|
10 Mayıs 2012 |
Söyleşi: Mimar Heval Zeliha Yüksel

Vehbi Koç Vakfı Kültür ve Sanat Merkezi
Hem cephe, hem teraslar, hem de pergolalar yeşile en çok yakışan renklerden oluşuyor. Gökyüzünün mavisi, yeşilin pek çok tonu, kahverenginin çeşitliliği tam da gözümüze en güzel görünecek şekilde güzelliği içinde barındırmaktalar. Gölge oyununa elverişli girintili çıkıntılı sağır duvarların ardında uyum içinde ağaçlara kavuşan cepheler olabildiğince şeffaf tasarlanmışlar, sanki hep oradalarmış hissi uyandırıyorlar. Vehbi Koç Vakfı Kültür ve Sanat Merkezi kendisinden çok söz ettiren ve ödüller ile adından daha çok söz ettirecek bir yapı. Tasarımı gerçekleştiren Tece Mimarlık adına Cem İlhan ile konuştuk…



Öncelikle sizi bu güzel projeniz ve emekleriniz için kutlarız. En kısa tarifi ile bulunduğu araziye çok yakışan bir yapı tasarlamışsınız. Yerin fısıltılarını dinlemiş gibisiniz. Başlangıç noktasını sizden dinleyebilir miyiz?
FORD-Otosan grubunun Gölcük Tesislerinde bir sosyal yaşam merkezi inşa etmek düşüncesi ile başladı her şey. Bunun için 3 firma davet edildi. Hepsi de değerli arkadaşlarımız; bizle birlikte Emir Uras/Durmuş Dilekçi ve Kerem Erginoğlu/Hasan Çalışlar ekiplerinden konsept için teklifler alındı. TeCe ile devam etmek istediler. İlk başta kamuya kapalı bir proje iken ilerleyen aşamalarda bizim açımızdan çok sevindirici bir gelişme oldu. Vehbi Koç Vakfı bu yapıyı halkın da kullanacağı bir kültür merkezi olarak devraldı. Şu anda yoğun olarak kullanılıyor. Tam da hayal edildiği gibi.


Ağaçları korumanız çok ilgimi çekti. Genel temayül böyle olması gerekirken, bugün dikkat edilmediği gözlemlediğimiz bir konu. Siz nelere dikkat ettiniz?


Bugün medeniyetin tanımı şöyle yapılıyor: doğa ile aramıza koyduğumuz mesafe. Bu mesafe ne kadar açılırsa, yani tabiattan uzaklaştığımız ölçüde “medenileştiğimiz” iddia ediliyor. Ama bu mesafeyi açtıkça mutsuzlaştığımız da ortada. Gölcük projesi insan olarak bizlerin tabiata yakınlaşması için bir fırsattı. Diğer yandan mimarinin başarısı boşluğu doldurmak değil ustaca boşatabilmesinden geçiyor. Her gün yeni yapılar ekliyoruz şu gezegene. Tersine bir süreç pek işlemiyor artık. Durum böyle iken bizim Gölcük’teki kaygımız ne kadar az yer işgal ederiz, bunu yaparken ne kadar az yükselebiliriz, ne kadar az ağaç zarar görebilir gibi konular oldu. Yapının içindeyken yeşilin sürekli algılandığı farklı açılar yakalamak istedik. Tabiata değmek hep mümkün olsun istedik kısacası; mekânıyla ve malzemeleriyle.


Sağır cephenin ve cephedeki girintili çıkıntılı tuğla diziliminin sırrı nedir acaba?
Tuğla neredeyse unutulmuş bir malzeme bugün. Müthiş olanaklara sahip bir malzeme. Örgünün kendisi ile oynanarak çok zengin bir tezyinat yaratabiliyorsunuz. Bunun birçok örneği de var. Aalto, Michel de Klerk gibi isimler ilk akla gelenler.
İç mekanlar düzenlenirken nelere dikkat edildi?
Burada en dikkat edilen konu iç ve dış mekân süreklilikleri oldu. Dolayısı ile dış cephenin kimliği haline gelen tuğla örgüsü iç mekânlarda da devam ettirildi. Az önce değindiğim dış mekânlara doğru görsel açılımları her hacim içinde, ister sabit ister hareket halindeyken algılamak mümkün kılındı.


Kullanılan malzemeler ile ilgili biraz bilgi verebilirseniz memnun oluruz.
Malzeme paleti olarak tuğlaya eşlik eden diğer iki doğal malzeme ahşap ve bakır oldu. Bu üçlü tüm yapıda iç-dış ayrımı gözetmeksizin kullanıldı. Yine tabiat ile kurulan ilişki meselesine dönersek ta en baştan bilinçli bir tercih olduğunu söyleyebilirim bu malzemelerin.

Eklemek istedikleriniz?
Kendi adıma mimarlıkla ilgili inandıklarımızı ifade edecek böyle fırsatlar doğmasını arzu ediyorum.
Vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.
Ben de teşekkür ederim…
“Bazı binalar, nedenlerini açıklayamasanız da size kendinizi iyi hissettirir. Sadece mimari jargonla ifade edilemeyecek bir beceriyle çizilmiş bu yapıların tasarımında içgüdülerin de rol aldığını görürüz. Heyecan verici veya huzurlu bir atmosfer yarattıkları için mimarlık fotoğrafçıları bu yapıları birkaç karede anlatmaya çalışırken zorlanırlar. ‘Seksi’ fotoğraflar sunamadıkları için genellikle bu tür yapılar mimarlık medyasında da hemen itibar görmezler. Ancak yaratılan ‘yer’in kalitesi yıllandıkça anlaşılır. Bu nitelikteki mimari ürünlerde yapının kendisinden çok yaratılan ‘yer’ ve ‘ortam’ önemli.
Tülin Hadi ve Cem İlhan tarafından kurulan TeCe Mimarlık bu yıl içinde böyle bir yere imzalarını attılar. Gölcük’teki Ford Otosan arazisinin hemen arkasında, meşhur 1999 Kocaeli depreminin fay hattının tam da birkaç metre berisindeki arazi Vehbi Koç Vakfı’na bağışlandığında vakıf yönetimi burada hem fabrika çalışanlarına ve ailelerine hem de Gölcük halkına hizmet edecek bir kültür ve eğitim merkezi inşa etmek istedi. Bunun için sınırlı davetli bir yarışma sonucunda kazanan öneri TeCe Mimarlık ofisinin oldu.

Arazide yer alan yaşlı ağaçların güzelliği ve doğal peyzaj, tasarımı etkileyen en önemli faktör olmuş. Ağaçların arasında kalan boşluklara ustaca yerleşen iki ayrı binadan oluşan tesis, bu yeşil dokuya uyumlu olması için bilindik en doğal yapı malzemelerinden tuğla ile kaplanmış. Özel bir dizim tekniği ile gün ışığının duvar yüzeylerinde değişken gölgeler yaratması sağlanırken, iç mekandaki malzeme seçimleri de dışarıdaki bu doğal atmosferle uyumlu şekilde seçilmiş.
Sergi salonu, eğitim ve toplantı odaları, geniş bir oditoryumu ve huzurlu bir atmosfere sahip restoranı barındıran eğitim ve kültür yapısının karşısında spor salonu bulunuyor…”
Ömer Kanıpak, Radikal Gazetesi, 14.08.2011

Proje Metni:
Vehbi Koç Vakfı Kültür ve Sanat Merkezi endüstriyel üretimin karakterize ettiği bir yapılaşma çevresi içinde yer alıyor. Yoğun yeşil bir ağaçlık şerit, alanı tesislerden ayırıp, kendi içine dönük doğal bir ortam yaratıyor. Bu nedenle arsanın kendine özgü karakteri nedeniyle spor ve kültür aktivitelerinin yer alacağı yeni yaşam merkezini oluşturan yapılar, ayrık kitleler halinde arsanın karakteristiği olan koruluk içinde adeta eritildi. Yol yönüne bakan cepheler sağırlaşarak içe dönük sakin bir ortam yaratılmasını sağladı. Buna karşın yaşam alanları ağaçlık alanı görecek şekilde konumlandı, manzara yönü cepheleri azami düzeyde şeffaflaştırıldı. Kompleks bütünündeki tüm mekanlar doğal peyzajla görsel ilişki kurdu. Kompleks bütününde tamamen yayalaştırılmış güzergahlar, koşu ve gezinti parkurları yer aldı. Kültür tesisleri aralarında açık ve yarı açık gölgeli alanlar oluşturdular. Kafeterya kitlesi tüm doğal yaşama ve körfeze panoramik bir şekilde yönlenirken, spor tesisleri arsanın kuzeydoğusunda konumlandı. Kapalı spor salonu bir yandan avluyu sınırlarken kuzeydeki ağaçlık alana doğru şeffaflaşarak onunla bütünleşti. Açık spor alanları bu kitlenin devamında yer aldı. Koşu ve yürüme parkurları arsanın bitimindeki yoğun korulukla sonlandı. Tüm yapıların merkezinde yer alan seyir kulesi alana yaklaşılırken dikkat çeken ve kompleksi vurgulayan bir odak elemanı haline geldi.

Proje Künyesi:
Proje Tipi: Kültür, Rekreasyon, Spor
Yapım Türü: Karma
Proje Yeri: Gölcük, Kocaeli
Proje Tarihi: 2009-2010
Yapım Tarihi: 2010-2011
Mimari Proje: Tülin Hadi, Cem İlhan, Keriman Afyonlu, Aydoğan Özsoy (TeCe Mimarlık)
Proje Yöneticisi: Alper Çelik
İşveren: Vehbi Koç Vakfı
İç Mekan Tasarımı: TeCe Mimarlık
Peyzaj Projesi: TeCe Mimarlık
Statik Projesi: ARUP
Mekanik Projesi: Atakar Ltd.
Tesisat Projesi: Atakar Ltd.
Elektrik Projesi: ANEL
Aydınlatma Projesi: ANEL
Ana Yüklenici: ARK İnşaat
Arsa Alanı: 27000 m2
Toplam İnşaat Alanı: 4500 m2
Fotoğraflar: Murat Germen
Şahane bir söyleşi olmuş. Tebrik ederim. Şahane bir yapı. Türkiye’de mimarlık kalitesinin ne kadar arttığını gösteriyor. Teşekkürler.
Kesinlikle harika bir söyleşi. Bize güzel bilgiler kazandırdığınız için teşekkür ederim.
bu ölçekli binada malzeme seçimi ve yaratılan kontrast çok iyi uyuşmuş. tasarımcılara tebrikler
Tekil yapıda çevre baskısı, imar koşulu yoksa ve bina programı agresif değilse yaratıcı mimarın elinde çok iyi ürünler çıkabiliyor. Ürünü ve tasarımı alkışlıyorum.
abartı ve gösterişten uzaklarda,doğa ile insanı tevazu içinde buluşturan huzurlu bir mekan.Bu güzel eser için tebrikler, elinize sağlık Cem…
Türkiyede de mimarlar var dedirtiyor..
Ancak değerli mimarlara yaratılarını gerçekleştirecek olanakları da sunması gerekenlere de ayrıca minnet duymak gerek.
Her iki tarafa da teşekkürler.
Gerçek bir övünç kaynağı ortaya çıkan..
ÇOK GÜZEL VE ZEVKLİ BİR YAPI OLMUŞ. TASARIMCILARINI KUTLARIM.