Kendisinin ‘çevrecilerin daniskası’ olduğunu söyleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da, İstanbullulara rağmen onlarca hektar ormanlık alanı, su havzalarını yok etme pahasına da olsa üçüncü köprüyü yapmakta kararlı.

istanbulkopru.jpg

İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı iken üçüncü köprünün İstanbul’a ve İstanbullulara ihanet olacağını söyleyen Erdoğan, Malezya’ya yaptığı ziyaret dönüşünde ayağının tozuyla üçüncü köprünün yapılacağını duyurmuştu. Köprünün Malezyalı bir şirkete ve konsorsiyuma 49 yıllığına kiralanarak yaptırılacağını açıklayan Erdoğan, köprünün bir ayağının Sarıyer’de bir ayağının Beykoz’da olacağını söyledi. Erdoğan’ın bu açıklamasından sonra Sarıyer halkı ve demokratik kitle örgütleri bir araya gelerek ‘Üçüncü Köprüye Hayır! Yaşam Platformu’nu oluşturdu. Köprünün ayaklarının geçeceği tahmin edilen yerlerde eylemler, toplantılar yapan platform üçüncü köprüye karşı kamuoyunun dikkatini çekmeye çalışıyor. Biz de bu platformun bileşenleri ve köprüden olumsuz etkilenecek Sarıyerliler ile görüştük.

İstanbul bu yükü kaldıramaz

Üçüncü köprünün halkın ihtiyaçlarını karşılayamayacağını belirten ‘Üçüncü Köprüye Hayır! Yaşam Platformu’ bileşenlerinden de olan Emek Partisi Sarıyer İlçe Örgütü Başkanı Hikmet Kaya, köprünün tamamen uluslararası sermaye gruplarının İMF Dünya Bankası, otomotiv, lastik sektörünün karayolcu politikaları ihtiyaçları doğrultusunda yapılmak istendiğini söyledi. Birinci ve ikinci köprünün yapımında çok sayıda ağaç ve ormanlık alanın yok edildiğini anlatan Kaya, ikinci köprüyle beraber bitme noktasına gelen havzaların üçüncü köprüyle tamamen ortadan kalkacağını vurguladı. İstanbul’un bu yükü kaldıracak gücü olmadığını ifade eden Kaya, üçüncü köprünün İstanbul’a ihanet olacağını kaydetti.

Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında evlerin yıkılmak isten yüzlerce ev olduğunu vurgulayan Kaya, üçüncü köprü bahane edilerek bu yıkımların daha kolay yapılacağına dikkat çekti. Yıkımların sosyolojik boyutuna da değine Kaya, “Burada doğmuş, büyümüş evlenmiş olan insanların akrabalıkları komşuluk ilişkileri tamamen ortadan kalkmış olacak. Yani insanların sosyal dokusu ortadan kalkacak” diye konuştu. Üçüncü köprü yerine raylı sistemi ve toplu taşımayı öneren Kaya, “Metronun daha da uzatılması, metro ağının insanların ilçelerine, semtlerine hatta mahallerine kadar ulaşılmasını istiyoruz. Zaten bunun tek çözümü budur. Toplu ulaşım ve raylı sistemi öneriyoruz. Yani İstanbul’un ihtiyacını bu karşılar diye düşünüyoruz” dedi.

İstanbulluların ‘Üçüncü Köprüye Hayır! Yaşam Platformu’ nu sahiplenmesi gerektiğini dile getiren Kaya, yapılacak köprünün sadece Sarıyer’e zarar vermeyeceğini İstanbul’un ormanlarının, su havzalarının ortadan kaldıracağını vurguladı. İkinci köprüye karşı yapılana mücadelenin altından sadece belirten ‘Üçüncü Köprüye Hayır! Yaşam Platformu’nun kalkamayacağını belirten Hikmet Kaya, İstanbul’da ki bütün sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin bir araya gelerek birlikte mücadele etmesi gerektiğine dikkat çekti.

Önce göçü durdurmalılar

Üçüncü Köprü ile ilgili hazırlanan projelerde Sarıyerlilerin fikirlerinin alınmadığını belirten Sarıyer Belediye Meclis üyesi Hüseyin Coşkun, Var olan köprülerin İstanbul trafiğine çözüm getirmediğini dile getirdi. “Siz iki yakayı birbirine bağlıyorsunuz karşıdan karşıya araçların geçmesi için yatırım yapıyorsunuz. Araçlar geçti kentin içine geldi kentin içinde nereye gelecek? Kaldı ki şu anda ki AKP Hükümeti gerek İstanbul için gerek Türkiye için tamamen otoban köprü ve lastik ekonomisine hizmet edecek şekilde yatırımlar yapıyor. Biz bu zihniyetle karşıyız” diye konuşan Coşkun, trafiğe raylı sistemin çözüm olabileceğini belirtti.

Asıl çözülmesi gerekenin AKP zihniyeti olduğunu ifade eden Coşkun, “Büyük kentlere olan göç engellemediği sürece siz değil üç köprü elli tane de yapsanız İstanbul’un sorununu çözemezseniz. İstanbul’un ulaşım sorunu trafik sorunu tamamen sosyoekonomik bir sorundur” dedi. Ormanların, su havzalarının, deniz kıyıları yok olacağı için üçüncü köprüye karşı olduklarını anlatan Coşkun, “İlle de köprü yapılacaksa Doğuda, Güneydoğu’da çayları geçemeyen dereleri geçemeyen köylerimiz var gitsin oralara köprü yapsınlar” şeklinde konuştu. Tüp geçit çalışmalarına da değinen Coşkun, Siz ulaşım zihniyet olarak insanların bir yerden bir yere taşınmasını mı hedefliyorsunuz yoksa taşıtların bir yerden bir yere taşınmasını mı hedefliyorsunuz” diye sordu. Metrobusün de halka anlatıldığı gibi yeni bir uygulama olmadığına dikkat çeken Hüseyin Coşkun, “Geçmişte tercihli yol diye bir sistem vardı. O tercihli yol sistemini geliştirmiş olsalardı o kadar alt geçit üst geçit yapmamış olsalardı belki İstanbul’a o kadar bireysel arabaları ile tek başına yolculuk etmeyeceklerdi. O tercihli yolları kullanabilirlerdi. Dolayısıyla siz geçilebileceğiniz köprüyle her nerede olursa olsun risk taşıyor” dedi.

Üçüncü köprüyü istemiyorlar

Köprünün ayağının geçeği düşünülen Ömürtepe’de esnaflık yapan Mehmet Ay, üçüncü köprünün İstanbul’un trafik sorununu çözmeyeceğini söyledi. Üçüncü köprünün Ömürtepe’den geçmesini istemeyen Ay, buna engel olmak için semt sakinleri olarak ellerinden geleni yapacaklarını belirtti. Köprüye engel olmak için ‘Üçüncü Köprüye Hayır! Yaşam Platformu’nun eylemlerine mahalleli olarak katıldıklarını anlattı.

Trafik sorunun toplu taşıma ile çözülebileceğini ifade eden Ay, bunun içinde toplu taşımanın yaygınlaştırılması gerektiğini vurguladı. Deniz ulaşımının da yeterince kullanılmadığına dikkat çeken Ay, “Köprüye harcanan para ile toplu taşım araçlarının sayısı arttırılır. Hükümetin bunların dışındaki arayışları çözüm değil sadece bazı çevreler için rant alanları” dedi.

Yeniden yaşam kurmak kolay değil

32 yıldır Sarıyer’de oturan Hasan Pulat Sarıyer Halkevleri Şube Başkanı. Üçüncü köprünün AKP’nin Saldırılarından biri olduğunu söyleyen Pulat, köprüyle beraber Sarıyer’de yaşayan halkın yaşamlarının da başka bir yere kayacağını vurguladı. Buna karşı mücadele etmeye çalıştıklarını anlatana Pulat, “Biz yaklaşık burada 40 yıldır oturan insanlarız. Yaşamlarının yeniden kurulması demek. Kolay bir şey değil. Toplumun psikolojisi bozulacaktır. O yüzden bu mücadeleye sahip çıkmak gerekiyor. Biz trafiği çözmeyeceğini tamamen doğanın tahrip olacağını düşünüyoruz” dedi.

Halkın tedirginliği artıyor

Üçüncü köprünün bir ayağının da Sarıyer Maden Mahallesi’nden geçeceği tahmin ediliyor. Yıllardır susuz yaşayan Maden Mahalleliler, şimdi de evsiz kalma korkusu ile yaşıyor.

Maden mahallesi Dereiçi Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ali Doğan:

Bölgemiz 1970-72 yıllarından itibaren göç almaya başlamıştır. Halen 250 hane ve yaklaşık 2000-2500 nüfus barınmakta. Sorunlarımızın başında; su, kanalizasyon, ulaşım, eğitim ve sağlık var. Taşıma suyu ile idare ediyoruz, kanalizasyonumuz yok, sağlık ocağımız yok. Çocuklarımızı bölgeye yakın Maden merkezdeki okullara götürdüğümüzde kabul etmiyorlar, bölge halkı çocuklarını daha uzak mahallelerdeki okullara kayıt ettirirken ikamet sorunlarıyla karşılaşıyorlar. Bu konulardaki taleplerimiz belediyece her seferinde ya geçiştiriliyor yada ilgilenilmiyor. Bütün bu sorunlarımız yanında inşaatı halen devam etmekte olan Çayırbaşı-Şifa tünelinin yolunun nereden geçeceği ve sağından solundan ne kadar yola pay ayrılacağı konusunda ise herhangi bir bilgi tarafımıza verilmediğinden bölge halkında evlerinden olma tedirginliği yaşanıyor. Buna ilave olarak 3. Boğaz Köprüsünün Havantepe- A.Hisarı arasında, daha sonra ise Tarabya-Beykoz arasında yapılacağı söylentisiyle hedef saptırma olarak algılanan bu durum bölge halkımızda tedirginliği daha da artırıyor. Arsa ve evlerimizi ucuza elimizden almanın yolu olarak görüyoruz. Zorunlu göçle gelen bölgemiz halkının bir kez daha değişik bölgelere savrulmasına göz yumamayız. Genel olarak erkekler hizmet sektöründe garsonluk, komilik gibi veya amele olarak, kadınlarımız ise gündelikçi ev temizliğinde sigortasız çalışmaktadırlar. Kriz bahanesiyle işsiz arkadaşlarımız artmış ve artmaya devam ediyor. AKP’ den kurtulma adına sorunlarımızın devam edeceği başka bir düzen partisinin desteklenmemesi gerektiğini bölge insanımıza anlatmamız gerekiyor.

Binlerce hektar büyüklüğünde bir orman alanının kaybolmasına neden olacak

Üçüncü köprünün Sarıyer Beykoz arasında nerede olduğunu tam açıklamıyorlar ama bir şekilde boğazın kuzeyinden geçecek. Bir Boğaz Köprüsü sadece köprü ve ayaklarından ibaret değil. Bunun işe yarayabilmesi için bağlantı yolları çevre yolları birinci köprüde ikinci köprüde bildiğiniz gibi tamamlanan bir yatırım bunlar. Kuzeyden geçtiğinde İstanbul’un kuzeyi tamamen ormanlık alanlar ve İstanbul’a içme suyu sağlayan yaşamsal alanlar. Dolayısıyla buradan geçecek çevre yolları sistemi ve bağlantı yolları bizim daha önceden yaptığımız çalışmalara göre Bu hektar gibi kavramlar belirsiz kalabilir bunu ifade etmek için söyle söyleyebiliriz. Belgrad ormanı büyüklüğünde bir orman alanı sadece çevre yolları ile yok olacak. Fakat yine önceki köprülerden bildiğimiz gibi bu kuzeyden yapılan yol çevresinde orman içinde yapılaşmaları körükleyen tetikleyen teşvik eden bir yapı olacak. Böylelikle bu etki orman alanlarının kaybı etkisi çok daha büyüyerek gidecek böyle bir yatırımla. Orman alanı gidince yaban hayat hayvanlarının çoğunun yaşama alanı yok olacak. Genel olarak orman alanları bunlarında yaşama alanları ortadan kalktığı için zaten son yıllarda dünyanın birçok yerinde İstanbul gibi büyük metropollerde yaban hayatı tam bir biçimde baskı altında tabi en çok bunlar zarar görecek. Üçüncü Köprüye Hayır! Yaşam Platformu’ bileşenlerinin içinde Mimarlar Odası, Şehir Planlamacıları Odası, Harita ve Kadostro Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odası gibi 6-7 meslek odasının da içinde olduğu bir platformdur. Bunların dışında da tüm İstanbul dışında da faaliyet gösteren çevreye duyarlı örgütler var. TEMA mesela platformumuzun bir bileşeni. Sadece Sarıyer’le sınırlı değil. Söz konusu köprünün yapılacağı yer Sarıyer ve Beykoz ilçesinde olacağı için buradaki duyarlılık daha fazla. Bizde etkinliklerimi bu bölgelerde ağırlıklı olarak yönetiyoruz. Bileşenlerimizden olan diğer mesleklerin inşaat Mühendisleri, Şehir Planlamacıları gibi bir takım bilim insanlarının şimdiye kadar yaptığı katkılar ortaya koyuyor ki; ilk iki köprü İstanbul da boğazın iki yakasındaki geçişler açısından insan geçişini yüzde 4 artırırken araç geçişini yüzde 400 artırmıştır. Araçları geçiren araç sayısının artışını körükleyen yatırımlar. Sorunun kökenine indiğimizde Anadolu’da kırsalda insanlar aç kalırken İstanbul’a göç teşvik edilerek burada bir kaos ortamı yaratılıyor. Bu kaosu sonlandırmak bu göçü durdurmak insanların doğduğu yerde doymasını sağlamakta nihai çözüm aslında. Yoksa bunu sağlayamadığımız zaman İstanbul’un içinde bu sorunların çözümü yok.

Kaynak: Evrensel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir