Çeviri: Selay Dalaklı

 

Alex Sherman imzalı bu yazının İngilizce aslı “Making sense of why executives are eager to get employees back in the office” (Yöneticilerin çalışanları ofise döndürmeye neden bu kadar istekli olduğunu anlamlandırmak) başlığıyla CNBC haber sitesinde yayınlandı.

 

 

***

İki yılın ardından heyecanlı yöneticiler – çalışanları hazır olsun ya da olmasın – onları yeniden ofise buyur etmek üzereymiş gibi duruyor.

Geçen hafta çalışanlarına gönderdiği mesajda “Tekrar birlikte olmayı nasıl iple çektiğimi size anlatamam” diyen Apple CEO’su Tim Cook, şirketinin 11 Nisan itibariyle hibrit işe dönüş planını da paylaştı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Comcast’ın NBCUniversal CEO’su Jeff Shell de 22 Şubat’ta çalışanlarına bir mesaj göndererek “Umarım herkes benim kadar enerjik hissediyordur. Haftalar sonra hepinizi yeniden yüz yüze görmeyi dört gözle bekliyorum” demiş, “Bu, heyecan verici bir zaman. NBCUniversal şirketlerindeki tüm ofislerimiz dönüşünüz için hazır” diye de eklemişti.

 

 

Omicron varyantının beraberinde getirdiği dramatik artışın ardından COVID-19 vakalarının düşüşe geçmesiyle birlikte ABD Başkanı Joe Biden bile bu ay (Mart) federal çalışanlara bir mektup yazarak çalışanlardan Amerikalılara işe dönmenin zamanının geldiğini göstermelerini istedi.

 

 

Biden 1 Mart’ta yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında bu mesajı tüm Amerikalıları kapsayacak şekilde genişletti:

 

 

“Amerikalıların işe dönüp yeniden o muhteşem şehir merkezlerimizi doldurmalarının zamanı geldi. Evden çalışan kişiler ofise dönmeye başlamak konusunda güvende hissedebilir. Biz bunu burada, federal hükümette yapıyoruz. Federal çalışanların çoğu yeniden yüz yüze çalışacak.”

 

 

Fakat yapılan çalışmalar çalışanların işe dönme konusunda hiç de o kadar hevesli olmadığını gösteriyor.

 

 

 

 

 

 

 

İşyeri mesajlaşma platformu Slack tarafından geliştirilen The Future Forum, 2021 yazında dünya çapında 10 bin çalışanı kapsayan bir anket yaptı ve işe dönüş konusunda bir “yönetici-çalışan kopukluğu” olduğunu ortaya koydu.

 

 

Buna göre, yöneticilerin üçte ikisi haftada üç ila beş gün boyunca ofisten çalışmak istediğini söylerken bu oran çalışanlar arasında yaklaşık üçte birdi. Aynı araştırma sonuçları, pandemi boyunca öncelikle tamamen uzaktan çalışan yöneticilerin yüzde 44’ünün her gün ofiste olmak istediğini, bu oranın çalışanlar arasında sadece yüzde 17 olduğunu gösterdi.

 

 

Başka araştırmalar da çalışanların evden çalışma deneyimleri karşısında hoş bir sürpriz yaşadığını ve bunun bitmesini istemediklerini ortaya koydu.

 

 

Future Forum’un yönetici lideri ve Slack’in kıdemli başkan yardımcısı Brian Elliott’a göre bu kopukluğun pek çok sebebi var.

 

 

Elliott çoğu yöneticinin çalışanları ile aynı hayatı deneyimlemediğini ve bir şirketin büyüyüp gelişmesi için neyin önemli olduğuna ilişkin müdahalelerde bulunma konusunda modası geçmiş bir görüşe sırtlarını dayadıklarını söylüyor. “Yöneticiler işyerinde daha iyi bir iş düzenine sahip” diyen Elliott, ne demeye çalıştığını kısaca şu şekilde açıklıyor:

 

 

“Yöneticilerin muhtemelen kapısı olan bir ofisleri vardır. Muhtemelen çocuk bakımı konusunda pek çok çalışanın yaşadığı sorunların aynısını yaşamıyorlardır. Hibrit çalışma düzeninde bile toplum olarak aldığımız risk şu: Yöneticiler esneklik arayan çalışanları dinlemiyor ve ofiste olanlar ile ofiste olmayanlar arasında gerçek bir yakınlık önyargısı ortaya çıkıyor.”

 

 

JP Morgan Chase CEO’su Jamie Dimon geçen sene yaptığı bir açıklamada uzaktan çalışmanın “spontane fikir üretme konusunda işe yaramadığını” ve “kültürü erozyona uğrattığını” söyleyedursun, Elliott’un atıfta bulunduğu veriler hibrit çalışmanın daha iyi bir iş-hayat dengesine imkân tanıdığını ve çalışanların iş arkadaşlarına aidiyet duygusunu arttırdığını gösteriyor.

 

 

Modern teknoloji – pandemiden önce de uzaktan çalışmış olanlar da dahil olmak üzere – çalışanları birbirine bağlıyor ve onlara eşit şartlar sağlıyor. Elliott yüz yüze görüşmeye ya da kimin yöneticilerin bindiği bir asansörde görüşme fırsatı yakaladığına bağlı olmayan bu adalet duygusunun genel anlamda işten duyulan tatmin duygusunu artırdığını söylüyor.

 

 

“Veriler kültürü geliştirmenin en iyi yolunun her zaman ofiste olmak olduğu fikrine karşı çıkıyor” diyen Elliot, bunu şöyle açıklıyor:

 

 

“Dijital araçları kullanmak ortalama beyaz erkek yönetici olmayanlara yönelik bir kültür inşa etmek için gerçekten önemli. Modern araçlara yatırım yapan ve insanları nasıl bir araya getireceklerini yeniden düşünen şirketler tam zamanlı ofis çalışmasında ısrar edenlerden daha iyisini yapacak.”

 

 

Slack’in evden çalışma politikalarından yararlandığını söyleyen Elliott, tüm Future Forum araştırmalarının teknoloji şirketinden bağımsız bir şekilde tamamlandığının altını çiziyor.

 

 

Kültürel mitoloji

 

 

Teksas Üniversitesi, Austin’den psikoloji ve pazarlama profesörü Art Markman, yönetici-çalışan kopukluğunun kurum için en iyi olan ile birey için en iyi olan arasındaki ayrımı yansıtıyor olabileceğini söylüyor. Markman, Harvard Business Review için kaleme aldığı yazıda başkalarını çalışırken izlemenin amaç bulaşıcılığı dediği bir olguya sebep olabildiğini ifade ediyor.

 

 

Markman şöyle diyor: “Başkalarının hareketlerini gözlemlediğinizde çoğu zaman aynı amaçları benimsersiniz. Ortak bir misyon için çalışan insanların arasında olmak işyerindeki herkes için o amacı kuvvetlendirir.”

 

 

Fakat Elliott’a göre – “fiziksel işyerinin projeleri ilerleten mutlu tesadüf anlarına olanak sunduğu” ve “kurumsal bilginin uzak bir ortamda ilerlemesinin daha zor olduğu” da dahil olmak üzere – Markman’in ortaya koyduğu pek çok nokta gerçek olmaktan çok bir peri masalından ibaret.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“Yöneticilerden beyaz tahta önünde beyin fırtınasının önemine dair o kadar çok şey duydum ki… Ama bu his her zaman beyaz tahta oturumu sırasında kalemi elinde tutanlardan geliyordu” diyen Elliott, beyaz tahta uygulamasının grubu düşünmeye ittiğini söylüyor ve ekliyor:

 

 

“Araştırmalara göre, eğer insanların diğerlerinin de olduğu bir odada değil de kendi kendilerine düşüncelerini sunmalarına izin verirseniz daha fazla yaratıcılık elde edersiniz.”

 

 

Elliott asansörde ya da su soğutucusunun yanında tesadüfen görüşme fırsatı yakalamak için insanları ofise geri getirmenin bir “mitoloji” olduğunu söylüyor.

 

 

Kültür geliştirmek ve beslemek için kurucular ve yöneticiler ile çalışan Relay Payments’ın insan kaynakları şefi Amy Zimmermann ise yine de bu tür etkileşimlerin bir çalışana göre bir yönetici için daha değerli olabildiğinden, bunun da daha fazla kopukluğa yol açtığından bahsediyor.

 

 

“Daha yaşlı yöneticiler kurumlarında neler olup bittiğini daha iyi anlayabilmek için yüz yüze iletişime güveniyor” diyen Zimmermann, “Çok sayıda çalışanı takip etmeye devam edebilmek için bu tesadüfi muhabbetlere daha fazla ihtiyaç duyuyor olabilirler” diye ekliyor.

 

 

Zimmermann’ın kendisi de “ofisteki enerjiyi sevdiğini söyleyen bir CEO” ile çalışmış. Zimmermann’dan dinleyelim:

 

 

“Otoparktaki arabaları görmenin ona neşe veren bir yanı vardı. Gerçek şu ki kurumsal Amerika muhtemelen sonsuza kadar değişti. İnsanların yeniden tam zamanlı ofiste olmasını talep ediyorsanız çok büyük bir hata yapıyorsunuz çünkü çoğu şirketin son iki senede kaydettiği gelişmeyi gördüler ve ‘Neden?’ diye soracaklar. Bu, mikro-yönetim gibi hissettiriyor.”

 

 

Sembolik dönüş

 

 

Florence Healthcare’in insan kaynakları ve kültürden sorumlu başkan yardımcısı Gia Ganesh, ofisten çalışmanın üreticiliği veya fikir üretimini arttırdığı fikrinin kanıtlarla desteklenmediğini, yöneticilerin işe dönüş heyecanının daha büyük bir amaca hizmet edebileceğini söylüyor.

 

 

Ganesh’e göre insanları ofis ortamına geri getirmek temel bir insani ihtiyaç olan sosyalleşmenin bir yansıması olabilir.

 

 

Yöneticilerin ofise dönmek konusundaki heyecanı iyimser bir bakışla kurumsal liderlerin pandemi önceki hayata dönüşün bir kez daha kabul edilebilir olduğuna yönelik çalışanlarına verdiği bir sinyal olarak görülebilir. Ganesh, “Bu, insan ve grup psikolojisi için önemli bir adım” diyor.

 

 

“Evde olduğumuzda daha iyi çalışıyoruz. O zaman neden ofise gelmeliyiz ki? Üreticiliğe ket vursa da neden iki saatimizi yolda geçirmeliyiz? Çünkü pandemi döneminde aidiyet hissimiz zarar gördü” diyen Ganesh, “İşyeri bu aidiyet hissini sağlayan bir etmen” diyor.

 

 

Elliott gibi Ganesh de pandemi sonrası dünyada hibrit çalışmanın norm olacağını savunuyor. Ganesh’e göre nasıl bazı insanlar otomobil kazalarının uçak kazalarından daha muhtemel olduğunu gösteren verilere rağmen uçmaktan korkuyorsa yöneticiler de bu yeni gerçeklik karşısında iyi hissetmek için kendilerini yeniden eğitmeye ihtiyaç duyabilir.

 

 

“İnsanların kontrole ihtiyacı var” diyen Ganesh, “Bir yönetici olarak eğer herkes gözünüzün önünde ise kendinizi daha iyi bir kontrol ve görünürlüğe sahipmişsiniz gibi hissedersiniz” diye ekliyor.

 

 

Zimmermann ise, “Pek çok yönetici bunu asla kabul etmeyecek olsa da ofise dönme arzusu üreticilikte bir düşüşü beraberinde getirebilir” diyor. Asıl soru şu: Bu durum umurlarında olacak mı?

 

 

“İnsanlar ofiste tembellik edebilir” diyor Zimmermann: “Fakat konuştuğum pek çok yönetici sadece insanları görmeyi özlemiş.” (AS/SD)

 

 

* Görseller: Pixabay

 

 

 

* Selay Dalaklı

 

 

Mart 2018’den bu yana bianet İngilizce editörü. Boğaziçi Üniversitesi Çeviribilim bölümünden 2015 yılında mezun oldu. Yüksek lisansını Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ve Berlin Humboldt Üniversitesi’nin birlikte yürüttüğü Türk-Alman Sosyal Bilimler Uluslararası Ortak Yüksek Lisans Programında tamamladı.

 

 

 

 

 

Kaynak: BİANET

4 Comments

  1. Bize bu pandemi çok şey öğretti. Türkiye de emeği ile geçinen kitlelerin ulusal gelirden aldığı pay pandemi öncesi yüzde 33 iken şimdi yüzde 25. Peki sermayenin payı ne olmuş, yüzde elli bir iken yüzde 58 olmuş. Bu istatistik herşeyi gösteriyor zaten.

  2. Bir posa haline getirip sonra ihtiyaç duyunca tekrar geri çağırmak. Emek ve emeği üreten insan hep yok sayılıyor bu kapitalist sistemde.

  3. Sonuçta kapitalizmin türlü türlü hallerine geliyoruz. Pandemi ile daha adaletli bir dünya kurulur zannedenler de vardı. Süreç öyle mi ilerliyor?

  4. Pandemiden bir öncesi vardı ve üç yıldır pandemi var deniyor. Hep peki ya sonrası diye düşünmüştüm. Şimdi onu yaşıyoruz sanırım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir