Mimarlar reddi hâkim talebinde bulundu - MİMDAP
Ana Sayfa Bağlantılar Biz Kimiz İletişim Mimar İş İlanları
ANA SAYFA
Mimarlar reddi hâkim talebinde bulundu
Share 1 Aralık 2022

“Susmayacağız, korkmayacağız geri adım atmayacağız, çünkü biz çok, hem de çok  haklıyız”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yönetim kurulu üyeleri kent ve çevre haberi yapan gazeteciye, “Koruma Alanında Emre Madran Basın Ödülü” verdiği için, 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Mimarlar Odası Ankara Şubesi, düzenlediği basın toplantısında davaya ilişkin son gelişmeleri kamuoyuna aktardı.

 

 

 

 

 

 

 

Basın toplantısına yargılanan Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu üyeleri Tezcan Karakuş Candan, Nihal Evirgen, Muteber Osmanpaşaoğlu’nun kızı Duygu Aslan, Ünal Kara, Özgür Bayramoğlu, Ece Yoltay’ın yanı sıra Mimarlar Odası Ankara Şube Başkan yardımcısı Ali Atakan, Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Onur Lami Yalman, Türkiye İnsan Hakları Vakfı’ndan İsmail Poyraz, CHP Çankaya Belediye Meclis Üyesi Hasan Alıcı, 2021 Tüm Emekliler Derneği’nden Melek Güreş, Tiyatro Oyuncuları Meslek Birliği Başkanı Nurkut İlhan, Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı Cuma Erçe, Alevi Bektaşi Federasyonu’ndan Elif Keleş O., 2017 Emekliler  Derneği’nden Hüseyin Demirton, Haydar Pınarbaşı, Kınık Köyü Dernek Başkanı Mustafa Farımaz, İğdir Dernek Başkanı Ali Özdemir, Çörmü Köyü Dernek Başkanı Yusuf Mecit, Malatya dernekleri vatandaşlar ve mimarlar katıldı.

 

 

 

 

 

 

Toplantıda, yargılanan yönetim kurulu üyeleri kendilerini tanıtarak eğitimleri ve özgeçmişleri hakkında bilgi verirken kendileriyle dayanışma içinde herkese teşekkür etti.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

AOÇ,  Kaçak Saray, TOGO, kamu yararı mücadelesi ve Cumhuriyeti değerlerini savunduğumuz için hedefteyiz

 

 

 

 

Basın toplantısı Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyelerinin Avukatı Turgut Kazan’ın gönderdiği mesajla başladı.

 

 

 

 

Turgut Kazan mesajında  “Necip Hablemitoğlu cinayetine terör demeyen Ankara Cumhuriyet Savcısı, Atatürk Orman Çiftliğini ,ODTÜ ormanlarını, Saraçoğlu Mahallesi’ni, Cumhuriyet değerlerini savunan, Togo ikiz kuleleri gibi rant terörüne meydan okuyan ve mücadele eden odamız ve yönetim kurulu üyelerini terör örgütü propagandası yapmakla  suçlamaktadır. Kamuoyunun dikkatine sunarım”   diyerek  hukuksuzluğa  ve müvekkillerinin ranta karşı mücadelesinden kaynaklı cezalandırılmak istendiğinin altını çizmiştir.

 

 

 

 

 

Turgut Kazan mesajından sonra Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyelerinin avukatları Turgut Kazan ve Gökçe Bolat’ın mahkeme başkanı ve üyelerinin tarafsızlığını yitirdikleri gerekçesiyle reddi hakim talebinde bulunduğunu bildirdi.

 

 

 

 

 

Candan, Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin verdiği AOÇ ve Kaçak Saray, kamu yararı mücadelesi, TOGO ikiz Kuleleri  gibi rant organizasyonlarına çomak sokması ve Cumhuriyet değerlerinin ve yapılarını savunması nedeniyle hedefte olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:

 

 

 

 

 

 

“Üçüncü duruşma avukatlarımız açısından bir eşik oluşturdu. Avukatlarımız Turgut Kazan ve Gökçe Bolat, üçüncü duruşma saat 14:00’de başlaması gerekirken bir saat geçtikten sonra ve ancak özel yetkili polis  ekibi geldikten sonra duruşmaya başlanması  ve iddia makamının raporu üzerine mahkeme heyetinin bir diyeceği olmaması, mahkemenin avukatımızın  soruşturmanın genişletilmesi isteğini iletmesine rağmen soruşturmanın genişletilmesi isteğinin reddetmesi,  üstelik ceza isteyen mütalaanın yazılıp hazırlanması (Çünkü bilirkişi raporu gelmişti bizi dinlemeleri gerekirdi) hatta yanlışlıkla savunma yaparsak kendilerinin de mahkumiyet hükmü kuracakları kuşkusu yaratması ve CMK’nın 63. Maddesiyle yasaklanmış olmasına rağmen hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözülmesi olanaklı konularda, alakası olmayan bilirkişi görevlendirmesi yapması gerekçeleriyle mahkeme başkanı ve üyelerini CMK7nın 25. Maddesi gereğince reddetti. Bir siyasi karar verileceğini gören ve hâkimin taraflı olduğuna kanaat getiren avukatlarımız reddi hâkim dilekçesini, 25. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na iletmişlerdir.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“Mahkeme tarafsızlığını yitirmiştir”

 

 

 

 

Candan, 60 yıllık ceza avukatı Turgut Kazan’ın reddi hâkim dilekçesinde yer alan  “Bu yasal ve hukuksal gerekçelere ek olarak 22 Kasım 2022 günlü oturum öncesi yapılanlar ve yaşananlar bizlerde büyük bir kuşku yaratmıştır. Gerçekten daha bilirkişi raporu konusundan tarafların görüşlerini bilmeden, özellikle bizim sunacağımız dilekçeyi görmeden ve ceza yargılamasındaki ‘Sözlülük İlkesi’ gereği bizi dinlemeden, üstelik henüz taraflara soruşturmanın genişletilmesi yolundaki istekleri sorulmadan, cevapları alınmadan iddia makamının da henüz mütalaa hazırlamış olamayacağını düşünmek gerekirken (ne isteneceği bilinmeyen) bir mütalaa için özel görevli bir polis ekibi çağırma ihtiyacı doğmuş olamazdı. 60 yıllık bir mesleki deneyimden ve özellikle içinde yaşadığımız günlerde karşılaştığımız örneklerden biliyoruz ki, özel yetkili güvenlik ekibi çağrılması, inanılmaz bir mütalaa ve mahkûmiyet kararının habercisi sayılır. Hep böyle olmuştur, olmaktadır” ifadelerine de dikkat çekti.

 

 

 

 

 

“Kent talanının yüzde 50’sini engellemiş olmaktan mutluyuz, Kaçak Saray’ı teşhir etmiş olmaktan mutluyuz, Togo İkiz Kulelerini yıkıma götüren sürecin hukuk mücadelesini vermekten mutluyuz.”

 

 

 

 

 

Candan, gelecek duruşmanın 13 Ocak’ta görüleceğini hatırlatarak neden hedefte olduklarını şöyle dile getirdi:

 

 

 

 

 

“Gelecek duruşma 13 Ocak’ta görülecek. Yargılama sürecinden rant çevrelerinin ne kadar geniş bir organizasyon içerisinde olduğunu görüyoruz. Bizden bir terör örgütü propagandası çıkarmayacakları ortadadır. Eşyanın tabiatına aykırıdır.  Melih Gökçek, ‘Ankara’ya yüzde 50 daha yapacaktım ama Mimarlar Odası Ankara Şubesi engel oldu’ diyerek mücadelemizi refere etmiştir. Kent talanının yüzde 50’sini engellemiş olmaktan mutluyuz. Kaçak Saray’ı teşhir etmiş olmaktan mutluyuz. Her Kaçak Saray denildiğinde Cumhurbaşkanlığı sözcüsünün bir açıklama yapma gereği duymasından mutluyuz. Siyasete ‘saray rejimi’ gibi bir argüman kazandırdık. Siyaset bunu sonuna kadar kullanıyor bunun için de mutluyuz.  Anadolu’nun her bir köyünde, her noktasında Atatürk Orman Çiftliği’ni insanlara anlatabilmiş olmaktan mutluyuz.  Bizleri işten attınız soruşturma açtınız şimdi de bizlere 1 yıl ila 5 yıl arasında özgürlüğümüzden mahkûmiyet cezası verecek misiniz? Seçme ve seçilme hakkımızı engelleyecekmişsiniz. Umurumuzda değil. Susmayacağız, korkmayacağız geri adım atmayacağız, çünkü biz çok, hem de çok haklıyız. Siz hukuksuzsunuz.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“Bu ülkenin haksız ve hukuksuz şekilde talan edilmesine karşı sessiz kalmadık, kalmayacağız”

 

 

 

 

 

“Biz AOÇ mücadelesini vermiş olmasaydık,  TOGO ikiz kulelerine dava açmamış olsaydık, Mahkemenin karşısında olmazdık hepimiz bunun farkındayız bu savunmalarımızı da detaylıca yapacağız” diyen Candan, şunları kaydetti:

 

 

 

 

 

 

“Mimarlar Odası kurulduğu günden bu yana hedefteler, aldıkları eğitimden kaynaklı bilim ve teknikten yana Cumhuriyetten yana tavırlarını koyarak aslında kamu yararını ve halkın yararını savunduğumuz için de iktidarlar tarafından çok sevilmedik. Melih Gökçek dönemiyle başlayan AKP iktidarıyla  devam eden, kent rantı üzerinden Cumhuriyet rejimiyle hesaplaşarak bellek mekanları yıkma sürecine girdiler.  Mimarlar Odası Ankara Şubesi herkesin sustuğu bu süreç içinde konuşmak istemedikleri dönemlerden geçtiğimiz bir süreçte sesini sözünü eksik etmedi ve mücadeleyi bırakmadı. 2012 yılında Atatürk Orman Çiftliği’nde Kaçak Saray inşa edilirken gizli saklı, ki biliyorsunuz böyle bir yapı inşa edildiğine açılış töreni yapılır ve kurdeleler kesilir. Siz Kaçak Saray’ın açılış törenin yapıldığını ve kurdelesinin kesildiğini gördünüz mü? Çünkü Atatürk’ün şartlı bağışı ve vasiyetine aykırı bir şekilde inşa edilen bir yapı ve Cumhuriyet rejimine karşı bir kalkışma idi. Bugün  içinde yaşadığımız bu otoriter rejimin binası olacağını Cumhuriyet rejiminde saray olmaz diyerek dile getirmiştik. Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak biz bunun gözlerden ırak halini görünür hale getirdik.  Dünyanın neresinden olursanız olun bugün Google Earth’te Kaçak Saray yazdığınızda AOÇ’deki Sarayı işaretliyor.  Kaçak Saray’ı dünya ölçeğinde teşhir ettik oraya gitmeyen devlet başkanları var biliyorsunuz. Çünkü 54 devlet başkanına yazı yazdık Kaçak Saray’ın hukuksuzluğun anlatarak oraya gitmeyin dedik.   Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin AOÇ ile başlayan yürüttüğü müthiş ve farkındalık ve enerji yaratan, ezber bozan Cumhuriyet değerlerinin korunması üzerine, Saraçoğlu’nda, iller Bankası’nda Marmara Köşkü’nde, Cebeci ve 19 Mayıs Stadyumları, Etibank binası, Baraj Gazinosu yıkılırken ve çok sayıda tahribat yaşanırken kamuoyuna bunların gerçek amaçlarının ne olduğunu anlattığımız için bugün hedefteyiz. Ranta karşı yürüttüğümüz mücadeleyi hepiniz biliyorsunuz. Yargı mensuplarının da rant ilişkisi içinde olduğu hukukçular sitesinden tutun da, cumhurbaşkanından milletvekiline başbakanından medya mensuplarına kadar rantın içinde tutunmaya çalışan kişileri teşhir ettiğimiz için,  bu kentin bu ülkenin malını mülkünü koruduğumuz için hedefteyiz. Togo ikiz Kuleleri bunların başına yer alır, 100 bin metrekarelik haksız inşaat ile bu ülkenin vatandaşlarının hakkını gasp etmişlerdir. Demir Kafes Eskişehir yolu üzerine AOÇ sınırları içinde yapılmış çok büyük hançerlerden birisidir. Ankapark, keza öyle. Eskişehir Yolu üzerinde ve Gölbaşı İncek’te yükselen konutları teşhir ettiğimiz için farklı kesimlerin tekerine çomak sokmuş bulunmaktayız. Bundan mutsuz değiliz. Biz koca bir Anadolu’yuz, biz kendi emeği ile geçinen yönetim kurulu üyeleriyiz. Hiçbirimiz hukukçular kooperatifinin üyesi olmadık. Hiçbirimiz bize davadan çekilin diye, duyduğunuzda dudaklarınızın uçuklayacağı rüşvet teklif edenlere cevaz vermedik. Dava çekmedik verilen rüşvetleri kabul etmedik. Bu ülkenin haksız ve hukuksuz şekilde talan edilmesine karşı sessiz kalmadık.  Emre Madran Koruma alanında ödül verdik diye cezalandırılmak isteniyoruz. Verdiğimiz mücadelenin ne kadar zahmetli olduğunu biliyoruz, bu mücadeleyi haberleştiren gazetecilerin nasıl tehdit edildiğini bilerek, sesimize ses katan gazetecilere ödül veriyoruz. Ödül bahane, bize gözünüzün üzerinde kaşınız var diyerek te ceza verebilirler.”

 

 

 

 

 

 

“Mimarlar Odası hiçbir siyasetin arka bahçesi olmamıştır, yanlışı kim yapıyorsa bilimsel bilginin ışığında doğruları söylemeye devam etmiştir”

 

 

 

 

 

 

Candan, verdikleri kamu yararı ve TOGO mücadelesi nedeniyle Mimarlar Odası Ankara Şube Başkan Yardımcısı Ali Atakan’ın İller Bankası’ndaki işinden , kendisinin de  devlet memuriyetten çıkartıldığını hatırlatarak, “Biz öyle güzel işler yapmışız ki bizi her şekilde takip ediyorlar. Söylediğimiz sözden, açtığımız davadan korkuyorlar.   Havuz medyası yediğimiz yemekten, okuduğumuz kitaba, yaptığımız tatile kadar her şeyi gündem yaptı. Bunların arkasında muhalefete yönelik susturma operasyonu yatmaktadır, çünkü biz topluma cesaret veriyoruz ve bunu da biliyoruz. Seçim sürecine giderken  susmuyoruz, korkmuyoruz, geri adım atmıyoruz” dedi.

 

 

 

 

 

 

“Biz kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütüyüz, bir istihbarat örgütü değiliz. Ödül verdiğimiz gazetecilerinde seceresine değil haberine bakarız”

 

 

 

 

 

 

Candan, Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin toplumun her kesiminden insanın kent sorunlarında başvurduğu ilk adreslerden biri olduğunu da vurgulayarak, şunları söyledi:

 

 

 

 

 

 

“Mimarlar Odası Ankara Şubesi, herhangi bir kentsel sorunda gazetecisinden milletvekiline, vatandaşlarına kadar ilk başvurulan yerlerden birisidir. Tavrının, söylediğinin merak edildiği yerlerinden birisidir. MİT Mensupları Kooperatifi binaları yıkılırken, MİT mensupları Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nden yardım istemiştir. Ulus esnafı, Hacı Bayram Camisi’ndeki hacı amcalar dükkanları yıkılırken, Akyurt’ta, Nallıhan’da, Beypazarı’nda, Çayırhan’da  Polatlı’da, Erzincan’da Tunceli’de, Çaycuma’da, Karadeniz Ereğli’de, Zonguldak’ta, Çorum’da,  Düzce’de, Nevşehir’de nerde bir talan varsa, köylüler, emekçiler ve işçiler Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nden yardım istemiştir. Pursaklar’da insanların haberi yokken planları askıya çıkarmışlar. İnsanlar üzüm bağlarına kepçe girince fark etmişle  bağlarının elinden alındıklarını,  böyle bir ülkede yaşıyoruz. Kentsel dönüşümde evlerinden edilenler mimarlar odasının kapısını çalarlar. Çünkü Mimarlar Odası hiçbir siyasetin arka bahçesi olmamıştır, yanlışı kim yapıyorsa bilimsel bilginin ışığında doğruları söylemeye devam etmiştir, edecektir. Biz kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütüyüz, bir istihbarat örgütü değiliz. Ödül verdiğimiz gazetecilerinde seceresine değil haberine bakarız. ”

 

 

 

 

 

 

 

Cezaya suç aranıyor, yargı bağımsızlığından bahsetmek mümkün değil

 

 

 

 

 

 

Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen ise tepkisini şöyle dile getirdi:

 

 

 

 

 

“Onlarca kişiye verdiğimiz bir ödül üzerinden cımbızla seçim yapılmıştır. Başlangıcında bu noktaya gelmesini tahmin dahi etmediğimiz sürecin bugün nereye varacağını öngörür hale geldik. Cezaya suç aranıyor, bizi bir şekilde cezalandırmak istedikleri görülüyor. AKP döneminde yargının geldiği nokta çok açık. Bugün toplumun tüm kesimleri adalet talebi içerisinde, biz 218 gündür adalet nöbetini boşuna tutmuyoruz. TMMOB 1970’lerden bu yana iktidarların hedefinde bir meslek örgütü. Gezi davasında Mücella’yı, Can’ı ve Tayfun’u hapseden karar da bunun son örneklerinden birisi. En son ise Adalet Bakanı Bozdağ’ın açıkladığı doğrudan TMMOB’u ve TTB’yi hedef alan teklif hazırlığı ile örgütümüz tehdit altındadır. Her yıl olduğu gibi bir düzenleme açıklaması, odalarımızın başındaki Türk’ü kaldırma çabaları, kamu yararına verdiğimiz mücadeleyi toplum nezdinde küçültmeye çalışma girişimleri devam ediyor. Bunu doğrudan Adalet Bakanı yürütüyor. Dolayısıyla bu ülkede yargının bağımsız olduğundan bahsetmek mümkün değil. Biz de böyle bir ortamda uydurma bir suçla, 6-7 sayfada sadece yarım sayfası bizden bahseden bir iddianame ile yargılanıyoruz.”

 

 

 

 

 

 

 

Susun konuşmayın, ranta doymadık siz bize engel olmayın diyorlar

 

 

 

 

 

 

 

Evirgen şöyle devam etti:

 

 

 

 

 

 

“Bütün bu yargılama aşamasına o kadar yabancıyız ki iddianamede geçen bazı bölgelerin adını ben ilk kez belgede gördüm. Dolayısıyla hiç bilmediğimiz, yabancı olduğumuz, yalnızca bir haberi nedeniyle gazeteciye verdiğimiz ödülü bahane eden süreçle aslında bizlere ‘Susun, konuşmayın, artık dava açmayın, işimize karışmayın, biz bugüne kadar elde ettiğimiz ranta doymadık daha fazlasını istiyoruz siz de bize engel olmayın’ diyorlar açıkça.

 

 

 

 

 

 

Türkiye’de yargı toplumsal linçle işliyor. Twitter’da hangi troller kimi hedef aldıysa ertesi gün onun hakkında dava açılıyor. Sanatçı Gülşen’in ve Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı’nın tutuklandığı bir ülkede yaşıyoruz, kimin hedef olacağı belli değil. Dolayısıyla bu linç kültürüne karşı bizler toplumsal dayanışmayı, yan yana olmayı, adaletsizliğe karşı birbirimize omuz vermeyi önemsiyoruz. Bu davada sadece Mimarlar Odası Ankara Şubesi yönetim kurulu üyeleri yargılanmıyor. Toplumun adalet duygusu, yargı bağımsızlığı, eşitlik ve demokrasi talebi, kent hakkı talebi yargılanıyor. Bu nedenle toplumsal olarak duyarlılık gösterilmesini ve yanımızda olmanızı talep ediyoruz.”

 

 

 

 

 

 

 

Bu ülkede yetişmiş halk çocukları, sermaye, siyasetçi ve mafya tarafından baskı altında

 

 

 

 

 

 

Mimarlar Odası Ankara Şube Başkan Yardımcısı Ali Atakan da, “Cumhuriyet dönemi mücadelesi boşuna verilmemiştir o günden bu yana mücadele devam ediyor. Bu ülkede yetişmiş halk çocukları, sermaye, siyasetçi ve mafya tarafından baskı altındadır. Kamuyu savunduğumuz için ben de İller Bankası’ndaki işimden atıldım. Halkın çocukları olarak Cumhuriyet değerleri ile aldığımız eğitimle bu ülkedeki tüm yanlışlara karşı mücadele veriyoruz. Bu mücadelenin en önemlilerinden birini de Mimarlar Odası Ankara Şubesi veriyor. Bedel ödemeye hazırız, hedefteyiz farkındayız ama kararlılığımızdan ve mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” dedi.

 

 

 

 

 

 

Terör kavramının içinin ne kadar boşaltıldığını görüyoruz

 

 

 

 

 

 

Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Ece Yoltay ise “Bugün bakanların siyasetçilerin sık sık kullandığı terör kavramının içinin ne kadar boşaltıldığını görüyoruz. Kendilerine muhalif olan herkesin terör örgütü yaftası ile yargılandığı bir süreci yaşıyoruz. Burada olmanız ve desteğiniz çok kıymetli” diye konuştu.

 

 

 

 

 

 

Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Bayramoğlu da “Önceden TCK’nın  301. maddesi vardı ve  bu maddeden yargılanan çok  insan vardı. Şimdi TCK’nın 301. Maddesinden açamadıkları davaları terör üzerinden açmaya çalışıyorlar. Suçun işlenip işlenilmediğine, bir suç unsuru olup olmadığına dahi bakmadan dava açıyorlar. Sorma ihtiyacı hissetmiyorlar, çünkü onlar da terör örgütü propagandası yapılmadığını çok iyi biliyorlar” dedi.

 

 

 

 

 

 

 

 

Daha sonra basın toplantısına katılan kurum temsilcileri de söz alarak Mimarlar Odası Ankara Şubesi ile dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaynak: Mimarlar Odası Ankara Şubesi


Yorum yazmak için


  Avustralya’nın Melbourne kentindeki Penleigh ve Essendon Gramer Okulu’ndaki (PEGS) Müzik Merkezi, McBride Charles Ryan’ın (MCR) PEGS Kampüsleri genelindeki bir dizi girişiminin bir parçasıdır. 

Copyright © 2024 All Rights Reserved | Mimdap.org