Yazar : Erdoğan Bayraktar
Yayın evi :SON ÇAĞ YAYINLARI

Hayatının önemli bir kısmını gayrimenkul geliştirme, konut sektörü ve yerleşim birimleri üretimine adamış bir mühendis olarak önce KİPTAŞ’ta, daha sonra TOKİ’de ve son olarak da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda mesai arkadaşlarımla beraber kaliteli altyapıya sahip, sosyal donatı açısından zengin, temiz ve sağlıklı yerleşimler kurulması için özverili ve uzun soluklu birçok çalışma yaptık.

 

 

 

 

 

Vatanımızın insanları için ülkemizin her şehrine kafa yorduk; her biri için ayrı ayrı planlar, projeler geliştirdik. Yeri geldi gecekondularla, çürük binalarla, afetlerle boğuştuk; yeri geldi çöplükleri park alanına çevirdik. Vatandaşlarımızın aileleriyle zaman geçirebilecekleri açık alanların kurulması ve artırılması için ülkemizin her köşesinde mesai harcadık. Ve sevgili dostlarım; bu gayretli çalışma içindeyken asla sırtımızı dünyaya dönmedik. Aksine, bir yandan projeler üretiyorken öte yandan dünya şehirlerindeki uygulamaları araştırdık, oradaki tecrübelerden istifadeyi kendimize bir borç, bir görev bildik. Bulunduğumuz yurtdışı temaslarda dahi yeni bir şeyler öğrenmenin derdindeydik. Her zaman daha iyisini yapabilmek adına ilimi Çin’de bile aradık. Bu bakımdan dünya şehirleri, her zaman bizim için incelenip çalışılması, dersler çıkarılması açısından önemli yapıtaşları oldu. Kitap boyunca Model Şehir ifadesini, kendine has özellikleriyle sivrilmiş; iyi ya da kötü örnek teşkil edecek uygulamalarıyla adından söz ettiren şehirler için kullandım. Bu şehirlere baktığınızda bazen radikal bir kentsel dönüşüm uygulaması, bazen akılcı bir sürdürülebilirlik projesi, bazen yanlış kararların yol açtığı sorunlar yumağıyla karşılaşırsınız. Trafik sıkışıklığıyla mücadeleden, kentsel altyapının güçlendirilmesine; çevre kirliliğini azaltıcı tedbirlerden engelsiz yaşam alanlarının teşkiline kadar, şehri daha yaşanabilir kılacak her çözümün masada olduğunu görürsünüz. Bazen de baktığınızda sadece tarihi ve doğal güzellikleri titizlikle muhafaza etmenin bile ne kadar kıymetli ve takdire şayan olduğunu görürsünüz. Bir kere görmek isteyip azmettikten sonra, insanoğlu için öğrenmenin ne yaşı, ne sınırı vardır. Model Şehirleri irdelemeden önce, neden ülkelere değil de şehirlere yöneldiğimizi açıklamak isterim. Ne yazık ki birçok insan, bir ülkenin gelişmişliğini sadece o ülkenin ulusal performansıyla ilişkilendirme hatasına düşüyor. Ulusal gelişmişlik ve kalkınma sayısal verilerle hesaplanmaya çalışılırken şehirlerin bireysel katkılarından ziyade ülkenin toplam performansı ölçülendiriliyor. Hâlbuki, ulusal planlar ne kadar bütüncül olursa olsun, kalkınma noktasında yapılacak her plan ile atılacak her adım, şehirden ibaret ve ona bağımlı olmak zorundadır. Şehir olgusunu görmezden gelen, tepeden inme kaideler temelinde uygulanan hiçbir politika sağlıklı ve sürdürülebilir olamaz.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir