Fikret İnan… Son zamanlarda ismi en çok anılan konut patronlarından biri. Çok da farklı biri… Hakkında çıkan “Battı… Batıyor… Batacak!” dedikodularına kulak tıkıyor ve cevabını, birbiri ardına ekonomik, kaliteli konutlar geliştirerek, yeni yatırımlar planlayarak verdiğini söylüyor.

fiyapi-fikret-inan.jpgFi-Yapı’nın 3.5 yıllık bir şirket olduğunu hatırlatan İnan, “Aslında biz, 3 buçuk yaşında bir bebeği ciddi bir maratona soktuk. Maraton koşuyor ve iyi de koşuyor” diyor ve ekliyor: “Bu süre zarfında geldiğimiz durum ortada… Başarılı çıkış yapan bir insan varsa, bu benle ilgili değil, her zaman oldu ve bundan sonra da olacak. İnsanlar böyle dedikodulardan hoşlanıyor. Ciddi çıkış yapan kişiler olunca, başarılı olmaları istenmiyor. Nasıl bir mantıksa, bu tip firmaların desteklenmesi gerekirken, böyle dedikodular çıkıyor. Buna anlam vermek mümkün değil.”

Tek cevabım inşaatların ilerleme seviyesi
Markalı konut projelerinde son 1 yıldır en çok tartışılan isim haline gelen Fikret İnan, “Söylentiler, bizde mizah konusu. Laz fıkrası gibi, kendi içimizde böyle konuşanlara gülüyoruz. Bizim bu konuya sözlü olarak cevap vermemiz yanlış olur. Sorulara bizim vereceğimiz tek cevap, inşaatlarımızın ilerleme seviyesi. Yaptığımız işlerle insanlara cevap veriyoruz aslında. Kapı kapı dolaşıp insanlara “Ben şöyleyim, ben böyleyim” diye anlatamam.” diyor.

Tüm projeler programın önünde ilerliyor
Fi-Yapı’nın halihazırda 9 projesi mevcut. 9 projede toplam 8.250 konut, 50 bin metrekarede ticari alan üretiyor. Şirket kuruluşundan bu yana, 9 projenin 3’ü teslim edildi, daha doğrusu 3’üncünün bir kısmı teslim edildi, geri kalanı da kasım sonunda teslim edilecek. Tuzla 2 ve 3, Fi-Life, Fi-Tower ve Gebze projelerinde teslimler 2011’in Mart’ında başlayacak, 2011 Kasım’ına kadar teslim edilecek. Tüm projeler tamamlandığında 250 milyon TL kazanç sağlayacağını söyleyen İnan, “12 ay sonra, bizim teslim edilmemiş 1 projemiz kalacak. 2007 Mayıs’ında kurulan bir şirket 9 proje üretiyor, çok kısa sürede teslim ediyor. İnsanlar dolayısıyla buna inanmıyorlar. Ama şu an tüm binalar ayakta, kabaları bitti, ince işleri devam ediyor. Tüm projelerde programın önündeyiz. Son derece keyifli bir çalışma tempomuz var” diyor.

Geçen yıl 4 binin üzerinde konut sattık
Doğru zamanda doğru işler yapmanın Fi-Yapı’nın sırrı olduğunu söyleyen Fikret İnan, “Doğru zamandan kastım, global krizle birlikte ekonomik konut konseptini başlattık. TOKİ dışında bu işi yapan özel firma yoktu, bir açık vardı bu konuda. İlk 2008 Kasım’ında, metrekaresini 800 TL’nin altında fiyatla konut inşa ettik. 1.200 TL’nin altında konut yokken. Bu da insanlarda ciddi bir şaşkınlık yarattı, inandırıcı gelmedi. Daha sonra işlerin ilerlediğini gördükçe insanlar bize inandı, teveccüh etti. 2009 senesinde 4 binin üzerinde daire satarak çok ciddi bir iş yaptık. Bu konsepti biz çıkardıktan sonra, şu an onlarca firma bu konsepti yapıyor, olmaz denilen, yapılamaz denilen işi yapıyorlar. Olabildiğine herkes inandı. Yapan da, satan da. Meslektaşlarımız bize çok büyük tepki gösterdiler, bu iş yapılamaz diyen firmaların bir çoğu bizim fiyatımızdan daha aşağıda projeler yapıyor. Yani takdir ediyorlar ki, taklit ediyorlar…”

Sosyal sorumluluk işlerine devam
Fikret İnan adının Fi-Yapı’nın önüne geçirmek gibi bir amacının olmadığını söyleyen İnan, sosyal sorumluluk işleri, hayır işleri ve okullar inşa ettiğinin altını çiziyor ve şöyle diyor: “Çok şükür şu ana kadar playboylukla gündeme gelmedim. Yaşam tarzım, aile düzenim belli. İşine odaklanan, mütevazi bir hayat yaşamaya çalışan biriyim. O yüzden Fikret İnan sosyal yaşam işlerine devam edecek. Fi-Yapı’da herkes için kaliteli yaşam üretmeye devam edecek. Fikret İnan da bundan mutlu, keyfi yerinde. Bu şekilde devam ettireceğiz.”

2011’de ciddi hamle yapacağız
“Özellikle söylemek istiyorum; 2010’da 10 bin konut işine başlar ve çok rahat satardık. Ama dedik ki 2010 senesinde yeni projeye başlamayacağız. İnsanlar tedirgin oluyor. Bir firma çıkıyor, binlerce daireyi satışa çıkartıyor. Ya bunları yapamazsa ne olur? 2010 senesinde durduk çünkü daire sattığımız insanları ve piyasayı tedirgin etmek istemedik. Yaptığımız işi bildiğimizi ve ayaklarımızın yere bastığını göstermek istedik. Başladığımız bi tek Tuzla 3, bir de 2009’dan gelen Gebze projesi vardı. Tuzla 3 projesi 270 konutluk, bizim için ufak bir proje. 2011 ilkbaharında kaba inşaatı bitmemiş hiçbir projemiz kalmayacak. 2012 mayısında teslim edeceğimiz projelerde bile beton kalıbı olmayan proje kalmayacak. Elimizde çok ciddi kalıplar, alet edevat ve ekipler var. Biz bu ekipleri boşa çıkarmak istemiyoruz. Artık otomatiğe bağlandı, bir yandan kaba inşaatlar devam ederken, bir yandan da projelere devam ediyoruz. Aksi takdirde yapacak işimiz olmuyor. 2011 baharındaki ciddi yatırım planlarımız var. İstanbul, Ankara ve Anadolu illerinde. Ciddi bir hamle yapacağız.” 2011 İlkbaharında hayata geçirmeyi planladığı İstanbul projeleri hakkında bilgi veren İnan, “2 tip proje istiyorum. Merkezlere daha yakın, daha yüksek paralara satabileceğimiz, lüks konut. Çıtayı biraz yükseltmek istiyorum. Ama ekonomik konutu da devam ettirmek istiyorum, esas işimiz bu. Böyle bir algı olsun istemiyorum. İnsanların ulaşabileceği konutlar da üretilmesi lazım. Sırf lüks konut üretirsek bir hizmet etmiş olmayız. Ekonomik konutu biraz daha sosyal sorumluluk olarak görüyorum. O yüzden İstanbul’da hem lüks, hem ekonomik segmenti devam ettirmek istiyorum. Hedefim 10 yılda 100 bin konut.”

Bir laf atayım herkes konuşsun demiyorum
“10 yılda yüzbin konut hedefi için eylem planınız nedir?” diye soruyorum. İnan eylem planını şöyle anlatıyor: “İlk kez yüz bin konut dediğimde herkes beni tenkit etti. İlk basın toplantısında bazı gazeteciler “Siz yüzbin dairenin ne olduğunu biliyor musunuz” dedi. Bundan sonraki en küçük projemiz 1.000 projelik olucak. Sonra 5 bin, 10 bin, 20 bin daireli projelerimiz olucak. O yüzden bizim yüz bin konutu doldurmamız 10 yılı inşallah bulmayacak. 10 yılda yüz bin konutu yapmamız Allah’tan mani gelmezse çok rahat. Ben bir laf atayım da insanlar konuşsun diye söylemedim bunu.”

100 bin konut yapmak, 10 binden daha kolay
Hedefe ulaşmada önemli olanın sistemin çarkının dönmesi olduğunu söyleyen İnan, “Çark bir sefer döndü mü sorun yok. İlk on bin konutu bitirip, teslim edip, taahhütlerimizi yerine getirdikten sonra, yüz bin konutu yapmak ilk on binden çok daha kolay. Borsadaki gibi, destek/direnç seviyesi. İlk bin daireyi kırdıktan sonrası kolay. Bini yapan on bini de yapar ki biz on bin sınırındayız. Sonraki aşamada da on bini kıran yüz bini yapar. Bizim bunları ne kadar zamanda yaptığımız belli. 40 senelik firma oluruz, 8 bin konut üretiriz, o zaman “Nasıl yapacaksın?” derler. Ama 0-100 km’deki performans belli. 0-100 km’ye şu kadar zamanda çıkıyorsa bu adam, o zaman 0-300 kilometreye de çıkabilir. Biz onu hissettiriyoruz zaten” diyor.

Banka kredisi kullanmıyorum diye vatan haini oldum
Bankalardan kredi almaya her fırsatta karşı olduğunu yineleyen Fikret İnan, neden kredi kullanmadığını ise şöyle açıklıyor: “Kredi kullanmıyorum diye vatan haini oldum. Niye kullanayım ki kredi? Paranız yoktur, bankalara avuç açarsınız, yalvarır yakarırsınız, sizi kapıda bekletirler, güneş açtığı zaman şemsiyeyi tutarlar, yağmur yağınca şemsiyeyi kaparlar. Benim derdim ne? 2001 krizinde boyumun ölçüsünü aldım. Gecelik yüzde 5 bin TL faiz ödedim. Aynı hatayı tekrar yapmanın ne mantığı var? Kredi kullanmak gibi bir lüksüm yok. Yaptığınız doğru yatırımları, bankaların panikleyerek, tedirgin olarak kredilerini geri çağırması, ödemelerdeki ufak bir aksaklık bankanın krediyi çağırma sebebidir. Mal varlığınız zaten ipotekli, krediyi alırken size Fi-yapı’nın tüm varlığına ipotek koyuyor. Ben böyle birşeye girmem. Bir problem olduğu zaman ipinizi çekerler, bitersiniz. Benim zaten para ihtiyacım yok. Arsayı satın alıyorum, projelendiriyorum. İnşaatına başlamadan satışa çıkartıyorum. İnsanlar peşinatını veriyor, üzerine Fi-yapı’nın finansmanıyla 60 aya kadar vade yapıyoruz. Taksitlerini ödüyor, ben onlardan aldığım peşinat ve taksitle inşaatı zaten yapabiliyorum. Kredi kullanmam anormal, ama kredi kullanmadığım için anormal duruma düşüyorum. Başkalarının yaptığı mı benim yaptığım mı doğru? İnsanlar bunu düşünüp cevap vermeli.”

İglesias da adaya talip
Geçtiğimiz aylarda 35 milyon dolara aldığı Dikili’de bulunan Garip Ada’ya dört talip olduğunu söyleyen Fikret İnan, Julio İglesias’ın da adayla ilgilendiğini söyledi. İkisi Arap, biri İtalyan ve bir de Julio İglesias, 4 kişinin talip olduğu Garip Ada’yla ilgili, “İşin enteresanı, ben adayı satılığa çıkarmadım ama devamlı talipler çıkıyor. Buranın projesi yapılıp biter, ilkbahara kadar ruhsatları alırız. İlkbaharda da inşaata başlarız dediğimiz bir işte, birilerinden “Burayı alalım, şöyle yapalım” diye teklifler geliyor. Ticaret yaptığımız için de böyle tekliflere kulak tıkayamıyoruz. Tekliflerimizi sunduk. Bu gruplardan haber bekliyoruz. Ama bu ay içinde, müspet bir sonuç alacağım, çünkü gündemde kalmasını istemiyorum. Yapı olarak öyle uzun sürüncemelere gelemiyorum. Olursa olur anlaşmamızı yaparız. Ekim sonuna kadar satılmazsa, gündemden çıkartacağım. Ruhsat çalışmalarına başlayacağım.”

Kimse “Malına fazla para istiyorsun!” diyemez
Ada için istediği 350 bin doların insanlara abartılı geldiğini, metrekaresinin 900 dolara geldiğini ve böyle bir konumda ada almanın son derece mütevazi bir bedelinin olduğunu söyleyen İnan, fiyatın abartılı gelmesinin sebebini ise söyle anlatıyor: “İnsanlara abartı gelmesinin sebebi, aldığımız fiyatla sattığımız fiyat arasındaki fark. Ben aldım, hediye de edebilirlerdi. Burası bana hediye geldi diye ben de 10 milyona vereyim diye birşey yok. Araştırdım, proje geliştirdim. Kuru bir adayken şimdi projesi olan bir ada haline geldi. Kimse bana malına fazla para istiyosun diyemez. Bunun zaten emsali yok ama biri bana emsal göstersin, bu paraya etmeyeceğini kanıtlasın ben bu paraya sattığım zaman yaklaşık 60 milyon dolar vergi ödeyeceğim. Bu da işin ayrı bir keyfi. O zaman insnalar bu paraya eder miymiş etmez miymiş, anlayacaklar.”

Stadı yeniden yapmaya talibiz
Geçen yılın başından itibaren çok ciddi sponsorluk anlaşmaları yaptıklarını fakat bu sene farklı bir şey yapmak istediklerini söyleyen İnan, BJK İnönü Stadı’nın isminin “Fi-Yapı İnönü Stadı” olarak kullanılması için BJK yönetiminden teklif geldiğinde onur duyduğunu söyledi ve şöyle devam etti: “Hem prestijli, hem sıra dışı, hem de herkesin yapamayacağı bir iş. Oraya konacak bir isminiz yoksa, 10 milyon dolar da verseniz isminizi koymazlar. Belli bir ciddiyet, duruş olmalı ki size gelsinler. Bizde böyle bir duruş gördükleri için Beşiktaş Spor Klübü’ne teşekkür ediyoruz. Görüşmeler olumlu sonuçlandı. Birinci yıl 3 milyon 500 bin TL + KDV, ikinci yıl ise 3 milyon dolar + KDV bedel ile sözleşmeyi imzaladık.” Fikret İnan bu işe girmesindeki esas sebebi ise şöyle açıklıyor: “Stadı yıkıp, yerine yeni bir model yapmak istediklerini yönetim bize söyledi. Biz de bu ilk basamak olarak gördük ve talip olacağımızı söyledik. Onlar da olumlu baktı. Birinci adımı attık. İkinci adım ise, stadın yıkılıp yerine yeni bir stadın yapılması.”

Kaynak: Hürriyet Emlak

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir