Çamlıca Camisi ne ki...? Kız Kulesi’nin yerine Atatürk heykeli isteyenler bile vardı! - MİMDAP
Ana Sayfa Bağlantılar Biz Kimiz İletişim Mimar İş İlanları
ANA SAYFA
Çamlıca Camisi ne ki…? Kız Kulesi’nin yerine Atatürk heykeli isteyenler bile vardı!
Share 9 Temmuz 2012

Radikal’den Ezgi BAŞARAN  son günlerdeki Çamlıca Camisi üzerine yapılan tartışmalar nedeniyle Prof. Selçuk Mülayim ile konuyu değerlendiren bir söyleşi yaptı. Söyleşide İstanbul üzerine geçmişte de şimdiki başbakanın hayallerine benzer bu tarz “büyük tasavvurları” olanları görüyoruz ve hatırlıyoruz. 

Gündem üzerindeki bu söyleşiyi mimdap izleyenleriyle paylaşıyoruz. 
MÜ Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof.Selçuk Mülayim,Çamlıca’ya cami projesini değerlendirirken Kız Kulesi’nin yerine Atatürk heykeli isteyenleri ‘andı’.
Çamlıca’ya cami yapılması fikri size nasıl geliyor?

Öncelikle Çamlıca Tepesi herhangi bir yer değildir. Antikçağdan beri bu şehirdeki en büyük yükseltidir. Bizans’tan Osmanlı’ya kadar içilebilir tatlı su kaynakları olan,yeşil alanı bol bir mesiredir.Karşı yakada Çamlıca’nın bir benzeri yoktur. Çok önemli ve tarihi bir doğa parçası.

Tarihi doğa parçasına cami yapılamaz mı?
Teknik olarak her yere her şey yapılır yapılmasına. Ama bu doğru mudur? Çamlıca bir ‘her yer’olmadığı gibi, İstanbul da herhangi bir şehir değildir. Bugün Çamlıca’ya cami tartışmaları yapılıyor ama geçen 20-30 yıl içerisinde köprü tartışmaları yapılmıştı. Ben Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerine de karşıyım. Ulaşım için yeraltından köprüler yapılabilirdi çünkü orası Boğaziçi. Demir direk dikemezsiniz, kafes koyamazsınız. Burası bir San Francisco, bir New York, bir Kobe değil. Burası İstanbul.
Tarihin oluşturduğu şehir.

Hiç mi bir şey yapmayacağız,100 yıl sonra insanlar şehre bakıp yaşadığımız döneme ait hiç mi mimari yapı bulmasın?
Bulacak da bulması şart değil. Hiçbir şey yapmadınız diye ayıplanmazsınız. Aksine şehri olması gereken haliyle korumayı başarırsanız takdir edilirsiniz sonraki nesiller tarafından. Sırf yapmış olmak için mevcut yapıyı büyük ölçeklerde değiştirmek yanlıştır. Eğer şehre gerçekten yararlı bir ekleme yapıyorsanız,eserdir. Her yeni şey de eser değildir.

İstanbul’daki en büyük camiyi yapmak yeni bir şey olmaz mı?
En büyük olması onun çevreye yenilik katacağı anlamına gelmez ki . Hele de konuşlandığı çevreden bir şeyler alıp götürüyorsa yeni olmak bir yana,geridir.

Güçlü bir liderin İstanbul’a imza atmak istemesi normal değil mi?
İstemesi normal,her patron imza atmak ister. Eski imzalara bakalım isterseniz. Mesela Suriçi’ne, Bizans’tan Osmanlı’ya o yapıların nasıl doğru biçimde sıralandığını,bir zahmet,inceleyelim.
Birbirini kesmeyen müthiş güzel yükseltilerdir. Onlar da Jüstinyen’in Kanuni’nin, III.Osman’ın imzalarıdır. Şimdi Başbakan da gücünü böyle sonsuz kılmak istiyor,anlıyorum. Yalnız Osmanlı’da, hatta ortaçağda,bir yapı yapılacağı zaman esaslı bir arazi incelemesi yapılırdı. Ne nereye konur,neyin yanında iyi durur,görsel mesafe nedir, ana yollara uzaklık ne kadardır,yapılacak külliyenin yaratacağı nüfus yoğunluğu nedir?… Yani sultan bu tür hesaplamalarda uyuşmayan biçimde ‘Şuraya şöyle bir bina kondurun’deme lüksüne sahip değildi.Yoksa herkesin gönlünden geçer. Ki İstanbul bu manada neler gördü.

Neler gördü?
1920 ‘lerin sonlarında çıkan belli dergilerde şöyle bir tartışmaya rastlarsınız : Bir grup aklıevvel Kız Kulesi’ni yıkalım,yerine Atatürk heykeli yapalım şeklinde bir fikir ortaya atıyor. New York’taki Özgürlük Heykeli’nin bir benzerini yaratmak hesabındalar. Ve Kız Kulesi’ni yıkmayı ciddi ciddi tartışıyolar.
Bir şekilde yapılması engelleniyor. Sonra İbrahim Çallı’nın bir önerisinden bahsetmek isterim:Sultanahmet’in bir kubbesini açalım,oraya resim galerisi yapalım diyor. Sonraki yıllarda ortaya atılan başka bir parlak fikrin sahibi de Süreyya İlmen.Kendisi aydın bir kişiydi ama şöyle demişti : Nasıl olsa savunma açısından bir manası kalmadı ;Surları, Sarayburnu’ndan Yedikule’ye kadar yıkalım,Topkapı’ya kadar yeşil alan olsun! O yüzden ben Çamlıca tartışmasına hiç şaşırmam. İstanbul bunları gördü.Tabii o devirlerde bu tartışmaların tartışma olarak kalmasını sağlayan bir sağduyu direnci vardı.

Devasa bir yapı dikilmeden önce halkın fikrini almak diye bir şey var mı?
Bu konuda referandumu akla yakın bulmuyorum.Ama şehir plancıları,mimarlar,sanat tarihçileri ve tarihçilerden oluşan kapsamlı bir heyetin görüşleri dikkate alınmalı. Daha da önemlisi bir yarışma açılmalı.Bu tür bir yarışma açılması ve sonuçlanması en az 1-2 yıl sürer.Böyle şeyler hemen oldubitti şeklinde yapılamaz.Örneğin Mimar Sinan,Süleymaniye Camii’nin yapmadan önce yapının Haliç ve Galata’dan nasıl ,Marmara’dan nasıl görüneceğine kadar hesaplayıp proje çizdi.

Cumhuriyet dönemini yansıtacak bir cami yapılmadı deniyor,öyle mi?
Cumhuriyet dönemini yansıtmak üzere değil ama bu dönemde yapılmış birçok cami var. Zaten dönemi yansıtsın diye bina dikmezsiniz.İhtiyaç vardır,yaparsınız ve o döneme ait olur. Çamlıca’nın böyle bir camiye ihtiyacı var mı, bilemiyorum. Eğer yöneticiler bu noktada ihtiyacı önemli bir kriter saymayıp yinede yapacağız derse, sonuç ne çıkar onu da kestiremiyorum. Çünkü bugüne kadar hiç böyle bir konuma cami yapılmadı. Suriçi’ndeki yapılar bu kadar yüksekten başlamıyor ve genellikle kent dokusu içerisinden çıkıyor.Çamlıca’da devasa bir yapı,Taj Mahal gibi tepenin zirvesinden şehre hakim olur.Bırakın devasa bir yapıyı, Çamlıca Tepesi’ne kimi koysanız her yerden görülür. Öyle bir seçkin tepe.

Sultan yok ki!
O seçkin tepeye dünyanın en yüksek minareli,en geniş kubbeli,selatin tarzı cami yapılmak isteniyor…ha bir de selatin tarzı. Selatin,yani sultanların camisi. Sultan yok ki ortada, niye selatin camii yapıyorsunuz? Bakın o yüzden bu tür yapıları kimin nasıl yapacağı müsabakayla belirlenir.Bir müsabaka için de en az iki kişi gereklidir,biliyorsunuz.Burada sanıyorum kendiyle yarışan bir şehir plancısının yapıtını izliyor olacağız.Dünya kamuya açık, gösteri amaçlı yapıların yarışmasız inşasına başlanmasına hoş bakmıyor uzun süredir,onu söyleyeyim.


Kaynak : Radikal

6 Yorum
  1. İnanılmaz hikayeler bunlar. Megalomanlık şimdiye has bir şey değil anlaşıldığı kadarıyla. Fakat hocanın söylediği önemli bir söz, bir kayıt var dikkat ederseniz. O zaman böyle şeylere dur diyebilecek aklı selim vardı diyor.
    Şimdi ise dur diyebilecek aklı selim var mı sizce?

    Cemal Kozlu | 9 Temmuz 2012

  2. İstanbul’un her yeri her şey yapmaya müsait değil sanırsam. Birincisi bu gerçeği kabul etmek lazım. Fakat daha önemlisi İstanbul’un tarihi kent merkezleri, boğaz görünümlü, boğazdan görünen alanlarda imar hareketlerinin bir düzene=plana bağlanması gerekir.
    Şimdi aklımıza “ulu cami” yapmak gelmiş mesela. Ya da Maraş’ta cami yapmış mimarı çağırıp “dünyanın en büyük camisini bana yapsana” ayarsızlığında bir talebin ülke kamuoyunda günlerdir meşgul etmesi hakikaten tuhaf.
    Bir konunun tartışılması değil bu. Aşırılığın normalleştirilmesi, kuralsızlığın dikte edilmesi.

    nedim günertem | 10 Temmuz 2012

  3. Ayrıca Kız Kulesine Atatürk heykelini zamanında istemişlerdi ama daha birkaç yıl önce Marmara’da bir adaya dev Fatih heykeli öneren şu andaki belediye başkanıydı. Muhtemelen başbakanının isteği doğrultusunda.
    Onu da ekleyelim bu kervana.

    DENİZ ARKAN | 10 Temmuz 2012

  4. Hocanın saptamaları çok nesnel ve sarsıcı. Bu gerçekleri bilerek bugünkü cami olayını değerlendirmek daha derin bir perspektife oturuyor.

    ahmet gür | 13 Temmuz 2012

  5. Hocanın atladığı bir şey var, haberinde kullandığı “yerine”kelimesi doğru değil, doğru kelime “yanında” olacaktı.

    Anonim | 17 Temmuz 2012

  6. Bu kente dair çok iddialı olan başbakanlar oldu. Hatırlayınız Menders’i, Özal’ı. Bu başbakan da öyle, kendisini anacak bir mağbet derdinde. Ama yöntemi yanlış.

    gülten adalı | 18 Temmuz 2012


Yorum yazmak için


  Avustralya’nın Melbourne kentindeki Penleigh ve Essendon Gramer Okulu’ndaki (PEGS) Müzik Merkezi, McBride Charles Ryan’ın (MCR) PEGS Kampüsleri genelindeki bir dizi girişiminin bir parçasıdır. 

Copyright © 2024 All Rights Reserved | Mimdap.org