Tüm uyarılara rağmen kapatılmayan Erzincan’daki altın madeni felaketinin bir benzeri, Artvin için de yaklaşıyor. Üstelik failler, Erzincan’daki ile aynı şirketler. Ve uzmanlar, çevre mücadelesi verenler, hukukçular yine uyarıyor: Geç olmadan durdurun!
Türkiye, her biri kendine yerli bir işbirlikçi bulmuş yabancı altın tekellerinin sömürgesine dönüşüyor. İktidar da 21 kere değiştirdiği ve bir kez daha değiştirmek için hazırlandığı maden yasasıyla, verdiği izinlerle, ortaya çıkan skandalların üstünü örterek, sömürgeciliğin önünü açıyor. Afrika’da ne yapıldıysa, Türkiye’de de o yapılıyor.
Dolayısıyla Erzincan’da bir ihmalden bahsetmek mümkün değil. Bilinçli sürdürülen bir politikanın sonucu bu. Bakın aynı şeyi, aynı şekilde Artvin’de yapıyorlar şimdi. Sonuç farklı mı olacak?
YİNE AYNI ORTAKLAR BİR ARADA
Arjantin ve Şili’de altın, gümüş, bakır portföylerine sahip Mariana Resources şirketi, Artvin’deki aramalarında Hod bölgesinde bakır ve altın rezervi keşfetti. Ve 2014 yılında Çalık Holding’in şirketi Lidya Madencilik ile anlaşma yaptı. Hod maden projesi için kurulan Artmin Madencilik’in yüzde 70’i Çalık’ın, yüzde 30’u Mariana Resources’ın oldu. 2017 yılında Kanadalı altın tekeli Sandstorm Gold, Mariana Resources şirketinin yüzde 30 hissesini 175 milyon dolara satın aldı. Daha sonra 2023 yılında da SSR Mining tekeli, Artmin Madencilik’in yüzde 40 hissesini 270 milyon dolara alıp, bu ortaklığa katıldı. Yani Erzincan’daki Anagold Madencilik’te ortaklık kurmuş Çalık ve SSR Mining, Artvin için de birleşti.
Altın tekellerinin gerçekten sinsi ve sabırlı olduğunu unutmamak lazım. Sömürgeleştirecekleri yerlerde akla hayale gelmeyecek ayartmalar yapıyorlar. Medyayı, yerel siyasetçileri, yörelerde sözü dinlenen insanları satın almakta oldukça mahirler.
Artvin’deki Hod maden bölgesinde de sabırlı bir çalışma yürüttüler. Bütün ortaklıklar kurulup, planlar hazırlandıktan sonra ÇED başvurusunu 2019 yılında yaptılar. Ancak o sıra Kaz Dağları’nda Kanadalı Alamos Gold’un faaliyetleri ile ilgili kamuoyunda yoğun tepkiler olduğundan, onay süreci yavaş ilerledi. Nihayetinde Kasım 2021’de, Murat Kurum’un bakanlığı döneminde Artvin için de ÇED onayı çıktı. İnşaat faaliyetleri, kazılar derken üretimin 2027’de başlaması ve 13 yıl sürmesi öngörülüyor. Yani 13 yılda ne var ne yok silip süpürüp, orayı da terk edecekler.
Peki cennet gibi bir bölgede başlayan proje nasıl zararlara yol açacak?
CERRATTEPE’DEN BÜYÜK
Hod, eski bir bakır madeni bölgesi. Dik yamaçlardan oluşan bir vadi. En önemli özelliklerinden birisi de zeytin ağaçlarıyla dolu olması. Ayrıca malum, Karadeniz’in derelerine açılıyor. Haliyle verimli tarım arazilerine komşu. Yeşilliğini, bitki örtüsünü anlatmaya lüzum yok zaten.
Projeyi inceleyen uzmanların tespitini anlaşılır bir dile çevirirsek; şirket bir bölgede 25’inci metreden sonra 103 metre boyunca 1 ton toprak içinde 9 gram altın, aynı yerde ikinci bir sondajda da 78’inci metreden başlayarak 33.4 metre boyunca 1 ton toprakta 18.3 gram altın olduğunu tespit etmiş. Kabaca bölgedeki 9 gram altını çıkarmak için en az 128 metrelik kazı yapılması şart. Yani dar vadiyi alt üst edecekler. Cerrattepe’den çok daha büyük olduğu hesaba katılırsa, nasıl bir yıkımın yaşanacağını tahmin etmek zor değil. Yağış yoğunluğu, dik yamaçların olması sebebiyle oluşan heyelanlar vs. düşünüldüğünde siyanürle altın üretiminin yaratacağı tehlikenin boyutları daha da katlanıyor.
Kısaca Erzincan’da yaşananlar tesadüf değil ve maalesef son olmayacak. Memleketin her tarafında bomba gibi zehirli atıklar birikiyor ve bir gün mutlaka tek tek patlayacak. Patlıyor da…
Kaynak: Duvar