Son yıllarda, Türkiye kentlerine ve bunların içerisinde de, yeni uygulamaların merkezi olan, “deneme – yanılma tahtası”na dönen İstanbul’a baktığımızda, önceki yıllara göre farklı bir kentleşme-kentliliğin kapımızı çalmakta olduğunu görüyoruz.

Özellikle mimdap olarak kendi bulunduğumuz yerden baktığımızda, 2007 yılı, bu farklılaşma ve “dönüşüm”ün yandaşlarının da, muhaliflerinin de seslerini oldukça güçlü duyduğumuz yıllardan biri oldu.

Bir yerlerde, küreselleştiğini iddia eden, birleştiren bir küreselleşmeden çok, sermayenin kendisini mekân üzerinde yeniden ürettiği bir kentsel siluet; başka yerlerde ise, gerek meslek odalarıyla, gerekse toplumsal örgütlenmelerle oluşan muhalif bir siluet…

2007 yılının kentsel olaylarını İstanbul açısından değerlendirip, belli kavramsal üst başlıklar altında topladığımızda da, her başlıkta, biri “Kent, sermaye sahibinin ve yarışmanın mekânıdır!”, diğeri ise “Kent, toplumun dayanışmasının mekânıdır!” diyen iki zıt kent kurgusuna rastlıyoruz.

Tarihî mirasını boş veren kent!

Özellikle 2006 yılından beri, İstanbul UNESCO tarafından tarihi mirasına sahip çıkmadığı gerekçesiyle tehditler almaya, sürekli olarak listeden çıkarılacağına dair uyarılmaya devam ediyordu. Bunun üzerine, İstanbul da boş durmadı ve tarihi bölgelerde “kentsel dönüşüm” projeleri uygulamaya başlandı. 2007 yılı da bu “kültür başkentliği”, “UNESCO tehditleri”, “tarihi mekânlarda rant savaşları” ile geçip gitti. AKM’nin yıkılması, en çok tartışılan konu haline geldi. Bir kültür merkezinin yıkılması, bazı çevrelerce, kültür başkentliği sürecinin kaçınılmaz bir gerekliliğiymiş gibi ortaya kondu.

Sonuçta 2007 yılında da tarihî miras kavramının anlaşılması konusu, Türkiye için oldukça “Türk usulü” bir süreçle ilerledi, konuyla ilgili somut bir adım da atılamadı.

Yine de, yılın sonlarına doğru Sulukule mahallesinin harekete geçip, “2010 kültür başkentliği sürecine hazırlık” adı altında yapılan kentsel dönüşüm projelerinin yanlışlarını Avrupa’ya taşıması oldukça umut veren bir gelişme oldu.

ilgili haberler:

UNESCO’dan sert tepki
Tarih, Miras ve Dönüşüm
“Kentsel dokuyu korumak yetmez, onu bozmamak gerekir”
Tarihi Yarımada’da restorasyon adı altında yapılan tahribatlar
Süleymaniye’de neler oluyor?
“2010 İstanbul Kültür Başkenti Projesi ‘Türk usulü’ gidiyor”
AKM’yi yıkmak
AKM salt bir bina değil bir simge yapıdır”
Ticari Arsalardan Akm Arsasına
2010 yasasında AKM sürprizi
“AKM ve Kongre Vadisi”

Küresel sermayenin kenti!

İstanbul, geçtiğimiz yılda da “küresel güçlerin” gözdesiydi. Özellikle Dubai şeyhi ve İstanbul’un kamu otoriteleri arasında yaşanan hararetli pazarlıklar, kent sakinleri tarafından sessizce izlendi. Bu sessizliğin, 2008 yılında, büyük bir çığlığa dönüşeceğini umut etmek de bize düştü.

ilgili haberler:

Büyükdere Caddesi 5 yılda 15 yeni projeyle tanışacak
Karayolları arazisi Zorlu’nun

Zorlu zorlamadı, İETT arazisi Şeyh’in oldu
Karayolları arazisi satışının iptali için dava

İETT arazisi için Dubaililer 50 gün süre istedi
İki dava daha
Zorlu Center Tasarım Yarışması: Bir konu, üç açıklama

Ormanlarında “acar kentler” yükselen kent!

2007 yılının öne çıkan tartışmalarından biri de Beykoz’da orman içerisine yapılan “Acarkent” oldu. Orman içerisine yapılan ilk ve tek lüks konut alanı Acaristanbul olmamasına rağmen, tüm meslek odaları ve uzmanlar, televizyonlarda, dergilerde, sempozyumlarda ve gazetelerde Acarkent’i tartıştı, sonunda yıkım kararını aldırdı.

ilgili haberler:

Acaristanbul için dava
Acaristanbul’da top belediyede
Acaristanbul yıkılacak
Yıkımda çok özel af
Acaristanbul’da yıkım için engel kalmadı

Ulaşılamayan kent!

İstanbul’a dair, 2007’den akılda kalanlara bakıldığında ise tüneller, üçüncü köprü, Marmaray tartışmaları başta geliyor. İMP’nin yapmış olduğu İstanbul Çevre Düzeni Planı’na eklenmemiş olmasına rağmen, 3. köprü yolunun çoktan belirlenmiş olması da hepimize, “Birinci köprü yapıldığından beri hiçbir şey değişmemiş” dedirtti. 3. köprünün ormanları yok edeceği gerçeğiyle yüzleşmeye çalışan, bunun yarattığı bunalımdan çıkmaya çabalayan halk, “İstanbul trafiğine çözümler” adı altında yapılan tünellerin ve son olarak da metrobüsün trafikte yarattığı kaosla hiç başa çıkamadı.

ilgili haberler:

Topkapı-Avcılar’dan sonra Anadolu yakasına da metrobüsler geliyor
Metrobüs üst geçitlerindeki kauçuk zemin dağıldı
Metrobüste ‘boşuna masraf’ iddiaları
3.Köprü buraya yapılacak
İstanbul Boğazını kuzeyinden geçecek bir 3. köprünün kararını verenler kalemlerini de kırsınlar
İstanbul trafiğine çözüm için 5 tünel daha geliyor
2.5 milyar dolarlık Karadeniz Yolu üçüncü boğaz köprüsüne bağlanacak
İstanbul Ulaşım Ana Planını Kim Yapıyor ?
İstanbul’a Yazık Olmasın…
İstanbul’un trafiği, ulusal kalkınma, bölgesel kalkınma

Depremini bekleyen kent!

Bu yıl da depremi bekledik ve bu bekleyişin verdiği korku sebebiyle olsa gerek, yerimizden kıpırdayıp, depremin olası zararlarından kurtulmaya yönelik bir harekette bulunamadık. Hocalarımız isyan etti, uzmanlar araştırdı, çözüm önerileri sundu ama tüm yapılanlar sahipsiz kaldı. Yalnızca, depremin büyük acısını yaşamış olanlar, bu yıl da örgütlülükleriyle seslerini duyurmayı, somut adımlar atmayı başardı.

ilgili haberler:

Kimsenin Deprem Beklentisi Kalmadı
Ulusal Deprem Konseyi’nin Kaldırılması Neyin Çözümüdür?
Zeytinburnu’nda deprem gibi facia
‘Huzur’ insanların üzerine yıkılsın diye inşa edilmiş!
6 katlı apartmanı hafriyat çöktürdü
Naci Görür: “Teslim bayrağını çekiyorum”
17 Ağustos 1999 Kocaeli Depremi’nden Bugüne Sempozyumu
17 Ağustos Nedir? Anma Törenleriyle Günahlarımız Çıkar mı?
‘Çalışmalar sahipsiz’
Düzce’yi önce deprem sonra vahşi kapitalizm vurdu…
Yeni Anayasaya depremzedenin de sözü var!

Dönüşen Kent!

İstanbul’un her yerinde, Beykoz’dan Sarıyer’e, Beşiktaş’tan Beyoğlu’na, Maltepe’den Pendik’e kadar tüm semtlerde bir kentsel dönüşüm koşuşturmacasıdır gitti. Evler yıkıldı, yenileri yapıldı. Planlar onaylandı, bunları beğenenler ve beğenmeyenler oldu… Beğenilse de beğenilmese de, tüm bir yılın mimarlık ve şehircilik alanını meşgul eden en önemli kavram ‘kentsel dönüşüm’dü.

Bu yıl özellikle gecekondu mahalleleri üzerinden yürüyen bu dönüşüm söylemi, büyük bir kentsel muhalefetin yaratılmasına ön ayak oldu. İstanbul Mahalle Dernekleri Platformu da, bu toplumsal muhalefetin en yeni örgütlülüklerinden birini oluşturdu.

ilgili haberler:

Kent Sosyolojisi ve Bayramlar

İstanbul’un Sulukule halleri!
Avrupa Birliği Sulukule’de
Gülsuyu – Gülensu Dayanışmacı Planma Çalışması Mahalleli Toplantısı
Radikal-paylaşımcı bir planlama deneyimi
Yerinden dönüşüm projesi
Beyoğlu’nu Yeniden Düşünmek Ve Düşlemek-1
Çalık, Tarlabaşı’nın dönüşümüne 100 milyon dolarlık ilk adımı attı
Büyük kentsel dönüşüm Balat’ta
Süleymaniye’ye Osmanlı-Türk mahallesi
Kentsel Dönüşüm Genel Çerçeve ve Örnekler -I
Kentsel Dönüşüm Genel Çerçeve ve Örnekler -II
Mahalleli Konuşuyor…
Mahalleler Konuşuyor Sempozyumu Sonuç Bildirgesi
Şimdi Mahalleler Konuşuyor Sessizlikten Birliğe: Mahalleliler
Körler Okulumuza Dokunma!
‘Okuluma dokunma’ yürüyüşü
UNESCO’dan sert tepki
“Kentsel dokuyu korumak yetmez, onu bozmamak gerekir”
Bugünden Sonra Beyoğlu
Tarihi Yarımada’da restorasyon adı altında yapılan tahribatlar
Süleymaniye’de neler oluyor?
Kentsel dönüşüm ve toplumsal barış

Planlanamayan kent!

Ağustos 2006’da onaylanan Çevre Düzeni Planı bütün bir yıl tartışıldı. Genel olarak meslek odaları tarafından eleştiri yağmuruna tutulan plana karşı davalar açıldı ve sonunda bu yıl planla ilgili yürütmeyi durdurma kararı alındı. İMP’nin örgütlenme modelinin yanlışlığı ve plan yapma sürecinin demokratik olmaması üzerine hararetli tartışmalar süredursun, İstanbul yine plansız kaldı.

ilgili haberler:

“İstanbul Yine Plansız mı Kalacak?”
“İstanbul Çevre Düzeni Planı Üzerine 38 Soru”
“Plan da Pilav da İstemeyiz”
“Plan yasal olarak ‘yok’
Modern Hukuk Devletinden Meslek Odası Kurumsalına
İstanbul ÇDP’nin iptali üzerine

Başka bir yaşamın mümkün olduğuna inandıran kent!

Belki dünyaya fazlasıyla iyimser bakıyor olabiliriz ama yine de, 2007 yılı, içerdiği tüm olumsuz gelişmelere, sorunlara, adaletsizliklere rağmen, gene de dayanışmacı, eşitlikçi ve birlikte bir yaşamın mümkün olduğu inancını sonuna kadar körükleyen bir yıl oldu. Tüm yıl, “Başka türlü bir yaşam mümkün! Başka türlü bir kent mümkün!” diye bağırdık, çünkü yanlışları doğruya, umutsuzlukları umuda çevirebilecek o büyük toplumsal enerjinin farkındaydık.

ilgili haberler:

Daniel Libeskind’dan Geleceğin Kentlerine Bakış: Bir İmparatorluğu İnşa Etmek Geleceğin Kentleri
Richard Burdett’le Küresel Kentler Üzerine Konuşmak
Kent, Kadın ve Şiddet
Kapitalizmin dekoru olarak kent
“Modern Mimarlık Mirası ve Kent” Paneli
Geleneksel Büyüme Planları Yerine Dengeli, Çevreye Saygılı Sürdürülebilir Planlama
Başka bir kent mümkün
Kentsel Düşler
Plansız projelere boğulurken avangard tasarımlara sarılmak…
Dönüşe dönüşe tükenen ve yeniden üretilen kent ve kentliler
YUİE kapsamında, Gençlerin Kentsel Planlamaya Katılımı
Kent, siyaset ve sınıfsal bakış
İstanbul Kent Sempozyumu
“Küreselleşmenin İstanbul’daki yansıması: Giderek daha çok eşitsizleşen kapitalist ilişkiler örüntüsü”

Mimarlık ve Kent Buluşmalarından, Türkiye Mimarlık Politikası’na
Türkiye Mimarlık Politikasına: Prof. Dr. İhsan Bilgin
Süper zenginlerin çağında planlama
“Kent Düşleri 2″; Hasanoğlan için ’düşler’ yarıştı
Körler Okulumuza Dokunma!
Mahalleli Konuşuyor…
Mahalleler Konuşuyor Sempozyumu Sonuç Bildirgesi
Avrupa Birliği Sulukule’de

Gülsuyu – Gülensu Dayanışmacı Planma Çalışması Mahalleli Toplantısı
Radikal-paylaşımcı bir planlama deneyimi
Yerinden dönüşüm projesi

mimdap

3 Comments

  1. Hamasete düşmeden yapılan bu yoğun çalışma için tüm emeği geçenlere teşekkür etmek istiyorum. Bizim durumu bütün yönleriyle görmemizi kolaylaştırıyor hem de planlamanın görünen yüzü projelendirme konusunun ne kadar önemli olduğunu anlatıyor. Yeteri kadar tartışılmayan kamuya mal edilemeyen projelerin planları nasıl deldiği görülüyor. Açık şeffaf ortamlarda önyargısız projeleri tartışmaya ne kadar gereksinimimiz olduğunu aksi takdirde ben yaptım olduların önünün açıldığını anlatıyor. Mimarlık ortamında demokrasinin ve katılımın nasıl olmazsa olmaz bir gereksineme dönüştüğünü, tartışma ortamlarını kısıtlayarak, yasaklayarak, katılmayı engelleyerek aslında istediğinin tam tersine zemin hazırladığını gösteriyor. Bazı kesimlede biraz da cehalletten ve hamasete hitap etmekten kaynaklanan bir inanç vardır: “plan toplumdan yana, proje topluma karşıdır” derler. Panaroma bu tezin ne kadar yanlış ve yanlışın ötesinde başta topluma karşı olmak üzere, çağdaşlığa, demokrasiye, özgür düşünceye ve “aydınlığı” karşı bir tehdit oluşturduğunu gösteriyor… Bir kez daha emeği geçenlere teşekkür ederim.

  2. Panorama bir süreci gösteriyor. Yoğun bir süreç Mimarlık yayınlarıyla dah çok aydınlatıldığı için olsa gerek yıllar öncesinde farketmediğimiz ayrıntılar şimdi görünür kılınıyor. Bu da hem İstanbul’un hem de kentlerin değişim sürecini yansıtan bir belgeselin parçaları gibi.

  3. mimdap bu panoramayı bize yıl boyunca adım adım yaşattı. böyle topluca görmek bir soyutlama yapmayı kolaylaştırıyor. o yüzden çok iyi olmuş. bir de değerelendirme yapmak isteyenler ve araştırmalar için hazır bir list olmuş, çok yararlı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir