Hazırlayan: Mimar Heval Zeliha Yüksel

2013’te Toronto’da açılması planlanan Ağa Han Müzesi’nin seçme eserleri geçtiğimiz aylarda İstanbul’un 2010 Avrupa Kültür Başkenti vesilesiyle Sakıp Sabancı Müzesi’nde sergilendi. Emirgan’da önemli bir lokasyona sahip müze, her zaman kendisinden söz ettiren iyi işlere imza attığını bir kez daha bizlere göstermiş oldu.

Serginin kendisi kadar sergileme yöntemi, takdimi de muhteşemdi. Ağa Han Vakfı tarafından yıllardır toplanan nadide parçalar, Batılılığın içinde İslam Sanatı’nın önemini dünyaya anlatma çabasının işaretlerini taşıyordu.

Bu anlayışın somutlaştığı bir çevre yaratma yükümlülüğünü üstlenen Ağa Han, geçtiğimiz on yıllar içinde pek çok girişim başlattı. Mimarlık aracılığıyla dile getirilen İslam kültürünün daha iyi anlaşılması ve takdir edilmesi amacıyla 1997’de Ağa Han Mimarlık Ödülü oluşturuldu. 1977’den beri İslam kültürünü başarıyla yorumlayan çağdaş tasarımlara verilen “Ağa Han Mimarlık Ödülleri”yle de sanat ve mimarlık dünyasında saygın bir yere sahip.
1997’de Harvard Üniversitesi’nde ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsünde Ağa Han İslam Mimarlığı Programı başlatıldı.
İslam dünyasının tarihsel kentlerinde binaların ve kamusal alanların korunmasını ve yeniden kullanımını yaygınlaştırmak amacıyla 1990’larda Ağa Han Tarihsel Kentler Programı oluşturuldu.
1977’de Londra’da İsmaili Araştırmaları Enstitüsü kuruldu; bu araştırma enstitüsü İslam’ı ilgilendiren ve İslam ile ilişkili yazmaların, kitapların, sanat ürünlerinin ve daha başka malzemelerinin alınmasına ve toplanmasına yönelik bir kütüphaneyi de içeriyordu.
Açtığı hastane ve sağlık kuruluşlarıyla toplum yararına pek çok projeyi hayata geçiren Ağa Han Kültür Vakfı ise, 1988’den bu yana, dünyanın önemli merkezlerinde faaliyetlerini sürdürüyor. Bu sebeple SSM’deki sergiye geçmeden evvel Ağa Han’ın kim olduğunu ve vakfın kuruluş amacını anlatmakta fayda var.

Ağa Han ve Misyonu
İsmailî mezhebinin ruhani lideri olan, 1937 doğumlu Ağa Han, Harvard Üniversitesi’nde İslam tarihi okuduğu yıllarda koleksiyonerliğe başlayarak, bugünkü Ağa Han İslam eserleri koleksiyonunun temellerini attı.

2013’te Toronto’da açılacak ve Ağa Han koleksiyonun sergileneceği Ağa Han Müzesi’nin oluşturulma fikriyse 11 Eylül sonrası, Batı dünyasında, özellikle Amerika’da oluşan İslam karşıtlığından doğdu. Ağa Han, İslam karşıtlığının İslam hakkında yeterli ve doğru bilgi sahibi olmamaktan kaynaklandığına inanarak, kitleleri İslam kültür ve sanatı hakkında bilgilendirme misyonuyla koleksiyonunu sergilemeye karar verdi. Sakıp Sabancı Müzesi’nde 5 Kasım 2010’da açılan ve süre uzatımıyla birlikte 13 Mart 2011’e kadar süren sergi, Ağa Han Kalkınma Ağı’nın (Aga Khan Development Network) bir alt kolu olan Ağa Han Kültür Vakfı işbirliğiyle yürütülüyor. Kalkınma Ağı, Ağa Han’ın birçok sosyal projeyi bir arada yürüttüğü bir kurum; bölgesel kalkınma, eğitim, mikro finans, sağlık kurumları ve kültür-sanat projeleri alanında faaliyet gösteriyor. Projeler için hükümetlerle de işbirliğine giden Kalkınma Ağı, Dünya Bankası ve Dünya Kalkınma Fonu gibi kurumlarla mali işbirliğiyle projeleri hayata geçiriyor. Ağa Han Kültür Vakfı’nın gerçekleştirdiği projeler arasında Mostar Köprüsü’nün etrafındaki kamu alanının restorasyonu da var.

Bugüne kadar toplanan eserler, Toronto’da 2013’te açılacak Ağa Han Müzesi’nde yer alacak. Müzenin, Kuzey Amerika’da İslam sanatı ve kültürüne ayrılan ilk büyük kapsamlı eğitim ve sergi merkezi olması hedefleniyor. Ağa Han Kalkınma Ağı, 4. Kerim Ağa Han tarafından, Asya ve Afrika’nın en yoksul kesimlerinde faaliyet gösteren bir grup kalkınma kurumu, örgütü ve programı olarak kuruldu. Özellikle sağlık, eğitim, kültür, kırsal ve ekonomik kalkınmanın desteklenmesine odaklanıldı. Dünyada 25’den fazla ve çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerde yaklaşık 60 bin kişiyi istihdam ediyor. Ağa Han Ekonomik Kalkınma Vakfı ise gelişmekte olan ülkelerde özel sektörün rolünü güçlendirmek için çalışıyor. Vakıf, Afganistan, Bangladeş, Mozambik, Tacikistan ve Uganda gibi değişik ortamlarda, iç savaş ya da ülke içindeki karışıklıklardan sonra ekonomilerin yeniden canlandırılmasına katkıda bulunuyor.

Ağa Han Sergisi’nden izlenimler…

Seçme eserler bugüne kadar İtalya, İngiltere, İspanya, Portekiz, Almanya gibi pek çok yerde İslam sanatı tanıtımına katkıda bulunduktan sonra Türkiye’de aslında çok tanıdık olduğumuz bir kültürü bize tekrar hatırlatmış oldu. İlk kez halkının büyük çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede gerçekleştirilen serginin, İstanbul Sabancı Müzesi’nden sonraki durağı ise St. Petersburg’da ünlü Hermitage Müzesi olacak.

İslam dünyasının, Endonezya’dan Sicilya’ya, Endülüs’ten Çin’e uzanan farklı coğrafyalarda aynı döneme denk gelen yansımaları, sergi kapsamında ilk kez vitrine çıkıyor. Sergide; seramik, ahşap, metal, kumaş gibi materyallerden yapılmış ve üzerlerinde Kuran’dan metinlerin yer aldığı objelerin yanı sıra, elyazmaları ve minyatürler de yer alıyordu.

Sergi mekânına girildiği anda derin bir karanlık hissi ve bazı ışık oyunları ile zemine ve duvarlara yansıyan İslam motifleri, sanki tüm dikkati eserlerin ışıltısına çekmeyi başarmıştı. İslam sanatının bütün evrenselliği ve dinamizmi ile sunulan Mimar Boris Micka ve ekibinin tasarımı olan bu sergileme biçiminin hep yapılagelinen durağan İslam Sanatı sergileme tekniklerini de sorgular nitelikteydi.

Sergi ile aynı adı taşıyan kitabın önsözünde Ekselansları Ağa Han sergi ile “Koleksiyon, Hindistan’da Babürlü İmparatorluğu’nun ya da Mısır’da Fatımililerin estetik anlayışına kadar birbirinden çok farklı Müslüman kültürlerin çoğulculuğu konusunda kamuoyunda daha derin bir kavrayış yaratacaktır. Aynı zamanda ortak zeminin ve bütün dönemlerde, örneğin Uzakdoğu’nun ve Avrupa’nın yerel kültürleriyle yaşanan kültürler arası etkileşimin algılanmasına olanak verecektir. Farklı özellikler konusunda cehaletin hoşgörüsüzlüğe yol açtığı bir dönemde bu sergi ve paylaşılan özellikleri vurgulamayı ve ortak sanat mirasımıza dikkate çekmeyi amaçlamaktadır.”

İslami sanat formları içinde, İslam’ın başlıca ve belki de en karakteristik görsel ifade biçimi olarak hat sanatının onurlu bir yeri vardır. Hat sanatının Çin’den Kanada’ya, Rusya’dan Güney Afrika’ya kadar yaygın kullanımı hala Müslümanları birleştirir, onları diğer dinlerin sanat uzmanlarından farklı kılar. Hat sanatının en görünür olduğu yerler mimari eserler, özellikle de ibadet mekânlarıdır.
“Spirit & Life” dergisinin önsözünde şu şekilde yer alır: “Kuran gerek sanat, gerek mimarlık yapıtlarına esin kaynağı olmuş, Müslüman sanat geleneklerinin gelişmesine yön veren tutumları ve ölçütleri biçimlendirmiştir.”

Alem
İran, 16. yüzyıl sonu Delikli çelik, kalıp demir ek uzantılar 81,5 x 32,5 cm

Altın Kûfi Hatla Yazılmış Kuran Yaprağı
Kuzey Afrika, 9. ve 10. yüzyıl Vellum üzerine mürekkep ve altın yaldız (17,9 x 26 cm)

Bu eser olağanüstü zengin bir erken Kuran yazmasının günümüze ulaşmış birkaç yaprağından biridir. Kûfi hat krisografi tekniği ile yapılmıştır. Harf formları önce tutkala yazılmış, sonra dövülerek toz haline getirilmiş altın içeren bir eriyikle doldurulmuş, en sonunda da ince kahverengi mürekkeple kontörleri çekilmiştir. Hattat böylece bin bir itinayla her kelimenin bir resmini yaratarak tek kalem darbesiyle yazılan harf formlarını taklit etmiştir.

Küçük Boyutlu Kuran
Kuzey Afrika, olasılıkla Fatımiler ya da Ihşidiler dönemi, 10. yüzyıl Vellum üzerine kahverengi mürekkep, altın yaldız ve renkli boya daha sonraki döneme ait yaldızlı sahtiyan cilt 10 x 8,2 cm

“Mavi Kuran”dan Yaprak
Kuzey Afrika (?), 10. yüzyıl ya da daha öncesi
Çivitle boyanmış vellum üzerine mürekkep ve altın ve gümüş yaldız
(28,5 x 35,3 cm)

Bu yaprak erken Kuran yazmalarının belki de en ünlüsü olan eşsiz “Mavi Kuran”dan çıkmadır. Bakara suresinin 148.-155. ayetleri yer alır. Krisografi denen altın harf yaz sanatı ile yapılmıştır.

Mezar Taşı
Kuzey Afrika, H. 377 / 987 mermer oyma yükseklik: 59,7 cm

Endülüs Kuran Yaprağı
Endülüs, İspanya, 1200 civarı Vellum üzerine mürekkep ve altın yaldız Sayfa: 26,4 x 17,9 cm metin: 20 x 14,5 cm

Şah Tahmasp Şehname’sinden Yaprak
İran, Tebriz 1535 civarı kağıt üzerine opak suluboya, mürekkep ve altın yaldız 47 x 31,8 cm

Kuran’dan İki Ayet Yazılı Kiriş
Mısır, Tuluniler dönemi, 9. yüzyıl, ahşap oyma uzunluk: 120 cm

Ağaç dayanıksız bir malzeme olduğundan, Antik Çağ ve ortaçağdan kalma ahşap işçiliği örnekleri pek azdır; nitekim bu ahşap kiriş Mısır’daki ilk bağımsız hanedan olan Tuluniler zamanında yapılmış mevcut yalnızca birkaç üzeri yazılı ahşap objeden biridir.

Lahor, Hindistan, Babürlü dönemi, 1595 civarı kağıt üzerine mürekkep, opak suluboya ve altın yaldız 23,9 x 14,2 cm

Kitap Sanatından Örnekler

Kaynak: Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi İstanbul Ağa Han Müzesi Hazineleri Kitap Sanatı ve Hat

3 Comments

  1. Salam Safavilarin bayraq(Sancaq) başlığından biri də məndə var. Babalarımızdan bizə yadigar qalmışdır.!6-cı yüzyıla aid.

  2. Bu sergiyi bildiğim kadarıyla binlerce kişi gezdi. Basında sergi sırasında duyurular dışında bence yeterince değerlendirme yazısı yazılmamıştı. Sayın Heval hanımın değerlendirmeleriyle bu eserlerin bizim ülkemizden de geçtiği bir kez daha hatırlatılmış ve böylece “iz” bırakmış oldu.

  3. Bu sergiyi gezenlerden biriyim. Sergi gerçekten muteşem eserleri içeriyordu. Doğu sanatının zirvesi sayılabilecek, inanılmaz el işi göz nuru eserler vardı. El yazması hepsi birbirinden değerli Kuran ve sayfaları, ahşap üzerine kakma işler çok çok önemliydi.
    Sayın yazarın bunları hatırlatması ve bir özet olarak önümüze tekrar getirmesinden dolayı teşekkürler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir