Kentin Kapıları: Hadrianus Kapısı (Üç Kapılar) - MİMDAP
Ana Sayfa Bağlantılar Biz Kimiz İletişim Mimar İş İlanları
ANA SAYFA
Kentin Kapıları: Hadrianus Kapısı (Üç Kapılar)
Share 19 Ağustos 2013

Surlar içindeki eski Antalya kentinin kapılarından biri de bugün yaygın ismiyle “Üç Kapılar” ya da tarihi adıyla Hadrianus Kapısı.

Bir anlamda Antalyada`ki tarihi yapılardan en iyi korunmuşlarından birisi Üç Kapılar. Bir Roma eseri olan bu yapı, M.S.130 yılında Roma İmparatoru Hadrian adına yapılmıştır. Zamanla şehir surları kapının dış kısmını kapatmış ve kapı uzun yıllar kullanılmamıştır.

Muhtemelen şehri sarmalayan sur Üç Kapıların da önünden geçmiş, bugün Kaleiçi dediğimizi eski kentin bir ucunda belki dışarıya çıkılmayan, çıkılsa bile bugünkü boyutunda “üç” adet kemer büyüklüğünde olmaksızın kalenin dışına açılan bir geçide de klavuzluk etmiştir.

Üç Kapıların sur dışından genel görünümü

Kaleiçi tarafından Üç Kapıların görünümü

Eserin günümüze değin yıkılmadan gelebilmesinin bir nedeni belki de budur. Sur kalıntılarının yıkılması ile kapı ortaya çıkarılmıştır. Pamfilya`nın en güzel kapısı olarak kabul edilmektedir. Üst kısımları kubbe şeklinde üç açıklık vardır. Sütunları hariç tamamen beyaz mermerden yapılmıştır. Oyma ve kabartma süslemeleri döneminin bütün özelliklerini taşımaktadır. Kapının orjinalinin iki katlı olduğu bilgisi vardır. Fakat üst kat hakkında yeterli bilgimiz yoktur.

Kapının iki tarafında, kapı ile aynı zamanda yapılmadığı bilinen iki kule vardır. Bunlardan Güneydeki Julia Sancta kulesi olarak bilinir ve bir Hadrian devri eseridir. Süslemesiz blok taşlardan yapılmıştır. Kuzeydekinin ise alt kısımları antik çağa ait olup üst kısmı Selçuklu`lar zamanından kalmadır.

Üç Kapıların restorasyon sonrasında değiştirilen korint üslubu mermer sütunları

BİR KAPIDAN GEÇECEKSİN…
Üç Kapılar Kale İçi bölgesiyle “kale” dışı bölgeyi birbirinden ayıran bir geçiş noktası sanki. Bir tarafta tarihi kent diğer tarafta artık kale içine sığamamış ve dışında yeniden kentsel anlamda mekanlaşmış bir organizasyonun geçiş noktası.

Geçmiş dönemden bir savaşçı Üç Kapılar önünde dinleniyor…

Karakaş Cami ve kavşağına açılan Üç Kapılar, bugünkü Atatürk Caddesi aksına eski kenti bağlamaktadır. Eskiden Karakaş Camisi de bugünkü gibi (son on yılda restore edilerek değiştirilen bir camidir artık…) değildi ve kargir, kiremit çatılı bir camiydi. Hemen karşısında, yani Üç Kapılar Güney kulesine bitişik Karakaş Kahvesi vardı. Bu kahvenin kapalı yapısı küçüktü ve kalenin bedenine yapışıktı.  Güney Kulesi ile bağlantılı yıkılmasına ‘gerek görülmeyen’ tarihi sur parçalarının yıkılmamış olanlar numunelik olarak burada izlenebilir. Bugün küçük bir yeşil alan-park olan bu boşluk 1960 lı yıllardan seksenler sonuna kadar Karakaş kahvesinin açık çay bahçesi olarak kullanılır ve bu boşluk o günlerin (daha çok erkek) gençlerinin kentsel bir buluşma yeri olarak kullanılırdı.

Yenilemeye ait bir detay…

Kapının önünde durup birkaç saniyelik bir değerlendirme yapınız. Bir yanda modern Antalya`nın çift sıra palmiyelerle ikiye ayrılmış Atatürk Caddesi. Kapının arkasında ise eski Antalya, geçmişle günümüz arasında Pamfilya`nın en güzel kapısı ise tam bu sınırda. Bu kapının iki yanında ise iki ayrı çağ ve medeniyetin eseri kuleler. Çağlar ve medeniyetlerin uyum içinde birbiri ile kaynaşması. Bu durum tarihi yapılarıyla iç içe olan Antalya`nın pek çok yerinde görülebilen ilginç bir özelliktir.

Hadrianus’un kapıyı açmasını bekleyen dönemin bir kadın bir erkek heykeli kapının karşısında…


HADRİANUS KAPISI

Üç gözlü olan kapının Latince bir kitabesi vardır. Korint üslubunda süslü mermer sütunlardan, kapının üzerinde yer alan, imparator ve ailesinin heykellerinden günümüze sadece kitabe kalabilmiştir.

Son olarak bilinen, 1960 lı yıllarda tarihi kapı yeniden ele alınmıştır. 1960 öncesinde görünen öndeki üç kapının kenarındaki kornişlere uzanan piramidal sütunlar yerine mermer korintien sütunlar ve korint başlıklar konulmuştur.


Tarihten beri “mermer” kapı olarak adlandırılan eser, bu restorasyon sırasında meydana gelen hasarlarından arındırılmış, eksik parçalar aslı gibi yeniden yapılmış ve yerine özenle konmuştur. Antalya ve çevresinde daha önce örneğin Aspendos antik tiyatrosunun Atatürk emriyle restore edilmesi zinciri içinde kentin tarihi kimliğine büyük değer katan “üç kapılar” eseri de kaldırılmış ve bugünkü görünümüne çok yakın bir hale getirilmiştir.

Üç kapıların 1940 lardaki konumu

Kapının aslında geçiş için ortadaki kemerinin altı kullanılmakta, önce merdivenlerden ilerlenmekte ve yine tarihi taş döşemeye basılılarak yeniden merdiven çıkılmaktadır. Bu merdiven inme ve çıkmanın yapıldığı 130 lu yıllarda da mevcut olup olmadığı tam olarak bilinmemektedir. Zira Hadrianus kapısı bugün bütün ihtişamına rağmen biraz yere gömük bir his uyandırmaktadır. Böyle bir eserin zemin kotundan girilip çıkılsa kemerlerin yüksekliği daha iyi anlaşılabilir şüphesiz.

Bugünlerde yapılmış olan cam-çelik geçiş yolu

Cam çelik geçiş yolunun altında kalan orijinal döşeme kaplaması

Son yıllarda orta kemerin altındaki orijinal taş döşemeye basılmadan yapılan bir cam köprü ile merdivenlere uzanılmaktatır. Böylece hem döşemenin aslında yıpranmış ve biraz da üzerinde zor yürünmesinden kaynaklı sorundan kurtulunmuş hem de şeffaf köprü ile aşağıdaki döşeme izlenilmeye devam edilmiştir.

Üç kapılara ait detaylar…

Hadrianus kapısından detaylar

Bugün kapının altından geçenler…

1960 lı yıllarda Üç Kapılar. Kapının önünde müşterisini bekleyen fayton…


Hazırlayan: Hasan Kıvırcık

7 Yorum
  1. Bence kentin çok önemli simgelerinden biridir. Zarif bir kapı. Bugüne kalmış olması büyük şans açıkçası.

    Olgun Yılmaz | 20 Ağustos 2013

  2. Her şehir için bir kaç landmark vardır mutlaka. Antalya’nın landmarklarından biri Üç Kapılardır. Kent için bir anıt eserdir aynı zamanda ve kamusal bir yapıdır, halen kullanılmaktadır.

    Lalehan | 21 Ağustos 2013

  3. Antalya için Hadrianus tıpkı Perge, Aspendos, Belkıs, Side gibi antik bir dönemin heykel gibi bir yapısı bence. Dünyada eşine az rastlanır tarzda bir değer taşıyor. Mermer gövdede yapılan işlemeler, korintien sütunlar tek kelimeyle muhteşem.
    Yıllar öncesi yapılmış restorasyon bana kalırsa çok ölçülü ve çok temiz bir şekilde yapılarak eser korunmuş ve günümüze taşınmış.

    Mehmet Turhan | 23 Ağustos 2013

  4. Bir kente bu kadar güzellik ve ayrıcalık kazandıran kaç eser olabilir ki? Bu kentin ne denli değerli olduğu bu eserlerden zaten

    musa zeybekoğlu | 25 Ağustos 2013

  5. Antalya da, tarihi ve Antalya yı yaşamak bu eserler sayesinde , daha bi güzel.

    ABDİL GÜRDAL | 21 Haziran 2017

  6. ANTALYA ŞEHRİ İÇİNDEKİ HADRİYAN KAPISININ
    MİMARİ KURULUŞU VE RESTORASYONU
    Arkeolog: MAHMUT AKOK
    17 şubat 1958

    Antalya şehrinde oturanlarca; Üç Kapılar diye anılan ve tanınan Romalı Çağı içinde İmparator Hadriyanus şerefine yapıldığı kabul edilen Tarihi ve Mimari Anıtın 1958 yılında; Milli Eğitim Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğünce; onarılıp kurtarılması düşünülmüştü.
    Bu yazıların müellifi aynı yılın şubat ayı içinde yerine giderek, Antalya ‘nın o zamanki Müze Müdürü İsmet Ebcioğlu ve Restorasyon yürütücüsü, Y. Mimar Mustafa Ayyaşoğlu ile buluşarak, durumu eserin yanında gözden geçirdiler. Yapılacak işlerin bir ön programı demek olan ve bu yazılarımızın sonuna ekli Protokolu tuttular.
    İşlere bu suretle fiilen başlanmış oldu. Biz aynı günlerde, Müze idaresinden verilen yardımcı ve temin edilen araçlarla Rölöve için gerekli ölçü alma çalışmalarına başladık.
    Rölöve Çalışmaları Sırasında Eserin Durumu:
    Sunduğumuz Rölöve Planlarının incelenmesinden de görüleceği üzere ( Bakınız Plan ş = 1_5) eserin takriben bir buçuk metrelik kısmı toprağa gömülmüş bir durumda olduğu ve ayakta kalan parçalarının da önden bakılınca kolon, konsol furuşları altına bir takım şekilsiz destek ve ayakların konulmuş olduğu görülüyordu. ( Resim 1_6 ). Ön yüzde bulunması gerekli 4 adet kolon takımı kaldırılmıştı, bu gün kolon takımlarının yerlerini tutan örme ayaklar, dört köşe planlı olup, eski piramit şeklinde aşağıdan geniş üst başa doğru daralmakta idi.
    Üç tonozlu geçitin altından rahatça geçebiliyordu. Orta kısma düşen geçitin üst kısmı tonozu eski şeklinde olmayıp, bol kireç harçlı ve küçük taşlı moloz duvar içi gibi duran, bir örgü ile dolu idi.
    Üç Kapılar tarihi geçitinin doğuya bakan ön yüzünün, öteki iki tonozu oldukça eski mimari yapısında durmakta idi. Alın kısmını teşkil eden Firiz ve saçak sıralarıda sağlamca ve anlaşılır durumda kısmen yerlerinde bulunuyorlardı. Yalnız konsolların bir kısmı yerlerinden oynamış ve furuşların ucuna rastlayan saçak parçaları genellikle düşmüş yok olmuşlardı.
    Arka yüze gelince : En çok tahribat bu yüzde görülüyordu.İçten dışa bakışta, sol taraftaki iki ayak üstündeki tonoz ve bunlara ait sol baştaki kolon ve konsol takımları eski orjinal biçiminde anlamlı bir şekil gösteriyordu. Öteki taraftaki orta ve sağa düşen geçitlerin bir kısım tonozların yüzleri koparılmış ayaklar da kısmen yok edilmiş, yüz örgüleriyle kolon, konsollar tamamen ortadan kaldırılmıştı. ( Resim 7 _10 ). Geçitin üst kısmı duvar yüzleriyle, Bizans lı çağında bu yerde yapılan değişikliklerle sonradan örülmüş duvarların uclarının kalıntıları bulunmakta idiler.
    Hadriyan Kapısı etrafında yapılan Arkeolojik kazılar:
    Antalya şehrinin tarihi değerli anıtının arkeolojisi üzerinde ( Tarihi mimarisini aydınlatma bakımından) kesin ve son sözü söyleyebilmek için, anıtın toprak içinde bulunan kısımlarını anlamak amacıyla çevresinde bir kazı yapmak zorunluğu vardı.Bu yazıların müellifi ve Antalya Müzesi elemanları nezaretinde gerekli kazı ve araştırmalar yapıldı .Esasında anıtı, bu günkü şehir sirkülasyonuna bağlamak ve toprak içi mimari buluntularını görüp kesin restorasyon şekline karar verilmek için bu iş gerekli idi.
    Önde ve arka kısmında dikkatle bir kazı yapıldı.Hadriyan kapısına ait olup mimari heyeti büyüleyecek olan kısımların LANC KORONKİ ‘nin 1890 yılındaki görüşlerinden ancak bazı detay konularıyla farklar göstermekte oldukları tesbit edildi.
    Önde yapılan kazılarda, eğreti ayaklar kaldırıldığı halde, altlarında kolonların kaideleri bulunamadı ancak sağ köşeye düşen bir kısımda ve eğreti ayağının ( Bu ayak Bizans çağı duvarı parçası idi ) önünde bir direk kaidesi ( postamenti ) üst kısmı kırık olarak bulundu ( resim 11 ) Geçitlerin taban döşemesi seviyesine kadar inildikçe, geçitleri önden kapatan muntazam örülü bir duvarın alt kısımları tesbit edildi. ( resim 12, 13 )
    Geçitler içlerinin taban döşemelerinde, her yerde rahatça görülerek planına işlendi.Kazılar iç kısımlara doğru genişletildikçe, sağ geçitin tabanı üzerinde bir kutsal tesise rastlanıldı.(Resim 14 , 15 ) Burada 1921_22 yıllarında kazı yapan İtalyan Arkeologları da aynı izlere raslamışlardı . Buna ait yayınlarında Hadriyan kapısı iç kısmına düşen ve Bizanslı çağındaki yapı tesisinin bölmelerini de oldukça detaylı olarak tesbit etmişlerdi. (resim 16 _ 17 )
    Biz bu yapıdan ancak bir parçası ile taban döşemesini görebildik. İtalyanların bu kısımdaki araştırmalarından anlaşıldığına göre, İmparator Hadriyan hatırasına yapılan, Şeref girişi, Bizans çağında ön kısmına ve kolonlar ile tonoz ayakları arasına, bir sağlam duvar örülerek kapatılmış arka kısmınada geçitlerin boşluğundan faydalanılmak üzere bir takım oda bölmeleri kurularak kutsal bir yapı tesis edilmişti.
    Türk çağında ise tekrar geçitlerden istifade edilmesi istenerek üç kapılar şeklinde işletmeye açılmıştı.Bu defa ön yüzdeki duvarlar kaldırılınca kolonlar yerine inşai ayakların örülmesine luzum Hasıl olmuştu. İç kısımda ise geniş ölçüde değişiklik yapılarak tonoz yüzleri ve kolonlar Bizanslı çağında kaldırılmış olduğundan, arka duvarların temizlenmesi yeterli bulunmuştu. İç kısmın devam eden kazılarında, Hadriyan Şeref Takına ait geçit tonozlarının bir kısmı ayakları ile bu ayaklara ait pabuçlar ve yastıkları sağlam olarak ele geçti. ( resim 18 _ 19 ) Bu kısım kazısında, sol baştaki bütün kolonun kaidesi, Postamenti ve yastığı tam olarak bulunduğu gibi, yanındaki tonoz ayağı dışında yer alan kolonun postoment parçası ile yastığının yerinde olduğu görüldü. ( resim 20 _ 21 ) Kazılar daha genişletildikçe, sağ yön köşede kısmen, burç duvarı altında kalan, daha eski çağlara ait olması gereken, yonu taşı ile yapılmış mezar anıtı biçimli bir yapı parçası görüldü. ( resim 22). Esasında bu yöndeki kazılar genişlik ve derinliğine ilerledikçe, içlerinde iskeletler bulunan bazı eski mezarlara da rastlanıldı. Antalya Hadriyan kapısı çevresindeki kazılar son bulunca, restorasyon için gerekli dökümanların tamamı da bulunmuş ve tarihi eserin durumu kesin olarak açığa çıkmıştı.Tesbit
    ettiğimiz asaslara göre eserin şimdi gerçek mimari durumunu açıklayacak ve yazacak bilgilere
    sahip bulunuyoruz. Hadriyan Şeref Takının kurulrşu ve yapı özelliği:
    Biribirinden 17.81 m açıkta, 840….860 m plan ölçüsünde iki yüksek yapıda burç arasına kurulan Hadriyan Şeref Takı bu kuruluşu ile Perge ve Pisitya Antiyochyası antik şehirlerinin girişlerindeki şeref taklarına ve çağın bu tip geçitler tesis etmek geleneğine tamamen uymaktadır. Bu çağın mimari kuruluş esprileri ve buluşları her birinde ayrı ayrı olmakla beraber kuruluşundaki anlam ve maksat birbirinin aynıdır. Antalya şehrindeki Üç Kapılar Anıtı, iki tarafındaki burçlara bitişik, iki kenar ve ikide orta ayaklı olmak üzere üç açıklıklı geçit şeklindedir.( bakınız, planş 1_3 ). Kenar ayakların burçlara bitişen yerlerinde ayrıca plaster şeklinde çıkıntılar bulunur.Orta ayakların tam orta aksında ve kenar ayakların ortalarında 2,27 m açıklıkta kurulmuş önlü arkalı sekiz tane kolon takımları sıralanmıştır.
    Tonozları taşıyan orta ayakların gövde ölçüleri 1,12*2,52*3,25 m . dir. Bunların altında sade şekilli ve üstünde palmet kabartma süslü pabuç yastık ve başlıklarla ayakların, yükseklik ölçüleri 4,12m yi bulmaktadır.Tonozların alın kemerleri dış yüzleri ve kaş silmesi kabartmalı olmakla beraber kısmen düz silmelidir.( resim 4_6) İçleri ise sıralı kareler biçiminde kenarları silme çerçeveli ortaları gülbezek rozetli kasetalıdır .Üç geçit açıklığında bulunan tonozlar iç yüzleri aynı tiple işlenmiştir.Yüzlerdeki kemerler arası üçgenlerinin ortaları yukarılarında birer süslü ve silmeli konsollar bulunup, bunun üzerinde ana gövdeye dikey biçimde, açıkta bulunan kolon başlıkların üstüne başlamak üzere uzanan bir çeşit baş taban kirişleri anlamında furuşlar konulmuştur. Bu baş taban yüzü biçimde tonozların alın kemerleri üzerinden de bir silme gibi geçmektedir. Hadriyan Şeref Takının şehir dışına bakan kemerleri üstünde bulunan bu silmenin genişçe düzlüğüne çakılı bronzdan kabartma harflerle bir yazıt bulunmakta imiş. Bu gün bu harflerin saplamalarının izleri yerinde gölülmektedir. Daha üst kısımlarda, üzeri ince ve zarif işlenmiş bir palmet frizi, daha üstte ise, çeşitli silme ve süs kabartmalarıyla bezeli saçak takımı yer almaktadır. Bugün için en üstte ve azıcık içerlek durumda bir atika seddi sıralı görülür. Üst kat planını incelememiz sırasında, iki taraftaki burçlara yakın durumda ve iç kısım duvarının hizasına konulmuş kolon veya statü kaidesine benzer iki parça görüldü.Anıtın üst katı tertibi yönünden daha fazla bir bilgiye bugün için sahip değiliz. Ancak benzetmelerle eski şekli için bir düşünce ileri sürebiliriz. Ön ve arka sıralarda yer alan kolon takımlarına gelince: Günümüze kadar ayakta kalabilmiş bir direğe göre bütün kalanlar için bir hüküm çıkarmak imkanına sahibiz.Zira kazalar sırasında öteki sutunlardan postament ve pabuçlardan fazla bir bilgiye ve parçaya rastlayamadık. Ama temelleri görüldü.Tek örneğe göre durum ve kolon takımları şöyle olacaktır. Üstten alta doğru 60 cm, yükseklikte tam konupozit ince işlemeli bir başlık, 408 cm uzunluk ve ortalama 45 cm çapında bir mermer direk, altında 25 cm yükseklikte iki kaval bir oluk ve iki dişten ibaret sütun kaidesi ( yuvarlak), daha altta 23 cm yükseklikte ve dört köşe planlı bir sutun pabucu, onun altında 153 cm yükseklikte 104.104 cm ölçüde kare planlı bir postament, daha altta 49 cm yükseklikte pabuç taşı yer almaktadır ki kolonun orjinal döşeme üzerinde görülen yükseklik durumu böylece 670 cm olarak tesbit edilmiştir.Başlıklar ince oyguya elverişli mermerden olup, sütun gövdelerinin bir kısmının granit olduğunu da tahmin etmekteyiz.
    Kaide ve postamendlerin de mahalli ince kumlu kalkerden oldukları görüldü.Önyüze düşen kolon postamendleriyle yastıklarındaki silmelerin itinalı bir şekilde yapılıp arka yüzlerinde bu kısımlarına daha düz pahlar ( çalıklar ) biçiminde bırkıldığı, elde edilen parçalarından anlaşıldı.Antalyanın Hadriyan Şeref takı kendine özgü bir mimari tanzim şeklinde olup, süs tertip ve tanzimi bakımındanda itinalı bir işçilik gösterir.Kemerlerin dişlerinde tesbih ve boncuk dizileri ve yumurtalı silmeleri görüldüğü gibi Baştabanı kirişi silme sıralarında, Lespos gümatyonu ile yumurta sıralı başka bir düzende silmeler bulunmaktadır.Tam Firiz
    şeriti ise ince Akantüslü bir bordur şeklindedir.Bunun üstünde sıralı dişlerle bir gümatyon, saçakta ise palmetli geniş bir silme olup arslan başlı çörtenleride çok ince ve kabartma, itinalı bir işçilik gösteren durumdadır.Bütün tak yüzünün bu üst üste konsollama yatay konulmuş silmeleri, anıtın Ptaslik kıymetini artırmakla ve anlamlı kılmaktadır.Tonoz ayaklarının başlıklarıda, ince işçilik ve Barok anlam taşıyan durumdadır.Ayakların kaideleri sade ve düz yapılmışlardır.Alt kısmın pabuç ve yastıkları da düzgün silmeler halinde ve fakat metin bir işçilik göstermektedir.( resim 18_ 19_21).Geçitlerin taban döşemeleri geniş yassı ve dikdörtgen biçimli taşlarla kaplıdır.(resim 12_ 13).Bu geçit tak geçitlerin dış ve iç alanlarına bağlanışlar bir tertip üzerine olmaları gerekli ise de kazılarımızın o kısımlarda genişletilmesi mümkün olmadığından buraların tahkikine imkan bulunamadı.
    Restorasyon çalışmaları:
    Yukarıdaki yazılarımızla açıklamalarımızdan da belirtildiği gibi, tarihi anıtın geniş geçit arklarıyla yüz görüşlerini tamlayacak ve kolon dizilerini eski biçiminde restore etmeye imkan verecek mimari dökümanlar tamamen elde edilmişti.Yapının
    orjinal vasıflı kuruluşuna elverişli taş malzemesi aynı çevre taş ocaklarından temin
    edildikten sonra işin ustaca yürütülmesi gerekiyordu. Kolonların mermerleri Marmara Adası ocaklarından getirildi.Yeni yapılacak taş süslemede ince oymacılığa
    gidilmeyecek ve mimari çatkıyı ifadeli kılacak silmeler aynı formlarda işlenecekti.
    Böylece yapıldı.( resim 24_ 28)Üst kısımdaki atika bazen de aynen ikmal edilerek
    üst seviye yüzü taşla kaplanarak izole edildi. Birbuçuk metre kadar, bu günkü cadde ve sokak düzeylerinden çukurda çıkan orjinal geçit taban döşemeleri ile yüksek kısımlar arasında set duvarları ve basamaklı geçitler yapılarak Hadriyan Anıtının etrafla olan bağlantısı temin edildi. Milli Eğitim Bakanlığı Eski Eserler ve
    Müzeler Genel Müdürlüğünün yerinde bir kararı ile temin edilen ödenekler, ve fen elemanlarının elele, başarılı çalışmalarıyla Antalya şehri bir tarihi anıta tekrar eski mimari ihtişamıyla kavuşturuldu.Tarihinde de bir şehri süsleyen Anıt olarak kurulan Hadriyan Şeref Takı bu günkü Antalya şehrinin değerli bir süs yapıtıdır.
    Tarihi değerlerin bir meşhesi olan bu yurt parçasında değerli mimari hüviyeti ile
    Hadriyan kapısı da yerini almış bulunmaktadır.

    ANTALYA HADRİYANÜS ( ÜÇ KAPILAR ) ABİDESİNE AİT ONARIM
    VE RESTORE PROTOKOLÜ:.
    Zemin hafriyatı:Kapı geçit sahasında, ayakların mesnetlerini görünceye kadar hafriyat yapılarak orjinal kısımlarının meydana çıkarılmas, arka ve ön kısımlarındaki bu günkü yol seviyeleriyle hafriyat neticesi meydana çıkacak geçit zemini kenarlarına istinat duvarlarının yapılması ve orta geçitin arkasına gelmek üzere ve orta geçit genişliğinde ön ve arka kısımlarla iki yan burcun önlerindeki sahaya çıkmak üzere birer merdivenin yapılması.Hafriyat neticesi zeminin eski döşemesinden parçalar zuhur edecek olursa aynen muhafazası ve eksik kısımlarının orijinaline uyularak ikmali ve hiçbirşey zuhur etmediği takdirde, abidenin orijinal vasfına uygun bir döşeme yapılması icab etmektedir.Etraf seviyelere nazaran geçit zemininden toplanacak suların bir drenaj ile önünde mevcut kanala bağlanması. Gerek harfiyat yerinden ve gerek takviye ayaklarından çıkacak orjinal parçalar temizlenip restorasyon sırasında eski yerlerine vazedilecektir.
    Onarım ve restorasyon:Ön ve arka cepheye ait 8 adet sütunun orjinal kaideleri hafriyat neticesi çıkmadığı veya sağlam görülmediği takdirde yerinde mevcut tek örneğe uyularak yeni kaideler inşa edilecek ve bu kaideler üzerine civar ören yerlerinden temin edilecek benzeri 7 adet direk vazedilecektir.Kapıları teşkil eden tonozların ayaklarından iki tanesi sağlam örneklerdir.Diğer ikisi aynı malzeme ile bu örneklere uyularak özengi taşına kadar ikmal edilecektir.Bu tamir işini müteakip ayaklardaki taş boşlukları çimento şerbeti ile doldurulacaktır.Geçit ayakları üzerinde bulunan özengi taşlarından mevcutlarının kırıklarıda dahil olmak üzere olduğu gibi muhafaza edilmesi, noksanlarının orjinalleri gibi ve fakat tezyinatının ince aksamı ileride ve yerinde işlenebilecek şekilde silme ve profillerinin yapılması.Üç kapıları teşkil eden tonozlar, sütunlar üzerindeki konsollar ve takviyesi icabeden diğer kısımlar ahşap malzeme ile sağlam olarak askıya alınacaktır.Askı işinin ikmalinden sonra yerlarinden oynamış, ayrılmış sağlam ve kırık büyük kitle halindeki işlemeli taşların proje üzerinde ve yerinde nımaralanarak aşağıya indirilmesi, sütunlar yerinde ve orta geçitin üstünde yapılmış olan kagir aksam ile diğer muhtes parçaların itinalı bir şekilde sarsıntı yapmamak üzere hususi aletlerle sökülmesi ve sökülen yerlerden tehlike arzeden kısımların ahşapla takviyesi. Geçitin tonozlu kısımlarının üzerindeki kagir aksam söküldükten sonra mevcut tonozlarla yanlarına ilave edilen ve yeni yapılacak orta tonozun üzerlerine içerde kalmak şartıyla betonarme bir gömlek yapılması ( Bu gömlek üstten gelecek ağırlıkları mesnetlere intikal ettirecektir)
    Arka cephede mevcut bir kolon üzerinde bulunan kırık konsol taşı usulünce numaralanıp aşağıya alındıktan sonra kolon şakülen lamalarla ve ufki olarakta demir bileziklerle takviye edilecektir.Üzerinde bulunan orjinal sütun başlığıda beyaz çimento ile tamir ve ikmal edildikten sonra yerine vazedilecektir.
    Cephe kemerlerinin arasındaki düz kesme taşlar numaralanarak aşağıya indirilmesi ve orta kemer tonozunun inşasından sonra yerlerine vaz’ı ve eksiklerin benzeri şekilde ikmali. Numaralanarak cephelere ait olan orijinal parçaların kırıkların birleştirilmiş ve takviye edilmiş olmak şartıyla tekrar yerlerine vaz’ı. Eksik, aksamının tonozların özengi taşlarında kabül edilmiş olduğu veçhile tezyinatının ince aksamının ileride ve yerinde işlenebilecek şekilde profil ve silmeleri yapılarak yerlerine vaz’ı. Ön ve arka cephelerine ait yeni sütun başlıklarıda orjinal örneğe uyularak aynı cins taşdan yapılıp yerlerine vaz edilecektir. Tonozlar arasında husule gelen müsellesi kısımlar içinde husule gelecek boşluklarla diğer parçalar arasında kalacak olan boşlukların kagir malzeme ile doldurulması ve takviyesi ve bu saha üstününde tecrit edilmesi ve bu ameliyenin ikmalinden sonra üst kısma ait bu gün yerinde bulunan parçaların eski yerlerine konulması.
    Onarın sırasında bu düşüncelerimiz dışında kalmış olan ve zaruri görülen başka tedbirlerin kontrol tarafından mahallen tesbit edilip icra edilmesi. Geçitin iki yanını teşkil eden kale burçlarının yüz ve iç kısımlarının esere zarar vermeyecek şekilde tamirleri muhdes kısımların kaldırılması ve doğu güney cihetindeki burcun içten, üst kısmına ulaşacak şekilde tanzimi ve bu suretle eserin bu kısmının bakımının temini.
    Etrafın tanzimi:
    Hadriyanüs ( üç kapılar) abidesi etrafında bulunan sahanın kadim şehir müdafaasıyla alakalı parçalarını da gösterecek şekilde tertip, tanzim ve parklandırılması.Sahada muhtes ve çirkinlik veren bina ve tesislerin kaldırılması icabetmektedir. 17 şubat 1958
    Arkeolog Yüksek Mimar
    Mahmut Akok Mustafa Ayaşlıoğlu

    Müze Müdürü
    İsmet Ebcioğlu

    Mimar Fikri Aktan , Hadrian Kapısı Rölöve Rest. prj. müellifi | 19 Ocak 2019

  7. yok birşey

    aslan | 28 Mart 2019


Yorum yazmak için


  Avustralya’nın Melbourne kentindeki Penleigh ve Essendon Gramer Okulu’ndaki (PEGS) Müzik Merkezi, McBride Charles Ryan’ın (MCR) PEGS Kampüsleri genelindeki bir dizi girişiminin bir parçasıdır. 

Copyright © 2024 All Rights Reserved | Mimdap.org