu örgütlenmeyle Altın Portakal esnafı olmasa da bu alanlarda canlı yaşamın sürdürülebileceğine karar verilmiş ve Tarihi Kültürel Merkezin kentimize turist gelen ülkelere ve alternatif ülkelere tanıtımının da Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle Yerel Yönetimler ve dernekçe yapılabileceğini, bu durumda tur operatörlerinin, kuyumcu, derici gibi esnafın olduğu bölgelere turist getirmediği savlarının da ortadan kalkacağı sonucuna varılmıştır. Diğer yandan Altın Portakal Çarşısı esnafının yeni yapılacak çarşının inşası için belediyeye katkı koymayacağı ve geçici olarak taşındıkları alanda yeni çözümler oluşturabileceği anlaşılmıştır. Bu nedenlerle Altın Portakal Çarşısı esnafının Okullar Bölgesindeki yeraltı çarşısında yer almasına, bölgedeki yaşamın geliştirilmesi açısından gerek kalmamıştır. Bu doğrultuda iki kat çarşı da projeden kaldırılmıştır.
Okulların yıkılmasıyla birlikte bu alana Koruma Kurulu’nun kararı doğrultusunda bu yapıların anı değerlerinin farklı tasarımlarla sürdürülmesinin sağlanmasına yönelik proje geliştirilmiş ve yine bu alana zeminde tek katlı ve toplamı 380 m2’yi geçmeyen Bulvar Kahvesi ya da Cafe olarak niteleyebileceğimiz yapıların yapılması, geri kalan bölümün yeşil alan ve meydan olarak kullanılması, zemin altında 4 kat otopark inşa edilmesine karar verilmiştir. (Gerektiğinde en alt iki katı toplu sığınak olarak da kullanılmak üzere)
Bu alanın hemen yakınında daha önce projeleri yarışma yoluyla elde edilen Tenekeciler ve Sobacılar Çarşısı’nın bu alanla bütünleştirilmesi planlanmıştır. Bu çarşının bugün mevcut esnafının ve geleneksel zenaatların yeni yapılacak çarşıda korunması Mimarlar Odası Antalya Şubesi tarafından olmazsa olmaz koşul olarak gündeme getirilmiş, Belediye ile bu esnafın korunması konusunda mutabakat sağlanmış, müellifçe de bu esnafların korunmasına yönelik tedbirler projede alınmıştır. Bu alanın inşaat çalışmaları bitmek üzeredir.
29 Mart seçimleri sonrası bu dönem Tarihi Kültürel Merkez olarak ele alınan Kaleiçi, Balbey Mahallesi, Haşimişcan Mahallesi, Kalekapı, Okullar Alanı ve Doğu Garajı alanında başlatılan proje çalışmaları yukarıda sunduğumuz Ulusal Kurul görüşleri doğrultusunda geliştirilerek devam ettirilmelidir. Bu çalışmalarda eski ve yeni yapı teknolojileri kullanılarak, geleneksel teknolojiler ile çağdaş teknolojilerin uyumu ve geliştirilmesi, bütün kentte örnek olacak şekilde sağlanmalıdır. Bu alanlardaki çalışmalarda sivil mimarlık örneklerinin mümkün olduğunca halkın kullanımına bırakılarak yaşatılması için gerekli tedbirler alınmalıdır. Binaların yaşayanları mümkün olduğunca korunarak, ev pansiyonculuğuna yönlendirilmelidir. Bölgede geleneksel kullanım korunmalı, kente ilk gelenlere, kenti ve ili tanıtarak bilgilendirmek için gerekli alanlar oluşturulmalıdır. Saat Kulesi, Yivli Minare, Pazar Hamamı gibi kültürel değerlerin, Belediyeler ve Kültür Turizm Bakanlığı ile birlikte bakım ve tamiratlarının yapılması sağlanmalıdır. Bu alanda, geleneksel el sanatlarının yaşatılması için çaba gösterilmeli, bu doğrultuda bitirilme aşamasına getirilen Demirciler Çarşısı’nın; dükkan sahiplerini ve geleneksel zanaatları koruyacak şekilde kullanılması sağlanmalıdır. Tarihi Kültürel Merkezde, sanatsal etkinlikler düzenlenmeli, ülkemiz kentleri, dünyadaki kardeş şehirlerimiz ve Antalya’ya turist gönderen ülkelerin kültürel etkinlikler yapması sağlanmalıdır. Bu alanda fiziki mekanlarda yapılan olumlu düzenlemeler yanında merkezi kullanılması, yaşatılması ile ilgili somut olmayan kültürel mirasın korunması için çalışmalar yapılmalıdır. (Folklor-gösteri sanatları-şölenler-gelenekler ve anlatımlar, el sanatları, sözlü gelenekler ve anlatımlar.) Bu çalışmaların yeni belediye yönetimince de sürdürüleceğine inanıyoruz.
Tüm bu çalışmalarla birlikte bölge esnafının da katkılarıyla Tarihi Kültürel Merkez kültür turizmini de geliştirecek şekilde öncelikle kentimize turist gelen ülkeler olmak üzere tüm dünya ülkelerine tanıtılmalıdır.
İŞTE RANT PROjELERİ:
KENT MEYDANI VE VALİLİK BİNASI
Kentin meydanı eskiden beri “Cumhuriyet Meydanı” olarak tanımlanmış ve halkın zamanda Kaleiçi’ni, falezleri ve kentin hem doğusunu hem de batısını izleyebildiği önemli bir bakı terası olarak kullanılmıştır. Geleneksel kent meydanının; büyük bir kent meydanı haline getirilmesi açık alan düzenlemeleri ile halkın daha rahat kullanabileceği “prestijli bir kent meydanı” oluşturulması için ilk olarak uygulanacak projelere altlık ve yasal dayanak oluşturan planlarda plan revizyonu yapılmıştır.
Kent merkezi Balbey Mahallesi 4317 ada 14 nolu parselde yer alan ve mevcut planlarda da “Resmi Kurum” alanında kalan mevcut Valilik binasının bulunduğu alan, “kent meydanına” dönüştürülmüştür. Söz konusu plan değişikliği Büyükşehir Belediye Meclisinin 13.10.2006 tarihli toplantısında görüşülerek uygun bulunmuştur. Plan Koruma Bölge Yüksek Kurulunca da incelenmiş ve 09.11.2006 tarih 1271 sayılı kararı ile de uygun bulunmuştur. Daha sonra mevcut Vilayet Binasının yıkılması, bu alanın Cumhuriyet Meydanı ile bütünleştirilmesi, Antalya Valilik binasının da hemen arkasındaki tarihi Gazi Mustafa Kemal İlkokuluna taşınması gündeme getirilmiş, bu okulun Valilik Binası için kullanılıp kullanılamayacağı, kullanılacaksa rölövelerin hazırlanması, Valilik ile ilgili birimlerin bu okulun Valilik olarak kullanılmasına yetip yetmeyeceği konusunda Mimarlar Odası Antalya Şubesi’nden görüş istenmiştir. Mimarlar Odası Antalya Şubesi; Antalya kenti gibi tarihi bir kentin Valilik Binasının tarihi bir binaya taşınmasını oldukça önemli bulmuş, Valiliğimizin belirlediği birimlerin bu yapıda yeterince yer alabileceğini tespit etmiş, rölöve projeleri hazırlatılarak Valiliğe de bilgi verilmiştir. Daha sonra bu okulun restorasyon projeleri Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlattırılmış, restorasyon uygulamaları yaptırılarak Okul, “Valilik Binası” olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Mevcut Vilayet Binası alanına yapılan proje; gerek Mimarlar Odası Antalya Şubesi’nde gerekse Kent Konseyi’nde tartışılmış, hazırlanan projede bu görüşler doğrultusunda önemli ölçüde değişiklikler yapılarak, elde edilen son proje uygulanmış geleneksel kent meydanına, meydanın geleneksel özelliklerini ezmeyecek şekilde modem büyük bir parça eklenerek, Cumhuriyet Meydanı ile bütünleştirilmiş “Prestijli Büyük bir Kent Meydanı” oluşturulmuştur. (Geleneksel kent meydanının hiçbir değişiklik yapılmadan gelecek kuşaklara aktarılması sağlanmış, diğer yandan günümüz koşullan, günümüz modem mimarlığı, yapı malzemeleri ve teknolojilerinin de gelecek kuşaklara aktarılması amaçlanmıştır.
Büyükşehir Belediyesince hazırlanan projeye göre mevcut Valilik Binası yıkılmış, alanın altına 17 otobüse yetebilecek otobüs otoparkı ve 100’e yakın aracın kullanabileceği 2 kat otopark yapılmıştır. Otopark Belediye şirketi ANTEPE’ce işletilmektedir. Bu alanda kime, nasıl rant sağlandığını ve hangi ranta Şubemizin ortak olduğunu da Şubemizi suçlayanlara sormak gerekir.
Açık alan düzenlemesiyle Cumhuriyet Caddesinin kuzeyinde yer alan bölgeler güçlü bir şekilde Cumhuriyet Meydanı ve Tophane sırtlarına bağlanmış, Meydanda sirkülasyon alanları dışında sergileme- gösteri alanlarına yeşil dokuyla desteklenen dinlenme alanlarına ve su öğelerine yer verilmiştir.
Cumhuriyet Meydanı düzenlemesi salt bir meydan düzenlemesi olarak ele alınmamış, yakın ve etkileşimde olan
uzak çevresiyle birlikte bütünsel yaklaşımla ele alınması amaçlanmış, bu doğrultuda; ilk olarak Cumhuriyet Meydanı Projesi devamında Sağlık Meslek Yüksek Okulu yıkılarak park alanı haline getirilmiştir.
Söz konusu amaca yönelik çalışmaların devamında Cumhuriyet Meydanı çevresinde bulunan binaların cephe yenilemelerinin yapılarak Meydanla bütünleştirilmesi gündeme gelmiş; Mimarlar Odası Antalya Şubesi ile Büyükşehir Belediyesi, alanda bulunan 19 binanın müellifi ile toplantılar gerçekleştirmiş, bu toplantıların sonucunda “Cephe Yenileme Projeleri’nin 3 mimar tarafından yapılmasında mutabakata varılmıştır.
Bu projelerde binaların yapıldıkları dönemdeki özelliklerinin kapatılmaması esas alınmış, hatta binalarda bu kaplamayı koruyan özellikte malzemeler seçilmiştir. Çalışmalar devam etmektedir. (Bu çalışmada da hem yapıların yapıldıkları dönemdeki hem de günümüzdeki yapı malzemeleri ve uygulamaların gelecek kuşaklara taşınması amaçlanmıştır.)
VAKIF İŞHANI
Mülkiyeti Vakıflara ait olan; Tarihi Kültürel Merkezde ve Cumhuriyet Caddesi üzerinde yer alan 342 ada 14 parseldeki “Vakıf İşhanı” olarak bilinen büro, ofis kullanımlarının yer aldığı 7 katlı bir yapıdır. Bulunduğu alan mevcut planlarda ticari alanı olarak planlanmıştır.
27.12.2004 tarih ve 2004/8321 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile “Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi” ilan edilen alan içerisinde kalan söz konusu yapının bulunduğu alanda; Antalya geleneksel kent merkezinin “Tarihi Kültürel Merkez”e dönüştürülme projesi çalışmaları kapsamında, plan değişikliği yapılmıştır.
Vakıf İşhanı’nın bulunduğu bu alanın; Doğu Garajı, Okullar Bölgesi, Sobacılar Çarşısı ve Cumhuriyet Meydanı gibi Tarihi Kent Merkezinin önemli noktaları ile bağlantılı olması Antalya halkının geleneksel kent merkezini yeniden yaşamasına ve kentlilerin ve turistlerin bu merkezi yaya kullanabilmesinin sağlanmasına dönük olacak şekilde yapılan plan değişiklikleri 13.10.2006 tarihinde Belediye Meclisimizce, 26.02.2007 tarihinde de ilgili bakanlıkça onaylanmış, mevcut planlarda ticari alan olan alan “Kent Meydanı” olarak planlanmıştır.
Kent meydanı olarak planlanan alanda uygulamaya geçilmiş, Vakıf işhanı yıkılmış alan Cumhuriyet Meydanı ile bütünleştirilerek devamında da Dönerciler Çarşısı’na kadar kesintisiz yaya ulaşımı sağlanmış, bölgenin daha iyi algılanması, düzenlenmesi ve sağlıklaştırılmasına yönelik hazırlanan projelerle küçük meydancıklar, su öğeleri ve dinlenme alanları planlanmıştır. Halkın kullanımına açık bir meydancık oluşturulan bu uygulama ile, yine bu alanda bulunan Tek Kapılı Han, İki Kapılı Han ve Pazar Hamamının ve diğer sivil mimarlık örneklerinin de açığa çıkarılması sağlanmıştır.
OKULLAR BÖLGESİ PROjESİ:
MİMARİ AÇIKLAMA RAPORU:
Cengiz Toytunç ve Ali Çetinkaya Caddeleri arasında doğu-batı istikametinde uzanan alanda Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin “Tarihi Kültürel Merkez” projeleri kapsamında İnönü İlköğretim Okulu, İsmet İnönü Kız Meslek Lisesi ve Doğumevi binalarının bulunduğu alanlarda, plan tadilatı ile düşük yoğunluklu yapılaşma ile yeşil alan kararının alınmasıyla belgesel ve anı değerleri taşıyan bu yapılar yıkılmıştır.
Tasarım sürecinin mihenk taşı ise, bu yapıların anı izlerini ve değerlerini gelecek yıllara sergilemek oldu.
“Okullar Bölgesi Yenileme Ve Geliştirme Kentsel Tasarım” çalışmalarında; projenin yapılacağı alanda öncesinde bulunan yapılara ve bu yapıların anı değerlerine duyulan hassasiyet projenin felsefesiyle kurgusu arasındaki ilişkiyi belirlemiştir. Kuruluşundan günümüze değin, farklı medeniyetlere ve eşzamanlı farklı yapılara ev sahipliği yapan alan, değişen sosyolojik yapı ve toplumsal ihtiyaçlara cevap vermek üzere yeniden bir değişim içersine girmiştir. Yeni yapılanmasında Antalya ilinin sosyal, kültürel ve kentsel ihtiyaçları göz önünde bulundurularak tasarlanan rekreasyon alanı, geçmişle bağlarını koparmadan geleceğe hikayelendiriImiştir.
Vakıf Hastanesinin (Eski doğumhane) bulunduğu alanda başlayan hikaye, bu alanda konuşlanan meydanın içe dönük yapısı ve kafelerin bulunduğu tarafa doğru daralan yapısıyla kadını simgelemektedir. Doğumu tarifleyen meydanın orta yerinde yeralan güneş saati ise zamanın izafiyetiyle-yaşam arasındaki çelişki vurgulanmıştır.
Doğumla başlayan yaşamı tasvirleyen meydanın kesintisiz devamında; ana aks üzerine yerleştirilen ve eğitim yıllarını tarifleyen heykeller, eski İnönü ilkokulu ve İnönü Kız Meslek Lisesinin olduğu kısımlarda yer almaktadır. Ana aksı belirleyen yol, ilerlendikçe önce İnönü ilkokulunun, ardından İnönü kız meslek lisesinin olduğu bölgelerde okulların tarihçesi, mimarisi, belgesel ve anısal değerlerinin anlatıldığı pano ve Kız Meslek Lisesi öğrencilerini simgeleyen heykellerle açık hava müzesi kimliği kazandırılmaya çalışılmıştır. Eğitim sürecini tamamlayan gencin yaşama atılması ise bu aksların Ali Çetinkaya ve Cengiz Tonguç Caddeleriyle engelsiz bağlantısıyla, hayata atılan ilk adımdaki bitmeyen çelişki ise iki yolun kesişmesiyle öykülenmiştir.
Sobacılar Çarşısıyla olan güçlü bağlantı ise zanaatın kültürümüzdeki önemine atıfta bulunulmuş. Meydanın devamında bulunan yolun iki tarafındaki kafelerle; 1970’li yıllardan itibaren yaz aylarında büyük ilgi gören Konyaaltı Gazinoları hatırlatılmak istenilmiştir. Aynı anılarla yan yana projelendirilen iki eski Antalya kıraathanesi o yılların Antalya’sında parkların ve çay bahçelerinin hınca hınç insanlarla dolu olduğu zamanların yansıtılması düşünülmüştür. Bugün Antalyalılar sıcak yaz akşamlarında yine aynı yerlerde eski günlerin özlemiyle dolaşıyorlar. Antalya Antalyalıların değil artık diyen çoğunluğa, eski Antalya’nın anısına keyifle gezinecekleri, dinlenecekleri ve eskiyi özleten değil geçmişi anlatan bir atmosferde vakit geçirebilecekleri bir ortak alan oluşturmaya çalışılmıştır.
Genel olarak projeye baktığımızda ise; doğu garajından kuzeye giden yola arkasını dönen park, doğumhanenin olduğu noktada içe dönük bir meydanı hem çevreleyen hem de başlayan yolun her iki tarafında bulunan iki kafe ve devamında 1900’lü yılların başında kır kahveleri olarak yapılan ve o zamanlar Antalya’da batı tarzında yapılan kıraathanelere atıfta bulunarak projelendirilen iki kıraathanenin (Antalya tarihi içinde çok önemli olan iki kıraathaneden Karakaş Kahvesi’ni bu alanda, Vatan Kahvesini Belediyemizin diğer bir projesi olan Kent Müzesi alanında yaşatılmasına çalışılmıştır) ~ 10.000 m2’lik bütün alanda sadece toplam 380 m2 kapalı alan bulunmaktadır. Zemin altında sadece otoparklar vardır ve hiçbir alışveriş ya da çarşı işlevi yoktur. Parka Balbey mahallesinden girişte bulunan otobüs park yeri yol üstünde bir cep ile oluşturulmuştur. Aynı cadde üzerinden otoparklara giriş çıkış ve Ali Çetinkaya Caddesinde ise tramvay hattına paralel bir başka araç çıkışıyla yol-otopark ilişkisi kurulmuştur. İki aksın kesişmesinden oluşan alanda; Bakırcılar çarşısına sırt veren bir amfi tiyatro ile rekreasyon alanı çeşitlendirilmiştir.
Su-yeşil alan-sert zemin-bina arasındaki ilişkiler; hem yalın bir kurgu kaygısında, hem de formlarıyla sağlam yorumlu, uyumlu, plastik kombinezonları taşıyan konstrüktif, planlı düzenlenen, anlatım niteliğinde bulunan plastik öğelerle desteklenmiştir. Kullanılan öğelerde karakter, pozisyon, kontur, birbirlerine karşı oranı ve dengesel hesabi ile uslub bütünlüğü aranmış, ışık gölge planları taşıyan, hacim kavramını veren, form taşıyan, hikayesi olan heykellerle ise tasarımı şekillendiren konu vurgulanmıştır. Ana aksı tarifleyen yolun meydanı çevreledikten sonraki devamında su öğesi şeffaf zemin kaplaması altında devam ederek coğrafyamızın en güneyinde yer alan kentin yaz aylarındaki iklim sıcaklıklarına inat görsel serinlik efekti oluşturulmuş, aynı prensipten yola çıkarak genel olarak su bazen plastik öğeler destekli fıskiyelerle, bazen yürüyüş yollarının çevresinde farklı form ve hacimlerde sıkça kullanıldı. Yaya serbest girişleriyle uzun bir hat oluşturan Ali Çetinkaya Caddesi tarafında ise; caddenin araç trafiğine kapatılacağı göz önünde bulundurularak mevcut dokuyla kaynaşan, girift bir yaklaşımla gezinti alanları oluşturulmuştur. Caddeye kırk beş derecelik akslarla sert zemin-yeşiI alan-su öğeleri karolajlandırılarak görselde serbest, dokuda kontrollü disiplin efektini desteklemek amacıyla, yer yer doğal, yer yer plastik öğelerle gölge alanları oluşturulmuştur.
Rekreasyon alanının altında; bulunan bodrum katlarının tamamı otopark katlarıdır. Alanda yaklaşık 1000 araç kapasiteli 4 bodrum kattan oluşan bir otopark hem yapılacak tesislerin hem de bölgenin otopark ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olacaktır. Araç parklarının bodrum katlarda düzenlenmiş olması, yoğun yapı kütleleri oluşturan ve yıkılan binaların olduğu alanın bir rekreasyon alanına dönüşmesine fırsat tanımaktadır. Zemin kotu itibarı ile toplam 380 metrekare alana oturacak olan yeni yapılar düşük gabarileri ile bölgeyi rahatlatacaktır.
Otopark katlarını rekreasyon alanı ile düşeyde bağlayan merdiven evleri bodrum katlarda bulunan genel wcler ile bağlantıyı da sağlamaktadır. Otopark katları arasında bağlantıyı sağlayan rampalar ise; Cengiz Toytunç caddesinden bir giriş, aynı akstan bir çıkış ve Ali Çetinkaya caddesinden bir çıkışla toplam bir araç girişi, iki araç çıkışıyla caddelerle bağlantıyı sağlamaktadır.
Antalya Merkez Yüksekalan Mahallesi Ali Çetinkaya Caddesinde bulunan Okullar Bölgesi Kentsel Tasarım Projesi Uygulanması ile yaklaşık 10.000 m2’lik meydan düzenlemesi yapılmış inşaatına başlanmıştır.
Bu gelişmeler ve bu proje göstermiştir ki iddia edildiğinin aksine bu alandaki yapıların anı değerlerinin sürdürülmesi hiçbir kurumun insafına bırakılmamış, gerekenin yapılması sağlanmıştır.
KALEİÇİ DÜZENLEME YENİLEME SİRKÜLASYON MİMARİ UYGULAMA PROjESİ
Yine Ulusal Kurulun görüşleri de göz önüne alınarak Kaleiçi’nde trafik düzenlemeleri yapılmaya başlanmış, alt yapı çalışmalarını da kapsayacak şekilde Kaleiçi’nde sokak düzenlemelerine başlanmış, zemin kaplamaları ve aydınlatmaları tamamıyla değiştirilmiştir.
Antalya İli, Merkez Kaleiçi mevkii Kentsel ve III. derece arkeolojik sit alanında yapılacak olan Kaleiçi Düzenleme yenileme sirkülasyon uygulama projesi için koruma kurulunun 09.03.2007 gün ve 1496 sayılı kararı ışığında proje hazırlanılması prensibi ile çalışmalara başlanmıştır. Mimari uygulama projeleri yüklenici firma Tabak Müh. Mim. İnş. Tur. San ve Tic. Ltd. Şti. tarafından hazırlanmıştır.
Kaleiçi’nde mevcut dokudaki aksaklıkların iyileştirilmesi için güzergahlar boyunca incelemeler ve tespitler yapılmıştır. Olumsuzlukların ana başlıkları ise şöyledir:
Mevcut aydınlatmaların yetersiz olduğundan daha sık ve estetik direklerle ve sistemler ile aydınlatma projesinin uygulanmasına çalışılmaktadır.
Çeşitli noktalarda tarihi bilgi sistemlerinin çağdaş bir yorumla sunulması gerekmektedir.
Bina kaldırımları ve eşiklerinde farklı malzemeler ile kaplamalar yapıldığı bazı iç mimari öğelerinin dışarıda da (seramik, paladyen, çini vb) kullanıldığı görülmektedir.
Mevcut alt yapı elemanlarındaki farklılık ve kullanımdan gelen olumsuz görünümler (çöp, toprak dolu ızgaralar) bulunmaktadır. Bunların bazıları kasis teşkil edecek kadar farklı kotlarda bulunmaktadır.
Otopark işgal yerlerinin sıkça olduğu ve otopark ihtiyacının bulunduğu görülmektedir. Ayrıca taksi kulübelerinin iyileştirilmesi gerekmektedir.
Sur duvarlarının harap halde olduğundan, acil onarım ihtiyaçları bulunmaktadır. Ayrıca sur temelleri üstüne bir çok yapının (tescilli de olsa) ve aykırı merdiven basamaklarının yapılmış olduğu görülmektedir.
Sokaklarda yapı önlerindeki satıcı işgalleri ve dokuyu bozan görüntüler yaratmaktadır.
Güvenlik ve zabıta noktaları bulunmamaktadır.
Bazı sokaklarda trafiği ve görünümü bozucu şekilde yapılmış merdiven basamakları ve tretuarlar vardır.
Olumsuz görüntü yaratan çiçeklikler bulunmaktadır.
Trafo yapıları gerekli düzenlemeler yapılarak dokuya uygun hale getirilmelidir.
Ticari kullanımlı yapılarda (pansiyon, dükkan, büro vb) kullanılan levhalar görüntü kirliliğine neden olmaktadır.
özel otopark alanlarının disipline edilerek uygun bir görünüşe kavuşturulması sağlanmalıdır.
Çöp konteynerleri uygun olmayan yerlerde durmaktadır. Kullanıcılar tarafından yaratılan olumsuz görüntülere neden olunmaması gerekmektedir.
Bu çerçevede uygulama proje çalışmaları hazırlanmıştır. 1/500 ölçekte hazırlanan Kaleiçi trafik sirkülasyonu ve yaya yollarına ilişkin projede yolların daralıp genişlemesi nedeniyle mevcut tretuarlar kaldırılarak (zorunlu olanlar dışında), Kaleiçi trafik yollarının tümünde yaya kaldırımı ve trafik yolları birlikte düşünülerek kompozisyonlar tasarlanmıştır. Projede gerek trafik gerekse yaya yollarında binalardan yolun orta noktasına doğru %2 eğim ve yolun ortasında açık kanal önerilmiş olup, trafik yolu ile yaya yolu birleşim noktasında kot farkı önerilmemektedir. Genel olarak 3.25 m genişliğinde olan trafik yollarının proje detayında; 25x12x6cm ölçülerinde eskitilmiş diyabaz parke taştan ve 100x 20x6cm ölçülerinde diyabaz bordür taşı ile yapılmış ortadan kanallı trafik yoluna bitişik yaya yolu düzenlemesi kompoze edilmiştir. Yani, yaya ve trafik yolu bir kaldırım ile bölünmemiştir. Yaya yolları ise 25x12x6 cm. ölçülerinde tamburlanarak eskitilmiş paşa kahvesi mermerinden yapılması düşünülmüştür. Yapıların sokak cepheleri önündeki tretuarlar kaldırılmış ve 100x12x20cm ölçülerinde pahlandırılmış Paşa Kahvesi kaldırım bordür mermeri parsellerin yapı ve sokak birleşimine dik olarak yerleştirilerek sokak dokusu paspartolanmıştır. Bu uygulamalar sonucu yapılara su girmesi önlenmiştir. Yapıların eşiklerinin de aynı taştan yapılması projelendirilmiştir.
Proje aşamasında alt yapı projeleri üst yapıya yansıtılmıştır. Projeyle ile ilgili çalışmalar altyapı bitiminden sonra mevcut kotun 40cm kazılmasının ardından 08 hasır donatılı beton üzerine kuru harçla kaplama çalışmaları yapılmıştır. Yüzey kaplamaları mevcut kotun 5cm altında uygulamalar tamamlanmıştır. Ayrıca kot değişikliği olan bina önlerinde gerekli eşik ve basamak taşlarının bulunduğu sokak karakterin-deki (trafik ve yaya) taşlar ile yapılmasını önerilmiştir. Ancak kot düzenlemesi sonrasında (yol beton kaplandıktan sonra) çıkabilecek kot farkları tespit edilip, kapı-kapı eşik ve basamak ihtiyaçları yerinde ayrıca değerlendirilmiştir.
Kaleiçi Mevkii’ndeki trafik ve yaya sirkülasyonu dikkate alınarak, Koruma Kurulu’nca da onaylanan yüzey kaplama detayları ışığında proje çalışmaları geliştirilmiştir. Kaleiçi düzenleme ve uygulama projeleri üç etap çalışması halinde idarece programlanmıştır. Projelendirme çalışmasına göre birinci etap çalışmaları aşamasında Uzun Çarşı ile Hesapçı Sokak arasında kalan bölüm olarak çalışılmıştır. Halihazır yol güzergahına ilişkin proje çalışmaları sırasında, cephesi yapılar ile kapatılmış kule ve surların etrafındaki tescilsiz yapıların yanında (izinsiz yapılan merdiven, kaldırım gibi ilaveler) projede kaldırılmasını, ayrıca surların restorasyonunun yapılmasını, aydınlatılmasını hazırladığımız bu projede sunulmaktadır.
KALEİÇİ PROjE ÖNCESİ / SONRASI KARŞILAŞTIRMALI FOTOĞRAFLAR
Kale Kapısı’nın (Saat Kulesi girişinde) sadece servis girişi için trafik yolu 3,25m genişlik olacak şekilde daraltılmış geri kalan bölümlerde ise yeşil alan düzenlenerek yaya yoluna bırakılmıştır.
Paşa Cami Sokak’ta 56 ada 21 Parsel’de sur duvarı önüne yapılmış olumsuz (gecekondu nitelikli) basamaklar ve çiçekliklerin kaldırılarak bunun yerine çelik konstrüksiyon üstü baklavalı saç kaplamalı basamak konulmasını önerilmiştir.
Kaleiçi’nde çöp konteynerleri yerine “evden toplama” belli saatlerde sistemi getirilmesini önerilmiştir. Projemizde zorunlu olabilecek çöp toplama alanları için konteyner yerleri projemizde önerilmiştir.
Mermerli park kenarlarındaki anıt nitelikli ağaçlar korunarak ortadaki vasıfsız ve küçük ağaçlar kaldırılmıştır. Zemin düzeninde ise yıkanmış beton parke taş ve çim taşı döşenmesi sureti ile park düzenlemelerine gidilmiştir. Trafo ve mevcut tek yapı korunarak peyzaj düzenlemesi yapılmıştır.
148 Ada 15 Parsel zemininde bulunan Arkeolojik mimari eserlerin korunması amacı ile yapılacak düzenleme alanları L şeklinde, Karanlık sokağa cepheli bölümlerde gizli harç ile harpuştalı taş duvar yapılarak üstüne krom çelik korkuluk bandı ve tuğla görünümlerin yerine taş duvar yapılması gerekmektedir. Ancak uzun sürebilecek uygulamalar olması nedeni ile olumsuz etki bırakan mevcut duvarların üstüne geçici olarak serpme sıva atılmak sureti ile düzenleme yapılmıştır. Ayrıca 148 ada 16 parselinde kamulaştırılmasının yapılarak kazı alanının genişletilmesi sonucu çıkabilecek olası diğer ayaklar ile arkeolojik mimari tanımlamaların daha güçlü bir şekilde sunulacağı bir alan olacaktır.
Taksi durakları UKOME’den alınan bilgiler ve değerlendirilmelere göre projemizde yerleri belirlenmiştir.
DİNLENME ÜNİTELERİ
Kaleiçi’nin dokusuna uygun 140x40x45cm boyutlarında, iskeleti ve oturma yeri rus sediri ahşaptan projelendirilmiştir.
İskeletin zarar görmesini engellemek için zemine oturduğu yerlere krom çelik profil koyulmuştur.
AYDINLATMA ÜNİTELERİ
Kaleiçi’nde mevcut yol aydınlatma direklerinin yüksek olması ve bazı sokakların dar olması nedeniyle aydınlatma sisteminde değişikliğe gidilmiştir. Kentsel ve tarihi sit alanlarına yakışır bir form projelendirilmiştir. İdarenin de benimsediği ilkeler ışığında aydınlatma elemanları tip olarak tasarımları hazırlanmıştır. Buna göre; iki kollu, tek kollu, konsol aydınlatma ve dar sokaklar için gergi sistemli aydınlatma olarak tasarlanmıştır. Kaleiçi’nin bazı önemli odak noktalarında aydınlatma sayısı çoğaltılmış olup bu alanların daha çekici hale getirilmesi sağlanmıştır. Ayrıca Anıt çevrelerinde donanma aydınlatılması için yerden ve 7 m yükseklikteki direklerden reflektörlü aydınlatma önerilmiştir. Kaleiçi’nin tüm sokaklarında TEDAŞ’ın belirlediği aydınlatma yerleri ve türleri projesinde tek tek yerinde belirlenerek altyapı grubuna iletilmek üzere idareye teslim edilmiştir.
TESİSAT KAPAKLARI
Altyapıya ait bacaların kapakları demirli çerçeveye alınmış, her idareyi simgeleyen işaretli kapaklar ile kapatılmıştır.
Buna ilişkin Fen İşleri Daire Başkanlığı önerileri de dikkate alınmıştır.
YEŞİL ALANLAR
Kaleiçi’nin mimari yapısını şekillerinden iklim unsurları dolayısıyla yapılar bugüne kadar bahçeleri çeviren yüksek duvarları ile içe dönük mekanlar olarak kurgulanmıştır. Avlulu bahçelerde Akdeniz bitki topluluğu karakterini yansıtan Turunç (Citrus spp.), Begonvil (Bouganvillea spectabilis, Bouganvillea glabra), Oya ağaçları (Lagerstromia indica) vb. gibi ağaçlarla bezenmiştir. Ancak kente kimlik katan bu bitki toplulukları yüksek duvarların arkasında kalması nedeniyle Kaleiçi’nde varolan yeşil dokunun algılanmasını engellemektedir. 1991 yılında yapılan Antalya Kaleiçi Koruma Amaçlı İmar Planı Revizyonu göz önüne alınarak plan kararlarında açık alan ve kamulaştırılarak açık alan düzenlemesi yapılması istenen alanlarda mekanın şimdiki kullanımları ve ihtiyaçları göz önüne alınarak yeşil alan düzenlemeleri yapılmıştır. Bu alanlarda Akdeniz iklimini ve Antalya kent kimliğini yansıtacak, Kaleiçi dokusuna ters düşmeyecek bitkiler tercih edilmiştir.
ŞİMDİ KALEİÇİ
DOĞU GARAjI:
MİMARLAR ODASI ANTALYA ŞUBESİ GÖRÜŞÜ
Kentimiz; dünyada tarihi, kültürü ve doğal güzellikleri ile adından söz ettiren, ülkemizin en önemli turizm merkezlerinden birisidir. Bu doğal güzelliklerimiz, paha biçilmez değerdeki tarihi mimari yapılarımız ve tarihi kent dokusu, kentin yaşanmışlığını kutsayan (ebedileştiren) anıtlardır ve aynı zamanda günümüz ve gelecek kuşaklara kimlik ve kişilik duygularını aşılar. Bu nedenle, tarihi kent dokuları ve yapılar ile doğal güzelliklerimizin korunarak, bu dokular içerisinde yer alacak yeni yapıları uyum içerisinde özenle bir araya getirmek; çağdaş ve kimlikli bir kent yaratmak ve gelecek kuşaklara böyle bir kent bırakmak amacıyla, sorunlara yönelik çözümler üretecektir. Bu bağlamda belediye yönetimleri; doğal ve tarihi çevreye saygılı, mimari ve kültür mirası koruyan bir yönetim anlayışını hayata geçirmelidirler. Bu doğrultuda kentimizdeki doğal ve kültürel mirasımızı korumaya yönelik bütün tedbirleri almalıdırlar. Bu açıdan bakarak Kaleiçi, Balbey, Kalekapısı ve Haşim İşcan mahallesi bir bütün olarak ele alınarak, kentin ana merkezinde kalan bu bölümleri kültürel bir merkez olarak projelendirilmelidir.
Bu alanlardaki tarihi ve kültürel değerler, öncelikle kent insanının kimlikli yaşam ortamı için, daha sonra da turistik amaçlar için korunmalı ve geliştirilmelidir.
Bu alanlar; korunacak, geliştirilecek kültürel mirası ve birikimiyle Antalya’nın, kimlikli bir kent olarak yaşaması, gelişmesi yolunda önemli bir adım olacaktır. Bu adım, ülkemizin yeniden, olması gereken uygarlıklar tarihinin odak noktalarından birisi konumuna getirilmesine de önemli katkılar koyacaktır. Bu alanlarda uygulanacak projeler, Antalya’nın turistik bir cazibe odağı olmasını güçlendirecektir.
Geliştirilecek projeler ile ülkemizde alternatif turizm olanaklarının geliştirilmesine katkı konulacak, ilimize gelen turistlerin kent merkezine gelmelerine olanak sağlanacak, Antalya esnafının ve halkının, turizm gelirlerinden yeterli payı almasına zemin hazırlayacaktır. Bu çalışmalar, turistlerin bir kültür sürekliliği içinde halkımız ve esnafımız ile kültür alışverişinde bulunmasına olanak sağlayacak, kültür alışverişi nedeni ile tekrar tekrar kente gelmelerinin önü açılacaktır.
– Antalya’nın kimlikli bir kent olarak ülkemiz ve dünya üzerindeki özgün konumunun güçlendirilmesi,
– Bu alanlar içinde kültürel değerlerin tespiti, daha önce çıkartılan envanterinin gözden geçirilmesi, geliştirilmesinin sağlanması,
– Bu alanlar içindeki geleneksel yaşam biçimlerinin ve kente özgü folklorun geliştirilmesi, el sanatlarının yaşatılması, tüm bu özelliklerin tanıtılması,
– Bu alanlarda sanatın ve sanatçının geliştirilmesine yönelik mekanların ve olanakların yaratılması,
– Bu alanlarda bulunan kaynakların niteliğinin artırılarak, turizm amaçlı kullanıma yönlendirilmesi, sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda potansiyellerin güçlendirilmesi, turizmin kullanımına işlevler kazandırılması ve ürüne dönüştürülmesinin sağlanması,
– Bu hedeflerin gerçekleştirilmesi ile birlikte, kentimizde turizmin çeşitlendirilmesine katkı konulması, sağlıklaştırma projeleri ile desteklenerek, alanların bilimsel ve teknik yönden doğru planlanmasının ve yapılaşmasının sağlanması,
– Bu alanlardaki projelerin uygulanması ile Antalya esnafının ve dolayısıyla da halkının turizm gelirlerinden yeterli payı almasının sağlanması hedeflenmelidir.
Antalya Büyükşehir Belediyesi bu açıklamalarımıza koşut önemli adımlar atmaktadır. Doğu Garajı alanının yarışmaya çıkarılmış olması da bu adımlardan birisidir. Doğu Garajında halk pazarının korunması, tek katlı geleneksel çarşılarımızı örnekleyecek şekilde projelendirilmesi, Türkiye turizminin başkenti olarak nitelenen kentimiz için önemi yadsınmayacak son yıllarda hızla artan alışveriş merkezlerine; insanın insanla ilişkiler kurabildiği, kent halkıyla turistin buluştuğu kültür alışverişi için bir alan yaratarak alternatif ürettiği halk pazarının yeniden düzenlenmesi önemlidir.
Diğer yandan alanın diğer bölümlerinde; kentin kültürel kimliğini de öne çıkaran turizme yönelik yeni işlevler getirilmesi kent merkezinde başlatılan çalışmaları destekleyen ve tamamlayan çözümlerin geliştirilmesi gerekmektedir. Yarışmacı kent merkezini ve merkezde yapılan çalışmaları en iyi şekilde incelemeli, halk pazarı dışındaki çözümlerinde özgür davranabilmelidir.
YARIŞMA ŞARTNAMESİNDE jÜRİCE BELİRLENEN ÖNERİ PROGRAM:
Antalya’da son dönemlerde kentin birçok alanında yeni ve büyük ölçekli alışveriş merkezleri inşa edilmektedir. Ancak kültürel açıdan bakıldığında Antalya için geleneksel halk pazarlarının önemi günümüzde de yadsınamaz. Her türlü malın ve özellikle sebze ve meyvenin küçük ünitelerde satıldığı bir çarşı biçimi olan halk pazarı, nitelik olarak geleneksel esnaf ve müşteri ilişkilerini sosyo-kültürel süreklilik içinde devam ettiren, yerel halk ve turistlerin birlikte kullanacağı bir kentsel buluşma mekanı olarak tanımlanabilir.
Doğu Garajı ve Halk Pazarı Alanı da, Antalya’nın tarihi kent merkezinin bir parçası ve merkezin son gelişme odak-odaklarından birisidir. Bu nedenle, çağdaş bir yapılanma ile ‘Halk Pazarı’ ve onun işlevlerini bütünleyen diğer kullanımlar, kent merkezinin gelişimine ve canlandırılmasına önemli bir katkı yapacaktır. Günümüzde kent merkezinde oluşan yoğun yapılı çevreye karşın, alışverişle birlikte kültürel ve diğer sosyal fonksiyonların da birlikte yer alacağı açık, yan-açık ve kapalı mekanların düzenlenmesinin bu yarışmanın amacına uygun olacağı düşünülmektedir.
Özetle, Antalya’da yakın zamana kadar geçerli olan halk pazarı geleneğinin, yeniden canlandırılarak daha çağdaş mekanlarda sürdürülmesi bu yarışmanın önemli bir hedefi olmaktadır.
Halk pazarı, deniz ürünleri, meyve-sebze, gıda, kuru gıda, baharatçılar vb. yaklaşık 250 adet satış ünitesinden oluşacaktır. Bunlara ek olarak, restoran, balık lokantası, kahvehane ve benzeri dinlenme mekanlarının yanı sıra
-Halk pazarı esnafının ve kullanıcılarının günlük ihtiyaçlarını karşılayacak mekanlar,
-Yönetim birimleri (esnaf odaları ve çarşı yönetimi gibi),
– Yeşil alanlar, meydan, yaya alanları ve otoparklar (Yakın çevrede yapılmış ve projelendirilmiş otoparklar olmakla birlikte, bu proje için en az 100 araçlık yeterli sayıda alan ve 10 turist otobüsü için geçici bir durak yeri),
– Kolaylık Birimleri (WC-lavabolar; PTT şubesi, telefon-sağlık-bankamatik kabinleri; zabıta-güvenlik, yangın vb. için nokta ve mekanlar)
-Küçük ebatlı depolar,
– Perakende mal giriş-çıkışları,
-Özellikle sebze, meyve ve diğer gıda ürünlerinin hijyen koşulları için gerekli donanımı
– Diğer gerekli altyapı donanım ve mekanları
programlayıp tasarlayacaklardır. Bunun dışında yarışmacılara kesin bir ihtiyaç programı verilmemekte ve halk pazarı yanındaki bölümde, tüm alanın 24 saat canlı kalmasını, turistler ve yerli halkın kaynaşmasını sağlayacak ‘Halk pazarı’ kullanımını da güçlendiren, destekleyen farklı işlevlerde önermeleri istenmektedir.
TARİHİ KENTLER BİRLİĞİ YARIŞMASINA GÖNDERİLEN PROjE RAPORUNDA DOĞU GARAjI BÖLÜMÜ:
Yine kurul önerileri doğrultusunda, Antalya’da son dönemlerde kentin birçok alanında yeni ve büyük ölçekli alışveriş merkezleri inşa edilmektedir. Ancak kültürel açıdan bakıldığında Antalya için geleneksel halk pazarlarının önemi günümüzde de yadsınamaz. Her türlü malın ve özellikle sebze ve meyvenin küçük ünitelerde satıldığı bir çarşı biçimi olan halk pazarı, nitelik olarak geleneksel esnaf ve müşteri ilişkilerini sosyo-kültürel süreklilik içinde devam ettiren, yerel halk ve turistlerin birlikte kullanacağı bir kentsel buluşma mekanı olarak tanımlanabilir. Bu nedenler ve bu amaçlarla okullar alanının yanındaki Doğu Garajı alanının projeleri Mimarlar Odası koordinatörlüğünde yarışma yoluyla elde edilmiş, daha sonra uygulama projelerine göre inşaasına başlanmıştır. Ancak temel kazıları sırasında Doğu Garajı alanının pazaryeri yapılacak alanda, hafriyat çalışmaları sırasında açığa çıkan Antik Attelia Kenti Doğu Nekropolüne ait mezar alanı kalıntılarına rastlanıldığından, inşaat durdurulmuş, tarihi eser bulunan alanın müzeye dönüştürülebilmesi için projede etaplama ve tadilat yapılması kararlaştırılmış, alanın bir bölümünde inşaat devam ederken bir bölümünde de kurtarma kazılarının devam etmesi sağlanmıştır.
DOĞU GARAjI İLE İLGİLİ YENİ İDDİALAR-AÇIKLAMALAR VE KONUŞAN BELGELER
Doğu Garajı ile ilgili hedef seçilen kurum, kuruluş ve kişileri karalamak amacıyla oldukça fazla dedikodu ve söylenti üretilmiştir. Belgeleri, bilgileri saptırmak, araştırmadan popülist ve sansasyonel açıklamalar yapmak, son dönemlerin modası olmuştur. Kamuoyuna açıklama yapanlar, Savcılığı ve Valiliği göreve çağırırken, neden bu kurumlara yazılı suç duyurusunda bulunmamışlardır? Yanıt aranması gereken öncelikli soru budur.
– İDDİA:2005 yılında BİM için sekiz dönümlük yeşil alan ticaret alanına dönüştürüldü. Dönüştürülen plan tadilatına Şehir Plancıları Odası itiraz etti.
AÇIKLAMA VE BELGELER
Doğu Garajı Alanı kırsal terminal iken 20.11.1995 gün ve 179 nolu Antalya Muratpaşa Belediyesi Meclis kararıyla; alanın kuzey bölümü, doğu, batı ve kuzeyden 5’er m. inşaat yaklaşma sınırları içinde toplam inşaat alanı 50.000 m2 olarak çarşı ve büro katlarından oluşan ticaret merkezine dönüştürülmüş; halk pazarının bulunduğu güney bölümü ise, alanın eğiminden yararlanılarak zemin üstü park ve zemin altı yaklaşık 1500 otoluk 3 kat bodrum otopark katı olacak şekilde plan değişikliği yapılmıştır.
Bu kararla; bodrum katların inşaat alanı dışında tutulması ve imar plan notları göz önüne alındığında, alanın kuzey bölümünde yaklaşık 100.000 m2 inşaat yapılabilmesine olanak sağlanmıştır. Nitekim bu doğrultuda hazırlanan proje Sivil Toplum örgütlerinin baskısıyla askıya alınmıştır.
Yine Doğu Garajı Alanı (1999-2004 Sayın Kumbul dönemi) 19.12.2003 tarihli 278 sayılı meclis kararıyla 1/5000’lik imar planında ticaret, pazaryeri ve az bir bölümü de park olarak yeni bir imar plan tadilatı yapılmıştır.
Doğru bir kararla alandaki 100.000 m2’lik yapı alanı, otopark hariç ~ 19.000 m2’ye indirilmiş ve pazar yeri ile birlikte alana yayılmıştır.
Daha sonra o dönem, Büyükşehir Belediyesince alana ilişkin avan proje hazırlattırılmış, ancak proje kesinleşmediğinden ve seçim dönemi geldiğinden 1 /1000’lik plan değişikliği yapılamamıştır.
Geçen dönem (2004-2009 Sayın Türel Dönemi) Doğu Garajı alanının tadilatla düzeltilen (1999-2004 dönemi) 1/5000’lik planına uygun 1/1000’lik planın sağlıklı yapılabilmesi için alanın projelerini yarışmayla elde etmek ve 1/5000’liğe aykırı olmamak koşuluyla plana işlemek üzere, 2005 yılında Mimarlar Odası Antalya Şubesi’nin koordinasyonunda mimari proje yarışması düzenlenmiştir.
Yarışma sonrası jüri önerileri ve görüşleriyle uygulama projeleri hazırlanmıştır. Bu projede alana 2 kat bodrum otoparkı dahil, 49.840 m2 yapı alanı mevcuttur. 26.570 m2 bodrum otoparkı, plandaki çok küçük park yerine projede zeminde bırakılan meydancık, projedeki yeşil alanlar ve otobüs durakları çıktığında 1/5000’liğe uygun 2400 m2’si mağazalar, 1740 m2’si alandan kaldırılanlara karşılık balıkçı lokantaları ve lokantalar, 3500 m2’si çok amaçlı salon, geri kalan bölümleri idare, sirkülasyon alanları, caz klübü, gençler için bilgisayar destekli eğlence-eğitim ve eğlence mekanlarından oluşan ~20000 m2 kapalı alan planlanmıştır.
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nce bu projeye uygun 1/5000’lik ve 1/1000’lik imar planı hazırlanmıştır.
PLAN NOTLARI
* YARIŞMA PROjESİNE GÖRE OLUŞAN MİMARİ PROjEYE GÖRE UYGULAMA YAPILACAKTIR.
* 1. BODRUM KATTA OTOPARK, KÜLTÜREL VE TİCARİ TESİSLER YER ALABİLİR.
*2. BODRUM KATTA, OTOPARK VE ÜST KATTAKİ KULLANIM FONKSİYONLARI TAMAMLAYICI FONKSİYONLAR YER ALABİLİR.
* BODRUM KATLAR, PARSEL SINIRINA KADAR KULLANILABİLİR.
* BODRUM KATLAR TOPLAM İNŞAAT ALANINA DAHİLDİR.
Bu gelişmeler yaşanırken. Şehir Plancıları Odası Antalya Şubesi’nin Doğu Garajı Alanı’nda, 8000 m’lik park alanı kaldırıldı. “Büyükşehir Belediyesi ve Mimarlar Odası’nın, bu alanla ilgili mimari proje yarışması yapabilmeleri için, böyle bir plan tadilatı yapıldı” iddiaları, genel seçim dönemi olması nedeniyle, Şubemizce kamuoyunda yanıtlanmamış, Eşgüdüm Kurulu Toplantısına taşınmıştır. Bu kurulda dönemin Şehir Plancıları Odası Antalya Şube Başkanı, 1999-2004 döneminde, 1/5000’likte böyle bir plan tadilatından bilgisi olmadığını, o nedenle bu tür açıklamalar yaptığını belirtmiş, alanda yarışma sırasında parkın kaldırılmasıyla ilgili bir işlem yapılmadığını teyit etmiştir. Ancak, daha önceki açıklamaları, bazı art niyetlilerce hep gündemde tutulmuştur.
İDDİA:
Antalya Nekropolü’ndeki sekizi lahit tipi, onlarca antik mezar iş makinesi ile parçalanmış ve kazınmıştır.
BELGE:
Antalya Müze Müdürülüğü’nün yazısı
Antalya ili, merkez, Doğu Garajı ve Halk Pazarı mevkii, 12672 ada 1 parselde yapılacak olan düzenleme çalışmaları kapsamında yapılan hafriyat çalışmalarında onlarca mezarın tahrip olduğu iddialarının olduğu ve söz konusu çalışmalarda kaç adet mezarın tahrip edildiğinin bilgilenmelerine esas olmak üzere acele olarak gönderilmesini konu alan Mimarlar Odası Antalya Şubesi’nin ilgi (a) yazısı incelenmiştir.
Koruma Kanunu’nun 28.07.1992 gün ve 1509 sayılı kararında “yeni yapılarda su basman vizesi olma aşamasında Antalya Müze Müdürlüğü’nün konu ile görüşünün Belediyesi’nce aldırtılmasının zorunlu olduğu” hükmü yer almakta olup, alanda başlatılan çalışmaların başlangıcında konu ilgi (b) yazımız ile Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na iletilmiş ve hafriyat çalışmaları başlangıcında yüzeyden yaklaşık 4-5 m. derinliğe inildiğinde zemine yaklaşılması nedeniyle yüklenici firma tarafından ilgi (c) dilekçe ile Müdürlüğümüze müracaat edilmiş ve bu aşamada alanda uzmanlarımızca gerekli inceleme yapılarak, alanda Attelia Antik Kentinin doğu nekropolüne ait olduğu düşünülen mezarların açığa çıktığı ve acilen Kurtarma Kazısı yapılması gerektiği konusunda rapor düzenlenerek konuyla ilgili (d) yazımız ile Bakanlığımız, Kültür Varlıkları ve Müzeler Gene Müdürlüğü’ne iletilmiştir.
Bakanlığımızın 06.03.2008 gün ve 41562 sayılı Kazı ve Sondaj İzin Belgesi doğrultusunda alanda Müdürlüğümüz başkanlığında Kurtarma Kazısı çalışmalarına başlanılmış ve çalışmalar 2009 yılında da devam etmiş olduğu için kazı ruhsatı yenilenmiş ve 13.01.2009 gün ve 6477 sayılı Kazı ve Sondaj İzin Belgesi doğrultusunda kazı çalışmalarına büyük bir titizlik ve özveriyle devam edilmektedir.
Dolayısıyla başlangıçta uzmanlarımızca yapılan incelemede, genelde tamamı ana kayaya oyulmuş olan ve yüzeyden yaklaşık 4-5 m. altta bulunan ve üzeri tamamen dolgu toprakla dolu olan alanın üzerindeki toprak, iş makineleri ile boşaltılıp derinleşme yapılırken mezarların bazılarının üst kısmında yüzeysel tahribatlar olduğu görülmüş ve alanda hafriyat çalışması derhal durdurularak BAKANLIK izni doğrultusunda Kurtarma Kazısı çalışmasına başlanılmıştır. İlk olarak hafriyat sırasında tavanı delinen ve 1 nolu mezar olarak numaralandırılan mezarın olduğu kısımda kazı çalışması yapılmış ve 1. çalışma döneminde 8 mezar açılmıştır. Bu mezarların bazılarında üst seviyede iş makinesi ile yapılmış tahribat izlerine rastlanılmıştır.
Aynı zamanda alan yüzeyinde Cumhuriyet döneminde inşa edilmiş olan modern yapıların bağlantısı olarak yapılmış foseptik kuyuları, inşaat temel hafriyat çalışmaları, balıkçılar tarafından yapılan atık malzeme çukurları nedeniyle bazı mezarlar hafriyat dışında bilinçsizce tahrip edilmiştir.
Sonuç olarak; başlangıçtan bugüne kadar yapılan çalışma bölümünde yaklaşık 8000 m2 yüzölçümlü alan genelinde toplam 640 adet mezar açığa çıkarılmış ve çalışmalara Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığının desteği ile Müdürlüğümüz başkanlığında uzmanlarımızca devam edilmektedir.
İDDİALAR:
-Attelia Nekropolü yok sayıldı.
-Koruma Kurulu, bu kez Nekropol alanını potansiyel sit ilan etmiş ve AVM projesinin 8 bin m2’lik bölümünü durdurmuş. Ama aynı kurul, AVM projesinin “potansiyel sit’in etkileşim çevresinde kalan 13 bin m2’lik bölümünde inşaata izin vermiştir.
-Koruma Kurulu’nca, 1992’de, arkeolojik alan ilan edilen Antalya Nekropolü’nde Müze gözetiminde ve elle yapılması gereken temel kazısı “loader” tipi iş makineleriyle yapıldı.
-Mimarlar Odası’nın koordinasyonu ile 2005’de yapılan yarışmada, Ömer Ozak Erkal’ın projesi birinci seçildi. Ne plan tadilatlarında ne de yarışma bilgi notlarında, Antalya Nekropolü hiç anılmamıştı. Erkal, AVM projesinin halk pazarı bölümünü Nekropol’ün üzerine yerleştirdi ve yarışma jürisi de bunu sorgulamadı.
AÇIKLAMA VE BELGELER
1980-1999 yılları arasında Doğu Garajı alanında 82 antik mezar bulunduğu ve 1999-2000 yıllarında müze kazıları sonucu Doğu Garajı alanının Nekropol sınırları içinde olduğu belgelerine bütün uğraşlarımıza karşı ulaşamadık. Böyle bir belge var ise bu belgeyi bulunduranların, bilgisi olanların alanın sit alanı olmasıyla ilgili girişimde bulunmamalarını kınamak gerekir. 1999-2000’den bu yana bölgede inşa edilen özel mülkiyetteki alanlardaki yapılara bu girişim gerçekleşmediğinden müdahale edilmemiş olması da oldukça üzücüdür.
İddia edildiği gibi; 1992 yılında Antalya Koruma Kurulu kararında alanda herhangi bir sit alanı kararı verilmemiş, yalnızca su basman vizesi alma aşamasında, temel kazıları sırasında Müze Müdürlüğü’nün konu ile ilgili görüşünün belediyesince aldırtılması zorunlu hale getirilmiştir. Bu karar hafriyat kazısı sırasında çıkabilecek herhangi bir buluntuya rastlanması olasılığına karşı tedbir niteliğindedir.
Alanla ilgili Koruma Kurulu 1992 kararı ile Doğu Garajı alanının arkeolojik alan ilan edildi savları da yukarıdaki belgeden anlaşılacağı gibi doğru değildir. Bir alanda Koruma Kanunu’na uygun koruma amaçlı imar planı hazırlanması için alanın sit alanı ilan edilmiş ve sınırlarının belirlenmiş olması gerekir. Kararda böyle bir hüküm de yoktur. (İlgili 1992 kararı sadece Doğu Garajı alanı için alınmış hissi uyandırılmaya çalışılmaktadır. Oysa bu karar özel mülkiyetteki bir parsele inşaat yapılması sırasında gerekli incelemeler yapılarak sadece Doğu Garajı alanı için değil, Doğu Garajı alanını da kapsayan bölge için genel bir karar olarak verilmiştir ve o tarihten bu yana bölgede onlarca özel mülkiyette yapı inşa edilmiştir.)
Koruma Kurulları; 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Yasası ve Koruma Yüksek Kurulu ilke kararları doğrultusunda görev yaparlar. Bu yasa ve kararlarda potansiyel sit alanı ile ilgili bir tanım bulunmamaktadır. Bu bağlamda Koruma Kurullarının potansiyel sit alanı ilan etmeleri mümkün değildir. Bu alanla ilgili sit kararı verilmiş gibi bir hava yaratmak kamuoyunu yanıltmaktan öteye bir anlam taşımamaktadır. Kültür ve Tabiat Varlıkları Antalya Bölge Kurulu’nun bu konuyla ilgili 02.05.2008 tarihli kararı açıktır.
(Bu kararı alan Koruma Kurulu üyelerinin içinde iddiacılardan çok daha duyarlı, samimi, art niyetsiz olarak gerçekten korumaya gönül vermiş akademisyen, uzman, arkeolog üyelerin de bulunduğunun bilinmesinde yarar görüyoruz.) Ve yine yasa ve ilke kararlarında potansiyel sitin etkileşim çevresi gibi bir tanım da yoktur. Bu yanıltıcı tanımla da söz edilen etkileşim geçiş alanı ise, o da ancak planlama yapılırken Alanı ve sınırları belirlenmiş sit alanıyla ilgili Koruma Yüksek Kurulu ilgili ilke kararı gereği böyle bir alan tanımlanabilir. Bu hususta belirlenen sit alanının çevresindeki fiziki oluşum dikkate alınır. Doğu Garajı çevresindeki fiziki oluşuma dikkat çekmekte yarar görüyoruz.
Büyükşehir Belediyesi bu alanın mimari projelerini yarışma yoluyla elde ederken 1985 yılından bu yana yapılan plan ya da plan tadilatlarında sit kararı, arkeolojik alan, nekropol alanı sınırlarıyla ilgili hiçbir bilgiye rastlanmamıştır. Neresi nekropol alanıdır? Kesin sınırları nasıldır? Böyle bir kesin bilgiye de ulaşılamamıştır. O nedenle de bu konuyla ilgili bir belge şartnamede yer almamıştır. Yarışmada sanki böyle bir sınır varmış da proje müellifi bu sınırlar içinde nekropolün üzerine halk pazarını bile bile yerleştirmiş, jürinin de bu konularda bilgisi varmış da bu durumu sorgulamamış, engel olmamış gibi bir hava yaratmak da kamuoyunu yanıltmaktan başka bir amaca hizmet edemez. Bu alanla ilgili sadece 1992 Koruma Kurulu Kararı gereği subasman kotu, temel hafriyatları sırasında müze kontrolünde işlem yapılması istenmiş, Doğu Garajı alanında işlemler da bu karara göre yürütülmüştür. İşlemlerle ilgili diğer iddialar belgesizdir, söylentidir, dedikodu niteliğindedir.
Diğer yandan kişiler, kurumlar, gerçekten doğal ve kültürel değerlerin korunmasıyla ilgili bilgilere belgelere sahip ve geçekten bu değerlerin korunmasını savunuyor iseler bunları dergilerde dile getirmek, bürokratların ve yöneticilerin bu birkaç dergiyi okumaları, takip etmelerini beklemek yerine bilgi ve belgeleri kurumlara iletmeleri gerekir. Ancak ondan sonra bu yönetici ve bürokratları sorgulama hakları doğabilir.
Bu proje olmasaydı halk pazarını ve Altın Portakal Çarşısını bu alandan kaldırmak bazı hatalarla da olsa Nekropol ile ilgili kazıları başlatmak da mümkün olmayabilirdi. Ve hatta Müzenin yazısında belirttiği gibi Cumhuriyet döneminde inşa edilmiş olan modern yapıların bağlantısı olarak yapılmış foseptik kuyuları, inşaat temel hafriyat çalışmaları, balıkçılar tarafından yapılan atık malzeme çukurları nedeniyle gelecek kuşaklara aktarılabilecek mezarlarda kalmayabilirdi.
Şimdi gerçekten doğal kültürel değerlerin korunması, geliştirilmesi için uğraş veren ve bu değerlerin, kentimizin kimlikli gelişmesi için ne kadar önemli olduğuna inanan duyarlı insanların, bu mezarların içinden çıkan eserlerle birlikte, bu alanda nasıl korunacağı, nasıl sergileneceği, nasıl tanıtılacağı, iklim koşullarından zarar görmemesi için nasıl çağdaş çözümler üretilebileceğini düşünme, tartışma ve sonuca ulaştırma zamanıdır.
Bu eserlerin gelecek kuşaklara aktarılması ile ilgili başka bir yol da yoktur.
SON SÖZ:
SİZCE TARİHİ KÜLTÜREL MERKEZ PROjESİ VE KENTTE SON 5 YILDIR YAŞANAN GELİŞMELERE KARŞI DURUŞTA, MİMARLAR ODASI ANTALYA ŞUBESİ VE BAŞKANI HANGİ TOPLUMSAL SINIFLARDAN YANADIR VE HANGİ SINIFI TEMSİL ETMEKTEDİR?
VE YİNE SİZCE; TARİHİ KÜLTÜREL MERKEZ PROjESİ, GERÇEK ANLAMDA BİR DÖNÜŞÜM PROjESİ DEĞİL MİDİR?
VE BU PROjEYE SADECE UYGULAMA ÖDÜLÜ VERMEK YETERLİ MİDİR?
Mimarlar Odası Antalya Şubesi
Balbey mahallesi ile ilgili bilgi verirmisiniz orasıda sit bölgesinden çıktımı, herhangi bir proje si varmı, internete verilmiş bir planı varmı bilgilendirirseniz memnun olurum teşekkürler.
olumlu olumlu işler. Antalya’da eksiğiyle bile olsa projeci yöneliş olumlu. bir tek herşeyi göze almış ve denetimsiz yerlerde projecilik diye ihalecilik meşrulştırılabilir buna dikkat edilmeli. Antalya örnek alınmalı.
Antalya büyük şehir artık ve her büyük şehirde olduğu gibi hızlı yapılaşmaya uğruyor. Bu gibi hallerde doğal olarak var olan eski doku eski meydan eski okul eski mahalle… acaba ne oluyor diye refleks bir savunma mekanizması çalıştırılıyor. Eski değerlerin hele ki Antalya gibi tarihi ile dünyanın incisi bir şehrin bu kendi otantik özelliği kaybolduğunda herhangi bir şehir olarak çıplak kalacağı düşüncesiyle duyarlılık daha fazla artıyor. Bu refleksleri normal karşılamak gerekir. Keşke elli altmış sene önce yap-sat mütahhitliği ülkeyi ele geçirmeden önce her sokakta bütün eski yapıların birer birer yıkılıp yerine katlı apartmalar yapılmadan önce bu kadar duyarlı olunabilseydi. İşte Antalya, bir tek Kaleiçi korunabilmiş ( onun da içinde bir sürü betonarme bina vardır) geri kalan yerler tek düze yüksek apartmanlarla kaplanmıştır.
Bu duyarlılığı en çok gösteren kurumlardan biri oda ve oda çevresidir. Fakat burada yazının konusu olduğu gibi sanki bazı yapılaşma ve projelere oda çevresi evet demiş de onlardan başka bir grup kentin dokusunu savunuyormuş gibi görünüyor. Bu tartışma son yıllardaki bazı projelerden dolayı bunu görüyoruz.
Ama zıtlaşmadan çok tartışma diyelim biz hepimizi ilerletmesi açısından, koruyalım-yıkalım gibi meseleyi irite etmeden korunacakları tertemiz korumak ve yeni yapılacakları ise etüdlü, gerçek projeler olarak düşünmek, proje ve uygulamada gerçek bir kalitenin peşinde olmanın ben daha fazla kamu yaraına olduğunu düşünüyorum. Antalya şubenin ön ayak olduğu projeler belli bir standardın üzerinde ve olumlu bence. Diğer koruma konularını atlamadan bu kalite sürdürülürse o yörenin mimarlığı, profesyonelliği de nitelik kazanır. Diğer katı savunmacı-korumacı yaklaşımlarda bir kaç önemli yer saklanıyormuş gibi görünse bile çoğu zaman bir beş on yıllık dilimde parça parça vatandaşın hür teşebbüs başarısıyla tırtıklanarak elde hiç bir şey kalmamaış oluyor. Bu da startejik birşeydir mesela dikkat edilmeyen. Suret-i haktan durup, hiç günah işlemeden cennete gitmeye çalışanların etrafında göremedikleri büyük çürümeler olur çoğu zaman. O zaman proje ve proje tartışmak açıklık ve şeffalık yönünden daha doğrudur. Daha bütünseldir.
Antalya için uğraşıları olanlara kolaylıklar dilerim.
Saygılar
ya tamam abiler ellerinize sağlık ne güzel işler yapmışsınız. iyi etmişsiniz herbirşeyi. yapmışsınız da nedir bu öfkeli afra tafralı cevap mahiyetinde yazılar. antalyalılar sakin olur adanlılar hırçın olur derlerdi bu mimarlarda değişikmi tezahür ediyor???
Bir tarih ve turizm kenti olan Antalya bir Venedik, bir Milano olabilmeli ve özellikle tarihi bölgelerin ve kent merkezinin canlandırılması ve dönüşümü yapılmalıdır. Tam anlamıyla literatürdeki dönüşüm tarihi korumayı da içine alarak gerçekleştirilmelidir.
Yukarıdaki yapılan iş envanterine bakılınca ümit verici gelişmeler olabili gibi duruyor.
Bu kenti turistler kıılarda deniz ve güneş banyosu yapmak ve beş yıldızlı dev bloklarda geçirmek için değil kentin tarihi dokusuyla yeni modern yapılaşmasının iç içe girdiği kent içinde geçirmeleri lazım.
Onun için de fdaha fazla proje lazım. Yukarıda anlatılanları yapanları kutlarım ellerine sağlık.
Saygılar
kentteki bütün değişimlere ve dönüşüm projelerine yol göstermiş kendi beceri ve gücü oranında çözümler sunmuş bir oda… hayal mi görüyoruz, yani sadece eleştirmiyor kentin projelerinde sorumluluk taşıyor görev alıyor bazılarına ön ayak oluyor… böyle bir oda modeli mi var yani? tmmob ve m.o. içinde devrim o zaman bu. başka bir uzay yani.
kolay gelsin.
yapılan çalışmalar oldukça olumlu. Antalya’ya güzel kazanımlar yapılmış. oda bu projlere katkı vermiş, güzel.
savunma psikolojisi içinde bu tonda cevap vermeye gerek yok. eleştiri her yerde yapılabilir. mimarlık dünyasında ise eleştirinin her türlüsü yapılır. bunu en çok oda yönetimleri bilir. dolayısıyla eleştiri yapılır sizde yanıt verirsiniz.
Kalekapısı ve Kaleiçi düzenlemeleri çok yerli yerinde. Yıllar önce Kalekapısı yarışması projesi elde edilmişti. bu projeden istifade ediliyordur işallah. tarihi bölgede vakıf han gibi birçok iri kütle temizlenmiş bunlar çok olumlu. fakat daha temizlenecek pürüzler var yukarıdaki fotoğraflarda görülüyor.
birde cepheler mutlaka ele alınmalıdır. tarihi bölge ve kent merkezi bu çapaçul görünümden hızla uzaklaşmalı yeni ve modern bir tarihi kent yüzüne kavuşmalı.
saygı ile
Kaleiçi’ndeki düzenlemeler bence olabildiğince hoş olmuş. Her yer yayanın üstünlüğü anlayışıyla taş kaplanmış ve engeller ortadan kaldırılmış. Cumhuriyet meydanı da çok güzel açılmış. Yeni cephe düzenleride çok şık gerçektende. Okullar bölgesindeki proje biraz daha çalışılabilir geldi bana. Çalışmalarınızda başarılar dilerim.