Kattıkları sürece katılım - MİMDAP
Ana Sayfa Bağlantılar Biz Kimiz İletişim Mimar İş İlanları
ANA SAYFA
Kattıkları sürece katılım
Share 24 Mayıs 2006

MURAT CEMAL YALÇINTAN / Birgün
Önce iktidarın ve gücün insanı değiştirdiği yönünde bir kanaat gelişti. Sonra karar alma süreçlerini bizi temsilen teslim ettiğimiz siyasetçilerin de bizler gibi “insan” oldukları, dolayısıyla hata ve daha kötüsü bilerek hata yapabilecekleri/yaptıkları anlaşıldı. İktidarın hırsları ve densizlikleri at-başı giderken, insani zaaflar da karar alma süreçlerinde belirleyici oluyordu. Yapılması gerekenin olabildiğince şeffaf ve katılımcı karar alma süreçleri geliştirmek olduğu hemen herkes tarafından benimsendi ve “katılım” kavramı dillere pelesenk oldu!

Oysa içi dolmayan kavramların dünyasında yaşıyorduk! Küreselleşme, demokrasi, yönetişim, sivil toplum, strateji, eşit fırsadar, sürdürülebilirlik, yerellik, hakçalık, insan hakları ve daha niceleri yaşam dünyalarımızı baştan sona etkileyebilecek ve çeşitli gerekçeler üzerine şekillenmiş fikirlerin ürünleri olmalarına karşın, o yaşam dünyalarını değiştirmeye niyeti olmayan ve o gerekçeleri bilmeyen ya da bilmek istemeyen kesimlerin dilinde ve elinde çözümü olmayan sorun yumaklarına dönüştüler. “Kattıkları sürece katılım” İstanbul Metropoliten Planlama Ofisi (İMP) üzerinden çeşidi şekillerde okunabilir:

Katılıma “izin veren” kesim süreçler arasında seçici davrandı! Klasik siyasetçilerin yaklaşımı şudur: Hassas süreçler sokaktaki insanın işi olamaz ve dahası zaten bu konulara kafası basmaz! Otobüslerin biri diğerine benzeyen desenleri ve renkleri ya da vapurların tasarımı ise sokaktakine sorulabilir türden kararlardır. Oy vermek gibi çok sınırlayıcı katılım mekanizmaları içerisinde ve kendi belirledikleri çerçevede bu tip “hassas olmayan” kararları açarlar tartışmaya. İMP’nin tavrı da farklı olmadı. Bir gecekondu mahallesinde ya da şehir dışına çıkarılacak bir küçük sanayi alanında katılım süreçlerini işletmek İMP sorumlularının aklına hiç gelmedi! Kente yönelik stratejik kararlar ise zaten ancak yukarıdan belirlenebilirdi!

BİLİMSEL SURLAR

Katılıma “izin veren” kesim, katılacak kesimlerin kimler olacağına karar verirken seçici davrandı! İstanbul Çevre Düzeni Planı başından sonuna katılımcı bir süreç içerisinde oluşturuldu deniyor ya; sorumlusu Hüseyin Kaptan’ın kapısında üç kez uzun süreler beklediğimden biliyorum aksinin gerçek olduğunu: Bekleme nedenim, gecekondu dernekleri ile İMP arasında bir toplantı ayarlayabilmekti! Daha önceden randevu almış olmama rağmen bekletilme nedenim, her seferinde, içeride önemli katılımcılardan birisi ile toplantıda olunmasıydı. Önemli katılımcılar, İstanbul Borsası ve İstanbul Sanayi Odası yedilileriydi. Katmak istediklerinin listesini nasıl yaptıkları, sorun çıkarabilecek kesimlerin süreçten nasıl dışlandıkları içerideki arkadaşlar tarafından sürekli bizlere aktarıldı. Belki en önemlisi, üniversitelerin sürecin içerisine etkin katılımının büyük vaatlerle teşvik edilmesi ve bu şekilde çıkan ürünün bilimsel surlarının örül-mesiydi. İtirazlara yönelik savunma hep aynı kaldı: “Konularının en önemli uzmanları, hocaları bu kararların arkasında!”

DURUMA GÖRE POZİSYON

Katılması uygun bulunan kesimler de seçici ve siyasi davrandı! Periyodik toplantılarla bilgilendirilen ve görüşleri alınan bu ayrıcalıklı kesimim içerisinde sorunlara parmak basabilecek konumda olanlar toplantılara katılacak temsilcilerini belirlerken “sorun çıkarmayacak uzman” tipini tercih etti. Örgütlenme ve katılım konusundaki yanlışlıklara vurgu yapacak kesimler katılım sürecinde bizzat kendi kurumları tarafından dışlandı ve yalnızca ortaya konan ürünler üzerinde teknik fikir alışverişi yapılması gibi bir hatanın içerisine saplanıldı. Oysa örgüüenme ve katılım, çıkacak ürünün meşruiyeti açısından en önemli tartışma konularıydı. Dahası bu kesimler içerisindeki meslek odaları kendi meslektaşlarına iş sahası yaratıldığı ya da yaratılmadığı ölçüde “destekçi”, “nötr” ya da “protestocu” pozisyon aldılar!

İMP’nin İstanbul için önemli bir şans olduğuna inanan ve bu şansın iyi kullanılması için aklını ve kalbini zorlayan ama sürecin dışarısında tutulan çok sayıda katılım gönüllüsünün yapabileceği pek bir şey kalmadı sanki. Ortada çok eleştiri alan ve hem iktisaden hem de yasal süreçler içerisinde uygulanılamayacağı iddia edilen bir çevre düzeni planı var! Üstelik bu planın toplumsal meşruiyeti yok!

Katılımın seçici süreçler içerisinde gelişmediği ve herkese eşit uzaklıkta tutulduğu, içerisinde radikal demokrasinin geliştiği bir kamusal alanı yaratmak için hiçbir çaba göstermeyen, zaten buna tahammülü de olmayan, ama katılımı ve şeffaflığı dillerinden düşürmeyen sorumluların hesap verme zamanıdır: Masa başından alınan kararlarla kaç milyon insanın yaşam alanlarına onların fikri sorul-maksızm müdahale edildi? Dahası, bu ofisin bütçesi kuruluş aşamasında 40 trilyon TL olarak açıklanmıştı ve bu para milletin parası idi. Paramız nasıl ve neden öyle kullanıldı?


Yorum yazmak için


  Avustralya’nın Melbourne kentindeki Penleigh ve Essendon Gramer Okulu’ndaki (PEGS) Müzik Merkezi, McBride Charles Ryan’ın (MCR) PEGS Kampüsleri genelindeki bir dizi girişiminin bir parçasıdır. 

Copyright © 2024 All Rights Reserved | Mimdap.org