Ataköy sahilinde ne yeşil kaldı, ne kıyı… - MİMDAP
Ana Sayfa Bağlantılar Biz Kimiz İletişim Mimar İş İlanları
ANA SAYFA
Ataköy sahilinde ne yeşil kaldı, ne kıyı…
Share 1 Şubat 2016

Vahşi bir rantın anatomisi: Ataköy sahilinde ne yeşil kaldı, ne kıyı…

 

Cumhuriyetin ilk toplu konut projesiydi Ataköy. Sahili de İstanbul’un en güzel, en doğal plajı. Marmara Denizi’nin düzensiz kentleşmeye paralel kirlenmesiyle atıl kaldı önce; sonra ticari ilişkileri müphem bir işadamına peşkeş çekilip İstanbulluyla bağı koparıldı tümden. Gözlerden uzak turizm bölgesi ilanıyla da inşaat canavarının, İstanbul’u betona gömen vahşi rantın o büyük çarkı dönmeye başladı.

 

 

Yolsuzlukların batırdığı Emlakbank’ın mülkiyetindeki bölgenin, yoksula ev yapma misyonundan, inşaat rantının motoru olmaya terfi eden TOKİ’ye devriyle beraber betonun önlemez yükselişi başladı. Önce üzerindeki bir kısmı anıt niteliğinde 1000’i aşkın ağaç gizlice kesilerek yok edildi. Ardından kumsalın üzerinde Bakırköy’ün nefesini kesecek beton kuleler yükselmeye başladı. Belediye ve yurttaşlar yargıya gitti, kampanyalar düzenledi, protesto yürüyüşleri yaptı; fakat her defasında küçük rötuşlar, hülleler ve hilelerle inşaatlar yükselmeye devam etti.

 

 

Bugüne dek Ataköy sahiliyle, üzerindeki inşaatlar arasındaki hukuki bağı koparan, inşaatları yasa dışı hale getiren iki karar çıktı mahkemelerden. Bunlardan biri de geçen aralık ayında, Danıştay İdari Davalar Genel Kurulu’nun aldığı karardı. Mahkeme kararları hükümet-belediye-müteahhit işbirliğinde yok sayılıp fiili durum yaratılarak büyük bölümü tamamlandı kulelerin. Hatta maket üzerinden satışları dahi bitti, taşınmalar başladı.

 

 

Bize de İstanbul’un bu son doğal plajının gözümüzün önünde, sadece beş yıl içinde tüm yargı kararlarına rağmen önlenemeyen katline ağıt niyetine bu yazıyı kaleme almak kaldı.

 

 

Türkiye’nin ilk doğal plajı, ilk AVM’sine kurban edildi

 

 

 

 

Ataköy, Cumhuriyet döneminin ilk toplu konut projesi olarak 1950’lerde planlandı. Yarı bataklıktı bölge. Dünyaya örnek olacak bir şehircilik örneği olarak inşa edildi proje. Sahili de Türkiye’nin en modern ve en doğal plajı olarak açıldı.

 

 

Şehirleşmenin yoğunlaşmasıyla beraber tüm atıkların döküldüğü Marmara Denizi 80’lere gelindiğinde kullanılamaz haldeydi. Ataköy plajı da lağım kokuları ve pisliğiyle çekiciliğini yitirdi, kapandı.

 

 

80’lerin sonunda Türkiye’nin ilk AVM’si olarak inşa edilen Galleria ile ilk doğal plajımızın işgali de başlamış oldu. Zaten plaj ve içindeki tesisler Yasef Öztürk’e peşkeş çekildiğinden beri halk denize ayağını sokamaz olmuş, sahil tüm İstanbullulara kapanmıştı.

 

 

90’larda yeni bir imar nazım planıyla tüm bölge, Ataköy 1-2-3-4-5 dahil, yoğun imarlı turizm bölgesi haline getirildi. İki emsal ve 70 metre yükseklik o günlerde sağlandı. Sheraton Hotel, Capacity, Titanic Hotel, Ramada bu imar planıyla Ataköy’ü cendereye soktu.

 

 

Yolsuzlukların merkez üssü haline gelen Emlakbank 2000’lerde lağvedilince, bankanın Ataköy’de sahip olduğu tüm araziler TOKİ’ye devredildi. Böylelikle rantın önü açıldı. 2005 sonrası TOKİ bu arazileri yeşil alana dönüştürmek yerine parsellere bölüp sattı.

 

 

Sahil şeridi için sekiz ihale düzenlendi

 

 

 

 

Ataköy sahili, Eminönü’nden Avcılar’a uzanan kıyı şeridindeki tek doğal kıyı, tek doğal plajdı. Emlakbank ile TOKİ arasında imzalanan 14 Aralık 2001 tarihli protokolle toplam 412 bin metrekarelik Ataköy sahil şeridi TOKİ’ye devredildi.

 

 

Alan başlangıçta 124 bin 980 metrekare büyüklüğündeki 59/2 parsel ile 287 bin 716 metrekare büyüklüğündeki 564/151 olmak üzere iki parselden oluşmaktaydı. Turizm alanı ilan edilen yer için otel, AVM, rezidans, akaryakıt istasyonu vb. fonksiyonlar tanımlanmış, bina yüksekliği 72 metre olarak belirlenmişti.

 

 

TOKİ sahili satmak için sekiz  ihale düzenledi. Galleria, Sheraton ve Dünya Göz’ün bulunduğu alanı ilk kez 4 Eylül 2008’de ‘mevcut binaları ve 100 bin metrekareye yakın ek inşaat imkanı’ ilanıyla ihale etti, satamadı.

 

 

23 Eylül 2008’de TOKİ bu kez sahilin 249 bin 980 metrekarelik 2. Kısım ve Ataköy Konakları önündeki alanı ‘Kıymetli Arsa’ ilanıyla 650 milyon TL muhammen bedelle satışa çıkardı ve SİNPAŞ’a 850 milyon liraya sattı.

 

 

İhaleden iki hafta önce kuruldu, tek başına katılıp kazandı

 

 

Üzerinde tarihi Baruthane yapılarının bulunduğu Ataköy sahilindeki 160 Parsel (Baruthane) TOKİ  tarafından 12 Temmuz 2010’da ‘restore et, işlet’ modeliyle kiralama ihalesine çıktı. 59 bin 800 metrekare turizm ve rekreasyon alanı parsel, üzerindeki tarihi yapıların aslına uygun restorasyonu, anıt ağaçların korunması şartıyla yıllık 6 milyon liradan, 49 yıllığına, ihaleye tek başına katılan Çelebican A.Ş.’ye kiralandı.

 

 

Ticaret sicil kayıtlarına göre şirket, ihale tarihinden hemen önce, 30 Haziran 2010 tarihinde kurulmuştu.

 

 

İstanbul’un son sahili kampanyası

 

 

 

 

Ataköy sahilindeki yapılaşma Aralık 2013’te başladı. Önce alandaki yeşil ağaçlar yok edildi. Ardından hafriyat çalışmalarına başlandı. Ataköy 1. Kısım Koruma ve Güzelleştirme Derneği, İstanbul’un son sahilinin korunması için başbakanlığa mektup kampanyası başlattı.

 

 

Şöyle deniliyordu mektupta: “Sn. Başbakan son beyanatında yüksek yapılanmaya karşı olduğunu, yeşilin korunması gerektiğini ifade etti. Bu görüşleri destekliyoruz. Tarihi yarımadanın batı uzantısını Ataköy mahallesi oluşturur. Bu mahalle, DP döneminin uluslararası mimari literatüre geçen planlı, örnek projesidir. Mahallenin doğal kıyısı ise bu projenin ruhu ve kuruluş sebebidir. Ataköy’ün yeşil alanlarını ya da kıyısını, asıl projesine aykırı olarak betonlaştırmak, denizle kara arasına duvar örmek sadece bu örnek mirası tahrip etmekle kalmaz,  geri dönüşü olmayan çevre zararlarına ve binlerce insanı ilgilendiren sağlık sorunlarına neden olur. Unutulmamalıdır ki, İstanbul’un Ataköy kıyısındaki bu  eşsiz doğal mirasının, rant uğruna tahrip edilmesinin vebali de büyüktür.”

 

 

Mahkemeden ilk iptal

 

 

TOKİ 19 Ağustos 2009’da bu kez yeni 158-161-162 parselleri, metrekaresi 5 bin 500 liradan satmak, 160 parseli yıllık 6 milyon liradan 49 yıllığına kiralamak için ihaleye gitti. İstanbul 5. İdare Mahkemesi ihaleyi iptal etti. İhale 19 Kasım 2009’da yapılmak üzere ilan edildi fakat ertelendi.

 

 

9 Aralık 2009’da yapılan ihalede 11 bin 950 metrekarelik 158 parseli, ihaleye tek başına katılan Bosphorus firması 65 milyon 750 bin liraya aldı. 28 Nisan 2010’daki ihalede ise 59 bin 799 metrekarelik alana sahip Baruthane binalarının yer aldığı 160 parseli metrekaresi 8 bin liradan 49 yıllığına kiralamak istedi, olmadı. TOKİ aynı parseli 6 milyon liraya indirip 26 Mayıs 2010’da ihaleye gitti, kiralayamadı. 8’inci ihalede 160 parseli 6 milyon liraya kiraladı. 161 ve 162 parselleri kâr paylaşımı usulüyle ihaleye çıkarıp Özyazıcı-Karadeniz Örme’ye verdi.

 

 

Kıyı kenar çizgisi nedir?

 

 

Ataköy 1. Kısım Koruma ve Güzelleştirme Derneği, İstanbul 9. İdare Mahkemesi’nde İstanbul Valiliği aleyhine dava açtı. Ataköy sahilinde inşaat projeleriyle kıyı çizgisinin yanlış çizildiğini, 76 metreye kadar yükselecek 20-25 blokla ilgili kıyı kenar çizgisinin yeniden tespitini ve kamu yararına aykırı müdahalenin önlenmesini istedi (Kıyı kenar çizgisi; deniz, tabi ve suni göl ve akarsularda taşkın durumu dışında, suyun karaya değdiği noktalardan oluşur. Kıyı kenar çizgisi deniz, tabi ve suni göl ve akarsularda kıyı çizgisinden sonraki kara yönünde su hareketlerinin oluşturduğu kumluk, çakıllık, kayalık, taşlık, sazlık, bataklık vb. alanların doğal sınırını oluşturur. Kıyı; kıyı çizgisi ile kıyı kenar çizgisi arasında kalan bölümdür).

 

 

Bilirkişi: Özel yasayla rant sorunu aşılabilir

 

 

Mahkeme jeolog, mimar ve harita mühendisinden oluşan bilirkişi atadı. Heyetin düzenlediği raporda, “İstanbul’un en değerli yerleri haline gelen bu sahil şeridi için belki de buraya özgü, özel yasaların çıkarılmasıyla (rant) sorunun üstesinden gelinebileceği kanaatini taşıyoruz” deniliyordu. Raporun son bölümünde ise şu tespit yapıldı:“Belirlenen bu çizginin yerinin, sondaj verilerine dayalı rapora göre bilimsel verilere dayanmadığı gözlenmiş olup, asıl kıyı kenar çizgisinin mevcuttan daha ötede ve kara içine doğru olduğu kanaatine varılmıştır. Bu bakımdan mevcut kıyı kenar çizgisinin ilgili Bakanlık komisyonlarınca bilimsel yöntemlere göre yeniden çizilmesi gerekmektedir. 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun 4. maddesine göre kıyı kenar çizgisinin, ‘doldurma suretiyle arazi elde edilmesi halinde de değiştirilemeyeceği’ hususu gayet açıktır. Bu maddeden yola çıkarsak kıyılar ancak kıyı kenar çizgisinden sonraki kısmı itibariyle kullanılabilir.”

 

 

Ataköy sahilinin hayalet ağaçları

 

 

Sahil şeridindeki ağaçlar da bu inşaat sürecinde, paravanların ardında kesilerek yok edildi. Kumsala paralel uzanan, bazıları anıt niteliğinde ağaçların rölöve çalışmasının TOKİ tarafından Efem Ormancılık’a verildiği mahkemeye sunulan raporla ortaya çıktı.

 

 

Bugün büyük bölümü kesilmiş 1057 ağaç arasında 100 yaşını aşmış, anıtsal nitelikte. Sakız, ladin, dişbudak, meşe, ıhlamur, sedir, kestane, çınar türü ağaçların kayıt altına alındığı raporda şöyle deniliyor: “Çapı 10 cm’nin altında, 5 metreden kısa ağaçlar dikkate alınmamıştır. Planda 1057 adet ağacın yerleri gösterildi, türleri, boyları, tepe ve göğüs çapları, yaşları ve sağlık durumları verildi. Alanda yapraklı ve iğne yapraklı ağaçlar ve sınırlı sayıda meyve ağaçları var. Alan uzun süredir bakım görmemiş olduğundan, parsellerde bulunan ağaçlardan 136 adedinin gövdelerinde çürüme ve kovuklar mevcut. Yara ve kovuk tedavisi ile sağlık budaması yapılmalıdır. Alanda ‘Anıtsal Nitelikli’ korunmaya değer 317, 342, 356, 370, 387, 929, 1000 No’lu toplam 7 adet anıtsal ağaç bulunuyor. 1 Göknar, 37 Akçaağaç, 20 Kestane, 77 Kokarağaç, 9 Gülbişim, 10 Sedir, 46 Çitlembik, 4 Erguvan, 1 Mandalina, 1 Huş, 13 Kısmet Ağacı, 4 Leylandi, 74 Servi, 9 İğde, 19 İncir, 52 Dişbudak, 12 Ceviz, 2 Karayemiş, 9 Defne, 4 Kurtbağrı, 3 Manolya, 8 Dut, 8 Palmiye, 2 Ladin, 84 Çam, 111 Sakız, 74 Çınar, 115 Kavak, 10 Erik, 3 Armut, 2 Meşe, 179 Akasya, 37 Söğüt, 1 Mazı, 1 Ilgın 8 Ihlamur, 7 Karaağaç,.”

 

 

Erdoğan Bayraktar: Çuvalla para aldık, önlerini kesmeyelim

 

 

 

 

Ataköy sahilindeki yapılaşma mahkemelik olup kamuoyunda tartışılırken perde arkasında neler döndüğü, 17-25 Aralık, büyük yolsuzluk operasyonuyla ortalığa saçılan tapelerde ortaya çıktı. Tarih 16 Aralık 2013, telefonun bir ucunda dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, öteki ucunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürü Mehmet Ali Kahraman var.

 

 

Erdoğan Bayraktar: Ben telefonda şu anda Abdullah Bey’le görüşüyorum. Bu Ataköy’deki iş uzuyor hâlâ daha yani oradaki iş.

 

 

Mehmet Ali Kahraman: Onlar şeyi kabul etmediler, biz biliyorsunuz bu planı yaparken 10 metre de sahildeki yolun terki meselesi vardı bir de 40 metrelik … oluşturma durumu vardı. O 40 metrelik… terk olmayacak ama arazi içinde yeşil alan gibi olacak, bi çekme mesafesi gibi olacak, onlar o kısmı kabul etmediler yani.

 

 

E.B: Yarın o zaman gelsin, sen de gel bi toplantı yapalım çözelim onu ya. Çünkü orada sattık, çuvalla da para aldık onlardan. Şimdi sanki önlerini biz kesiyormuş gibi sıkıntı oluyor ya.

 

 

M.A.K: Tamam bakanım tamam…

 

 

E.B: Ahmet Özyazıcı bize geldi, tasdikini istiyor.

 

 

Tarih 29 Kasım 2012, telefonun ucundakiler, aynı isimler. İnşaatların sahibi Ahmet Özyazıcı’nın, işlerinin onayı için bizzat bakanlığa çıktığını öğreniyoruz.

 

 

E.B: Bu Ahmet Özyazıcı geldi de. Şimdi o …sini tasdikini istiyor.

 

 

M.A.K: … O TOKİ üzerinden gelmişti bize. Fakat incelememizi tam yapamadık… Geçen sene, merkez komisyon kararı aldık. Tabiat Varlıkları Merkez Komisyonu, orada yüksekliğin indirilmesi, blokların 5’e indirilmesi falan, bu tip hususları şey yapmıştık. Yine komisyon kararıyla onu düzeltsek belki daha iyi olur…

 

 

E.B: Yani öyle üst yazıyla bize gelmesi konu değil. Biz orada ne söz verdiysek onu yapacağız… Biz de ona göre tabii TOKİ’nin uygunluğu olsun…orada Haluk Bey de okey dedi, hepsi okey dediler… Ahmet’in de işi kolaylaşır yani. İmar … uygundur gereğini arz ederiz diye bize diyecek plan yönünden kıyı kenar şeridi yönünden ve bir de Tabiat Varlıkları yönünden bize gönderecek onu, biz onaylayacağız bitecek gidecek iş.

 

 

M.A.K: Planın da şöyle bi sıkıntısı var bakanım; 5000’likte apart ünite gibi bi ifade var ama 1000’liklere yansımamış o. Biz orada bu şeyler yapı ruhsatı aldıktan sonra payını değiştireceğiz. O zaman belki çözeriz. Ama şu anki durumuyla 1000’likte pek apart ünite yapamaz gibi görülüyor.

 

 

E.B: Neyse onu bakın ayrıca adama yardımcı olalım artık.

 

 

‘Kıyıdır, satılamaz’ kararı

 

 

İstanbul 3. İdare Mahkemesi, TOKİ’nin Karadeniz Örme-Özyazıcı ikilisine iki parselin satış ihalesini iptal etti. Davayı Bakırköy belediyesi açmıştı, daha sonra skandal bir şekilde feragat ettiği ortaya çıktı. “Kamu davasından feragat edilemez” diyen mahkeme, 11 Haziran 2014’te karar verdi ve “Deniz kıyıları devletin tasarrufu altındadır, özel mülkiyete konu edilemez, ülke güvenliği hariç kamunun kullanımına kapatılamaz” gerekçesiyle, TOKİ’nin 12 Temmuz 2010 tarihli ihalesini iptal etti.

 

 

Kararda Kıyı Kanunu’na göre kıyıya 100 metre mesafede inşaat yapılamayacağı vurgulanarak ‘… kamunun kullanımına açık tutulması gereken deniz kıyısı alanların, özel şahıslara satışı suretiyle, özel şahıslar lehine ayrıcalıklı durum oluşturularak, kamunun kullanımına kapatılması sonucuna neden olan dava konusu işlemde, kamu yararına ve hukuka uyarlık görülmemiştir… işlemin iptaline…” deniliyordu.

 

 

Bakırköy belediyesi ruhsatları iptal etti

 

 

Ataköy 1. Kısım Koruma ve Güzelleştirme Derneği Prof. Dr. Mesture Ayfer Kaynar İstanbul 5. İdare Mahkemesi’nde, 2012 onanlı 1/5000 ile 1/1000 ölçekli Ataköy Turizm Merkezi Nâzım İmar Plan tadilatlarına dava açtı. Yüksekliği 70 metreyi bulan binaların deniz ve sahil ile olan irtibatını koparacağı, yeşil alanı yok edeceği, yoğunluk artışına neden olacağı, deprem riski yüksek, bozuk zemin üzerinde olduğu iddialarıyla planların iptalini ve yürütmeyi durdurma istedi.

 

 

Bilirkişi planların deprem riski göz önüne alınmadan hazırlandığına, kıyı kullanımının kamuya kapatıldığına, 70 metre yüksekliğin sakıncalarına vurgu yaparak, planların ‘planlama ilke ve teknikleri ile kamu yararına uygun olmadığı’ sonucuna ulaştı. Mahkeme bu rapora uyarak 2 Mayıs 2014’te yürütmeyi durdurdu. Bakırköy Belediyesi bu karar üzerine daha önce verdiği ruhsatları iptal etti. Bölge İdare Mahkemesi 1. Kurulu da 5. İdare Mahkemesi’nin kararına dayanarak, ruhsatların yürütmesini durdurdu. Bakırköy Belediyesi Temmuz 2014’te inşaatları mühürledi.

 

 

Bu kez Bölge İdare Mahkemesi Bakırköy Belediyesi’nin ruhsat iptalinin yürütmesini durdurdu ve inşaatların devamının önünü açtı.

 

 

İlk mühür otele, ikincisi Blumar’a

 

 

Sahilde başlayan inşaatlardan en hızlı ilerleyip bitirileni Hyatt Regency Oteli oldu. İlk mühür de bu binaya vuruldu. Ağustos 2014’te açılışı planlanan Hyatt Regency’e 26 Mayıs günü gelen Bakırköy belediyesi ekipleri, projeye aykırı bazı usulsüzlük/eksiklik tespit etti ve ‘yapı tatil tutanağı’ düzenleyerek inşaatı mühürledi. İnşaatta projeye aykırı olarak mekanik alan, havuz-WC-mutfak alanı, giriş saçağı ve açık havuzda yaklaşık 430 metrekarelik eklemeler tespit edildi. İddiaya göre bu eksiklikler tamamlandıktan sonra otel 2014 yılı sonunda açıldı.

 

 

Ataköy Konakları’nda oturanlar Sinpaş’ın inşaat faaliyetlerine başlamasıyla birlikte Bakırköy Belediyesi ve İBB aleyhine İstanbul 10. İdare Mahkemesi’nde dava açtılar. Polifarma İlaç San. adına açılan davada ‘Ataköy 6. Kısım Mahallesi sahil bandında bulunan 564 ada 181 parsel üzerindeki inşaata ilişkin 29.11.2013 tarih ve 5736 sayılı onaylı mimari projeye istinaden 3.12.2013 tarihli inşaat ruhsatları ile ruhsatların dayanağı imar planlarının yürütmesinin durdurulması ve iptali’ istendi.

 

 

Ataköylü Seniha Güngör de tescilli Baruthane’nin bulunduğu parselde iş makineleriyle çalışıldığı, tescilli ağaçların söküldüğü şikayetiyle 1 No’lu Koruma Kurulu’na başvurdu. Kurul başvuruya, “‘Baruthane Yapılar Topluluğu’nun tarihi eser olarak ihyası yönündeki kararlar haricinde 160 parsele ilişkin olarak herhangi bir yeni yapı izni verilmediği gibi bu yönde bir talep de iletilmemiştir” yanıtını verdi.

 

 

Ataköylü Kemalettin Doğan da İstanbul 8. İdare Mahkemesi’ne TOKİ’nin düzenlediği ihalenin iptali istemiyle dava açtı. İstanbul 1 No’lu KTVKK 14 Nisan 2015’te Bakırköy Belediyesi’ne de parselde ‘‘Baruthane Yapılar Topluluğu’nun tarihi eser olarak ihyası yönündeki kararlar haricinde 160 parsele ilişkin olarak herhangi bir yeni yapı izni verilmediğini’bildiren bir yazı gönderdi.

 

 

Belediye bu şikayet ve yazı üzerine Blumar projesi inşaatını mühürledi. Blumar Otel-Çarşı Kompleksi için 2014 yılı sonunda teslimat yapılması düşünülüyordu.

 

 

Bakırköylülerin büyük yürüyüşü

 

 

 

 

Bakırköylüler, Ataköy sahilindeki betonlaşmaya karşı 20 Eylül 2014’te büyük bir protesto yürüyüşü düzenledi. Özgürlük Meydanı’ndan inşaatların yükseldiği sahile yürüyen Bakırköylülere, belediye başkanı ve CHP’li vekiller destek verdi. ‘Sahilde TOKİ istemiyoruz’, ‘Ataköy sahilini geri alacağız’, ‘Beton değil yaşanabilir bir dünya’ yazılı dövizler taşıyan grup davul zurna eşliğinde ‘Susma haykır, betona hayır’ sloganı attı.

 

 

Yürüyüş sonunda konuşma yapan Ercan Karakaş “Sahilinize, parkınıza, yeşilinize sahip çıktığınız için sizleri kutluyorum. Maalesef AKP hükümetinin elinde 13 yıldır bu şehir yağmalanıyor. Ormanlar bitiyor, deniz kenarlarına kadar bu ucube binalar dikiliyor, halkın talepleri dikkate alınmıyor” dedi.

 

 

Betona onay için yeni Koruma Kurulu oluşturuldu

 

 

Mimarlar Odası, Ataköy sahilindeki projelere izin verilmesi için 1 Nolu Koruma Kurulu’nu devre dışı bırakmak üzere İstanbul 7 No’lu Koruma Kurulu’nun kurulduğunu ve projeye onay verdiğini açıkladı. Baruthane Yapılar Topluluğu bulunan parselde hazırlanan Blumar projesi, 2012’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2013’te ise İBB tarafından onandı. Bakırköy Belediyesi proje için 12 Mart 2013’te 7 ayrı yapı ruhsatı vererek 213 bin 303 metrekarelik inşaata onay verdi.

 

 

İstanbul Mimarlar Odası Sekreteri Ali Hacıalioğlu belediyenin verdiği ruhsatların iki yıllık süre 12 Mart’ta dolduğu için geçersiz olduğunu söyledi.  Belediye projeyi mühürledi. İstanbul 5. İdare Mahkemesi Çelebican İnşaat’ın Bakırköy belediyesi aleyhine açtığı, mühürlemenin iptali ve yürütmenin durdurulması talebini 19 Haziran 2015’te kabul etti. Belediye bu karara rağmen mührü ‘Koruma Bölge Kurulu izni olmadığı ve kamu yararı’ gerekçeleriyle yeniledi. Çelebican İnşaat, belediyenin mührü yenilediği 23 Haziran günü aynı mahkemeye 2. kez işlem iptali ve yürütmenin durdurulması başvurusu yaptı. Mahkeme ertesi gün mühürleme işlemi için yürütmeyi durdurarak müteahhit lehine karar verdi, inşaatın yolunu açtı.

 

 

Projede halka açık 50 metrelik sahil bandı görünmüyor

 

 

                       Görsel projenin kendi sitesinden alınmıştır.

 

 

Bakırköy Belediyesi 23 Haziran 2015 tarihinde bu kez Kuzu İnşaat’a ait Sea Pearl Ataköy’ü mühürledi. Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu düzenlediği basın toplantısında, Sea Pearl Ataköy projesinin reklam ve pazarlamasında Anayasa gereği kamuya açık olması şart 50 metrelik sahil bandının görünmediğini, halka açık şeridin sanki inşaatların bahçesiymiş algısı verildiğini belirtti.

 

 

Kuzu İnşaat, Bakırköy belediyesi aleyhine mühür işleminin durdurulması ve iptali istemiyle 4. İdare Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkeme 48 saatte dosyayı inceleyerek, yürütmeyi durdurdu. Kuzu İnşaat kararı gerekçe göstererek belediyenin mührünü kırdı ve inşaata yeniden başladı. Belediye mühür fekki iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulundu.

 

 

Son karar geldi; ne yeşil  kaldı, ne kıyı!

 

 

Ve son karar dava açıldıktan tam beş yıl sonra geldi. Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin, Ataköy 1. Kısım Koruma ve Güzelleştirme Derneği’nin açtığı TOKİ ihalesinin iptali davasını yetki yönünden ret kararını bozdu. Genel Kurul kararı kesin.

 

 

4. İdare Mahkemesi şimdi ihalenin kamu yararına uygun olup olmadığını, arazinin yeşil alan statüsünü, betonlaşma tehlikesini görüşecek, bilirkişi tayin edecek. Oysa davalı parsele şimdi Özyazıcı İnşaat-Karadeniz Örme ortaklığı tarafından ‘Yalı Ataköy Evleri’ adıyla 16 katlı 5 blok dikildi, daire satışları tamamlandı. Bilirkişi davacıların yeşil alan iddiasını arşiv fotoğrafları üzerinden tespit edebilecek. Davacıların dikkat çektiği betonlaşma tehlikesi de gerçek oldu. Mahkemenin ihaleyi iptali halinde büyük bir kaos yaşanacak, satışı iptal edilecek arazinin, üzerindeki binalarla beraber yeniden nasıl ihale edileceği idareyi çıkmaza sürükleyecek.

 

 

Dairelerin metrekare fiyatı Boğaz’la yarışıyor; 10 bin dolar

 

 

Özyazıcı İnşaat, Yalı Ataköy Evleri projesinde 23 Nisan 2013’te satışlara başladı. Projede yer alan 140 metrekarelik 2+1 konutların satış fiyatı 3 milyon 600 bin TL olarak açıklandı.

 

 

Ataköy Konakları’nın tam karşısında, yaklaşık 125 bin metrekare arazide, Katar’ın TOKİ’si olarak bilinen Qatari Diar ile Kuzu Grup ortaklığında sekiz ayrı blok ve bir otelden oluşan inşaat projesi devam ediyor. Teslimatlar Mart 2017-Şubat 2018 olarak belirlendi. Metrekare satış fiyatı 7 bin 200 dolar ile 10 bin 550 dolar olarak belirlendi.

 

 

Blumar Ataköy projesi ise Yorum İnşaat-Turkmall tarafından sürdürülüyor. Projede rezidans, ofis, otel ve AVM var, rezidans alanı 30 bin metrekare, ofis alanı 8 bin metrekare, AVM alanı 27 bin 500 metrekare olarak tasarlandı.

 

 

Ali Dağlar

 

Kaynak : www.diken.com.tr

 

 

 

 

 

 

 

 

 

1 Yorum
  1. Yapılanlar Ataköy de sahil ve kamusal alan bırakmadı doğrusu. Ayrıca yapılan binalar da o kadar görüntü olarak niteliksiz ki, ucuz cam kaplı cephelerle daha da kötü oldu.

    kemal canıtez | 4 Şubat 2016


Yorum yazmak için


  Avustralya’nın Melbourne kentindeki Penleigh ve Essendon Gramer Okulu’ndaki (PEGS) Müzik Merkezi, McBride Charles Ryan’ın (MCR) PEGS Kampüsleri genelindeki bir dizi girişiminin bir parçasıdır. 

Copyright © 2024 All Rights Reserved | Mimdap.org