IVAN NIKOLAEV - MİMDAP
Ana Sayfa Bağlantılar Biz Kimiz İletişim Mimar İş İlanları
ANA SAYFA
IVAN NIKOLAEV
Share 1 Nisan 2021

Voronezh’de doğan Nikolaev, Moskova Devlet Teknik Üniversitesi’nde Viktor Vesnin ve Aleksandr Kuznetsov’un yanında eğitim gördü ve 1925’te mezun oldu. 1928’den önceki çalışmaları genellikle fark edilmedi (1923 ulusal tarım sergisindeki kısa bir çıraklık hariç).

 

 

 

 

 

 

1925’te Bauman MVTU Mimarlık Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, genç neslin ilk Konstrüktivistlerinden biri oldu. Nikolaev öğretmenleri Richard I. Klein, IV Rylsky, Vesnin kardeşler ve “Rus Auguste Perret” olarak anılan ünlü inşaat mühendisi A. Kuznetsov gibi mimarlardı.

 

 

 

Ivan Nikolaev, profesyonel uygulamasına 1923’te, Kuznetsov’un birkaç öğrencisini ünlü Tüm-Rus tarım ve el sanatları sanayi sergisinin (VSHV) yapımına katılmaya çağırdığında başladı. 1925’te OSA Group’a (OCA) katıldı ve kısa süre sonra mimarlar-yapılandırmacılar grubunda önemli bir figür haline geldi.

 

 

 

1928’de Nikolaev, Moskova’nın Preobrazhenskoye Bölgesi’nde, Eski İnananların Preobrazhenskoye Mezarlığı’nı işaret eden bir ok şeklinde geleneksel düşük maliyetli mimariye sahip üç bina olan bir konut bloğu tasarladı. 1928-1929’da Alexey Kuznetsov tarafından tasarlanan Moskova Güç Mühendisliği Enstitüsü’nün modernist kampüsünü inşa ederek inşaat müdürü olarak çalıştı; Nikolaev, Kuznetsov’un altı ortağından biri olarak bu proje için bir kredi aldı.

 

 

 

 

 

 

Eserlerin çoğu Nikolaev tekstil endüstrisiyle ilişkilendirildi (diploması ve ünlü fabrika “Red Talco” Ivanovo-Voznesensky’den beri). Moskova’da, Ordzhonikidze caddesinde Laboratuar yünü ve pamuklu Tekstil Enstitüsü ve ünlü yurtlar kompleksi inşa etti.

 

 

 

1925’ten sonra, Kuznetsov ve Merkezi Hidrodinamik Enstitüsü’nün (TsAGI) projesi ve inşaatı üzerinde çalışan diğer öğrencileriyle birlikte ve 1928’den beri, aynı ekibin bir parçası olarak, kompleks-Union Elektroteknik Enstitüsü (VEI) tasarlamakla meşgul oldu.

 

 

 

 

 

1929’da Nikolaev, 2000 öğrenci için modern bir kampüs olan Tekstil Enstitüsü Ortak Evi için halka açık bir yarışma kazandı. Maliyet ve yer sınırlarıyla kısıtlanan Nikolaev, öğrenci yaşamının neredeyse askeri düzenlemelere tabi olduğu bir ortak evin en radikal örneğini üretti. Özel yaşam alanını penceresiz bir uyku odasından başka bir şeye indirgeme konusundaki fikirleri (öğrenciler tüm dünyevi eşyalarını ayrı bir soyunma odasında tutmak zorunda kaldılar ve gündüzleri odalara girmelerine izin verilmedi) 1920’lerin Sovyet avantı için bile çok radikaldi. Garde, bu yüzden Nikolaev, sakinlere marjinal olarak daha fazla nefes alma alanı sağlamak için planları değiştirmek zorunda kaldı. Bina bugüne kadar boş duruyor ve modern bir kampüste rehabilitasyon bekliyor.

 

 

 

 

 

Stalinist mimarinin ortaya çıkması ve bağımsız profesyonel sendikaların baskılanmasıyla (1932) Nikolaev, Vesnin kardeşler ve diğer OSA Grubu mimarları gibi, endüstriyel mimariye geçti ve artık yüksek profilli kamu projelerinde yer almadı. Türkiye’deki 1935 Kayseri Sümerbank fabrikası da dahil olmak üzere 1930’lardan 1940’lara kadar tanınan projeleri tekstil endüstrisi için yapılmıştır.

 

 

 

Türkiye’nin ilk göz ağrısı Kayseri Sümerbank Bez Fabrikası

 

 

 

Nikolaev, başta Roma Su Kemerlerinin Mimarisi olmak üzere mimarlık üzerine çok sayıda ders kitabı ve araştırma kitabı yazdı ve 1956’da Mimarlık Akademisi’ne seçildi. 1925’te Moskova kolejleri fakültesinin bir üyesi oldu. Nikolaev’in yaşamının sonunda kendini tamamen öğretmeye adadı, 1958’den 1970’e kadar Moskova Mimari Enstitüsü’nün (MARCHI) rektörü oldu.1958-1970 yılları arasında Moskova Mimarlık Enstitüsü müdürü başkanlığını yaptı.

 

 

1979’da Moskova’da öldü.

 

 

Ivan Nikoloev’in bazı projeleri:

 

Krasnaia Talka Fabrikası

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu fabrikanın en dikkat çekici unsuru su kulesi. Kule, El Lissitzky’nin deneysel tasarımlarını anımsatıyor. Prefabrike betonarme çerçeveli büyük cam şeritler mimariyi belirler, sadece fabrikanın ana holü penceresizdir.

 

 

 

 

 

Traktornaia Caddesi

 

 

 

 

Kirov semtinin sakinleri devrimde önemli bir rol oynadılar ve daha sonra fayda sağladılar, bu da kendileri için özel olarak oluşturulan birkaç konutta da görülebiliyordu. Mimari yüksek bir kaliteye sahipti ve modernizm tarzında inşa edildi.

 

 

 

 

 

Traktornaia Caddesi Konut Geliştirme, çarpıcı kübist unsurlar, segmental kemerler ve bazı detaylar için traverten kullanımı ile bu tür konut projelerinin en eski örneğidir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

‘Modern’ Anadolu ve Sümerbank Kayseri Yerleşkesi

 

 

 

Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası ve Lojmanları, yapıldığı dönem ve konumu itibariyle, büyük bir devrimin eseridir. Yapılış amacı, ekonomik ve sosyal işlevi, Türkiye Cumhuriyeti’nin ulus-devlet oluşturma çabalarıyla doğrudan ilgilidir. Bundan dolayı tesis, sadece Kayseri merkezli değil, o dönemde oluşturulmaya çalışılan ‘modern’ Türkiye hakkında genel bir değerlendirme olanağı sağlamaktadır. Sümerbank’ın kurumsal yapısı incelendiğinde, Cumhuriyetin ana fikirlerinin bir yansıması olduğu söylenebilir. Kurum, çalışanlarını, aileleriyle birlikte kendi “tek” kimliği altında toplamayı amaçlayan bir organizasyondur. Bu düşüncenin ilk uygulaması olan Kayseri Fabrikası ve Lojmanları ise, her ne kadar sanayileşme hedefini gerçekleştirmek için kurulmuşsa da aslında, ardında “modernleşme” hareketinin tetiklendiği kentsel ölçekte bir düzenlemedir.

 

 

 

Tesis, Sovyetler Birliği’nden alınan 8,5 Milyon Türk Liralık krediyle ve dönemin Başbakanı İsmet İnönü tarafından Türkiye’ye davet edilen Sovyet uzmanların incelemeleri doğrultusunda kurulmuştur. 20 Mayıs 1934’te temelleri atılan fabrika ve binaların tasarımı Moskova’da yapılmıştır. Tasarım öncesi, Kayseri’de tesisin inşa edileceği saha ve kentin yapısı Ruslar tarafından incelenmiş olsa da, tasarıma bir sanayi tesisi olmasından dolayı, modernizmin kapsadığı değerler yön vermiştir.

 

 

 

 

 

İnşası, Türk-Sovyet işbirliği ile 16 ayda tamamlanarak 16 Eylül 1935’te hizmete açılmıştır. Fabrika ve diğer binaların mimarı bir Rus, müteahhidi ise Abdurrahman Naci Bey isimli bir Türk’tür.

 

 

Amacı halk tipi, ucuz pamuklu kumaş üretmek olan fabrika, pamuklu tekstil sanayii kolunun ve yurt ekonomisinin gelişmesine büyük ölçüde yardımcı olmuştur. Kuruluş yıllarında, 2.100 işçi ile 155 memur çalıştıran müessesenin memur ve ustalar için konutları, revir, kreş, işçi ve memur lokali, market ve fırın gibi temel ihtiyaçları karşılayacak birimler ile sosyal amaçlı; sinema, 1000 kişilik kapalı tribünlü futbol sahası, tenis kortu gibi spor birimleri ve etrafında caz eğlenceleri de düzenlenen yarı-olimpik bir yüzme havuzu olduğu kaynaklarda belirtilmektedir.(2)

 

 

Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası ve Lojmanları, hem kenti ve çevresini, hedeflenen ‘modern’ kimliğe göre şekillendirmiş hem de sanayileşme hedefini gerçekleştirmiştir. Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası, Cumhuriyet’in mekan devrimine bir örnektir. Geleneksel olanı modernle bütünleştirmeyi amaçlayan tesis, topluma, çağdaş üretim ve ticaretin nasıl olacağını; lojmanlar da çağdaş konut mekanının ne olduğunu öğretmiştir.

 

 

Kurulduğu zamanda fabrikadaki makineler

 

 

Sümerbank Yerleşkesi, hem mimari hem de şehircilik düzenlemeleri ile basit ve yalın nitelikler taşıyan binalardan oluşmaktadır. 20. yüzyıl başlarında bir sanayi tesisi için gerekli her türlü sosyal donatıyı kapsamaktadır. Ancak, özellikle lojmanları, sosyal konut olarak nitelendirilen işçi konutlarından oldukça farklıdır.

 

 

Lojmanlar, fabrika binaları ile beraber tasarlanmış ve belirli zaman aralıklarında inşa edilmiş konutlardır. İlk olarak, 1935 yılında fabrika içinde memurlar için 5’er odalı dubleks 8 daireyi içeren betonarme apartmanlar ile 2 kat üzerine 3’er odalı 16 daire inşa edilmiştir. Fabrika dışında ustalar için yapılan apartmanlarda 2’şer odalı 64 daire 2’şer katlı 4 blok içinde düzenlenmiştir. Ayrıca 1937’de, 350 yatak kapasiteli betonarme bekar pavyonu yapılmıştır.(3) Konutların tasarımında, işlev ön plandadır. Mekanlar, sadece içindeki gerçekleşecek işlevin gerektirdiği büyüklüğe sahiptir. Genel olarak betonarme teknikle inşa edilseler de, yerel malzeme taş, cephelerde ön plana çıkarılmıştır. 1935-1950 yılları arasında, toplam 6 ayrı tipte konut üretilmiştir.

 

 

Tip 1A : 2 katlı, 6 odadan oluşan ve genel müdür lojmanı olarak kullanılmış olan konut, toplam 252,92 m2’dir. 1980’lerin sonunda, salonun önündeki terasın üzeri örtülerek, kış bahçesine dönüştürülmüştür. Bina, Tip 1 İç Vazife Evleri’ne ait bir bloğu sonlandıracak şekilde konumlandırılmıştır.

 

 

Tip 1 : Müdür yardımcıları ve bölüm müdürleri için yapılmış, her biri 2’şer katlı ve 5’er odalı 2 ayrı blokta toplam 153,5 m2’lik 7 konuttan oluşmaktadır. Tip 1A İç Vazife Evi’yle birlikte, çizgisel olarak doğu-batı ekseninde konumlandırılmıştır. Konutların mutfağı, arkalarında bulunan binaların arasında bir avluya dönüşmüş iç bahçeye açılmaktadır.

 

 

 

 

 

 

 

Tip 2 : Fabrikada çalışan idari personel için yapılmış, 2 ayrı blokta ve her katta 97m2’lik, 4’erden toplam 16 konuttan oluşmaktadır. Bloklar, Tip 1A ve Tip 1 İç Vazife Evleri’nin oluşturduğu çizgiselliğe dik olarak konumlandırılmış ve bloklar arasında bir iç bahçe oluşturulmuştur. Aynı yıllarda inşa edilen Tip 1A ve Tip 1 gibi sade bir cephe düzenine sahip olmasına rağmen, salon cephede daha öne fırlatılmış ve cepheye bir hareket getirilmiştir.

 

 

Tip 3 : Fabrikada çalışan işçilerin kullandığı 67,5m2’lik konutlardır. Her katta 8’erden toplam 64 konuttan oluşan 2 katlı 4 blok halinde inşa edilmiştir. İlk kullanıma başlandığı yıllarda, her konuta özel bir banyo ve tuvalet bulunmamaktadır. Bu amaç için bodrum kattaki ıslak hacimler kullanılmıştır. Bu özelliği ile, sosyal bir konut olarak inşa edildiği düşünülebilir. 1940’ların sonunda hazırlanmış tadilat projeleri ile konutların mutfağı bölünerek birer tuvalet ve duş ilave edilmiştir. Bloklar, birbirine paralel olarak doğu-batı ekseninde çizgisel olarak konumlandırılmıştır. Mutfak, ıslak hacimler ve merdivenlerden oluşan kısım, cephede geriye çekilerek, 50 m.’lik cephe parçalanmıştır. İçe alınmış kısımların genişliğinin ve yüksekliğinin birbirine yakın olmasından dolayı, cephe, yan yana getirilmiş küpler şeklinde algılanmaktadır. Cephe üzerindeki, pencere ve balkona ait boşlukların kareye yakın olması da bu etkiyi güçlendirmektedir.

 

 

 

 

 

Tip 4 : Fabrikada çalışan idari personel için yapılmış, 2 normal, 1 bodrum kat olmak üzere toplam 3’er katlı, 24 ayrı bloktan ve her katta 62 m2‘lik, 2’şerden toplam 96 konuttan oluşmaktadır. 1945 yılında inşa edilmiştir. Her 4 konut bloğu, bir dörtgenden oluşan bir bahçenin içine konumlandırılmış ve biraraya gelerek oluşturduğu 4’lü grubun etrafından yaya ve araç yolları geçirilerek diğerlerinden ayrılmıştır. Her 4’lü grup, blokların arasında oluşturulan yaya yollarıyla kendi içinde ayrılmıştır. Ayrıca, her 4’lü düzenlemede, konut bloklarına ait çizgisel olarak konumlandırılmış depolar vardır. Bu tek katlı depolar, ilk inşa edildiği yıllarda çamaşırhane olarak kullanılmıştır. Birer dikdörtgenler prizması şeklinde olan konutların cephesinde, birbirinin tekrarı pencere boşlukları vardır. Dışarıdan algılanan, katların arasındaki betonarme hatıllar, cephe düzenini hareketlendirmektedir.

 

 

Tip 5 : Bekar Apartmanı, 1937 yılında fabrikada çalışan bekar işçiler için yatakhane olarak yaptırılmıştır. İşçilerin kalacakları odalar yeterli olmamış, ikinci bir blok inşa edilmiştir. Ancak, bu blok kısa bir süre sonra fabrikada çalışanların çocukları için okul binasına –Sümer Orta Okulu- dönüştürülmüştür. Koğuşlardan oluşan Bekar Apartmanı’nın içinde berber, terzi gibi genel ihtiyaçların karşılandığı birimler, yemekhane ve dinlenme odaları vardır. Bina, 90’lı yılların başında, Sümerbank’ın özelleştirilmesi için alınan kararlar sonucunda kurulan Sümer Halı A.Ş.’ye devredilmiştir. Devrin ardından, halı dokuma atölyesi olarak kullanılmıştır.

 

 

 

Terkedilen fabrikanın harap durumu…

 

 

Türkiye’nin ilk toplu konut uygulaması olan lojmanlar, aralarında açık toplanma mekanları oluşturacak şekilde konumlandırılmış; tüm binalarda “çağdaşlık” ve işlev ön planda olmasına rağmen, kullanıcısının yerel kimliği ve ihtiyaçları ihmal edilmemiştir. Bu sayede bireysel deneyim, yeni bir yaşamla tanıştırılmış ve zaman içinde bireyin, yeni kimliğine uyumu sağlanmıştır. Anadolu kültürü ile Batı medeniyetlerinden alınan uluslararası değerlerin biraraya getirildiği yeni “Türk Kimliği”, akılcı, bireyi kişisel ve zaman deneyimine bağlı olarak ortaya çıkaran, üretimi amaçlayan, Batılı dünyanın sırt çevirdiği yerel değerler ile daha da Batılı olmayı hedeflemiştir. Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası örneğinde ‘yer’, modernizmin işlev önceliğine bağlı olarak şekillendirilmiş, ancak kullanıcıları ile olan ilişkisi koparılmamıştır.
Kaynak: Mimarlık sayı 318

 

 

“Kayseri Sümerbank Fabrikası Mimarlık 318’deki Modernleşme başlıklı araştırma yazısında “Rus-Türk işbirliğiyle yapıldı, tasarım Rus Mimarisine aitti diye fabrika mimarisine atıf yapmıştı. Mimarın açık ismi belirtilmiyordu. Belki araştırmayı yapan ve yazıyı ele alanlar, Ivan Nikolaev’i bilmiyorlardı. Daha sonraki tarihli, bu kez yine Kayseri Sümerbank üzerine Arkitera’da yazılan bir yazıda Ivan Nikolaev’in adı açıkça geçirilmiştir. Fabrika, maalesef, sanayi yapılarının kötü kaderine ortak olmuş, özelleştirmeci bir anlayışla Sümerbank süreç içinde kapatılmış, bu alan yapılarıyla beraber bir yerlere verilmiştir. Sonraları Abdullah Gül Üniversitesine bir bölümü dönüştürülmüştür.“ Mimdap

 

 

KAYSERİ SÜMERBANK

 

 

 

“20 Mayıs 1934’de temelleri atılan fabrika ve binaların tasarımı Moskova’da yapılmıştır. İnşası, Türk-Sovyet işbirliği ile 16 ayda tamamlanarak 16 Eylül 1935’de dönemin başbakanı İsmet İnönü tarafından hizmete açılmıştır. Mimari Prof. Ivan Nikolaev, müteahhidi ise Abdurrahman Naci Bey isimli bir

 

 

Türk’tür. Amacı halk tipi, ucuz pamuklu kumaş üretmek olan fabrika, pamuklu tekstil sanayi kolunun gelişmesine ve yurt ekonomisine geniş ölçüde yardımcı olmuştur.

 

 

 

Kuruluş yıllarında, 2100 işçi ile 155 memur çalıştıran Fabrika’nın, memur ve ustalar için konutları, revir, kreş, işçi ve memur lokali, market ve fırın gibi temel ihtiyaçları karşılayacak birimler ile sosyal amaçlı; sinema, 1000 kişilik kapalı tribünlü futbol sahası, tenis kortu gibi spor birimleri ve etrafında müzikli eğlenceler de düzenlenen yarı-olimpik bir yüzme havuzu bulunmaktadır. İşletme binası, 144X244m’lik genişlik ve yaklaşık 35.000 m2’lik kapalı alanı ile 1960’ların sonuna kadar Balkanların en büyük fabrika yapısı olarak bilinmektedir. Bununla birlikte, yerleşke içinde yer alan Elektrik Santrali, dönemin önemli modern mimari akımlarından Rus Konstrüktivizmi’nin sayılı örnekleri arasındadır.” Kaynak: Arkitera

 

 

TEKSTİL ENSTİTÜSÜ ORTAK EVİ

 

 

 

Tekstil Enstitüsü Ortak Evi (Nikolaev’in Evi olarak da bilinir), Moskova’nın Donskoy semtinde bulunan Konstrüktivist bir mimari simgesel yapıdır. Ivan Sergeevich Nikolaev tarafından 2000 öğrenciyi barındıracak şekilde tasarlanan bina, 1929-1931 yılları arasında inşa edilmiş ve 1996 yılına kadar öğrenci yurdu olarak hizmet vermiştir. Ağustos 2008 itibariyle, binanın bazı bölümleri ofis alanı olarak kiralanırken, ana konut bloğu terk edilmiştir. ve içten içe çıkarılmış; şimdiki sahibi, Moskova Çelik ve Alaşımları Enstitüsü, harap olmuş yapıyı modern bir kampüse dönüştürmeyi planlıyor.

 

 

 

 

 

 

 

Moskova Çelik ve Alaşımlar Enstitüsü Ortak Evi, OSA Group’tan 28 yaşındaki Ivan Nikolaev için ilk solo proje oldu; ona verilen sözleşme, Moskova’nın (o zamanlar) uzak bölgelerindeki üç öğrenci kampüsünü içeren daha büyük bir projenin parçasıydı. Sözleşme şartnamesinde öğrenci başına mütevazı bir maksimum inşaat maliyeti ve bina hacmi (50 metreküp) tanımlandı. Merdivenlerden kütüphanelere kadar her türlü ortak tesis kotaya dahil edildi ve gerçek yaşam alanını azalttı. Tüm mimarlar mevcut yaşam alanını azaltarak bu kısıtlamaları ele alırken, Nikolaev’in önerisi en radikal olanıydı.

 

 

 

 

 

 

 

Nikolaev’in ana tasarım kuralı, ortak çalışma alanı, kamu hizmetleri (kafeterya, duşlar ve depo odaları ile) ve yaşam alanının katı bir fiziksel ayrımı idi. Böylece bina H şeklindeydi: bir kamu hizmetleri bloğu, 200 metre uzunluğunda, 8 katlı bir yatakhaneyi 3 katlı bir çalışma bloğuna bağladı. Ders kitaplarından günlük kıyafetlere kadar tüm öğrencilerin eşyalarının kamu hizmetleri bloğunun kilitli dolaplarında saklanması gerektiğinden, Nikolaev yatakhane odalarını sadece uyku alanına düşürdü. Başlangıçta, iki kişilik standart bir uyku kabini çok küçük bir alana sahipti, 2×2 metre, ancak 3.2 metre yüksekliğinde. Pencereleri yoktu ve dış duvar boyunca uzanan uzun koridorlara kapıyla bağlıydı. Nikolaev, ayrıntılı havalandırma sistemiyle yer sıkıntısını telafi etmeye çalıştı. Bu öneri Sovyet avangardı için bile fazla radikal göründü ve kabinler uygun pencerelerle 2.7×2.3 metreye çıkarıldı.

 

 

 

 

 

 

Bu pencereler, 200 metrelik bir binanın tüm uzunluğu boyunca uzanıyordu – görünür bir yapısal destek olmaksızın dar, sürekli cam bantlar; sadece 90 santimetre yüksekliğindeydi (1968 rekonstrüksiyonundan sonra 110 santimetre). Konut bloğu bir çelik çerçeve yapısına dayanıyordu. Başlangıçta Nikolaev tüm yük taşıyıcıları çelik olarak tasarladı, ancak metal rasyonelemeden dolayı iç zemin desteklerini ahşap kirişlerle değiştirdi. Binada asansörler vardı, ancak bunlar yalnızca kargo teslimatları için ayrılmıştı. Bunun yerine, öğrenciler üç geniş merdiven kullanmak zorunda kaldı – ikisi oturma bloğunda ve biri kamu hizmetleri binasında. İkincisi, Le Corbusier’in çağdaş çalışmasında olduğu gibi, merdiven yerine düz rampalarla alışılmadık bir üçgen şekle sahipti. Bu merdivenler bazen New York City’deki Guggenheim Müzesi’nin spiral rampasıyla karşılaştırılır.

 

 

 

 

Nikolaev’e göre, öğrencilerin yaşamları neredeyse askeri ortak bir tarzda düzenlenmeliydi. Ortak bir uyandırma çağrısından sonra tüm öğrenciler ortak fiziksel egzersiz alanlarına geçtiler (kışın spor salonu veya yazın açık alan); şu anda konut bloğu akşam geç saatlere kadar kilitlenecekti. Egzersizden sonra öğrenciler duş aldılar ve kamu hizmetlerinin soyunma odalarında giyindiler; kantinde kahvaltı ettikten sonra üniversite programlarını takip ettiler – ya tesis dışındaki oditoryumlarda ya da çalışma bloğu tesislerinde. Nikolaev, geceleri havalandırma kanallarına ozon enjekte edilmesini önerdi ve hatta zamanında uykuya dalmalarını sağlamak için öğrencileri sakinleştirmeyi bile düşündü (“uyku katkı maddelerinin fizibilitesini göz ardı etmeyin”). Merkezi sedasyon dışında, bu paramiliter düzen aslında ilk çalışma yılları, ancak daha sonra düzenlemeler hafifletildi.

 

 

 

 

 

 

 

1941’de Tekstil Enstitüsü fakültesi boşaltıldı ve boş kampüs ordu tarafından kullanıldı. II.Dünya Savaşı’ndan sonra kampüs, Moskova Çelik ve Alaşımları Enstitüsü tarafından devralındı. 1968’de Nikolaev’in gözetiminde Yakov Belopolsky tarafından yenilenmiştir. Sonraki otuz yıl boyunca bina yeniden bakıma muhtaç duruma düştü; ana girişin ve etrafı saran balkonların üzerindeki gölgelikleri kaybetti. Yaşayan blok 1996’da kapatıldı; Tüm ahşap tavanlar ve içindeki bölmeler sonunda yıkıldı ve çelik çerçeve boş bir beton kabuk içinde ortaya çıktı. Kampüs nominal olarak hala Çelik Enstitüsüne aittir, ancak önceki çalışma ve kamu hizmetleri bloklarının alanı ilgisiz kuruluşlara parça parça kiralanmıştır.

 

 

 

 

Moskova Mimari Enstitüsü’nden Vladimir Kulish tarafından denetlenen yeni bir rehabilitasyon planı, 2007’de tahmini 600 milyon ruble (25 milyon ABD doları) maliyetle onaylandı. Bu plana göre odalar en az 11 (tek öğrenci) veya 17 (çift) metrekare olacak şekilde, bireysel olarak genişletilecektir.

 

 

 

 

Kaynak: architectuul.com

 

3 Yorum
  1. Düşünseniz ya o Cumhuriyetin ilk dönemini. Kayseri Bez fabrikası, Nazilli fabrikası, onun ardılları Bursa Antalya geliyor. Yine Ruslarla beraber demir çelik fabrikaları İskenderun ve Karabük. Ne büyük sanayi hamleleri. Bugün bu fabrikaların çoğu terk edildi. Dramatik elbette. Nikolaev’in tasarımcı olduğunu bilmemiz ilginç. Teşekkürler Mimdap.

    Hamza Turgul | 1 Nisan 2021

  2. O fabrikayı şimdi ne yaptılar? Bir kısmı Abdullah Gül Üniversitesi olmuş. Ünlü bir her işin verildiği mimara verilmiş. İyi oldu mu peki? Soru işareti. Daha farklı bir değerlendirme yolu seçilebilir, ulusal yarışma açılabilirdi.

    irem kocadağ | 10 Nisan 2021

  3. O dönemin mimarlığında bugünden farklı şeyler var. Bir kere fabrika işçinin yaşam yeri gibi düşünülmüş. İşçinin sosyalleşmesine imkan tanınıyor. Şimdiki çağ ile hiç benzemiyor.

    Gani Ormancı | 15 Nisan 2021


Yorum yazmak için


  Avustralya’nın Melbourne kentindeki Penleigh ve Essendon Gramer Okulu’ndaki (PEGS) Müzik Merkezi, McBride Charles Ryan’ın (MCR) PEGS Kampüsleri genelindeki bir dizi girişiminin bir parçasıdır. 

Copyright © 2024 All Rights Reserved | Mimdap.org